Bartın’a bağlı Amasra, daha çok lezzetli balıkları ve nefis salatasıyla bilinen tarihi bir ilçe. Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı topraklarına katılan Amasra, öncesinde Bizanslılar ve Cenevizlilerin hakimiyetine girdi. İlçenin geçmişten bu yana başlıca simgesi haline gelen Amasra Kalesi ise Bizanslılar döneminde inşa edildi. Sadece yazın değil, dört mevsim tadını çıkararak gezebileceğiniz Amasra’da baharın canlandırıcı atmosferinde dolaşmak apayrı bir keyif.
Tarihi ilçenin merkezi küçük pansiyonlar ve Bartın otelleri konusunda hayli şanslı. Bütçenizi de fazla yormayacak bu tesislerde kalabilir veya macera dolu bir deneyim için çadırınızla kamp kurabilirsiniz. Amasra’yı ister birkaç gün kalmak isterseniz de sadece günübirlik olarak gezmek için ziyaret ettiğinizde yörenin meşhur balıklarını ve salatalarını muhakkak denemelisiniz. Genellikle Amasralı aileler tarafından işletilen küçük lokantaların neredeyse hepsi tarihi kaleyi görüyor. Mevsimine göre kalkan, tekir, mezgit veya hamsi gibi balıkları ilçede tadabilirsiniz. Çöven ekmeğini ise burada yemeklerle beraber denemeyi ve dönerken yanınıza almayı ihmal etmeyin. Amasra tarzı hediyelikler konusunda daha fazla alternatif isterseniz, Çekiciler Çarşısı’nda ahşaptan yapılan eşyalara göz atabilirsiniz.
Amasra Türkiye’de gece hayatı denince akla gelen ilk yerlerden değil belki. Ancak geceyi ilçede geçirecekler özellikle canlı müzik yapılan mekanlar sayesinde hiç sıkılmayacaklarına emin olabilirler. Üstelik içeceklerinizi alarak sahilde manzaraya karşı yudumlamak da hayli çekici ve keyifli bir seçenek. Temmuz ayının ilk günlerinde gelirseniz, oldukça çekişmeli geçen Amasra Yağlı Direk Şenlikleri’ne katılabilirsiniz. Yine bu dönemde gerçekleşen Amasra Temmuz Günleri ise en az yağlı direk yarışları kadar eğlenceli etkinliklerden.