Para konusundaki bağımlılık bugün bir çok ülkede bir çok kadın için sorun olmaya devam ediyor. Bağımlılık kadınların çalışma hayatında olamaması ya da eşlerine, karşı cinse oranla daha az para kazanıyor olmaları noktasında başlıyor, evleri ile sınırlanma, eğitim, sosyalleşme ve her konuda gündemden kesilmekle son buluyor. Bu ayki National Geographic'te, "Kadın Gücü" başlığıyla işlenen ve Brezilya'da kadınların hayatın her alanına girişlerini, gelenekçi yapıdan sıyrılmalarını, çok çocuklu ev odaklı kadınlardan en fazla iki çocuk diyen ve çekirdek aile standardına erişmeye çalışan Brezilya'yı anlatan Cynthia Gorney'e ait bir yazı yayınlandı. Konu etkili işlendiği için ya da içinde bizi de görebildiğim için biraz bahsetmek istiyorum. Özellikle altı çizilen konulardan biri şu; sanayileşmekte geç kalmış bir ülke olarak, 25 yılda ülkede doğum kontrolünü sağlayarak, nüfusu dengelemeyi başarmak. Kente göçüşlerin yoğunlaşması, Brezilya'nın meşhur pembe dizilerinin etkisi, ülkede kredi kartı ve taksitli alışverişin keşfi ile kadınların hayallerinin değişmesi süreci başlatan ve devam ettiren etkenler olarak sıralanıyor. Gerçekten de röportajlarda görüşülen aynı aileye mensup ancak farklı nesilden kadınlar birbirlerini çocuklar, ev dışında çalışma konusunda eleştirebiliyorlar. Büyükanneler kendi çocuk sayıları ve torun sayılarını karşılaştırdıklarında eseflenirken, genç nesil 21. yüzyıl gerçeğinin ikiden fazla çocuk sahibi olmayı kaldırmayacağını düşünüyor. Yeni evli çiftler, çok yoğun şartlarda çalışıyor ve ellerinde mutlaka bir alışveriş listeleri var: Evlerinde günün birinde sahip olmak istedikleri şeylerin listesi! Bu noktada devreye neredeyse cinsiyet ayırmaksızın tüm Brezilya'nın izlediği pembe diziler giriyor. Ülkecek izlenen bu diziler özellikle küçük ailelerin, orta ve üst sınıf hayatlarını kaleme alıyor; senaristler bunun alt metinde bir propaganda olmadığını, az sayıda karakter ile çalışmanın daha kolay olduğunu belirtiyorlarmış.
Yine de dizilerin etkisi, alışveriş, kadınların eğitim ve iş hayatına girişleri biçiminde kendini gösteriyor. Bu etkinin varlığına şöyle emin olabilirsiniz; Dilma Rousseff ilk kadın cumhurbaşkanı olarak geçen yıl hizmete şeçildi.
Artan tüketim eğillimi de yine öncelikle kadınlarla ilgili; onlar istiyorlar, çalışıyorlar ve alıyorlar. Ülkedeki kredi kartı uygulamaları da dünyadaki örnekleri gibi; yani taksitli alışveriş ve sorumlu olması beklenen borç sahipleri burada da yeni düzene alışmak ve onunla yaşamak durumundalar. Brezilya'da kadınlar, daha fazla çocuk istemediklerine, bu konuyu kontrol etmek istediklerine karar verdiler. Bu noktadan sonra, eğitim, beklentiler ve iş hayatındaki yerleri, önemleri giderek arttı. Ülkenin kadınları cinsiyet eşitliğine inanan bir toplumda yaşamalarını 80'li yıllardaki bu çabaya borçlular.