Türkiye’nin en batısında yer alan Gökçeada, aynı zamanda ülkenin yüzölçümü olarak en büyük adası. Geniş arazileri ve yaz aylarında dahi sakinliğini koruyan atmosferiyle Çeşme ve Bodrum gibi rotalara alternatif oluşturan Gökçeada’ya Gelibolu Yarımadası’ndaki iskeleden hareket eden feribotlarla ulaşabilirsiniz. İrili ufaklı eski köylerden meydana gelen adanın geçmişi binlerce yıllık tarihe dayanıyor.
Zeytinli, Kaleköy, Tepeköy ve Bademli gibi tarihi köylerde gezerken Rumlardan kalan eski evleri görebilir, ağaçların gölgesinde kurulan çay bahçeleri ve kafelerde dinlenebilirsiniz. Adada sakızlı muhallebi ile dibek kahvesi hayli meşhur. Gökçeada’yı ziyaret ettiğinizde kuzu etinden yapılan nefis yemekleri ve Ege’nin ada halkına hediyesi olan balıkları da tatmayı ihmal etmeyin. Özellikle kılıç balığı ve oğlak tandır Gökçeada’da yemek denince olmazsa olmazlardan.
Adada güne tarihi Rum köylerini kapsayan kısa bir geziyle başlayabilir, bu sırada eski taş evleri ve kiliseleri görebilirsiniz. Üstelik her yaz Tepeköy’de düzenlenen Meryem Ana Şenlikleri hayli keyifli geçiyor. Sonrasında eğer havalar yeterince sıcaksa doğruca plaja gelerek denize girebilirsiniz. Gökçeada’nın Aydıncık Plajı kuşkusuz adada bunun için en popüler noktalardan. Berrak suyu ve kumsalıyla göz kamaştıran plaja alternatif olarak Laz Koyu’nu veya merkezden birkaç kilometre uzaklıktaki Yıldız Koyu’nu tercih edebilirsiniz. Ada sahilleri dalışı seven ziyaretçiler için de adeta bir cennet. Gökçeada Sualtı Milli Parkı’nda dalarak rengarenk balıklar, Akdeniz foku ve yunuslarla birlikte yüzmenin tadını çıkarabilirsiniz. Aydıncık Plajı’nın hemen ilerisinde yer alan Tuz Gölü ise özellikle adanın ziyarete değer doğal mucizelerinden. Yaz aylarında büyük kısmı kuruyan göl üzerinde oluşan tuzları rahatlıkla görmeniz mümkün. Gökçeada’da kalacak yerler genellikle küçük Çanakkale otelleri ve mütevazı pansiyonlardan meydana geliyor. Üstelik adanın konaklama tesisleri hayli ekonomik.