Van Gölü’ndeki popüler duraklardan biri olan Akdamar Adası, yıllardır anlatılagelen efsaneleri, oldukça etkileyici göl manzarası ve elbette dillere destan Akdamar Kilisesi ile ülkemizin tam anlamıyla gözbebeği. 1990 senesinden bu yana sit alanı olarak kullanılan bu değerli adayı henüz keşfetmediysen bu yazı tam senlik.
Kültürel, sanatsal ve tarihi zenginlikleri ile kendisine gösterilen ilgiyi fazlasıyla hak eden Akdamar Adası, göl üzerindeki en büyük ikinci ada durumunda. Hadi gel, Van Gölü’nün tarih ve kültürle kesiştiği Akdamar Adası’na doğru bir yolculuğa çıkalım.
Akdamar Adası’nın ismi kimi kaynaklarda Ahtamara, Akhtamar ya da Ahtamar gibi isimlerle anılıyor. Daha da eski kaynaklarda ada, Rştunik Adası olarak da geçiyor. Bu ismin, adada o dönem yaşayan Rştuni sülalesinden kaynaklandığı düşünülüyor. Akdamar Adası’nın isminin nereden geldiğine dair farklı iddialar olsa da genel itibarıyla Tamara efsanesi en kabul gören hikâye durumunda. Rivayetlere göre adada bir kesiş yaşıyormuş. Baş keşiş olan bu şahsın Tamara isminde çok güzel bir kızı varmış. Bölgede yaşayan çoban ise Tamara’ya olan aşkını haykırmak için her gün gölü aşmak zorunda kalıyormuş.
Tamara’nın babası bu durumdan haberdar olmuş. Aynı günün gecesinde çobanın yine gölü yüzerek aşmasını beklemiş. Çoban babasına yakalanmamak adına gölün içinde sürekli yer değiştirmek zorunda kalmış. Çok yorulan çobanın gücü kesilmiş ve gölde boğularak hayatını kaybetmiş. Çobanın son sözü ise “Ah Tamara!” olmuş. Bu haykırışı duyan Tamara da kendini tıpkı çoban gibi gölün serin sularına bırakmış. Ada, yaşanan bu acı olaydan sonra “Ahtamara” adıyla anılmaya başlamış.
Farklı inançlara saygının ve hoşgörünün ön planda olduğu ada, inanç turizmi konusunda fark yaratmayı başarıyor. Burası çok uzun yıllar boyunca Ermeni Patrikliği’nin merkezi olarak kabul görmüş. Akdamar Kilisesi, aynı zamanda Ermeni sanatının ve mimarisinin örneklerine de sahip.
Akdamar Adası, tarihsel serüveni içerisinde Urartulardan Perslere, Bizanslılardan Osmanlılara kadar pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış. 10. yüzyıl içerisinde inşa edilen ve adanın sembolü haline gelen kilise ise dini/kültürel etkinliklerin her dönemde merkezi olmuş. Adada uzun seneler boyunca Rştuni Beyliği’nin egemenliği söz konusuymuş. Ardından I. Gagik Ardzruni, kendini Vaspuragan kralı ilan etmiş böylelikle merkez bölgelerini Başkale’den Akdamar’a doğru taşımış. Ada içerisindeki sivil yaşamın İran-Osmanlı Savaşı’na dek devam ettiği de biliniyor.
Akdamar Adası sadece tarihiyle ve kilisesiyle değil, aynı zamanda enfes doğasıyla da ön plana çıkıyor. Ülkemizin en büyük gölünde konumlanması, adaya görsel açıdan farklı bir boyut kazandırıyor. Adayı gezdiğin zaman Van Gölü’nün berrak sularına hayran olmaman olanaksız. Ayrıca ada içinde seni çok etkileyici bir manzara da bekliyor. Tekne turlarını tercih ettiğin zaman adanın coğrafi özelliklerine ve bahsettiğimiz bu manzaraya her açıdan tanıklık edebilirsin.
Söz konusu Akdamar Adası olunca, elbette Akdamar Kilisesi’ne vurgu yapmamak olmaz. Bölgedeki pek çok kartpostalda, magnette ya da diğer hediyelik eşyalarda sıkça kullanılan bu kilise, bölgenin en güçlü sembolleri arasında bulunuyor. Kilisedeki mimari ve sanatsal inceliklere hâkim olmak adına özellikle bir rehber eşliğinde dolaşmanı öneriyoruz. Ortaçağ Ermeni mimarisinin ve sanatını bütünüyle yansıtan bu çok özel kilise, 915 senesinde Keşiş Manuel tarafından inşa ediliyor.
Yapımı 6 sene süren tarihi yapı, ilk dönemlerde saray kilisesi olarak değerlendiriliyor. Cemaat evi, çan ve şapel kısımları, kiliseye daha sonradan dahil ediliyor. 4 yapraklı yoncayı andıran haç planı, kızıl andezit taşlarının varlığı ve dış cephedeki kabartmalar, kilise mimarisini ayrıcalıklı hale getiriyor. Kabartmaların üzerinde yer alan motiflerde İncil ve Tevrat ile alakalı referanslar söz konusu.
Van Gölü içerisinde yer alan adaya gitmek için hem feribot seferlerini hem de özel tekne turlarını değerlendirebilirsin. Gevaş, merkeze 50 km uzaklıktaki adaya ulaşmak adına en ideal ilçe durumunda. Önce Van merkezden kalkan minibüslerle Gevaş’a gelebilir, Gevaş'ta bulunan motor iskelesinden kalkan motorlarla adaya ulaşabilirsin. Motorlar her saat başı kalkıyor ve adaya adaya 35 dakikada varıyor. Motor seferlerinin ekim ve mart aylarında hava şartlarından dolayı bazı seferlerini gerçekleştiremiyor.
290 TL.
Öğrenci ve öğretmen ücretsiz.
MüzeKart ile ücretsiz.
Gevaş’tan tekne yolculuğu gidiş-dönüş 90 TL
Açık olduğu saatler
Haftanın her günü 08.30-19.30 arası ziyarete açık. Gişe kapanışı ise 19.00.
Akdamar Adası için dört mevsimin de ayrı güzellikleri bulunuyor diyebiliriz. Ama bu benzersiz coğrafyayı en çok kışın görmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Van için elbette kış çetin geçiyor olsa da Akdamar Adası’nın kış manzarasını hayatta bir kere deneyimlemeni öneririz.
Van gezisinden sonra bir sonraki durağın Tunceli olabilir. Yeni keşifler için Tunceli’de gezilecek yerler yazımıza göz at.