Barselona (Barcelona), ülkemizde İspanya denince akla ilk gelen şehir. Benim gibi pek çok İstanbullu tarafından İstanbul’a benzetilen Barselona, özellikle 92 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmasının ardından modern, rahat ulaşıma sahip, yaşayanların çok sevdiği bir şehir haline gelmiş. Yaygın parkları, pazarları, her zaman yoğun restoran ve cafeleri, sanat eserleri, müzeleri, tarihi kiliseleriyle Barselona, çok önemli ve görülmesi gereken bir Avrupa şehri.
Barselona çok miktarda turist ağırlamaya alışkın bir şehir: 2014 yılının ilk 6 ayında dünyanın en çok turist çeken 11. şehri oldu. İspanya’nın en büyük ikinci şehri olan Barcelona, aynı zamanda Katalonya (Cataloina) Özerk Bölgesi’nin başkenti. Barselona’ya hem güzel bir şehri gezmek, Gaudi’nin eserlerini görmek, Picasso’nun çocukluğunu tanımak, Ferdinand ve Isabelle’lerle dolu bir tarihin önemli şehirlerinden birini keşfetmek için, hem de şarap seviyorsanız Cava şaraplarını tatmak, deniz tatilcisiyseniz ünlü iki plajında yüzmek, ya da çılgın festivallerinde eğlenmek için gelebilirsiniz.
Barselona, İstanbul gibi 41. kuzey enleminde yer alıyor ve bir sahil şehri. Dolayısıyla iklimi İstanbul’a oldukça benziyor. Şehrin en çok turist çeken zamanları tabi ki yaz ayları, ve özellikle Ağustos. Yine bu ay şehrin sakinlerinin önemli bir kısmı da Barselona’dan farklı tatil yörelerine kaçtıklarından (tanıdık geliyor mu?) şehir epey turistlere kalıyor. Diğer taraftan eğer tatilde sadece Barselona’nın güzel sahillerinde uzanmayıp şehri ve civarı gezmeyi planlıyorsanız, Mayıs-Haziran başı sıcaklar çok bastırmadan, ya da Eylül-Ekim gibi yaz henüz tamamen bitmeden gitmeyi de düşünebilirsiniz.
Barselona Havaalanı’na İstanbul’da Atatürk Havalimanı’ndan THY ‘nin, Sabiha Gökçen’den Pegasus’un direkt uçuşları var. Bu iki havayolu, hafta içi günde 5 adede kadar uçuş olanağı sunuyor. Uçuş yaklaşık olarak 3,5 saat sürüyor. Barselona Türkiye’den oldukça çok ziyaretçi alıyor ve sanırım bu yüzden bilet fiyatları özellikle yaz aylarında epey yükseliyor. Barselona seyahatinizi olabildiğince erken planlamanızda bu nedenle fayda var. İspanya seyahati için Schengen Vizesi gerektiğini de hatırlatayım.
Barselona, Avrupa’da kişi başına en çok bar/restorana sahip şehir. Özellikle Tapas denilen İspanyol mezelerini sunan restoranlar ve balık restoranları açısından zengin. Ayrıca her yerde karşınıza deniz ürünü ağırlıklı karışık pilav olan Paella yapan yerler çıkacak. Diğer taraftan açıkçası bu restoranların menülerinde yeterince çeşitlilik yok: çok fazla turistik restoran var, ve çoğu benzeri şeyler sunuyorlar. Bu nedenle şehre gitmeden önce bir plan yapmakta fayda var. Benim önerilerim şu şekilde:
Tapas: İlk önereceğim isim olan Ciudad Condal, şehirdeki en iyi tapas restoranı olarak biliniyor. La Rambla’nın ucundaki Placa de Catalunya’ya oldukça yakın. Yalnız dikkat, yoğun saatlerde 30 ila 45 dakika kadar sıra beklemeniz gerekebilir!
Paella: La Rambla’nın bir sokağında bulabileceğiniz La Fonda, şehirdeki en başarılı Paella yapan yerlerden biri. Burada ayrıca farklı balık ürünlerini de deneyebilirsiniz.
Deniz ürünleri: Balık, ıstakoz, midye, böcek gibi farklı deniz ürünlerini yemek isteyenlere ilk önerimiz Botafumerio. Bu çok başarılı restorana gitmeden önce mutlaka rezervasyon yapmanızı öneririz. Daha uygun fiyatlı seçenekler için ise marinadaki restoranları ya da La Rambla üzerindeki pazarı önerebiliriz. Bu pazarda canlı midyeleri, ıstakozları görebilir, bazılarında hemen hazırlanan yemekleri taze taze yiyebilirsiniz.
Gurme: Eğer gerçekten muhteşem tatlar denemek istiyorsanız ve tabi bunun için ciddi bir bütçeniz varsa, 2 Michelin yıldızlı Abac’ı mutlaka denemelisiniz. Şef Jordi Cruz’un bir gurme deneyimi yaşattığı restoran için tabi öncelikle rezervasyon yapmanız gerekiyor. Turistik
Atıştırma: Çok yorgun ve aç olduğumuz bir anda La Rambla’nın marina tarafındaki ucunda yer alan La Cava Universal’e oturduk. 1858 yılında kurulduğunu öğrendiğimiz bu mekanda yediğimiz her şey çok lezzetli geldi (Tapas ağırlıklı bir menüsü var ama hamburger gibi fast food ya da çocuk menüsü de bulunuyor). Ayrıca Barselona’da çok da rastlamadığımız ücretsiz ve hızlı internet servisi de var.
Bu arada turistik mekanlarda yemek ve içecek için kişi başı minimum 15-20 EUR vereceğinizi hesaplamanız doğru olur. Mekan kalitesi yükseldikçe bu 100-200 EUR’lara kolayca çıkabilir. Katalonya’nın Cava şarapları oldukça ünlü. Bunun dışında Sangria denilen meyve suyu şarap karışımı Barselona’da yemeklerde ya da tek başına çok tüketiliyor.
Kahvaltı konusunda ise Barselona’da La Rambla dışındaysanız çok fazla seçenek yok. Aslında önerim kahvaltıyı mümkünse otelde yapın, dışarıda yiyecek bir şeyler bulmak için zaman kaybetmeyin, çünkü en merkezi yerler dışında cafelerde bizim damak tadımıza uygun kahvaltılık bulmak imkansıza yakın.
La Rambla
Barselona’ya gittiğinizde ilk olarak şehrin en çok bilinen caddesi olan La Rambla’yı görmek isteyeceksiniz. Ciutat Vella’da (Eski Şehir) bulunan bu 1,5 km’lik cadde üzerinde ve yan sokaklarında çeşmeler, kiliseler, tarihi evler,cafe’ler yer alıyor. Ayrıca şanslıysanız güney ucunda konserlere ve gösterilere de rastlayabilirsiniz.
Plaça de Catalunya
“Katalonya Meydanı” La Rambla’nın kuzey ucunda yer alan büyük bir meydan. Buradaki büyük havuz ve fıskiye, etraftaki heykeller önemli turistik atraksiyonlar. Ayrıca çocuklarınız varsa meydanda kuş yemi satın alıp güvercinleri besleyebilirsiniz, çok eğleneceklerdir. Meydanın etrafında Apple Store dahil bir çok büyük mağaza da var.
La Boqueria
La Rambla’yı gezerken özellikle görmeniz gereken bir semt pazarı. Geçmişi 1200’lü yıllara dayanan bu pazarda taptaze meyvelerden kapağını açıp kapatan midye ve istiridye türlerine rengarenk ve capcanlı bir ürün yelpazesi bulabilirsiniz. Çok uygun fiyatlara karnınızı doyurabileceğinizi aklınızda tutarak bir yemek saatine denk getirmenizi öneririm.
Marina Port Vell
La Rambla’nın güney ucundaki marinada denize karşı oturup kahvenizi içebileceğiniz ya da dondurmanızı yiyebileceğiniz güzel cafeler bulunuyor. Ayrıca marinada bulunan akvaryumu da görmek isteyebilirsiniz, gerçi şu an daha güzelleri İstanbul’da da var.
Barceloneta
Barselona’ya mayonuzla geldiyseniz, Marina’nın hemen aşağısındaki Barceloneta adı verilen oldukça büyük kumsala gidebilirsiniz. National Geographic Barselona’yı dünyanın 1 numaralı sahil şehri ilan etmişti, tabi bu biraz abartılı bir değerlendirme olabilir.
Teleferik
Barselona’yı yukardan görmek için Barceloneta’yla Montjuic’i birbirine bağlayan bir teleferik bulunuyor.
La Sagrada Familia
Barselona bir Gaudi şehri. Katalan Modernizmi’nin en bilinen ismi olan Gaudi’nin yine en bilinen eseri, 1882 yılında yapımına başladığı - ve inanması zor ama yapımı halen devam eden – La Sagrada Familia (Kutsal Aile) katedrali.
Park Güell
Yine Gaudi’nin 1800-1814 yılları arasında tasarlayıp inşa ettiği bu büyük şehir parkı, Gaudi’ye özgü yapıları ve Gaudi Evi müzesini de içinde barındırıyor. Ziyaret etmeden önce açılış saatlerini ve giriş ücretlerini kontrol etmenizi öneriyorum.
Casa Mila
Barselona’daki bir çok Gaudi yapıtı arasında görmeniz gerekenlerden biri.
Camp Nou
FC Barcelona’nın stadyumu, futbolseverlerin mutlaka görmeleri gereken, dünyanın en ünlü ve 99 bin kişi kapasitesiyle en büyük stadyumlarından biri.
Picasso Müzesi
Picasso’nun çocukluk ve gençlik dönemi çalışmalarının yer aldığı bu müzeyi gezerek “vay canına bu adam sıradan insanın anlayabileceği resimler yapabiliyormuş” diyebilirsiniz.
Barselona’ya turist olarak gittiğinizde öncelikle eski şehri yürüyerek gezmeniz gerek. Eski şehir zaten oldukça küçük, ve bir gün içerisinde La Rambla’yı merkez alıp şehri turlayarak, dar ara sokaklarına girerek o güzel binaları, sokakları ve cafeleri keşfedebilirsiniz. Yine bir gününüzü çift katlı turistik gezi otobüslerine ayırın. Genellikle 2 farklı rotada tüm şehri gezdiriyorlar ve her bir rota 2-2,5 saat sürüyor. Yalnız fiyatları biraz yüksek, o yüzden önce fiyatı kontrol etmelisiniz.
Barselona deyince akla Gaudi geliyor. Gaudi’nin şehrin farklı yerlerine yayılmış eserlerini, La Sagrada Familia’yı, Park Güell’i gezin. Barselona Avrupa’nın kişi başı en çok cafe ve restaurant düşen şehri. Şehrin yer yerindeki cafelerde bol bol tapas, paella ve farklı deniz ürünleri yiyin. Eğer alışveriş yapmak istiyorsanız La Rambla’daki turistik mağazaların dışında, Plaça de Catalunya’ya yakın Passeig de Gracia’ya gidin. Burada İspanya’nın ünlü markaları Zara ve Mango’nun yanı sıra Chanel, Armani dahil bir çok ünlü ve lüks markanın mağazalarını da bulabilirsiniz.
Mayonuzu yanınızda getirdiyseniz şehrin ünlü plajı Barceloneta’da bir gün geçirin.
Barselona bir üniversite şehri ve aktif bir de gece hayatı var. Bar ve kulüpler genellikle gece 10 gibi açılıyor ve barlar hafta içi 2’ye, hafta sonu 3’e kadar açık kalıyor. Bar ve kulüplerin giriş ücretleri 10 – 25 EUR arasında değişiyor. Şehir merkezinde, La Rambla civarında gidebileceğiniz bir çok eğlence mekanı mevcut.
Ayrıca şehrin marinası Port Veil’de de gidebileceğiniz farklı kulüpler var, ve bunlar sabah saat 5’e kadar açıklar. İspanyollar akşam yemeğini oldukça geç yiyorlar ve bar ve kulüplere de daha da geç gidiyorlar – kulüpler gece 1’den sonra dolmaya başlıyor.
Barselona alışveriş severler için de güzel bir şehir. Şehrin en turistik caddesi La Rambla’da turistlerin ilgisini çekecek mağazalar mevcut. Ama burada ünlü ve büyük markaları görmeniz oldukça zor. Büyük markalar genellikle Passeig de Gracia adındaki caddeyi tercih ediyorlar. Bu geniş ve havalı caddede Cartier’den Armani’ye, Zara’dan Ferrari’ye bir çok markanın mağazasını bulmanız mümkün.
La Rambla’nın Passeig de Gracia’ya yakın ucundaki Plaça de Catalunya’nın etrafında da oldukça büyük mağazalar var. İspanya’nın neresine giderseniz gidin, El Corte Ingles adındaki büyük mağazalara rastlayacaksınız. Bizdeki YKM’lere ya da Boyner’lere benzettiğim bu dev mağazaların içinde bir çok farklı markayı, ürünü bulabilir, tek bir El Corte Ingles’e girerek ihtiyaç duyduğunuz her şeyi alabilirsiniz. Tabi ne alırsanız alın, Tax Free formunu doldurmayı unutmayın! Havaalanında vergi iadesi almanız oldukça kolay (benim gibi uçağa geç kalmadığınız sürece).
Karnaval: Rio’yla yarışamasa da Barselona’nın karnavalı da oldukça popüler. Şubat – Mart aylarında denk gelirseniz kaçırmamanızı öneririz.
Formula 1 İspanyol Grand Prix: Mayıs ayına denk gelen İspanyol Grand Prix’i Barselona’da yapılıyor.
Sonar Festivali: Haziran ayında gerçekleşen bu elektronik müzik festivali, Avrupa’da oldukça büyük bir popülarite yakaladı.
Benicassim Uluslararası Festivali: Bu festival, Barselona’ya çok yakın bir şehir olan Benicassim’de gerçekleşiyor. Temmuz ayında yolunuz Barselona’ya düşerse, bir kaç gün süren, gençlerin çadırlarda kaldığı ve bir çok ünlü grubun katıldığı bu festivali kaçırmamanızı öneriyoruz.
La Tomatina: Her yıl televizyonda seyrettiğimiz bu “Domates Festivali” Barselona’da Ağustos aylarında gerçekleşiyor.
La Merce: Eylül ayı sonunda Barselona’da yaklaşık 5 gün süren festival. Çok fazla aktivitenin gerçekleştiği bu çılgın festivalin programı ve tam tarihleri, festivale sadece 2 hafta kala açıklandığından Eylül sonu gidecekseniz iyi bir araştırma yapmanızı öneririz.
1 Ocak - Yılbaşı
6 Ocak- Noel Bayramı ve Epifani
18 Ocak - Kutsal Cuma
21 Nisan - Paskalya yortusu
1 Mayıs - İşçi Bayramı
9 Haziran – Pentecost
23-24 Haziran - St. John’s Günü Bayramı
15 Ağustos - Meryem Ana Günü
11 Eylül - Katalonya Günü
24 Eylül - La Merce Festivali
1 Kasım - Azizler Günü
6 Aralık - Anayasa Günü
25 Aralık - Noel
26 Aralık - Noel hediyelerinin verildiği gün
Barselona’da ağır suçlar oldukça nadir. Diğer taraftan yankesicilik ya da dolandırıcılık gibi suçlara sık rastlanıyor. O yüzden çantanıza ve değerli eşyalarınıza şehri gezerken sahip çıkmanız ve de genel olarak tanımadığınız kişilere çok da güvenmemenizi öneriyorum.
Ben yabancı şehirlere gittiğimde mutlaka havaalanında bir yerel operatörün sim kartını alırım ve internet bağlantısını ucuza getiririm. Ama Barselona’da Pegasus’un kullandığı T2 terminalinde maalesef bir Telekom mağazası bulamadım. Sonra Barselona’da kaldığım 3 gün boyunca da bir türlü rastlayamadım. İşin kötü yanı ücretsiz Wi-Fi da neredeyse yok gibi – sadece restoranlar eğer oranın müşterisiyseniz size şifre verebiliyorlar ve bunların da hızları felaket. Yani zorlu internet bağlantısına hazırlıklı olun.
Havaalanı demişken, uçacağınız havayolunun terminalini mutlaka öğrenin. 2 büyük terminal var ve bunların arasındaki ulaşım 10 dakika süren bir otobüs yolculuğuyla sağlanıyor – bizim gibi büyük bavullarınız varsa yanlış terminali seçmeniz epey sıkıntı yaratabiliyor.
Barselona’ya THY ve Pegasus’un yaz aylarında günde 4-5 tane uçuşu var. Uygun fiyatlı uçuşları yakalamak için çok erken rezervasyon yapmanız gerek. Unutmayın, THY büyük ve modern T1 terminalini, Pegasus buna otobüsle 10 dk mesafedeki küçük ve eski T2 terminalini kullanıyor.
Uçağınız Barselona’ya indikten sonra otelinize gitmek için taksi, otobüs ya da metro kullanabilirsiniz. Havaalanı şehre 12 km uzakta. Otobüs havaalanından her 5-10 dk’da bir kalkıyor ve şehir merkezine (Plaça de Catalunya) yaklaşık 30 dk’da götürüyor. Fiyatı 6 EUR civarında. Bunun yerine yarım saatte bir kalkan ama daha hızlı giden treni de kullanabilirsiniz, onun da fiyatı 4 EUR civarında. Eğer taksiyle gidecekseniz, 25-30 EUR civarında ödeyeceğinizi hesaplayın. Eğer benim gibi şanssızsanız, 40 EUR ödeyerek bir mini şehir turuyla Barselona’ya hoşbulduk diyebilirsiniz. Tanıdık geldi mi?
Barselona’nın içindeki ulaşımda ise yine taksiler ya da yaygın metro ağı kullanılabilir. Taksi sayısı oldukça fazla, ama şoförler (makas atıp sürat yapmak dışında) İstanbul’dakilere çok benziyor. Benim bindiklerimden bir tanesi cep telefonunun sesini dışarı vererek sohbet ederken bir taraftan da internette geziniyordu, diğer biri çok gürültülü bir şekilde çekirdek çitleyip etraftaki bir sürü şeye anlamadığım bir şeyler söyleyerek kızıyordu.
Bu arada şehirde turistlerin çok rağbet gösterdiği iki ulaşım aracının çift katlı tur otobüsleri ve bisiklet / elektrikli bisiklet grup turları olduğunu da söyleyeyim. Çift katlı otobüslerin şehirde 2 ayrı rotası var ve şehri iyice gezmenize olanak tanıyorlar. Ancak fiyatları biraz yüksek.
Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Bir süre bir marka ajansında içerik editörlüğü yaptı. Hürriyet Kitap bünyesinde "Ün, Aşk ve Diğerleri" adlı kitabı yayınlandı. Ajans deneyiminden sonra Enuygun ekibine katıldı.