Kastellorizo ya da Kızılhisar gibi isimlerle de tanıdığımız Meis Adası, On İki Adalar grubunun en küçük adası. Oscar ödüllü “Mediterraneo” filmine ev sahipliği yaptıktan sonra popülerliği daha da artan Meis, deyim yerindeyse burnumuzun hemen dibinde konumlanıyor.
Meis Adası’nı ziyaret etmeden önce senin için hazırladığımız bu rehber niteliğindeki yazımıza göz atmaya ne dersin? Başlamadan önce sık sorulan sorulara da yanıtlar bulalım.
Meis Adası'nda neler ünlü?
Meis Adası Saint George Manastırı, Mavi Mağara, Aya Yorgi, Mandraki plajı gibi tabiat güzelliği ile ünlü.
Meis Adası için kapı vizesi geçerli mi?
Evet. Yunan adalarına girişleri kolaylaştıran kapı vizesine sahipsen bu vize türü ile adaya giriş yapabiliyorsun.
Meis Adası ile Kaş arası ne kadar?
Meis Adası ile Kaş arası feribotlar çalışıyor ve yolculuk yaklaşık 25 dakika sürüyor.
Meis Adası’nın tabiat güzelliklerine yakından tanıklık etmek adına mavi mağara oldukça ideal bir tercih. Ada içerisinden düzenli olarak kalkan gezi tekneleri sayesinde mağaraya pratik şekilde ulaşım sağlayabilirsin. Tekneler konukları yaklaşık 15 dakika içerisinde bu popüler noktaya ulaştırıyor. Uzunluğu 50 metreyi geçen mavi mağaranın yüksekliği ise 25 metre civarında. Mağara konum olarak Meis’in güney bölümünde yer alıyor. Adından da anlaşılacağı üzere mağaradaki hakim renk mavi. Güneş ışınlarının mavi mağaranın giriş kısmından içeri sızması, fotoğraf açısından etkileyici bir görüntü yaratıyor. Mağarayı ziyaret edebilmek adına en verimli dönem, güneş ışınlarının geliş açısından dolayı sabah ve öğlen saatleri olarak kabul ediliyor. Bu arada tekne turu sırasında Agios Georgios Kilisesi’ni de görme şansı bulabilirsin.
Meis’in sembol yerlerinden biri olan Aya Yorgi Adası, “Saint George” olarak da biliniyor. Özellikle de gün batımına eşsiz bir manzara eşliğinde tanık olmak isteyenler için son derece uygun bir alan. Aya Yorgi’de ziyaretçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak açılmış bir işletme de söz konusu. Genel itibarıyla Mavi Mağara’yı ziyaret edenler, tur kapsamında Aya Yorgi Adası’nı da ihmal etmiyor. Özel St. George servisleri sayesinde merkezdeki limandan buraya kolayca ulaşım sağlayabilirsin.
Saint George Manastırı’na gitmek adına liman bölgesinin arkasında yer alan tepedeki taş merdivenleri tek tek aşmalısın. 400 basamağı aşmak özellikle de yaz döneminde oldukça yorucu olabiliyor. Bu nedenle de enerjinin yüksek olduğu saatlerde merdivenleri tırmanmanı öneriyoruz. Her bir basamakta adanın manzarasını çok daha geniş bir açıdan görme şansı bulabilirsin. Bu nedenle özellikle de fotoğraf sanatına meraklı olan kişiler, burada uzun süre vakit geçirmeyi tercih ediyor. Saint George Manastırı, güçlü duvarlarla çevrilmiş olan manastır seni karşılayacak. Manastırda genel olarak Bizans mimarisinden izlere rastlayabilirsin.
Ada merkezindeki limanın sol bölümünde konumlanan Osmanlı Camii’nin yapımı 1753 yılına dayanıyor. Son olarak 2007 senesinde kapsamlı bir şekilde restore edilen tarihi yapı, bugün bir müze formunda hizmet veriyor. Ada yaşamının tarihine damga vuran eşyalar ya da tarihi eserler burada ziyaretçilerle buluşuyor. Adaya feribotla geldiğinde Osmanlı Camii’ni net şekilde görebilirsin. Cami, aktif olduğu yıllarda genellikle ticaret için adaya gelen kişiler tarafından kullanılmış. Kırmızı kubbesiyle ilgi uyandıran tarihi yapı, Türkiye’den giden ziyaretçilerin mutlaka uğradığı mekânlar arasında.
Meis Adası’nda toplamda iki ayrı kaya mezarı var. Meis, kaya mezarları konusunda Avrupa’da özel bir örnek oluşturuyor. Bu konuda özellikle Likya Mezarı için ayrı bir parantez açmakta fayda var. Liman üzerinden Şövalye Kalesi’nin olduğu yöne doğru yürürsen bu önemli kaya mezarlarına tanıklık edebilirsin. Taş bir patika yol üzerinde konumlanan Likya Mezarı’nda, Likya’nın en üst sınıf kişilerinin gömülü olduğu düşünülüyor. Yunanistan özelinde bu tip bir Likya kaya mezarının başka bir örneği bulunmuyor. Böyle mezarlarda kayaların özenli bir şekilde oyulmasından sonra ufak çaplı bir mağara görünümü veriliyor. Fakat her mezarın oyulma biçimi ve görünümü birbirinden farklı.
Kızıl Kale, Meis Adası’nda muhtemelen ziyaret etmekten en çok keyif alacağınız destinasyonlar arasında. 1379 ve 1388 seneleri arasında Rodos Şövalyeleri’nce kurulan tarihi kale, üstündeki tepelik alanın renginden dolayı bu isme sahip. Kızıl Kale aynı zamanda “Kastellorosso” ismiyle de biliniyor. Limandan yürüyerek kolayca Kızıl Kale’ye ulaşım sağlayabilirsin. Kalenin bayrağının bulunduğu noktaya ulaşabilirsen, enfes bir ada manzarasıyla karşılaşabilirsin. Zirve noktasında genellikle eski taş kalıntıları bulunuyor. Bu arada Kızıl Kale, çok daha eski bir kalenin üzerine inşa edilmiş.
Meis Adası’nın hemen girişinde yer alan ve adanın kalbi olarak görülen ana limanın haricinde ikinci bir limandan daha söz etmek mümkün: MandrakilLimanı. Mandraki Limanı ana limana göre daha ufak olmasına rağmen görsel olarak çok daha etkileyici. Bu yüzden pek çok İkonik fotoğrafta bu limanla karşılaşmak olası. Liman çevresinde yer alan Mandraki koyu ise genellikle rüzgârın pek uğramadığı, sakin bir yer olarak öne çıkıyor. Doğrudan kafelerin olduğu yerden denize girilebiliyor. Sahili bir nebze taşlık olmasına rağmen, denizin temiz olması ve kaleyi karşısına alan bir konumda bulunması, bu plajı ayrıcalıklı kılıyor.
Meis’e geldiğin zaman adanın şirin köylerinde de küçük bir gezinti yapabilirsin. Günlük ziyaretlerde en çok tercih edilen köy, genellikle Visit Kastellorizo oluyor. Adanın en otantik köylerinden biri olan Visit Kastellorizo’nun denize kıyısı olması, burayı daha da özel kılıyor. Rengarenk boyanmış evler, genellikle köye gelenlerin dikkatini çeken ilk unsur oluyor. Bu durum, kartpostallık bir görüntüyü beraberinde getiriyor. Köyü ayrıcalıklı yapan bir diğer özellik de çamurunun şifalı olduğuna olan inanç. Sadece bu gerekçeyle bile her sene köyü binlerce turist ziyaret ediyor. Köyün Arnavut kaldırımlı sokakları, adeta usta bir ressamın elinden çıkmış gibi görünüyor.
Yunan adaları keşfine devam etmek için ihtiyacın olan Yunanistan kapı vizesi hakkında bilgileri keşfetmek için linke tıkla!