Türkiye’nin gül başkenti olarak da hafızalara yerleşen Isparta, ülkenin güneybatısında yer alıyor. Merkez ilçenin nüfusu yaklaşık 208 bin. Tarihi Yontma Taş Devri’ne kadar götürülen Isparta’da Persler, Lidyalılar, Bizanslılar, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlılar farklı dönemlerde hüküm sürdü. Özellikle Roma İmparatorluğu zamanında önemli bir piskoposluk merkezi olan şehir o yıllarda büyük gelişme gösterdi.
Akdeniz Bölgesi’nin hemen kuzeyinde kurulan Isparta’nın merkez ilçesi, Atabey, Gönen ve Eğirdir ile komşu. Kent merkezi, Akdeniz ile Anadolu’nun iç kısımları ile birleştiği bir noktada yer alıyor. Bu nedenle Isparta’da hem karasal hem de Akdeniz iklimiyle benzerlik gösteren geçiş ikliminin özellikleri görülüyor. Merkez ilçe ve civarında bitki örtüsü genellikle bozkırlardan meydana geliyor. Sıcaklık ise yaz aylarında iyice yükselirken baharda ılıman ve kışın soğuk denebilecek seviyelerde ölçülüyor. Yıl içinde ortalama en düşük sıcaklık -2, en yüksek değerler ise yine ortalama 30 derece civarında.
Isparta’nın merkez ilçesinde ve civarında dünyadaki gül yağı üretiminin yarısından fazlası yapılıyor. Bu sayede rahatlıkla ekonomi gül üzerine dönüyor denebilir. Merkezde gezerken şehrin en eski ibadethanelerinden olan Kutlubey Ulu Camii’ni görebilirsiniz. Ayasofya’ya benzerliği ile dikkat çeken caminin ardından Isparta Kent Müzesi’nde kazılardan elde edilen buluntuları inceleyebilir, Mimar Sinan Camii olarak da anılan Firdevs Paşa Camii’ni ve ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen Aya Baniya Kilisesi’ni görebilirsiniz. Isparta’ya geldiğinizde ayrıca tandır kebabı, fırın kebabı, ve irmik çorbası gibi yöreye özel enfes yemekleri mutlaka tatmalısınız. Yemeğin ardından tatlı olaraksa kaymaklı kadayıfı ve irmik helvasını deneyebilirsiniz.