İstanbul dünyanın en önemli dini eserlerine sahip bir kent. Bizans'tan başlayarak Osmanlı döneminde de çok önemli dini yapılar inşa edilmiş. Özellikle Mimar Sinan aynı zamanda içerisinde hikayeler de barındıran muhteşem camilere imzasını atmış. İşte o camiler ve öyküleri...
İstanbul'da iki tane olan Mihrimah Sultan Camilerinin de ilginç bir aşk öyküsü var. Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'la evlenmek isteyen Mimar Sinan, bu isteğine karşılık bulamaz. Mihrimah Sultan adına yaptırılacak iki camiyi ise öyle bir kurgu üzerine planlar ki herkesi şaşırtır. Mihrimah güneş ile ay anlamına gelen bir isim. Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camisi camisinden senede bir defa güneş batarken, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'nin iki minaresi arasından dolunay doğuyor. Yani ay ve güneş bir araya geliyor. Mimar Sinan'ın bu ustalık hesaplaması da gerçekten şaşırtıcı. Sanırım Sinan Mihrimah Sultan'a hayranlığını böyle dile getirmiş.
Üsküdar sahilinde denize sıfır noktaya yapılmış bu caminin öyküsü de ismi kadar ilginç. Dönemin paşalarından Şemsi Paşa çok titiz bir kişiymiş ve yaptıracağı camiye kuşların pislemesini istememiş. Mimar Sinan'a bu talebini iletmiş. Mimar Sinan da kuzey ve güney rüzgarlarının kesiştiği şu an caminin olduğu noktayı bulmuş. Dalgaların da çarpmasıyla oluşan sesten dolayı buraya kuşlar gelmiyor. Bu yüzden de ismi halk arasında Kuşkonmaz Camisi olarak biliniyor.
Mimarisiyle olduğu kadar hikayeleriyle de dikkat çeken bir başka cami ise Tophane'deki Kılıç Ali Paşa Camisi. Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa cami yaptırmak için padişahtan yer ister. Padişah 3. Murat ise “Sen ki denizlerin serdarısın denizin üzerinden cami yap” diyerek tavsiyede bulunur. Ve cami zemini doldurularak bugünkü Tophane semtine yaptırılır. Bu camiyle ilgili bir başka rivayet ise Don Kişot romanının yazarı ünlü İspanyol yazar Cervantes'in de köle olarak İstanbul'da bulunduğu sıralarda bu caminin inşaatında çalışmış olması.
Son dönem Osmanlı eserlerinden biri olan Yıldız Camisi padişah tarafından planı ve yapımında emeği geçen tek cami. Padişah II. Abdülhamit tarafından planları yapılmış bu caminin ahşap kafes oymalarını da bizzat Padişah II. Abdülhamit, kendi elleriyle yapmıştır. Beşiktaş Barbaros Bulvarı'ndan geçerken mimarisiyle de dikkatinizi çeker.
Kanuni Sultan Süleyman Mimar Sinan'a büyük bir cami yapmasını ister. Bugünkü Süleymaniye Camisi'nin temeli atılır ancak aradan 7 yıl geçmiş ve cami inşaatı durmuştur. Sürekli Mimar Sinan'ın kaçacağı camiyi yapamayacağı dedikoduları konuşulunca padişah bir gün habersiz camiye gider. Mimar Sinan'ı caminin ortasında nargile tüttürürken görür ve hiddetlenir. Ancak Mimar Sinan su dolu nargileyi üfleyerek caminin akustiğini hesaplamaktadır. Yine Usta Sinan büyük turşu küpleri getirerek ve bunları kubbenin eteklerine koyarak, şahane bir akustik hesaplaması yapar. Ve ardından kısa sürede cami inşaatını tamamlar.