Güney Kore’yi keşfetmek için 5 neden

Asya ülkeleri, çoğu insan için uzun yolculuklar anlamına gelse de keşfedilmesi gereken güzelliklerini fark ettiğimizde ölmeden önce gidilmesi gereken yerler listelerine giriyor. Bu ülkelerin en çok sevilenlerinden biri Güney Kore. Resmi adı Kore Cumhuriyeti olan ülkenin tarihi, kültürü ve coğrafyası çok ilgi çekiyor. Sen de Güney Kore hakkında pek de bilgisi olmayanlardansan seni şöyle aşağıya alalım.

1. Kültüre verilen değeri görmek için

Güney Kore’nin kültüre verdiği destek ve değer artık neredeyse tüm dünyanın malumu. Özellikle müzik ve sinema alanlarında dünya devleriyle aynı kulvarda yarışan ülkenin en son başarısı 2020 yılı Akademi Ödülleri’nde (The Oscars) yaşandı. “Parasite” filmi 4 Oscar almasının yanı sıra Akademi tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Film, dili İngilizce olmamasına rağmen “En İyi Film” ödülüne layık görüldü. Bu durum bize Kore Sineması’nın geldiği son noktayı açıkça gösteriyor.

Tezlere konu olan K-Pop da Kore’nin müzikte yarattığı devrimi gözler önüne seriyor. Korece pop müzik yapan, her klipleri kısa film titizliği ile çekilen, tamamı genç kız ya da erkeklerden oluşan bu ilgi çekici ve renkli gruplar Dünya müzik listelerinde kendilerine üst sıralarda yer buldu. Her grup üyesinin belirli bir rolü üstlendiği bu gruplar 2 kişiden de oluşabilir, 20 kişiden de. Kore gezin esnasında bir K-Pop grubunun konserine gidip kendi gözlerinle bu çılgınlığa şahit olabilirsin.

2. Vizesiz olduğu için

Yurtdışına çıkarken en sıkıcı olan taraf vize işlemleri için koşturmak. Hem bürokratik aşamalar hem de harcanan ekstra paralar yurtdışı tatiline gitmeyi erteleme sebeplerinden oluyor. Güney Kore ile tarihimiz boyunca dost ülkeler olduk. Bu sebeple çok uzun zamandır bordo pasaport sahipleri 90 güne kadar vize almadan ülkeyi ziyaret edebiliyor. Pasaportun var ve Asya kültürünü merak mı ediyorsun? Bavulunu toplayıp yola çıkmak için tek tıkla bilet al!

3. İsmini okumakta zorlanacağınız yerleri gezmek için

Korece, yazılması da okunması da zor dillerden biri. Haliyle ülkede gezerken göreceğin yer isimleri seni şaşırtabilir. Örnek olarak telaffuz etmek için Google Translate’e başvuracağın bir iki yer adından bahsedeyim. Cheonggyecheon, başkent Seul’u kuzey ve güney olarak ikiye ayıran bir nehir. Bu bölge hem geçmişe uygun restorasyonlarla hem peyzaj ve mimari çalışmalarla hem de etrafında bulunan iş yerleri ile harika bir şehir projesi haline getirilmiş. Yerel halk kadar turistler tarafından da sevilen Cheonggyecheon’u mutlaka ziyaret et!

Bir diğer örnek saray olan Gyeongbokgung da Seul’da bulunan, 1300’lü yıllarda inşa edilmiş bir saray. 1990 yılındaki restorasyon sonrası turistlerin büyük ilgisini çeken yapı, Seul gezilerinin vazgeçilmez noktalarından. Gyeongbokgung, Joseon Hanedanı’nın inşa ettiği beş büyük saraydan ana yapı olanı. Bu yapı içinde Ulusal Halk Müzesi ve Ulusal Saray Müzesi’ni de barındırıyor.

4. Tapınaklarda yepyeni bir dini tanımak için

Budizm, Kore kültürünü ve mimarisini oldukça etkilemiş bir din. Güney Kore’ye gidip tapınak gezmemekse düşünülemeyen bir eylem. Ülkede yüzyıllardır aktif olarak kullanılmaya devam eden tapınaklar mevcut. Eğer Kore gezinde kendinle baş başa kalıp iç huzurunu sağlamak istersen “Tapınak Hayatı Deneyimi” hizmeti veren Bongeunsa Tapınağı’nı ziyaret edebilirsin. Burada zihinsel eğitim aktivitelerine dahil olup çay seremonisine katılabilirsin.

Pek çok tapınağın bir arada yer aldığı ve Kore Savaşı’nda zarar gördükten sonra çoğu kısmı yenilenmiş olan Woljeongsa; tapınak kültürüyle tanışmanı sağlayacak, efsanevi mimariye sahip yerlerden biri.

Songnisan Ulusal Parkı içinde konumlanmış Beopjusa Tapınağı da Budizm açısından önemli bir mekân. Tapınağın yanında yer alan 33 metrelik Buda heykeli de en az tapınak kadar dikkat çekici.

5. Doğal güzellikler karşısında hayrete düşmek için

Kalabalıklardan kaçmak ve doğayla baş başa bir tatil geçirmek isteyenleri de cezbeden Güney Kore’de bu dileği yerine getirmek için çok sayıda destinasyon var. Güney Kore’nin kuzey doğusunda yer alan Chuncheon, bu iş için çok uygun. Açık hava etkinlikleri, yeşil tepeleri ve akıntısı huzur veren nehirleriyle şehirden çok sevimli bir kasaba hissiyatı uyandırıyor.

Güney Kore’nin Antalyası olarak betimleyebileceğimiz Jeju Adası da doğal güzellikleri ve doğa sporlarıyla ilgi çeken noktalardan biri. “Tanrıların Adası” olarak da anılan Jeju’da yüzebilir, doğa yürüyüşü yapabilir ve müzelerini ziyaret edebilirsin. Burada doğal yaşamla uyumlu konaklama şansı yakalamak için erken rezervasyon yapmalısın.