Türkiye’de fındık denince hiç şüphesiz ilk akla gelen yer olan Giresun, Karadeniz’in enfes doğasıyla çevrelenen bir kıyı şehri. Erzincan, Ordu, Sivas, Trabzon ve Gümüşhane’yle komşu olan şehrin kuzey sınırını ise Karadeniz belirliyor. Çok eski çağlarda Anadolu’nun büyük bölümünü etkisi altına alan Pers İmparatorluğu, bir dönem Giresun ve civarında egemen oldu. Üstelik sonrasında gelen Romalılar ile Osmanlı Devleti gibi farklı medeniyetler için de şehir daima önemli bir yerleşim olarak tarih sahnesinde yerini alıyor.
Giresun’un Karadeniz kıyısında kalan kuzeyi, güneyi ile kıyaslandığında daha fazla yağış alıyor. Bu sayede iki bölge bitki örtüsü anlamında birbirinden ayrışıyor. Kuzeye doğru daha sık ağaçlık alanlar bulunurken, güneyde ormanlar kısmen azalıyor. Dünyanın en lezzetli ve kaliteli fındıklarının yetiştirildiği şehir, bu özelliği sayesinde ‘fındığın başkenti’ olarak da anılıyor. Giresun fındığının en fazla öne çıkan özelliklerinden biri ise yağlı ve ince kabuklu olması. Hem merkezinde hem de çevre ilçelerde görülebilecek çok sayıda güzelliğe ev sahipliği yapan şehri doyasıya gezmek için ortalama 3 gün ayırmanız yeterli.
Kıyıdan yaklaşık 2 kilometre açıkta yer alan Giresun Adası, mitolojik hikayelerde de çokça adı geçen bir yer. Mayıs ayında gerçekleşen festivalde hayli renkli görüntülere ev sahipliği yapan adanın dışında şehrin tarihi önem arz eden yapılarını da muhakkak görmelisiniz. Tepeden izlenebilen enfes bir Giresun manzarası vaat eden Giresun Kalesi, eskiden bölgede yaşayan Rumlar tarafından inşa edilen bir kilisenin içinde hizmet veren Giresun Müzesi ve yeşilin onlarca farklı tonunu kucaklayan yaylalar Giresun gezilerinin olmazsa olmaz duraklarından. Şehre ulaşmak içinse hem başkent Ankara’dan hem de İstanbul ve Karadeniz Bölgesi’nin pek çok popüler şehrinden otobüslerle rahatça yolculuk yapabileceğinizi anımsatalım. İstanbul’dan Giresun’a doğru otobüsle yola çıkanlar, yaklaşık 12 saatte gelebilirler. Ankara’dan kalkan otobüslerle ise ortalama 8 saatte şehre ulaşma şansınız bulunuyor.