Düsseldorf'ta gezilecek yerler
Sadece Almanya’nın değil tüm Avrupa’nın alışveriş, moda ve sanat merkezlerinden biri olarak öne çıkan Düsseldorf müzeleri, sanat galerileri, tabiat güzellikleri, karakteristik binaları ve botanik bahçeleriyle fark yaratıyor.
Düsseldorf Ren Nehrinin göz kamaştıran manzaralarına tanıklık etmek, gurme lezzetleri keşfetmek, renkli festivallerin ve sanata açılan sokakların adım adım izini sürmek için tam anlamıyla aradığın şehir! Keyif veren bir Düsseldorf gezisinden önce en çok merak edilen soruları senin için yanıtladık.
Düsseldorf’ta ne yenir?
Düsseldorf seyahatin sırasında flönz, kaz eti, hardallı biftek, bezelye çorbası, ringa balığı, killepitsh likörü ve rote grütze gibi lezzetli yemek ve içeceklerin tadına bakmanı öneriyoruz.
Düsseldorf’a hangi ayda gidilir?
Soğuk ve yağışlı havayı sevmeyen biriysen Düsseldorf’u bahar ve yaz aylarında ziyaret etmeni öneriyoruz. Ünlü Düsseldorf Festivali için ise şubat ayında gitmelisin.
Düsseldorf’tan hediye olarak ne alınır?
Düsseldorf’tan sevdiklerinize ve kendinize hediye olarak bölgeye ait olan yöresel kıyafetler alabilirsin.
1. Marktplatz
Şehrin ana meydanı olarak kabul edilen Marktplatz, turistlerin yoğun şekilde vakit geçirdikleri bir destinasyon. Meydanın hemen merkez kısmında Jan Wellem Heykeli ile karşılaşabilirsin. Bu alanda genellikle Noel haftasında ya da özel günlerde çok sayıda tezgah kuruluyor ve canlı bir atmosfer oluşuyor. Ayrıca resmi törenler ya da konserler için de aktif şekilde kullanılıyor.
Ren Nehri’ne yürüme mesafesindeki Marktplatz üzerinden şehrin pek çok noktasına kolayca ulaşım sağlayabilirsin. Kale Meydanı, Market Street ve Gümrük Caddesi gibi popüler yerlerin odak noktasında konumlanan Marktplatz, yorgunluğunu atabileceğin kahve dükkanları ve restoranlarla ile çevrili.
2. Museum Kunstpalast
Nehre komşu olan Museum Kunstpalast, şehrin en kapsamlı koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Bu devasa sanat müzesi, her sene yüzbinlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Burada yer alan ve ziyaretçilerle buluşan eserler, M.Ö. 3’üncü yüzyıldan bugüne geniş bir zaman aralığını kapsıyor.
Tarih ve sanat tutkunlarını bir araya getiren şık müzede 70 binin üzerinde sanat eseri yer alıyor. Bu eserler heykellerden çizimlere kadar geniş bir skalaya sahip. Zaman zaman tiyatro oyunlarının da gerçekleştirildiği Museum Kunstpalast, aynı zamanda 3 bin civarında cam esere sahip. 1961 senesinde açılan müzede modern sanat, tablolar, baskılar, heykeller ve cam olmak üzere 5 ayrı bölüm söz konusu.
Kişi başı 14 euro
Açık olduğu saatler
Pazartesi dışında 11.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
3. Altstadt
Avrupa’nın pek çok şehrinde böyle bir yerleşim adına tanıklık etmen doğal. Eski Şehir anlamına gelen Altstadt, tahmin edileceği üzere Düsseldorf’un turistik yükünü üstleniyor. Bu popüler Old Town bölgesi, özellikle karakteristik binaları ve sıra sıra dizilen barları ile dikkat çekiyor. Barların varlığından dolayı gece hayatının oldukça aktif olduğunu söylemek gerekiyor.
Yan yana dizilen barlar nedeniyle bu bölgeye “Dünyanın en uzun barı” deniliyor. Oldukça sıcak bir atmosfere sahip olan Altstadt içerisinde gezdiğinde pek çok yere yürüyerek ulaşman olası. Özellikle Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla bilinen bölgede 300 civarında bar seçeneği söz konusu. Fotoğraf tutkunlarının da vazgeçilmez mekanları arasında olan Altstadt; Film Müzesi, Kale Kulesi, Belediye Binası ve Marktplatz gibi popüler noktaları içinde barındırıyor.
4. Königsallee
Pek çok lüks mağazayı ve alışveriş merkezini bünyesinde barındıran Königsallee, turistlerin en sevdiği yerlerden biri olarak değerlendirilebilir. Düsseldorf’un tam anlamıyla alışveriş merkezi olarak tanımlanan bu alan, sayısız kafe ve restorana da sahip. Haftanın her günü kalabalık olan Königsallee Caddesinin üzerinde ufak bir gölle karşılaşabilirsin.
Son yıllarda önemli bir değişim geçiren ve şehrin cazibe merkezi haline gelen bu cadde, dilimize “Kral Caddesi” olarak çevriliyor. Atmosferiyle ve lüks dükkanları ile adının hakkını fazlasıyla veren Königsallee, ayrıca kulübe, saat, nostaljik fener ya da direk gibi dekoratif amaçlı figürlerle süslenmiş. İki tarafı da ağaçlarla dolu olan bu lüks cadde, yaklaşık 1 km boyunca devam ediyor.
5. Rheinturm
Türkçeye “Ren Kulesi” olarak çevirebileceğimiz Rheinturm, şehrin panoramik şekilde izlenebileceği en güzel yerlerden biri. Kuleye çıktığında hem şehrin genel yapısını hem de eşsiz Ren Nehrini uzun uzun inceleme fırsatı bulabilirsin. Düsseldorf’un sembol yapıları arasında olan Rheinturm, tam olarak Media Harbour Bölgesi’nde konumlanıyor.
Yerden yüksekliği 172 metre civarında olan Rheinturm’un tepesinde dijital bir saat söz konusu. Hatta bu saatin, dünyanın en büyük dijital saati olduğu belirtiliyor. Bu arada kule aynı zamanda telekomünikasyon amacıyla da değerlendiriliyor. Etkileyici gözlem terasının tarihi 1891 senesine dek uzanıyor. Bu arada Ren Kulesi’nin mimari tasarımı sayesinde prestijli bir ödül olan “Alman Kentsel Gelişim Ödülü’ne layık görüldüğünü belirtelim.
6. Aziz Lambertus Kilisesi
Şehrin en çok ziyaret edilen kiliseleri arasında olan Aziz Lambertus Kilisesi, 1128 senesinden kalma br yapı. Bu yönüyle Düsseldorf’ta tanık olunabilecek en eski yapıların başında olduğunu söylemek gerekiyor. “Tuğlalı Gotik” adı verilen özel bir mimari forma sahip olan üç nefli Aziz Lambertus Kilisesi, aynı zamanda bir salon kilisesi.
Kule kısmı, 1815 senesinde çıkan büyük bir yangında tamamen yok olsa da diğer bölümler korunmuş. Fakat kulenin yeniden yapımı esnasında çatı ciddi bir şekilde bükülmüş. Hatta çatının bükülmesine ilişkin pek çok inanıştan ve rivayetten söz etmek de mümkün. Kilisenin yenilenen kısımları, heykeltıraş Ewald Matare’in imzasıyla gerçekleşmiş.
7. Burgplatz
Kale Meydanı olarak ifade edebileceğimiz Burgplatz, Ren Nehri’ne epey yakın bir konumda yer alıyor. Şehrin en çok kullanılan meydanlarından biri olan Burgplatz, buna rağmen sakin ve oldukça keyif veren bir atmosfere sahip. Trafiğe kapalı durumda olan Burgplatz’da genellikle bisiklete binen, keyifle yürüyen ya da güneşin tadını çıkarmaya çalışan insanları görebilirsin.
Mimari estetiğiyle yakın zaman önce önemli bir ödülle taçlandırılan bu meydan, kahve ya da bira molası vermek için en uygun yerler arasında. Meydanın Arnavut kaldırımlı olması, Barok bir kaleden kalıntılar barındırması, nehir manzarasını kucaklaması, Burgplatz’ı daha da ayrıcalıklı hale getiriyor.
8. Stadttor Binası
Rheinturm’un yan tarafında yer alan Stadttor Binası, şehrin en sembol yapılarından biri olarak dikkat çekiyor. Ofis binası olarak Avrupa çapında bir ödüle sahip olan bu yapı, 73 metrelik yüksekliğiyle dikkat çekiyor. Toplamda 20 ayrı katı bulunan Stadttor Binası, global düzeyde pek çok firmanın ofisine ev sahipliği yapıyor.
Bu ikonik yapının dış cephesi tümüyle camlarla çevrilmiş durumda. Akıllı bina tasarımlarının en çarpıcı örneklerinden biri olarak gösterilen Stadttor Binası, 2004 yılından bu yana kullanılıyor. Isıtma sistemlerinden otomasyona, havalandırma sistemlerinden ses kontrolüne her şeyin en ince detayına kadar düşünüldüğü bina, tam anlamıyla bir teknoloji harikası.
9. Hofgarten
Almanya’da halka açık ilk park olan Hofgarten ile alakalı çalışmalar 1769 senesine dek uzanıyor. Parkın günümüzdeki çehresine kavuşması ise 1800’lü yıllarda gerçekleşen genişleme çalışmaları sayesinde mümkün olabiliyor. Şehrin merkez parkı olarak görülen bu alanda uzun yürüyüş yolları bulunuyor. Ayrıca park içerisinde geniş bir çayır alanı ve görünümü ile hayranlık uyandıran bir gölet de mevcut. Bu gölette çok sayıda kuğu ve ördekle karşılaşman olağan.
Ekolojik çeşitlilik bakımından da oldukça iyi bir durumda olan Hofgarten, tüm bunların yanında çocuklar için özel oyun alanlarına ve tarihi anıt ve heykellere de sahip. Avlu Bahçesi adıyla da bilinen park, toplamda 28 hektarlık bir büyüklüğe sahip.
10. Benrath Sarayı
Yapımı 1773 senesine kadar uzanan Benrath Sarayı, bir av köşkü olarak kabul ediliyor. Toplamda 60 hektar gibi büyük bir alana yayılan saray, genel olarak Barok mimarisinden epey etkilenmiş. Nicolas de Pigage, sarayın mimarisinde imzası olan isim. Aynı mimarın Hofgarten Parkı’nda da rolü olduğu biliniyor.
Benrath Sarayının en çok ilgi çeken bölümü, bahçe alanı. Bahçede 1700’lü yıllardan kalan pek çok objeye yer veriliyor. Peyzajlı bahçe, saraydan başlayıp Ren Nehri’nin kıyılarına kadar ilerliyor. Şehir merkezine 10 km uzaklıkta olan Benrath Sarayı, Prenses Elizabeth Auguste için yaptırılmış. Bu arada sarayın içi ve bahçe bölümleri rehberler eşliğinde gezilebiliyor.
Kişi başı 14 euro
Açık olduğu saatler
Pazartesi dışında 11.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Kampanyalar
11. Medienhafen
Medienhafen ya da bir başka deyişle Düsseldorf Rıhtımı, özellikle de fotoğraf sanatına meraklı olan ziyaretçiler için oldukça ideal bir yer. Rheinuferpromenade’nin yakınında bulunan Düsseldorf Rıhtımı, günümüzde birçok işlek kafe, bar, mağaza ve restoranı bünyesinde toplamış durumda. Orijinal dokusuna sadık kalınarak restore edilen bölge, şehrin en karakteristik yerlerinden biri olarak gösteriliyor.
Ren Nehri’nde yapılan tekne turları genellikle Medienhafen bölgesine kadar uzanıyor. Tasarım ve sanat tutkunlarının da sık sık ziyaret ettiği bu liman bölgesinin çevresinde modern iş merkezlerinin yükseldiğini görebilirsin. Rhine Kulesini de içine alan Medienhafen, çevresindeki hızlı şehirleşmeye rağmen atmosferini koruyor.
12. St. Andreas Kilisesi
Şehrin en köklü yapılarından biri olan St. Andreas Kilisesi, Barok tarzı mimariye sahip. Bir Roma Katolik kilisesi olan St. Andreas Kilisesi, Yerel Dominik Rahipleri isimli topluluğun manastır kilisesi olarak da biliniyor. Aynı topluluk, bu kiliseden çok daha eski olan St. Lambert Kilisesini de yönetiyor. Aziz Andrew anısına inşa edilen St. Andreas Kilisesi’nin 1622 senesinde inşa edildiği tahmin ediliyor. Kaynaklarda, o dönem şehre gelen Cizvitler için özel olarak inşa edildiği belirtiliyor.
Bu arada St. Andreas Kilisesi, özellikle 1900’lü yıllara dek şehrin müzik kültürü için merkezi alanlardan biri olarak işlev görüyormuş. Hatta kilisede 1782 senesinden kalan, geleneksel bir org bile yer alıyor. 2. Dünya Savaşı esnasında belli ölçüde zarar görse de sonradan onarılan bu tarihi org, Peter Kemper tarafından yapılmış.
13. Classic Remise Dusseldorf
Eğer otomobil konusunda tutkulu biriysen, Classic Remise tam anlamıyla sana göre bir yer. Ücretsiz bir şekilde gezilebildiği için geniş kalabalıklar tarafından ziyaret edilen bölge, koruma altına alınmış durumda. Çoğunluğu geçtiğimiz yüzyılın ortalarına ait 300 kadar klasik otomobilin sergilendiği Classic Remise, esasen bir müze niteliğine sahip. Ancak buradaki bazı araçların satışına da olanak tanınıyor.
Klasik Mercedes araçlarının yanında BMW, Ferrari gibi büyük markalara ait klasik araçları inceleyebilirsin. 2006 senesinden bu yana ziyaret edilebilen Classic Remise, sadece otomobillere değil motosiklet ve kamyonet modellerine de ev sahipliği yapıyor. Ayrıca müze içerisinde zaman zaman özel sunumlar ve atölyeler de gerçekleştiriliyor.
Her gün 08.00 ile 20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
14. Kaiserswerth
1929 senesinde Duesseldorf’a eklenen Kaiserswerth, günümüzde şehrin en popüler turistik destinasyonlarından biri durumunda. Eski olmasına rağmen son derece lüks bir mahalle olan Kaiserswerth, Ren Nehrini doğrudan gören bir konumda. Barok mimarisiyle inşa edilen evlerin arasında konumlanan Kaiserswerth, tam anlamıyla kartpostallık bir atmosfere sahip.
Merkezin bir nebze dışında kalan bu özgün mahalle, turistlerin genel olarak es geçmediği bir yer. Bu orijinal yapı ile uyumlu restoran ve kafeler, alışveriş mağazaları, sanat galerileri ve barlar, Kaiserswerth’i daha da cazip hale getiriyor. Bu arada mahalleye geldiğinde, 17’nci yüzyıldan kalan Kaiserpfalz Harabelerine de göz atmayı ihmal etme. Galeria Burghof Bira Bahçesi ve Clement Köprüsü, bölgede dikkatini çekebilecek diğer yerler arasında.
15. Konrad Adenauer Meydanı
Şehir merkezinde yer alan Konrad Adenauer Meydanı, Düsseldorf’a trenle ulaşanların gördükleri ilk destinasyonlardan biri oluyor. Bu meydanı özellikle Türk ziyaretçilerin çok sevmesinin nedeni, meydan çevresinde çok sayıda Türk restoranı olması. Tren istasyonunun hemen ön tarafında konumlanan Konrad Adenauer Meydanı, ismini Konrad Adenauer'den alıyor.
Düsseldorf şehrinde gidebileceğin pek çok yer için burada uygun bir toplu taşıma seçeneği bulabilirsin. Turistler için yaygın bir buluşma yeri olan meydan, 1891 senesinden bu yana kullanılıyor. Bu arada 2018 yılında meydana yerleştirilen “Göçük Adam” isimli heykel, buranın ilgi çeken unsurları arasında yer alıyor. İmparatorluk Postanesi başta olmak üzere birçok tarihi bina, kuruluş döneminde meydanın çevresinde yer alsa da bunların çoğu savaş koşullarında yerle bir olmuş.
16. Rathaus ve Wilhelm II. Anıtı
“Belediye Binası” olarak da tanımlayabileceğimiz Rathaus’u görmek adına Altsdadt bölgesine yönelen gerekiyor. Tam olarak Markplatz’de konumlanan Rathaus’un geçmişi 1570 senesine uzanıyor. Binada yer alan 3 bölüm, birbirinden bağımsız 3 ayrı dönemi ifade ediyor. Rathaus’un, Noel zamanlarında toplanılan popüler yerlerden biri olduğunu belirtelim.
Belediye Binasının hemen önünde Prens Johann Wilhelm II. Anıtı bulunuyor. Anıt, Avrupa’nın en özel binicilik heykelleri arasında gösteriliyor. Çarşamba günleri düzenli olarak Belediye Binası ve tarihi anıtı kapsayan bir rehberli tur organize ediliyor.
17. Ren Nehri
Şehrin Ren Nehri gibi özel bir nehre ev sahipliği yapması, turistik açıdan burayı oldukça ayrıcalıklı kılıyor. Nehre paralel olan bölgelerde özel yürüme alanları oluşturulmuş durumda. Bu alanlar trafiğe kapalı olduğu için güvenli bir şekilde nehir manzarasının tadını çıkarabilirsin.
Araç trafiği genel olarak yer altında oluşturulan özel tüneller sayesinde gerçekleştiriliyor. Rheintreppen merdivenleri, bu bölgenin en ikonik yerlerinden birini oluşturuyor. Öte yandan Ren Nehri gezilerinin olmazsa olmaz aktivitelerinden biri de nehir üzerindeki tekne turları. Gün boyu tekrar eden bu keyifli geziler toplamda 60 dakika sürüyor. Şehri farklı açılardan görmek adına bu turları değerlendirebilirsin.
18. Kirmes
Ren Nehri’nin en geniş kapasiteli fuarı olarak öne çıkan Kirmes, özellikle de akşam saatlerinde ciddi bir kalabalığa sahip olabiliyor. Her sene temmuz ayı içerisinde organize edilen fuar, yaklaşık olarak 4 kilometrelik bir alanda hizmet veriyor. Nehir manzarası ile bütünleşen fuara 300’ün üzerinde şovmen dahil oluyor.
Atlıkarıncalar, rengarenk tezgahlar, oyun alanları ve yeme içme mekanları ile Kirmes, nostaljik bir eğlenceye ev sahipliği yapıyor. Kirmes Festivali devam ederken konaklama konusunda sorunlar yaşanabiliyor. Zira bu süreçte fuarı toplamda 3 milyondan fazla insan ziyaret ediyor. Bu festival, “Dusseldorfer Karneval” adıyla da biliniyor. Bu arada festivalin resmi geçit töreninde Aziz Apollinaris’in anıldığını söyleyelim.
19. Japon Mahallesi
Düsseldorf şehrinin en ilginç özelliklerinden biri de Avrupa özelinde en yoğun Japon nüfusuna sahip 3 şehirden biri olması. Japonların kendi kültürlerini yaydıkları yerlerin başında ise Japon Mahallesi ve Nordpark Japon Bahçesi geliyor.
Bu alanda Japon kültüründen esintiler barındıran her türlü ürüne rastlaman mümkün. Özellikle otantik bir atmosferde alışveriş deneyimi yaşamak isteyenlerin ilgi gösterdiği bu mahallede restoranlar, marketler ve kitap mağazaları ağırlıkta. Tüm bu ilginç mekanlarda Japonya kültürüne dair unsurlar görebilirsin.
20. Aquazoo Löbbecke Müzesi Düsseldorf
Düsseldorf’un ilgi çeken müzelerinden bir olan Aquazoo Löbbecke Museum, hem bir doğa tarihi müzesi hem de küçük bir hayvanat bahçesi olarak işlev görüyor. Balina iskeletlerinin, omurgasız canlıların incelenebildiği Aquazoo Löbbecke Museum, aynı zamanda devasa bir köpek balığı akvaryumuna da sahip. Bu biyolojik çeşitliliği yerinde gözlemleme şansı bulan çocuklar, buraya büyük bir ilgi gösteriyor.
Açılışı 1987 senesinde gerçekleşen Aquazoo Löbbecke Museum, yapılan tadilatların sonrasında modern bir görünüme kavuşturulmuş. Onarım sonrasındaki açılışı 2017 senesine tekabül eden müzede 140 civarında özel akvaryum bulunuyor. Toplamda 7 bin metrekarelik bir alana kurulan müzede, 550 hayvan türüne tanıklık etmen mümkün.
Kişi başı 9 euro
Öğrenci 4 euro
Açık olduğu saatler
Her gün 10.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
21. Düsseldorf Doğal Yaşam Parkı
Şehirde “Wildpark Grafenberger Wald” adıyla bilinen Düsseldorf Doğal Yaşam Parkı, adından da anlaşılacağı üzere vahşi bir doğa atmosferi sunuyor. Yaşam parkını ziyaret edenler toplamda 100 civarında vahşi hayvanı yakından inceleme şansı buluyor. Wildpark Grafenberger Wald, pek çok yönüyle alıştığımız hayvanat bahçelerinden ayrılıyor.
Ülkenin en köklü yaşam parkları arasında yer alan Wildpark Grafenberger Wald, 1927 senesinden bu yana ziyaretçilerini kabul ediyor. 1944 senesinde bir uçağın bölgeye düşmesinden dolayı kapatılsa da 9 sene sonra yeniden açılmış. Orman okulu ve oyun alanı gibi iki interaktif bölüme sahip olan Wildpark Grafenberger Wald, çocuklu ailelerden tam not almayı başarıyor. Burada; yaban domuzundan rakuna, yaban kedilerinden yabani koyuna pek çok yabani hayvan türü ile karşılaşabilirsin.
22. Neandertal Müzesi
Oldukça ilginç bir temaya sahip olan Neandertal Müzesi, insan evriminin detaylarına ve gizemine farklı açılardan ayna tutmayı amaçlıyor. Kazı buluntuları ve çeşitli fosillere yer veren bu kapsamlı müze içerisinde interaktif sergi fikirleri ilgini çekebilir. İnsanlık tarihini kronolojik düzeyde inceleyen Neandertal Müzesi, görsel materyalleri son derece etkili bir şekilde kullanıyor.
Kuruluş yılı 1996 olan müzenin oluşumunda Zamp Kelp ve Julius Krauss gibi isimlerin rolü bir hayla fazla. Müze içinde “Taş Devri Atölyesi” ve “İnsan İzleri” adı verilen ilginç bölümler de yer alıyor. Neandertal Müzesi’ndeki bölümler arasında İletişim ve Toplum, Mt ve Din, Hayatta Kalma gibi alanlar dikkat çekiyor.
Kişi başı 11 euro
5 yaş altı 5 euro
Açık olduğu saatler
Pazartesi hariç 10.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
23. Kuzey Parkı
Nord Park olarak ifade edilen Kuzey Parkı, su oyun alanlarından heykellere, ağaçlardan çocuk oyunlara barındırdığı güzelliklerle her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor. Oldukça modern bir görünüme sahip olan Kuzey Parkı’nın 90 yıla yakın bir geçmişi bulunuyor.
Kuzey Parkı toplamda 36 hektarlık devasa bir alana yayılıyor. Bordürler, çiçekler ve çimenlerle fark yaratan park, botanik açıdan evrensel standartlarda. Çok farklı bitki türlerini bünyesinde barındıran bu alan, Japon Bahçesi tasarımına sahip. Başarılı heykeltıraşların eserlerinin sergilendiği Nord Park’ın bir diğer güzelliği ise boyu 170 metreyi bulan çeşmeler.
24. Neander Kilisesi
Neanderkirche ya da bir başka ifadeyle Neander Kilisesi, Düsseldorf şehrinin en önemli dini mekanlarından birini oluşturuyor. Pek çok tarihi mekanı bünyesinde barındıran kilise, Altstadt içerisinde konumlanıyor. Bir Protestan kilisesi olan Neanderkirche, mimari açıdan Erken Barok tarzına sahip.
1687 yılından günümüze taşınan Neander Kilisesi, ismini Reform Bakanı olan Joachim Neander'den alıyor. Kilise, zaman zaman yaz konserleri için de kullanılıyor. Bu gelenek 1965 senesinden bu yana devam ediyor. Programı inceleyerek kilisedeki koro performanslarını izleyebilirsin. Bu arada kilise, savaş sırasında zarar görmeyen nadir dini mekanlardan biri olarak öne çıkıyor.
25. Jagerhof Sarayı
Düsseldorf şehrinin bir diğer önemli yapısı olan Jagerhof Sarayı, Goethe Müzesi olarak değerlendiriliyor. Almanya’nın yetiştirdiği en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Goethe’nin eserlerine, çalışmalarına ve yaşamına odaklanan müzede sabit bir sergi söz konusu. Yıl boyunca ziyaretçilerle buluşan bu sergide Alman yazarın yaşamı el yazması notlar üzerinden aktarılıyor.
Müzeye ev sahipliği yapan saray, “Die Venerie” adıyla da biliniyor. Müzeye geldiğinde hem yapıya hem de Goethe’nin edebiyat dünyasına dair pek çok bilgi edinebilirsin. 1956 senesinde açılışı yapılan müzede toplamda 11 ayrı oda bulunuyor. Buraya geldiğinde toplamda 50 bin parçalık devasa bir koleksiyona sahip.
Kişi başı 4 euro
Açık olduğu saatler
Pazartesi hariç 11.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
26. Film Müzesi (Filmmuseum)
Duesseldorf’ta film tarihinin derinliklerine doğru bir yolculuk yapmak istersen Duesseldorf Film Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisin. Film endüstrisinin geçtiğimiz yüzyıldan bugünlere doğru yolculuğu, sinemanın ilk dönemlerinde kullanılan ekipmanlar, film afişleri, ikonik kareler, setlerde kullanılan teknik malzemeler, kamera ve ışıklar, bu müzede kendine yer buluyor.
Müzenin kalıcı koleksiyonları içerisinde özellikle ünlü eleştirmen Rolf Burgmer tarafından oluşturulan özel kareler dikkat çekiyor. Müze içerisinde toplamda 22 bin civarında nesne söz konusu. Bu arada hala bazı klasik filmlere yer veren özel bir sinema salonu da müze içerisinde “Black Box” adıyla hizmet veriyor.
Kişi başı 5 euro
Açık olduğu saatler
Pazartesi hariç 11.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
27. Rheinuferpromenade
Ren Nehri’ne yakınlığıyla bilinen Rheinuferpromenade; kafelerden galerilere, alışveriş mekanlarından restoranlara pek çok mekanı bünyesinde barındırıyor. Oberkassel Köprüsü’nün yer aldığı hattan ulaşılabilen Rheinuferpromenade, aynı zamanda Eski Kent ve Parlamento yapıları arasında da bağlantı kuruyor.
Akdeniz rüzgarları estiren bu ağaçlı yolda bisiklet sürebilir ve doğanın içerisinde keyifli bir yürüyüş gerçekleştirebilirsin. Bir gezinti yolu olarak tanımlanan Rheinuferpromenade, 1930’lu yıllardan bu yana kullanılıyor.
28. Tritonenbrunnen Çeşmesi
Konigsallee Caddesine son derece yakın bir konumda yer alan Tritonenbrunnen Çeşmesi, oldukça estetik heykellerle özel bir görünüme sahip. Buranın gölün yanında bulunması, görsel açıdan çeşmeye apayrı bir güzellik katıyor.
Triton Çeşmesi olarak da bahsedebileceğimiz tarihi çeşme, Kö-Graben Kanalı’na komşu durumunda. Çeşmeye adını veren Tirton’un heykeli ziyaretçileri tüm görkemiyle selamlıyor. Poseidon’un oğlu olan Triton’un bu heykelde devasa bir balıkla mücadele içerisinde olduğu görülüyor. Elbette onun kadar meşhur olmasa da Roma’daki Aşk Çeşmesine benzetiliyor.
29. Monkey Island
Düsseldorf’da huzurla uzanabileceğin ve dinlenebileceğin bir plaj arıyorsanız, sana Monkey Island adlı bölgeyi önerebiliriz. Burası İspanyol Merdivenleri’ne yaklaşık olarak 15 dakikalık uzaklıkta. Monkey Island, köprüye bağlanan bir adacık olarak dikkat çekiyor.
Yaz aylarında özellikle de hafta sonlarında Monkey Island, pek çok voleybol turnuvasına da ev sahipliği yapıyor. Güneşin tadını doyasıya çıkarabileceğin Monkey Island’a giriş ücretli. Ayrıca şehirde bu düzeyde bir plaj bulunmadığı için Monkey Island’ın genel olarak pahalı bir yer olduğunu belirtelim.
30. Schiffahrt Museum
Schiffahrt Museum ya da bir başka ifadeyle Denizcilik Müzesi, Düsseldorf şehrinde sevdiklerinle beraber keyif alarak gezebileceğin bir diğer müze. Tam olarak Burgplatz bölgesinde konumlanan müzeye ev sahipliği yapan yapının, geçmişte saray olarak kullanıldığı biliniyor. Saraydan bugüne kalan tek bölüm, müze olarak değerlendirilmiş.
Aynı alanda oldukça ilgi çeken bir kule de söz konusu. Dolayısıyla Schiffahrt Museum ziyaretinde hem şehrin denizcilik tarihine yakından bakabilirsin hem de bu kule sayesinde şehrin manzarasının tadını çıkarabilirsin. Schiffahrt Museum içerisinde denizcilik ekipmanlarından bu bölgede tercih edilen ilk gemi modellerine pek çok parça sergileniyor.
Kişi başı 7 euro
Öğrenci 5 euro
Açık olduğu saatler
Pazartesi hariç 10.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
31. Colorium
Özgün mimariye sahip olan binalara ilgin varsa, Colorium’u mutlaka gezi listene eklemelisin. Medya Limanı yakınlarında yer alan bu orijinal bina, toplamda 17 ayrı kattan meydana geliyor. William Allen Alsop isimli İngiliz mimarın imzasıyla ortaya çıkan Colorium’un tamamlanması 2001 senesine tekabül ediyor.
Bir ofis projesi olarak ortaya çıkmasına rağmen bina günümüzde otel olarak değerlendiriliyor. Fakat hala pek çok kişi bu rengarenk binanın önünde fotoğraf çekmek için Medya Limanı’na geliyor. Colorium’un bugünkü yapısına kavuşması adına toplamda 2 bin 200 civarında renkli ve baskılı cam panelden yararlanılmış. Bu arada renk tasarımının yalnızca dış cephede değil, binanın iç bölümlerinde de devam ettiğini vurgulayalım.
32. Eko Ev
“Eko Haus” olarak da bilinen Eko Ev, şehrin en ikonik yapıları arasında bulunuyor. Niederkassel adı verilen yerde konumlanan bu orijinal ev, 1993 senesinden bu yana ziyaret edilebiliyor. Bu alanda özellikle de Japon nüfusun ağırlıkta olduğunu ifade edebiliriz. Zaten Eko Haus da genel itibarıyla geleneksel bir Japon evi formunda dizayn edilmiş.
Evin etrafında Japon bahçeleri ve bir Budist tapınağı yer alıyor. Özellikle Japonların klasik çay seremonisine dahil olmak ve bu ilginç evi yakından incelemek adına Eko Eve mutlaka listende yer vermelisin.
33. Krefeld Hayvanat Bahçesi
Şehirde yer alan bir diğer hayvanat bahçesi de Krefeld Zoo. Özellikle diğer hayvanat bahçelerine kıyasla burada hayvan çeşitliliğinin daha fazla olduğunu ifade etmek gerekiyor. Farklı türlerden binlerce hayvana ev sahipliği yapan hayvanat bahçesi, geniş arazisi ve uygun tabiat koşullarıyla dostlarımız için güvenli bir ortam sunuyor.
Etoburlardan primatlara dek pek çok grubu görebileceğin Krefeld Zoo’nun çalışanları hayvan bakımı konusunda profesyonel kişilerden oluşuyor. Maymun Tropik Evi ile Yağmur Ormanı Evi, buranın en çok ilgi çeken bölümleri arasında yer alıyor.
34. KöBogen Alışveriş Merkezi
Düsseldorf şehrinde modern bir alışveriş merkezine uğramak istersen, seçimini mutlaka KöBogen Alışveriş Merkezi’nden yana kullanmalısın. Sadece mağazalarıyla değil aynı zamanda mimari tasarımıyla da ilgi gören bu ilginç alışveriş merkezi, çocuklu ailelerin favori yerleri arasında bulunuyor. Yeme içme alanlarından teknoloji mağazalarına, giyim dükkanlarından kafelere pek çok bölümü bulunan KöBogen Alışveriş Merkezi, Schadowstrabe bölgesine oldukça yakın.
35. Tonhalle
Şehrin sevilen semtlerinden biri olan Ehrenhof’a geldiğinde buranın sembol mekanı Tonhalle’i mutlaka ziyaret etmelisin. Özellikle yaratıcı kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle sene boyunca yoğun bir program sunan Tonhalle, 1926 senesinden bu yana değerlendiriliyor.
Başlangıçta burası “Düsseldorfer Symphoniker” adı verilen kent orkestrasının evi olarak tasarlanmış. O zamanlardan bugüne kadar genellikle konserler için kullanılan Tonhalle, günümüzde hala aynı orkestranın çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Öte yandan zaman zaman çeşitli rock grupları da burada sahne alabiliyor.
36. Ratinger Kapısı
Şehrin Pempelfort adı verilen bölgesinde yer alan Ratinger Kapısı, 1811 senesinde inşa edilmeye başlanmış. Yapımı 4 senenin sonunda tamamlanan Ratinger Kapısı, Adolph von Vagades isimli bir mimar tarafından tasarlanmış.
Etkileyici dor sütunları, kapının en özgün tarafını oluşturuyor. Ratinger Kapısının hemen çevresinde çok sayıda bar ve restoran söz konusu. Kapının mimari yapısını incelendiğinde genel olarak klasizmin etkisinde kaldığı görülebiliyor. Günün hemen hemen her saatinde bu ikonik yapının önünde fotoğraf çeken bir turiste karşılaşman olağan.
37. Carlsplatz Market
Şehrin en huzur veren alanlarından biri olan Carlstadt, Barok mimarinin etkisinde kalan binalarıyla ve mağazalarıyla yerli ve yabancı ziyaretçileri kendine çekmeyi başarıyor. Bu orijinal bölge, esasen Eski Şehir’in hemen güneyinde yer alan bir mahalle. Şehrin gürültüsünden bir nebze uzaklaşıp sakin ve huzurlu bir atmosferde kahve içmek, dolaşmak, alışveriş yapmak istersen Carlstadt’a uğrayabilirsin.
Düsseldorf’un bu köklü bölgesinde yer alan pek çok bina 18 ve 19’uncu yüzyıldan bugüne taşınmış durumda. Carlstadt Market ise söz konusu alanın en popüler destinasyonu. Oldukça büyük bir pazar olan Carlstadt Market, 1910 senesinden bu yana aktif. İlk kurulduğu dönemlerden 2000’lerin başına kadar burada genellikle taze meyve ve sebze tezgâhları olsa da günümüzde bu durum tümüyle değişmiş. Carlstadt Market’te dolaşırken alışverişe dair her türlü ürüne rastlaman mümkün.
38. Düsseldorf Fuarı
Düsseldorf Fuarı olarak çevirebileceğimiz Messe Düsseldorf, toplamda 285 bin metrekarelik bir alana yayılıyor. Bu özelliğiyle Düsseldorf Fuarı, dünyanın en büyük fuar alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Şehre gelenlerin ciddi bir bölümünün Düsseldorf Fuarı için geldiğini ifade edelim.
Fuarın aktif olduğu dönemlerde otellerin doluluk oranı ciddi düzeylere ulaşabiliyor. Şehrin ekonomisinde önemli bir yere sahip olan Düsseldorf Fuarında yıl boyunca 40 civarında tematik fuar organize ediliyor. Fuarın büyük salonlarından biri, 1993 senesinde Davis Cup’a ev sahipliği yapmıştı.
39. Schneider Wibbel
Schneider Wibbel isimli heykel, Altstadt bölgesinde yürüyüş yapanların karşısına mutlaka çıkabilecek bir heybete sahip. Heykelde figür olarak bağdaş kuran bir adamın kullanıldığını görebilirsin. Schneider Wibbel, şehirde yerel bir kahraman olarak biliniyor. Düsseldorf şehrinde yaşayanların sahiplendiği bu önemli isim, bazı iddialara göre yalnızca bir hayal ürününden ibaret. Hatta tarihte böyle birinin yaşamadığını düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
Ünlü bir tiyatro oyunu sayesinde tanınan ve ünü dilden dile yayılan, bir anlamda efsaneleşen Schneider Wibbel, bu etkileyici heykelle beraber onurlandırılmış. Bu arada Schneider Wibbel’in terzi olduğu, imparatora hakaret ettiği için idam edildiği söyleniyor.
Sana bir sonraki rota önerimiz ise Münih. Münih’te gezmen gereken yerleri öğrenmek için Münih’te gezilecek yerler yazısına tıklamanı öneriyoruz.
