Antik çağdan günümüze uzanan tarihiyle, mavi bayraklı plajlarıyla ve Kaz Dağları’nın mis gibi havasıyla Kuzey Ege’nin eşsiz güzellikteki rotası Assos, yaz aylarında en çok tercih edilen bölgelerden biri. Assos dingin ve insana huzur veren koyları, taşlı sokakları ve büyüleyici mimarisi ile size eşsiz bir tatil deneyimi sunuyor. Her köşesi görülmeye değer Assos’ta masmavi suların tadını çıkarabilir, tarihi köylerine giderek panaromik manzarayı sakızlı türk kahvesi eşliğinde veya enfes bir dondurma ile taçlandırabilirsin. Ve elbette Assos Antik Kenti’nin muhteşem tarihine hayranlık duyabilirsin.
Tarihi M.Ö 6. yüzyıla dayanan ve UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan Assos Antik Kenti Athena Tapınağı, batı kilisesi ve antik tiyatro ile kurulu muhteşem bir arkeolojik değer. Yüzünü denize çeviren bu antik kentte M.Ö. 347 yılında Hermaisas bir akademi kurmak istiyor ve bunun için Atina’dan Aristotales, Eristos gibi ünlü filozofların gelmesini sağlıyor. Sönmüş bir volkanik tepenin üzerinde kurulu şehir 236 metre yükseklikte andezit kayalıklarının arasında bulunuyor. Andezit taşı zor işlenen fakat oldukça dayanıklı bir taş ve şehrin inşaasında da bu taş kullanılıyor.
İlk arkeolojik kazı 1881- 1883 yılları arasında Amerikalı bir arkeolog grubu tarafından yapılıyor ve nekrapol adı verilen mezarlıklar ortaya çıkıyor. Kentin çevresi 3.200 metre uzunluğunda 20 metre yüksekliğinde surlarla çevrili, antik kente giriş ve çıkış buradan sağlanıyor. Doğu ve batı kapı kapılarının bulunduğu bölümlerdeki nekrapolde basit mezarlar ve görkemli anıt mezarlar bulunuyor. Kentin en yüksek noktasında ise Athena Tapınağı yer alıyor. Günümüzde hala görkemli havasını koruyan şehir sağlam sütunlarla ayakta duruyor. Ege denizinin yüzünüzü okşayan hafif esintisi karşınızda Midilli adasıyla, gün batımı yaklaştıkça kendinizi antik çağda hissedeceğiniz nefes kesici bir manzaraya sahip. Antik kentin güney kısmında ise Midilli Adası’nı karşısına alan bir amfi tiyatro bulunuyor. Şehrin en hareketli kısmı ise insanların bir araya geldiği agora. Assos’un agorası insanları güneş ve yağmurdan koruyan iki adet stoa ile çevrili. Agora etrafında ise spor eğitimi için yapılmış gymnasion kalıntıları bulunuyor.
Giriş ücreti
MüzeKart ile ücretsiz.
Açık olduğu saatler
Haftanın her günü 08.30-17.30
Sadece manzaranın keyfini çıkarmak için dahi uğramanız gereken noktaların başında Assos amfi tiyatro geliyor. Kentin güney yamacında kurulu amfi tiyatroya Agora’nın batı kapısından giriş yapılıyor. Antik Tiyatro dizayn açısından Roma dönemindeki eserlerle benzer nitelikler taşıyor. 2. yüzyılda inşa edilmiş bu tiyatro tam anlamıyla olmasa dahi günümüze kadar varlığını koruyabilmiş. Bugün ise yaklaşık beş bin kişinin ağırlanabildiği bir etkinlik alanı olarak kullanılıyor.
Giriş ücreti
MüzeKart ile ücretsiz.
Açık olduğu saatler
Yaz dönemi: 08.30-21.00
Kış dönemi: 08.30-19.00
İhtişamlı duruşuyla Athena Tapınağı, kentin en yüksek noktasına kurulu. Athena Tapınağı ismini Zeus’un kızı 12 Olympos tanrısından biri olan sanatın, stratejinin ve barışın tanrıçası, Assos’un koruyucusu Athena’dan alıyor. Antik Çağ’dan günümüze değin varlığını koruyan bu mimari eser, Anadolu’nun ilk ve tek dorik sütunlu tapınağı olmasıyla da dikkat çekiyor. Tapınak, şehrin en görkemli noktasında Midilli Adasının karşısında büyüleyici bir manzaraya sahip.
1800’lü yılların başında tapınağın kutsal odasında bulunan tanrıça heykeli Amerikalılar tarafından götürülüyor. Günümüzde, Herakles ile ilgili bir hikaye anlatan kabartmaların (frizlerin) bir kısmı Boston Müzesi, Louvre ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergileniyor.
Giriş ücreti
MüzeKart ile ücretsiz.
Açık olduğu saatler
08.30-17.30 (Her gün açık)
Behramkale köy meydanını soluna alarak devam ettiğinde sağında kalan dik ve kıvrımlı yolun sonunda nefes kesen bir manzarayla karşılaşıyorsun. Assos Antik Limanı sahil kenarındaki balıkçılarıyla, butik otelleriyle ve tarihi dokusuyla misafirlerine unutulmaz anlar yaşatıyor. Bölge sit alanı olarak korunuyor. Bu yüzden, ahengi bozan bir yapılaşma yok. Otel tesislerinin ön tarafında ahşap iskelelerden denize girilebiliyor. Kıyı şeridi boyunca, enfes mezeler eşliğinde taze balıkların keyfini çıkarabilir, akşam saatlerinde hafif müzik eşliğinde gün batımını izleyebilirsin.
Açık olduğu saatler
Haftanın her günü dilediğiniz saatte gidebilirsiniz.
Ayvacık’tan Behramkale’ye giden yol güzergahında Tuzla Çayı üzerinde bulunan Behramkale Köprüsü 14. yüzyılda I. Murat tarafından yaptırılıyor. Tarihi dokusu ve 15 metre yüksekliğiyle günümüzde yalnızca yaya kullanımına açık. Siz de Assos’a giderken bu tarihi köprüye uğrayabilir, doğanın içerisinde unutulmaz fotoğraflar yakalayabilirsin.
Helenistik Dönemin M.Ö. 150 ‘li yıllarda yapılan Ion stilindeki tek örneği olan Apollon Smintheus Tapınağı, konusunu Homeros’un İlyada Destanından alıyor. Smintheus Kutsal Alanı, Troas’ın kült merkezlerinden biri. Tapınak, Gülpınar Beldesi’nin kuzey batısıyla, kuzey doğusu arasında kalan Bahçeleriçi mevkiinde yer alıyor. Apollo Smintheus Tapınağı, Troya’daki Athena Tapınağı’dan sonra en önemli kutsal mabed olarak kabul görüyor.
Homeros İlyada Destanı’nda Tanrıların İda Dağı’nda yaşadıklarını ve Truva Savaşı’nı buradan izleyip yönettiğini söyler. Edremit körfezine hakim bir tepe üzerinde konumlanan bu bölgenin de Tanrılar Tanrısı Zeus’a ait olduğu düşünülüyor. Kaya kütlesinin işlenmesiyle oluşmuş Zeus Altarı da Dede Tepe üzerinde bulunuyor. Zeus Altarı’na oyuk basamaklardan oluşan merdivenler aracılığıyla çıkılıyor.
Sit alanı kapsamında koruma altına alınan Behramkale Köyü, tarihi dokusuyla gelen ziyaretçileri büyülüyor. Rum tarzı taş evler, Arnavut sokakları ile köy farklı medeniyetlere ev sahipliği yapıyor. Günümüzde ise köyün sakinleri ufak çaplı küçük butik dükkanlarıyla gelen misafirlerine hizmet veriyor. Gün batmadan tarihi sokakları gezebilir, köyün manzaralı kahvesinde nefis karadut suyunun tadına bakabilir ya da sakızlı bir Türk kahvesi içebilirsin.
Antik Liman’a 4 kilometre uzaklıkta yer alan Kaz Dağları’nın eteklerindeki bu köyün tarihi antik döneme kadar uzanıyor. Adatepe’ye gelmeden hemen önce Zeus Altarı’nı ziyaret edebilir, daha sonra ise Zeus ile Hera’nın Troya Savaşı’nı izledikleri Gargaros Tepesi’ne çıkabilirsin. Mübadeleden önce Rumlar ve Türkler bu köyde bir arada yaşıyor fakat daha sonra Rumlar köyü terk ediyor. Günümüzde ise köy halkı zeytincilik ve hayvancılıkla geçimini sürdürüyor. Siz de Adatepe Köyü’nü ziyaret ettiğinde Türkiye’nin ilk zeytinyağı müzesi olan Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ni gezebilir, zeytinyağı yapımının aşamalarını izleyebilir, zeytinin toplama süreçleri ile alakalı bilgi sahibi olabilir ve küçük butik dükkanlardan sabun ve zeytinyağı alışverişi yapabilirsin.
Adatepe Köyü’nden dönmeden önce köy meydanındaki kahvede biraz soluklanıp meşhur sakızlı Türk kahvesini içebilir, sıra sıra dizilmiş dondurmacılardan bölgenin leziz meyvelerinden yapılmış dondurmaları tadarak serinleyebilirsin.
Bölgedeki ilk Mavi Bayrak statüsüne sahip Kadırga Koyu Assos’a 2 kilometre mesafede yer alıyor. Zeytin ağaçlarının arasında doğa ile baş başa kalabileceğiniz, dilersen kamp yapabilme imkanının bulunduğu bu koy, oldukça uzun ve geniş bir sahile sahip. Kadırga Koyu, derin denizde yüzmeyi sevenler içinse oldukça ideal. Deniz, temiz ve berrak olmasının yanı sıra birazda taşlı. Bölgedeki oteller ise hem bütçe dostu hem de doğayla uyumlu bir şekilde inşa edilmiş.
Kadırga Koyu, Osmanlı Dönemi’nde ordu donanmasının bir üssü olarak kullanılıyordu. Kadırgalar savaş dönüşü buraya uğrayarak hasarlı gemilerini meşe ve kayın ağaçlarıyla tamir ediyorlar ve Midilli Adası’na geçiyorlar. Kadırgaların bu koya gelip gitmesinden dolayı ismi kadırga olarak kalıyor.
Midilli Adası’na en yakın konumda yer alan Sivrice Koyu, dar ve taşlık bir plajdan oluşuyor. Bu yüzden, koydaki tesisler denize rahat girilebilmesi için tahta iskelelerden oluşuyor. Koyun hemen yakınında İskele Koyu bulunuyor. Dilersen işletmenin şezlonglarını kullanabilir, dilersen de kendi sandalyen ve şemsiyenle koyun keyfini çıkarabilirsin.
Sokakağzı Koyu, dalgasız ve tertemiz deniziyle campingcilerin ve çocuklu ailelerin gözde mekanı. Koyun çevresinde butik oteller de mevcut. Siz de bu güzel koya gelerek altın sarısı kumların keyfini çıkarabilir, Kaz Dağları’nın bol oksijeni eşliğinde yüzebilirsin.
Assos kent merkezine en uzak sahillerinden birisi olmasına rağmen en çok tercih edilen plajların başında Akliman Sahili geliyor. Özellikle plajın ve deniz tabanının kumsal olmasından dolayı çocuklu aileler tarafından tercih ediliyor. Akliman Sahili’nde temel ihtiyaçlarını karşılayabileceğin işletmeler de bulunuyor.
Assos Antik Kenti sınırları içinde yer alan Hüdavendigar Camii, Osmanlı Sultanı I. Murat Hüdavendigar tarafından 14. yüzyılda yaptırılıyor. Hüdavendigar Camii, tek kubbeli ve kare planlı olmasıyla dikkat çekiyor. Caminin içerisinde bulunan kadırga resimleri eşine az rastlanır bir örnek. Caminin kapısı ise kendisinden oldukça eski olan Cornellius kentinin kapısı. Cornellius Kilisesinin onarımının ardından Kral Skamandros günümüzde caminin girişinde hala yer almakta olan şu sözleri yer alıyor: “Aziz Cornelius Kilisesinin sağlam olmayan bölümlerini güzelleştirmek için tamir ettiren Skamandros şehri başkanı Anthimos, kilisenin muhteşem güzellikteki mozaikleri ve olağanüstü ihtişamına bakan her kimseden kendisinin işlediği günahlar için Tanrı’dan af dilemesini istiyor.”
M.Ö. 347-344 yılları arasında Assos’ta yaşayan ve burada bir okul kuran Antik Yunan felsefesinin önemli ismi Aristoteles’in heykeli, Behramkale’nin girişinde sizi karşılıyor. Sen de buraya kadar gelmişken Aristo’nun heykelini ziyaret edebilir, ünlü filozofu anabilirsin.
Kaz Dağları’nın eteklerinde konumlanmış eski bir Rum köyü olan Yeşilyurt, Mübadele sonrası Türkler tarafından kullanılmaya başlıyor. Yeşilyurt Köyü bilinen en eski ismiyle Büyük Çetmi adını taşıyor. Zeytin ağaçları ve çam ağaçlarıyla çevrili Yeşilyurt, körfezin en güzel manzarasına sahip olmasıyla da dikkat çekiyor. Denize uzaklığı yalnızca 3 kilometre olan köy, taşlı patika yollardan oluşuyor ve köydeki evler taş mimarinin en güzel örnekleri arasında. Badem ağaçları, rengarenk sardunyalar ve envai çeşit bitkileriyle Yeşilyurt köyü, astım ve kalp hastaları için de bir şifa kaynağı.
Bir dönem Rumların yaşadığı bu köyde, meydandaki caminin yapımında Rum ustalar çalışıyor, bu sebeple cami görüntüsüyle bir kiliseyi de andırıyor. Yeşilyurt Köyü’nde konaklamayı düşünürsen otantik taş mimariden oluşan butik oteller ve pansiyolarda konaklayabilir, bölgenin en özel lezzetleriyle güzel bir kahvaltı yapabilirsin. Bölgeyi günübirlik ziyaret etmeyi düşünüyorsan meydandaki çay bahçesinde nefis bir Türk kahvesi içebilir, bölgedeki otlar ve meyvelerden yapılan leziz dondurmaları tadabilirsin. Bunun dışında köy meydanında küçük butik dükkanlardan alışveriş yapabilirsin.
Dolambaçlı yollardan geçerek ulaştığın Koruoba Köyü’nde manzara seni adeta büyülüyor. Koruoba, 2 küçük koya sahip ve bölgede bir adet de otel bulunuyor. Bu dingin koyda huzur bulabilir tek başına da koyun tadını çıkarabilirsin.
Assos’un az bilinen koylarından Yeşil Liman Koyu’na ulaşmak için Babaköyü yolu üzerinden 4 kilometre devam edip soldaki sapağa girmen gerekiyor. Bu bakir koyda herhangi bir işletme de bulunmuyor.
Assos’ta ücretsiz denize girebileceğiniz noktalardan bir diğeri de Liman Plajı. Kumsallı bir plaja sahip olan plajda deniz keyfi yapabilir, plajın etrafındaki kafe ve restoranlardan faydalanabilirsin. Şezlong ve şemsiye gibi hizmetlerden yararlanmak istersen özel işletmelerden kiralama yapabilirsin.
Assos’a gitmişken Çanakkale’yi gezmeden olmaz. Çanakkale’de gezilecek yerler için linkteki yazımıza göz atarak keşfedilecek yerlerin izini sür.