İstanbul keşfetmekle bitmeyecek bir hazine. Ev sahipliği yaptığı her medeniyetten dünyada eşine az rastlanır mirasları günümüze taşıyan İstanbul, su kemerleriyle de bu yönünü kuvvetlendiriyor. Bazılarının hemen her gün önünden geçtiğimiz, bazılarından hiç haberdar olmadığımız su kemerleri, bir dönem İstanbul’un taşıyıcı su kaynakları oldu. Şimdi ise bizlere açık hava müzesi niteliğinde değerlerini yansıtıyor.
İstanbul’un su ihtiyacı tarihi kaynaklara göre kuruluş yıllarında yeraltından sağlanıyordu. Romalılar ve Bizanslılar su temini için su bendleri, taşıma çözümleri için de su kemerleri yaptırdı. Osmanlı döneminde de bu ihtiyaçlara benzer çözümler uygulanmaya devam etti. Hadi gel İstanbul’un tarihi su kemerlerini keşfedelim.
İstanbul’un su kemerleri içinde bugün en bilineni Bozdoğan kemeri. Valens kemeri olarak da bilinen Bozdoğan, İstanbul’da yaşayanların sıkça geçtiği Saraçhane’de bulunuyor. Geç Roma-Erken Bizans döneminde 368-373 tarihleri arasında inşa edilen Bozdoğan kemeri, İstanbul’un büyük su yolunun bir parçası. Bu açıdan su yolu kavramının da temellerini atıyor kadim kente.
Kentin su ihtiyacını ana kaynaklardan temin etmek adına yapılan iç kemerlerden olan Bozdoğan kemeri, şehir içindeki en eski kemer olma özelliğine sahip. Bozdoğan, İstanbul'un fethinin ardından Topkapı Sarayı'na su taşıma görevini gördü. Fatih Camii yapılırken orijinal yapısında bükülmeler meydana gelse de 28 metre yüksekliğe, 971 metre uzunluğa sahip olan kemerin bu orijinal uzunluğu günümüze kadar sadece 50 metresini kaybederek geldi. Yani Bozdoğan kemerine her baktığımızda bir tarihin neredeyse birebir olarak günümüze gelebildiğini görebiliriz. Bu hem mimari hem de tarihi açıdan oldukça etkileyici.
Bozdoğan kemeri bugünlerde çokça konuşulan Kızıl Goncalar dizisiyle de gündemde. Dizide metafor olarak kullanılan kemer, uhrevi ve dünyevi kavramlarına işaret ediyor.
Mimar Sinan’ın izlerini taşıyan eğri kemer, Eyüp’ün Kemerburgaz semtinde konumlanıyor. 1564 senesinde yapılan kemer 90 derecelik açısıyla alanında özgün bir mimariye sahip. İsmini de bu açıdan alan eğri kemer, Bizans dönemi altyapıları kullanılarak inşa ediliyor. Mimar Sinan’ın bir ‘su mimarı’ olma özelliğini gözler önüne seren kemerin uzunluğu 408, yüksekliği ise 35 metre. Kemerlerin üç katının her birinde geçitler yer alması, Osmanlı döneminde yapılan ve dünyada halen çalışan en eski su yolu sistemlerinden biri olan Kırkçeşme su yolu sisteminde bulunması ise değerini bir kat daha artırıyor.
Mimar Sinan’ın izlerini görmeye devam ettiğimiz Mağlova kemeri, bugün Kemerburgaz Kent Ormanı içinde yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın isteğiyle 1554-1562 yılları arasında inşa edilen ve Alibey Deresi üzerine konumlanan Mağlova kemeri üçgen yapılı, iki katlı ve orta kısmında yürüyüş yoluna sahip. Kırkçeşme su yolu sisteminde yer alan Mağlova kemeri 36 metre yükseklikte ve 257 metre uzunluğunda. Bugün de İstanbul’un su ihtiyacını temin etmeye devam eden kemer dünyada bir başyapıt olarak gösteriliyor. Roma dönemi kalıntıları kullanılarak yapılan kemer sel baskınlarına karşı Sinan’ın mühendislik imzasını taşıyor. Öyle ki Mimar Sinan başka hiçbir eser yapmamış olsaydı bu kemer onu yine ünlü yapmaya yetebilirdi.
Elbette bir Mimar Sinan eseri daha olan kemerle karşılaşmak bizler için şaşırtıcı olmayacak. Uzun kemer, Göktürk’te yer alıyor. Türkiye'nin günümüzde ayakta kalan en uzun kemeri olan Uzun kemer 710 metre uzunluğa ve 26 metre yüksekliğe sahip. Toplam 97 kemerden meydana gelen Uzun kemerin bir ayağında “Allah” yazısı, yıpranmış olsa da bir madalyon yer yer alıyor. 1554-1564 yılları arasında yapılan köprü, İstanbul Havalimanı’na yakın bir konumda yer alıyor.
Mazul ya da mazlum kemer olarak bilinen kemer Mahmutbey ile Atışalanı arasında konumlanıyor. Orijinal yapısını koruyarak günümüze gelebilmiş kemerlerden olan Mazul kemer iki katlı olup 19 metre yüksekliğe ve 110 metre uzunluğa sahip. Fetih sonrası Fatih Sultan Mehmed tarafından restorasyon çalışmaları yaptırılan kemer uzun yıllar su ihtiyacı için kullanıldı. Kemer bugün askeri alan içinde yer alıyor.
Cebeciköy, Gözlüce ya da Güzelce isimleriyle kaynaklarda yer edinen kemer Sultangazi’de yer alıyor. Kesme taş kullanılarak yapılan kemer 29,5 metre yüksekliğe ve 155 metre uzunluğa sahip. Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan kemerlerden olan Güzelce kemeri, 16. yüzyılda yapılıyor ve günümüze orjinalliğini koruyarak geliyor.
Bayrampaşa-Esenler arasındaki dere üzerinde yer alan Ali Paşa kemerinde kimin imzası yer alıyor bilinmiyor. Kaynaklara göre 1790-1791 yılları arasında yapılan kemer orjinalinde 8 kemere sahipti. Günümüzde tahribata uğramış olan kemer yapıldığı sene Ayasofya Camii ve Topkapı Sarayı'nın da dahil olduğu birçok noktaya su dağıtıyordu. Ali Paşa kemeri günümüzde viyadük altında kaldığı için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bilinen adıyla Avasköy, tarih boyunca Karakemer, Yılanlıkemer gibi isimler almış. Esenler’de, bugün Atışalanı olarak bilinen yerde yer alan Avasköy kemeri tek katlı ve 10,3 metre yükseliğe sahip bir Mimar Sinan eseri. 109,5 metre uzunluğa sahip ve kalker taşı kullanılarak inşa edilen kemer günümüze tahribata uğrayarak ulaşmış. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de geçen kemer için ‘Galata Kulesi kadar derindir’ tabiri kullanılıyor.
İstanbul'u keşfetmeye devam etmek için rehberin İstanbul gezilecek yerler yazısında.