Yüz ölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük adası olma özelliğini taşıyan Gökçeada, her ne kadar Bozcaada gibi popüler olmasa da şehirden buraya yerleşenlerin sayısı da yadsınamayacak kadar çok. Toplamda 286 kilometrekarelik bir alana yayılmış olan Gökçeada, Çanakkale ili sınırları içerisinde yer almakla birlikte Ege Denizi’nin kuzey kesiminde 95 km’lik kıyı şeridi ile de dikkatleri üzerine çekiyor. Antik Yunan dönemindeki adı ile İmroz, 1970 yılında ise “Gökçeada” adını almış. Tarih boyunca sayısız medeniyetin beşiği olmuş olan Gökçeada’da antik kalıntılardan gösterişli mimarilere kadar zamanda yolculuğa çıkaracak birçok yapıya denk gelmeniz mümkün.
Türkiye’nin en batısında konumlanan Gökçeada’ya direkt ya da aktarmalı olarak ulaştıran otobüs seferlerinin son durağı genellikle Eceabat İskelesi oluyor. Bundan sonra yapmanız gereken tek şey, Eceabat İskelesi’nden Kabatepe Limanı varışlı minibüslere binmek. Bu minibüsler de yaklaşık 15 dakikada Gökçeada merkezine ulaştırıyor. Ankara, İzmir veya Bursa’dan otobüsle gelecekler ise Çanakkale İskelesi durağında inmeli ve buradan da Eceabat İskelesi’ne geçiş yapıp ardından Kabatepe Limanı minibüsüne binmeli. Genelinde Akdeniz ikliminin etkilerinin görüldüğü Gökçeada’yı yılın her dönemi ziyaret edebilirsiniz. Ancak yılın tam tamına 300 günü rüzgarlı bir havanın hakim olduğunu da belirtmekte fayda var.
Türkiye’deki 10’u geçkin citta slow (sakin/yavaş kent) yerden biri olan Gökçeada, yine Çanakkale’de bulunan Bozcaada’ya göre çok daha sakin ve de huzurlu. Aynı durum, konaklama, yeme içme ve eğlence gibi sektörlere de yansıdığından Gökçeada’da daha ekonomik bir tatil yapmanız muhtemel. Kitesurfing (uçurtma sörfü) ve rüzgar sörfü yapmak isteyenlerin ilk uğradığı yerlerden biri olan Aydıncık Plajı’na gidebilir, Kaleköy, Bademli, Tepeköy ve Zeytinliköy’e giderek bir adada yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bizzat kendiniz deneyimleyebilirsiniz.