Her şehir bir başkadır ama tüm dünyanın bildiği üzere İstanbul bambaşkadır. İki kıtayı birbirine bağlayan, dünyayı elinde tutmuş imparatorlukların kalbinin atmış olduğu İstanbul, her biri farklı bir dünya olarak nitelendirilebilecek ilçe ve semtleriyle karşımıza çıkıyor. Tarihi binaları, olağanüstü güzellikteki sahilleri, sosyal aktivitelerin ve günübirlik kampçılığın merkezi sayılabilecek orman ve parklarıyla İstanbul bizi bekliyor.
Adı üzerinde günübirlik sayılacak ama her birini deneyimlediğinizde belki de bir ömre sığmayacak güzellikteki yerlerle bazen doğal, bazen de insan yapısı güzelliklerle dolu olan bu listeyle beraber günübirlik İstanbul planlarınızı yapmaya başlayabilirsiniz. İster İstanbul’da yaşıyor olun, isterseniz birçok kere bu büyülü kente gelmiş olun mutlaka yeni keşfedeceğiniz yerler olacaktır. Hazırsanız bir gününüzü ayırarak İstanbul’da günübirlik gezilecek yerleri keşfetmeye başlayalım.
Not: Yazımızda bulunan fiyat ve bilgiler, Eylül 2023 tarihindeki güncel fiyat ve bilgilerdir.
İstanbul’da bulunan ve Prens Adaları adıyla tanınan ada grubunun bir üyesi olan Kınalıada, İstanbul’a en yakın ada olarak biliniyor. İstanbul’da ikamet ediyorsanız ya da turistik bir ziyaret yaptıysanız günübirlik güzel bir ada havası almak amacıyla tercih edebileceğiniz güzel bir destinasyon olacaktır. Kınalıada ayrıca yazları da plajı ve tesisleri ile yaz tatili için kaçış noktası oluyor.
İstanbul Boğazı’nın güzide balıkçı semtlerinden biri olan Anadolu Kavağı’nda Yoros Kalesi ve Yuşa Tepesi gibi çeşitli gezilebilecek destinasyonlar bulunuyor. Beykoz yakınlarındaki Anadolu Kavağı, bir yandan da İstanbul’daki balıkçılık kültürünün değerli noktalarından birisi sayılıyor. Burada günübirlik keşif yaparken balık yemeyi de es geçmeyin.
Adını Avrupa yakasında İstanbul Boğazı’nın Karadeniz ile birleştiği kuzey ucunda bulunan deniz fenerinden alan Rumelifeneri, Sarıyer ilçesine bağlı bir balıkçı köyüdür. Daha çok deniz havasıyla iç içe olmak isteyenlerin tercihi olan Rumelifeneri’nde yerel balık lezzetlerini de tatmak mümkün oluyor.
İstanbul’un merkezi ve lüks sayılan semtlerinden biri olan Nişantaşı’nda tüm gününüzü farklı modern ve tarihi yapıları keşfederek geçirebilirsiniz. Tarihi değeri olan semt, adını önce III. Selim’in, sonra da II. Mahmud’un kişisel nişanlarının alameti olarak Teşvikiye Camii’nin avlusunda bulunan iki nişan taşından alıyor. İstanbul’daki farklı butik mağazalara, keyifli vakit geçirebileceğiniz nefis parklara ve sosyal alanlara sahip olan Nişantaşı’nın sokaklarında kendinizi büyülenmiş olarak bulacaksınız.
İstanbul denince gerek yerli, gerek yabancı turistlerin aklına gelebilecek ilk üç simgesel yerden biri olan Sultanahmet, şehrin tarihi değerinin kayda değer bir kısmının karşılığı. Eski isimleri Hipodrom ve At Meydanı olan ve günümüzde içerisinde bulunan Sultanahmet Camii ile aynı ismi taşıyan meydan, aynı zamanda Bizans döneminden kalma Ayasofya Camii, Yılanlı Sütun, Theodosius Dikilitaşı ve Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Osmanlı Devleti’ne bir hediyesi olan Alman Çeşmesi gibi çok önemli tarihi değerleri barındırmaktadır.
Beykoz ilçesinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman Şehir Ormanı, ilçenin sosyal alan oluşturabilecek orman ihtiyacını karşılıyor. Orman, 11 kilometrelik yürüyüş yolu, doğal gazlı mangal üniteleri ve sosyal tesisleriyle hem doğayla barışık hem de İstanbulluların sosyal faaliyet konusunda imdadına yetişiyor.
Önceleri balıkçıların ekmek parası kazanmak için saatlerini harcadığı Bebek Sahili, artık günümüzde İstanbul’un en güzide alanlarından biri sayılır. Boğazın ferah ve güzel havasının tadını ister sevdiklerinizle, ister kendi kendinize yürüyerek çıkarabilirsiniz. Sahilde yürürken karşınıza çıkabilecek olan türlü modern ve tarihi yapılar, aynı zamanda hava durumuna göre sizi ferahlatacak ya da içinizi ısıtacak bir kahve kapabileceğiniz harika manzaralı kafeleriyle birlikte Bebek, gününüzden tam verim alabileceğinizi sağlayacak.
Beykoz ilçesine bağlı olan Kanlıca semtinin bir numaralı tanınırlık sebebi yoğurdu olabilir. Yoğurdunu bu kadar özel kılan şeyse ineklerinin yediği özel bir ottan dolayı sütlerinin renginin hafif pembe tonda olması. Ancak bu renk değişimi yoğurdunun hiçbir şekilde lezzetine zarar vermemekle birlikte, aksine onu daha özel hâle getiriyor. Semt, harika güzellikte yalılar, muazzam boğaz manzaraları ve geze geze bitiremeyeceğiniz sokaklarla dolu. Mihrabat Korusu’nun da içerisinde bulunduran semt, günübirlik gezileriniz için düzenlediğiniz listelerde üst sıraları kapacak gibi duruyor.
Çınar dediğiniz anda İstanbul’da ilk akla gelecek yerlerden birisi olan Çengelköy semti, yine tarihi dokusuyla meşhur Üsküdar ilçesine bağlı. Genelde Çınaraltı bölgesiyle bilinen ve oradaki sosyal tesisleriyle İstanbul’a ün salmış olan Çengelköy, ayrıca gün boyunca keşfedip, yeşilin ve mimarinin bir arada bulunduğu sokaklar da barındırıyor. Adının tarihçesine bakınca Osmanlı dönemindeki gemi çapalarının imalatının gerçekleştirilmesinden dolayı adı Çengelköy koyulan semt, çay bahçeleri ve börekçileriyle gastronomi açısından da ziyaretçilerini memnun etmeden bırakmıyor.
Avrupa Yakası için Galata Kulesi ne kadar tarihse, Anadolu Yakası için de Kız Kulesi onun karşılığıdır diyebiliriz. Ancak bilinmesi gereken önemli bir şey de Kız Kulesi’ni güzel bir şekilde, yakından görebilmenin yolu Salacak Sahil’e gitmekten geçer. Sahilde yürüyüşünüz sırasında bir tarafınızda yerel binaları, diğer tarafınızda da Avrupa Yakası’ndaki güzellikleri görebilmenize olanak sağlayan Salacak Sahili, ayrıca oturup dinlenebileceğiniz, bir şeyler içebileceğiniz kafeleriyle de dikkat çekiyor.
Kadıköy’e vapurla gittiyseniz veya çarşının hareketliliğinden biraz olsun uzaklaşmak istiyorsanız, Moda Sahili tam size göre bir çıkış noktası olacaktır. Gününüzü sahil yolunda ister yürüyerek, ister bisiklet ve diğer araçlara (kaykay, paten vs.) belediyenin tahsis ettiği yoldan aracınızla birlikte giderek günün doğuşundan batışına kadar olağanüstü güzellikte gökyüzü ve deniz manzaralarını izleyebilirsiniz. Tabii oturmak, daha sakin bir gezi yapmak isteyenler için de sahilde çimenlik ve park alanları mevcut.
Moda Sahili’ne yakın olup, bir o kadar da farklı bir tat veren Caddebostan Sahili, kimi Yeşilçam filmlerinin sahil sahnelerine ev sahipliği yapmış. Ancak bunun yanında Anadolu yakasında ikamet eden İstanbulluların da günübirlik gezmek için vazgeçilmez mekânlarından biridir. Caddebostan Sahili, Moda’nın biraz daha aşağısındadır ve Caddebostan Sahili’nde gününüzü geçirmek, Moda’da olduğu gibi büyük bir şans.
Neredeyse ülkemiz çapında tanınıp bilinen Belgrad Ormanı’nın bir parçası olan Bentler Tabiat Parkı, İstanbul halkının günübirlik piknik yapmak için tercih ettiği en güzide noktalardan birisi. Belgrad Ormanı’nın içerisinde bulunduğundan doğal olarak yeşillerle kaplı olan tabiat parkı, aynı zamanda adını da aldığı ve 18 ve 19. yüzyıllar arasında yapılmış olan su bentlerine ev sahipliği yapıyor. Bu su bentleri, temel anlamda su barajı görevi görüp, zamanında İstanbul halkının su ihtiyacını karşılamış. Günümüzdeyse geçmişin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bentler Tabiat Parkı’nda piknik yapabilir, doğa yürüyüşüne çıkabilir ve yılın belli dönemlerinde izin verildiği üzere avcılık faaliyetleri gerçekleştirebilirsiniz.
Giriş Ücreti:
Kişi başı 30 TL (Bentler bölgesi için).
Tekrar Prens Adaları’nda, bu sefer Burgazada’dayız. Ada grubundaki en büyük üçüncü ada olan Burgazada’da izleyebileceğiniz güzel deniz manzaraları, içinde kaybolacağınız yeşil bir doğa ve tabii ki denizin keyfini çıkarabileceğiniz muntazam plajlar mevcut. Eski adı olan Antigoni’yi I. Antigonos Monoftalmos’tan almış olan Burgazada’nın şu anki adı olan Burgaz’ı da Yunanca’da kule/kale anlamına gelen pyrgos kelimesinden aldığı söyleniyor.
Genelde İstanbul’un merkezi yerlerine olan uzaklığıyla bilinen Polonezköy, aynı zamanda bu sayede edinmiş olduğu doğal ortamla da şöhret kazandı. Bölgede yapılabilecek günübirlik geziler için nadide mekânlardan birisi de Polonezköy Tabiat Parkı. Parkın popülerliği, içerisinde barındırdığı üstün olanaklar sayesinde de ortaya çıkmış. Koşu ve bisiklet yolları, piknik alanları, kahvaltı veya diğer öğünleri aileniz veya dostlarınızla birlikte doğayla iç içe şekilde yiyebilir, isterseniz, park içerisindeki tesislerde konaklayabilirsiniz.
Şile merkeze yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta bulunan Saklıgöl, listemizde bulunan doğa harikası mekânlardan bir tanesi. Günübirlik geziler ve göl kenarında piknik yapıp, sosyal tesislerinden faydalanabileceğiniz Saklıgöl, İstanbullulara olağanüstü güzellikte bir doğa kaçamağı sunuyor. Şile’ye ulaşım sizi biraz zorlayabilir bunun için araç kiralama seçeneklerine göz atmayı düşünebilirsiniz.
Ziyaret saatleri
Haftanın her günü 08.00-23.00 arasında ziyarete açıktır.
İstanbul’un şehir merkezinin dışındaki cennet bahçesi güzelliğindeki doğal harikalardan biri olan Ağva, şehirde ikamet edenlerin de dillerinden düşürmedikleri bir tatil kasabası. İki nehir arasında bulunan ve aynı zamanda Karadeniz’e de kıyısı olan Ağva’da çeşitli balık cinslerinin lezzetine varmak mümkün. Bunun yanında doğal kaya oluşumları (mesela Pembe Kayalar veya Ağlayan Kayalar), yeşille mavinin mükemmel uyumu ve gerçekleştirebileceğiniz birçok sosyal aktivite, Ağva’yı günübirlik geziler için popüler bir hâle getiriyor.
İstanbul Sarıyer’de sahil deyince akla gelen, gerek piknik, gerek su sporları açısından şehirdeki insanlara harika olanaklar sağlayan Kilyos Sahili, içerisinde barındırdığı birçok plajla karşımıza çıkıyor. İsterseniz Kilyos’ta bulunan ormanlarda yürüyüş yapabilirsiniz. İnsanların hem yeşili hem de maviyi bir arada keşfetmek için ilk tercih ettiği yerlerden birisi olan Kilyos Sahili’nde gastronomi bakımından da güzel mekânlarla karşılaşmak mümkün.
Eski adıyla Pera olarak bilinen Beyoğlu İstanbul’un ikonik, farklı kültürlere ev sahipliği yapmış ve hâlâ da yapmakta olan bir yer. Kimi insanların tüm ömürlerini buradan hiç çıkmayarak geçirdikleri, kimi ünlü sanatçıların burada yetiştikleri söylenir. İçerisinde İstiklal Caddesi, Galata, Taksim, Karaköy ve Cihangir gibi kozmopolit ve bir o kadar da İstanbul kokan yerlerini barındıran Beyoğlu, İstanbul’a gelen herkesi büyülemeye ant içmiş gibidir. Caddelerinde bulabileceğiniz ve yüzyılların eskitemediği gerek iş hanları, gerek apartmanlar ve ibadethaneleri ile mest olacaksınız. Hele ki İstanbul’un siluetine karakteristik bir dokunuşta bulunan Galata Kulesi’ni görürseniz, zaten ilçenin tarihi bir hazine olduğundan hiç şüphe duymayacağınıza eminiz.
İstanbul’un batı sınırında bulunan Çatalca, şehrin yüzölçümü bakımından en büyük ilçesi olmasına rağmen nüfus olarak en düşük sayıya sahip ilçelerden biridir. Çatalca’ya gittiğinizde Topuklu Çeşmesi, İnceğiz Mağaraları, Georgios Kilisesi ve Mübadele Müzesi gibi tarihi ve doğal güzelliklerin yanında, Ormanlı ve Çilingoz gibi plajlarda da denize girebilir, günübirlik gezinize renk katabilirsiniz.
Fatih ilçesine bağlı olan Eminönü semti, yüzyıllar boyunca kıyısı ve limanıyla bilinmiş, daha sonraki dönemlerde merkezi yerleşim yerlerinden biri haline gelmiş. Bizans döneminde Pisalı ve Cenevizli Latin kolonilerinin semtteki kritik noktalarda kendine yerler edinmiş olmaları, semtin tarihi değerin bir kez daha göz önüne seriyor. Osmanlı döneminde de deniz ticaretindeki malların indirme/bindirme noktası olarak değerlendirilmiş. Günümüzde en çok Galata Köprüsü’nde ortaya çıkan harika manzaralar ve boğaz havasıyla, meraklıları için köprü üzerinde gerçekleştirilebilecek balıkçılık faaliyetleriyle ve geleneksel balık restoranlarıyla dikkat çeker. Karaköy ve Fatih arasında bağlantı noktası gören Eminönü, yerli ve yabancı turistlerin yanında, İstanbul’da ikamet edenlerin de günlerini keyifle geçirebilecekleri noktalardan birisi.
İşte İstanbul’un Prens Adaları’nın en büyük ve en meşhur olanında sıra. Eski adı Yunanca’da prens anlamına gelen Prinkipos’tur. İstanbul nüfusunun günübirlik geziler için tercih etmesinin yanı sıra, adada yazlık evi bulunan ve İstanbul ile çevre illerde ikamet eden kişiler de bulunuyor. İstanbul Şehir Hatları ve diğer deniz ulaşım araçlarıyla kolaylıkla ulaşılabilen Büyükada’da birçok tarihi eser var. Adalar Müzesi’nin içerisinde Prens Adaları’nın tarihçesi ve nasıl oluştuklarıyla alakalı çok miktarda materyal bulunurken, adadadaki Eskibağ, Halik Koyu ve Yörükali gibi birçok plaj da denize girmek ve Marmara’nın tadını çıkarmak için harika noktalar.
Zeytinburnu ilçesinde bulunan ve sahil yolunun yakınında bulunan Yedikule Zindanları, Roma döneminde İstanbul’a gelen kralları ve saray mensuplarını misafir etmek için inşa edilmiş bir yapı. Yani zindan tabiri, asıl inşa amacıyla ters düşüyor. Yedikule Zindanları’nın bu ismi almasının sebebi, Fatih Sultan Mehmet’in büyük fethi gerçekleştirdikten sonra dört kulenin yanına üç kule daha inşa ettirmesi ve böylelikle kule sayısını yediye çıkarmış olması. Günümüzde açık hava müzesi olarak değerlendirilen Yedikule Zindanları, Bizans’tan günümüze kadar yapının geçirdiği kültürel ve mimari devrimleri gözler önüne seriyor.
Eyüp Sultan ilçesinin en bilinen noktalarından biri olan Pierre Loti Tepesi, Haliç’e nazırdır ve adını da 19. yüzyılda İstanbul’a gelip buraya yerleşmiş olan, sıklıkla tepedeki kıraathaneye uğrayan yazar Julien Viaud’dan almış. Çay bahçesiyle de ünlü olan tepede sakin bir günübirlik gezi gerçekleştirilebilir.
Bebek’in ilerisinde, Sarıyer ilçesinin Baltalimanı semtinde bulunan Baltalimanı Japon Bahçesi, 2003 yılında inşa edilmiş. Bahçede bulunan doğal gölet ve etrafında yetişen ağaç ve bitki çeşitleri, büyüleyici bir ambiyans oluşturur. Bahçe etrafı taştan yapılmış fenerlerle aydınlatılır. Çevresi de Japon mimari tarzındaki duvarlarla çevrili olan bahçe, Türkiye ve Japonya arasındaki kardeşlik bağının bir temsili olup, kapısı da iki ülkedeki boğazlardan esinlenilerek tasarlanmış.
Ziyaret saatleri
Haftanın her günü yazın 08.00-19.00 kışın 08.00-17.00 arasında ziyarete açıktır.
İstanbul’da orman denince akla gelen destinasyonların başında yer alan Belgrad Ormanı, hem tarihi açıdan, hem de doğal varlığı bakımından şehrin göz bebeği sayılabilecek yerlerinden bir tanesi diyebiliriz. Adını Kanuni Sultan Süleyman’ın Sırbistan seferinden geldikten sonra yanında getirdiği Belgradlıların yerleştirildiği Belgrad köyünden alan orman, yüksek seviyede yıllık yağış alır. Bu sayede Osmanlı döneminde şehrin su ihtiyaçlarını karşılayan kaynaklardan biri olmuş fakat zaman içerisinde kaynakları yetmeyince, daha ziyade halkın güzel vakit geçirebileceği bir alan haline gelen Belgrad Ormanı, şehir sakinlerinin günübirlik gezileri için en çok tercih ettikleri noktalardan biri olarak karşımıza çıkıyor. İçerisinde alanda yürüyüş yolları, yoğun bir flora ve fauna yapısı, aynı zamanda piknik yapabileceğiniz alanlar bulunan orman, şehrin kargaşasından uzakta, kafanızı dinlemek için ilk tercih edeceğiniz yerlerden birinin başında gelecek.
12 Temmuz 1982’de Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. yaş gününde, on yıllar süren maddi ve manevi uğraşların sonucunda açılmış olan Atatürk Arboretumu, dünya çapında bir arboretum örneği. Alanında uzman akademik isimlerin düzenleme ve denetlenmesine dahil olmuş olduğu arboretum, İstanbullular için vazgeçilmez bir günübirlik gezi noktası. İçerisindeki doğa harikası eşsiz ormanlık alan, her ziyaretçiyi büyüleyecek derecede güzel bir orman ve aynı zamanda bir müzedir. Müze olmasının getirdiği kuralların arasında içeriye su haricinde herhangi bir yiyecek veya içecek, evcil hayvanı, drone, tripod gibi şeyler sokmamak da bulunur.
Ziyaret Saatleri
Pazartesi hariç haftanın her günü 09.00-17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
Giriş Ücretleri
Öğrenci 17 TL
Yetişkin 45 TL
İstanbul’un Prens Adaları’ndan birisi olan ve genelde günübirlik geziler için Büyükada’dan sonra en çok tercih edildiği bilinen Heybeliada’da hem tarihi, hem de doğal bir hazine yatıyor. Bakir kalmış olan yeşil florası ve düzeni bozulmamış doğal plajlarıyla bilinen Heybeliada, aynı zamanda bir Ortodoks ruhban okuluna da ev sahipliği yapıyor. Eğer tarihlerini öğrenirseniz, ruhban okulunun içerisinde bulunan kilisede hâlâ özel dini günlerde çeşitli ayinler gerçekleştirilir. Dini ve kültürel bağlamda meraklı biriyseniz, Heybeliada’da geçireceğiniz günü buna göre de seçebilirsiniz.
Üsküdar’ın güzide noktalarından biri olarak değerlendirilen Çamlıca Tepesi, aslında Büyük ve Küçük Çamlıca olmak üzere ikiye ayrılıyor. Adı üzerinde Büyük Çamlıca daha yüksekteyken, Küçük Çamlıca ona göre biraz daha alçakta kalmakla beraber, güzelliğinden hiçbir şekilde ödün vermeyen bir konumda. İçerisindeki sosyal tesislerde harika bir İstanbul manzarasıyla birlikte kahvaltı etmek ve akşam yemeği yemek mümkün. Üsküdar’ın bize hediyesi olan ve Adalar’ı, Avrupa Yakası’nı, İstanbul Boğazı’nı ve Haliç’i gören Çamlıca Tepesi, bir nevi şehrin doğal gözlem kulesi olarak değerlendirilebilir.
Beykoz ilçesinde bulunan Hidiv Kasrı, tarihi değer olarak son Mısır hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yabancı bir mimara yaptırılmış. Zarif ve dekoratif mimarisi, kasrın özenilerek inşa edildiğinin de kanıtı. Seksenli yıllarda bir süreliğine otel olarak işletilmiş olan kasır, doksanlarda Beltur bünyesine girdi. Günümüzde de sosyal tesis olarak değerlendirilen kasır, ziyaretçilerine keyifli ve mimari bakımdan gayet güzel bir şekilde vakit geçirtecek bir yapı.
Sultangazi ilçesinde bulunan ve Alibey Havzası’nda konumlanmış olan Mimar Sinan Şehir Ormanı, günübirlik ziyaretçilerinin piknik, spor faaliyetleri gibi rekreasyonel isteklerini tamamen karşılayabilecek nitelikte. 820 dönümlük bir alanda bulunan orman, aynı zamanda çocuklar için de birçok faaliyet alanının yanında bir amfi tiyatroya sahip. Günübirlik olarak gerçekleştirebileceğiniz sosyal faaliyetlerin yanında, Alibey Barajı’nın manzarasını seyretmek de mümkün.
Hem Çarşı tarafı, hem sahilleri, hem de kozmopolit anlamda içerisinde bulunan birçok tarihi ve modern yapıları Beşiktaş’ı çok değerli bir ilçe haline getiriyor. Ortaköy, Bebek, Levent gibi semtlere, Çırağan Sarayı ve Yıldız Sarayı gibi tarihi değeri son derece yüksek olan yapılara da ev sahipliği eden Beşiktaş, İstanbul’un modern merkezlerinden, kalbinin attığı yerlerden biridir diyebiliriz. Günübirlik olarak Beşiktaş’ta gezmek, içerisinde bulunan destinasyonların bolluğu sayesinde mutlaka dolu dolu gerçekleşecek bir macera olarak karşınıza çıkacak.
Florya’da bulunan İstanbul Akvaryum, günübirlik gezileriniz için güzel bir alternatif olacak. İçerisinde bulunan on binden fazla türde deniz ve kara canlısıyla birlikte tüm gününüzü keyifli bir şekilde geçireceğiniz akvaryum, tematik yapısı ve kolay ulaşılabilirliği sayesinde İstanbul’da ikamet edenlerin günübirlik gezileri için tercih ettikleri yerlerden birisi.
Giriş ücreti
Yetişkin 375 TL
Çocuklar, öğretmenler, engelli vatandaşlar, 65 yaş üstü vatandaşlar ve gaziler için 325 TL
Rumeli Kavağı’nda bulunan Altınkum Plajı, İstanbul’da tercih edilen plajlardan birisi. Karşısında Yoros Kalesi bulunuyor ve plajdan bakınca da tarihi yapıyı görebiliyorsunuz. Plajın kumu, adından da anlaşılabileceği üzere altın renginde kumlara sahip. Bu da plajda güzel bir vakit geçirebileceğinizin işaretlerinden biri. Suyu da boğazın akan suları sayesinde temiz kalan Altınkum Plajı’nda güzel bir günübirlik gezi gerçekleştirebilirsiniz.
Giriş ücreti
Kişi başı 100 TL
Eğer plajın servis hizmetini kullanırsanız, giriş ücreti Anadolu Yakası üzerinden 150 TL’ye, Avrupa Yakası’ndan da 120 TL’ye çıkıyor.
İstanbul şehrinin en güzel korularından biri sayılan Fethi Paşa Korusu, hem şehir dışından gelen, hem de İstanbul’da ikamet eden vatandaşların sık sık tercih ettiği günübirlik gezi destinasyonlarından biri. İçerisinde bulunan belediye sosyal tesisleriyle birlikte harika bir kahvaltı noktası olarak da tercih edilebilen Fethi Paşa Korusu, olağanüstü güzellikteki manzarasıyla ziyaretçilerini mest ediyor.
Osmanlı döneminde has bahçelerden biri olarak kullanılmış olan ve padişahların da gözde mekanlarından biri olarak görülen Küçüksu Kasrı, birçok yazar ve şairin de övgüsünü kazanmış, ressamlar tarafından da çizilmiş. Günümüzde İstanbulluların mesire alanı olarak tercih ettiği Küçüksu Kasrı, yeni gerçekleşen restorasyon ve düzenleme çalışmalarıyla birlikte daha da albenili bir destinasyon haline geldi.
Ziyaret saatleri
Pazartesi hariç haftanın her günü 09.00-20.00 arasında ziyaret edilebilir.
2013 yılında hizmete açılmış olan Bakırköy Botanik Parkı, adını aldığı ilçede ikamet edenler için yeşil bir nefes almayı sağlıyor. Bakırköy Botanik Parkı, oyun kuleleri ve ekipmanları, su parkı, tematik bahçeleri ve çeşitli kategorilere ayrılmış olan bin bir çeşit bitki türüyle birlikte İstanbullular için büyük bir gezi fırsatı sağlıyor. İçerisinde ayrıca piknik alanları ve sosyal tesisler de barındıran parkta günübirlik bir keyif yapmak mümkün.
Anadolu yakasının merkezi yerlerinden biri olan ve içerisinde çok çeşitli mekanlar, sahil yolları ve kozmopolit bir yapı bulunduran Kadıköy, özellikle gençler arasında popüler destinasyonlardan biri. Gerek ara sokaklarında keşfedilecek tarihi yapıları, gerek antik zamanlarda bir yerleşke olarak var olmuş olması, Kadıköy’ün tarihi değerini de kanıtlıyor. Günümüzde konserlerin, eğlence mekanlarının ve görülüp gezilebilecek geniş caddelerin ev sahipliğini yapan Kadıköy, gün boyunca gezip de doyamayacağınız ilçelerden birisi.
Kartal, Pendik ve Sultanbeyli ilçelerinin oluşturduğu üçgenin ortasında yer alan Aydos Ormanı, özellikle şehrin merkezi yerlerinde ikamet eden İstanbullular için makul bir günübirlik gezi noktası. Aydos Ormanı’nın zümrüt yeşilindeki güzelliğinin yanında, içerisinde bulunan Aydos Tepesi ve Aydos Gölü’yle de ziyaretçilerini tavlamayı başarıyor. Tepede ayrıca Bizans döneminden bir kale de bulunuyor. Aydos Gölü’nde deniz bisikletiyle gezmek, balık tutmak, ormanda bulunan mesire alanında piknik yapmak, hatta günübirlik gezinizi birazcık daha uzatmak isterseniz kamp alanında kamp yapmak da mümkün.
Giriş ücreti
Öğrenci 10 TL
Yetişkin 14 TL
Otomobille giriş 40 TL
Anadolu Yakası’ndaki Beykoz ilçesinde yer alan bu korunun diğer adı da Abraham Paşa Korusu’dur. Söylentilere göre dönemin padişahı Sultan Abdülaziz ile yakın arkadaşlığı bulunan ve kendisiyle oynadığı bir tavla oyununun sonucunda günümüzde korunun bulunduğu geniş araziyi kazandığı iddia edilen Abraham Paşa’nın adı, günümüze kadar gelmiş. Günümüzde açık spor alanları, çocuk parkı, restoran ve kır kahveleri gibi çeşitli sosyal tesisleri bulunan Beykoz Korusu’nda keyifli bir gün geçirebilirsiniz.
Bakırköy’de bulunan Yeşilköy Sahili, sakin bir akşamüstünde yürüyüş yapmak ya da bisiklet yolunda pedal çevirmek için tercih edebileceğiniz güzel bir alan. İstanbul’daki diğer sahiller gibi Yeşilköy Sahili de bizleri güzelliğiyle mest eden bir Marmara manzarasıyla karşılıyor. Aynı zamanda üzerinde bulunan işletmelerle de dikkat çeken Yeşilköy Sahili, günübirlik geziler için de rağbet gören bir destinasyon.
Yine merkezden biraz uzakta bir konumda bulunan Bahçeşehir Gölet Parkı, karşımıza İstanbul’un ilk ve en büyük suni göleti olarak çıkıyor. 26000 metrekarelik bir alanda bulunan Gölet Parkı, geleneksel sulak arazi anlayışını yeniden yorumlayan bir yapıya sahip. Bahçeşehir’de ve Bahçeşehir’e yakın yerlerde ikamet eden İstanbulluların biraz rahatlamak ve kafalarını boşaltmak için gidebilecekleri en güzel yerlerden birisi diyebiliriz. Bahçeşehir Gölet Parkı tematik çocuk oyun alanlarına, etkinlik sahnesi, sosyal tesisler, yürüyüş yoluna ve mükemmel manzaralar seyredebileceğiniz bir seyir terası da bulunduruyor.
Beşiktaş ilçesindeki bu tarihi koru, aynı zamanda Yıldız Parkı adıyla da bilinir. İçerisinde Malta, Şale ve Çadır köşklerinin yanında Kuğulu Fıskiye’yi, Yıldız Çini Fabrikası’nı ve aynı zamanda İstanbul tasvirleri arasında heykel olarak karşımıza çıkan ve sanatçı Gürdal Duyar’ın eseri olan Güzel İstanbul Heykeli de bulunduruyor. Yıldız Korusu, her yaştan İstanbullunun günübirlik şekilde gezip görebileceği ve şehrin tarihi kokusunu doya doya içine çekebileceği destinasyonlardan biri.
Şile’de bulunan güzide plajlardan biri olan Kumbaba, güzel ve kum bir plaja sahip. Yakınlarında bulunan Kumbaba kamp ve karavan alanı da günübirlik gezilerin daha konforlu geçmesi açısından plaja bir avantaj sağlıyor. Eğer hem kamp yapma hem de serin sulara kendinizi bırakma düşünceniz varsa, Kumbaba Plajı tam size göre bir gezi noktası diyebiliriz.
Giriş ücreti
Hafta içi 200 TL
Hafta sonu 250 TL
Yoros Kalesi’nin güneyinde bulunan Yuşa Tepesi, daha çok dini bir önemi olan bir destinasyon olarak karşımıza çıkar. İnanışa göre bu tepedeki türbede gömülü olan kişinin Yuşa peygamber olduğu söyleniyor. On yedi metrelik mezar kısmının sebebi kimi kaynaklarda Yuşa peygamberin vücudunun büyüklüğü olduğu söylense de aslında naaşın tam olarak nerede gömülü olduğu bilinmediğinden dolayı geniş bir alanın çevrelendiği de belirtiliyor. Yoros Kalesi’nin yakınlarında bulunması sayesinde günübirlik gezilerde hem kaleyi hem de türbeyi ziyaret etmeyi tercih eden İstanbulluların sayısı yok sayılamayacak kadar çok. Kültürel bir gezi düşünceniz varsa, Yuşa Tepesi’ni tercih edebilirsiniz.
İstanbul’da Doğu Roma döneminden kalmış olan ve tarihi değeri yüksek olan Yoros Kalesi’ni, günümüzde hala ziyaret edebilmek mümkün. Anadolukavağı’nın yakınlarındaki kale, zamanında Cenevizlilerin hakimiyeti altında bulunmuş olan kalenin kimi kısımları günümüze ulaşamamış olsa da kayda değer bir bölümünü gidip, olağanüstü tarihine şahit olmak mümkün.
Anadolu yakasında vakit geçirmek ve günübirlik geziler için en çok rağbet gören tematik özellikteki Göztepe 60. Yıl Parkı, sizin de gezi listenize mutlaka eklemeniz gereken yerlerde biri. Parkta bulunan fıskiye ve oyuncaklar, aynı zamanda içerisinde var olan doğal gölet, özellikle ailelerin burayı günübirlik olarak tercih etmelerini sağlıyor.
İstanbul’un merkezi yerlerinden biraz daha uzakta kalan Beylikdüzü’nde yapılmış olan en büyük sosyal alanlardan biri olarak kabul edebileceğimiz bir yer var: Beylikdüzü Yaşam Vadisi. İçerisinde göletler, şelaleler, kafeler, restoranlar, Japon bahçesi ve bir de sahne bulunduran bu alana gerçekten de Yaşam Vadisi ismi uygun düşüyor.
Maltepe ilçesinin sınırları içinde bulunan Orhangazi Şehir Parkı, şehrin uzak taraflarında bulunan bölgelere, bir yandan da daha merkezi konumlardaki şehir sakinlerine de güzel bir günübirlik gezi fırsatı sunuyor. İçerisinde tenis kortlarından fitness alanlarına, basketbol ve futbol sahalarından, yürüyüş yollarına kadar birçok sportif faaliyete önayak olabilecek imkanlara sahip olan şehir parkı, ziyaretçilerinin sağlıklı ve hareketli bir günübirlik faaliyet gerçekleştirmelerini kolaylaştırıyor. Eğer siz de gezilerinizde aktif kalmaktan asla kaçınmayan, pikniğin yanında hareket etmeyi de öne çıkaran biriyseniz, Maltepe’de bulunan Orhangazi Şehir Parkı mutlaka uğramanız gereken noktalardan birisi.
Kampçılara duyurulur! Şile’de bulunan, Darlık Deresi’nin üzerine 1988’de inşası tamamlanmış olan Darlık Barajı, İstanbul sakinlerinin kamp yapmak ve şehrin gri tonlarından kaçmak için düşünülmüş sanki. Baraj alanı şehrin içme suyu ihtiyacını gidermenin yanında, engin yeşil alanlarıyla da öne çıkıyor. Günübirlik geziniz sırasında çadırınızı kurup, pikniğinizi yapabilir, Darlık Barajı’nın sunduğu bu fırsatı büyük bir keyif alarak değerlendirebilirsiniz.
Kabakoz Köyü’ne bağlı plajlardan biri olan Kabakız Plajı, İstanbul’daki güzide plajlardan. Suyu güzel, plajı ferah olan Kabakoz Plajı, eğer denizi de içine katmayı düşündüğünüz bir günübirlik geziniz veya pikniğiniz varsa, aklınızda bulunması gereken yerlerden biri. Plaja gittiğinizde güzel bir sahil yürüyüşü yapmayı da unutmamalısınız.
Fatih ilçesindeki en renkli semtlerden biri olan Balat, hem turistik hem de tarihi açıdan güzide yerlerden biri diyebiliriz. Osmanlı döneminde, İspanya’dan gelen Yahudi nüfusunun buraya yerleştirilmesiyle birlikte, yerel kültürü Yahudi toplumunun dokunuşuna da ev sahipliği etmiş. Günümüzde kıymetli tarihi ibadethanelere ev sahipliği yapan Balat, aynı zamanda renkli evleriyle de meşhur. Günübirlik bir gezi için tercih edilebilecek ideal bir nokta olarak İstanbullular tarafından tercih edilen Balat, şehrin orjinalliğinin kanıtı niteliğinde bir semt olarak aklınızda kalsın.
Yine İstanbul’un eski balıkçılık kültürünün mirasçılarından biri olarak günümüze gelmiş olan Arnavutköy, Kuruçeşme’yle Bebek’in tam ortasındadır. İçerisindeki mimarlık harikası tarihi ahşap binaları, sokaklarında yürürken yüzünüze çarpan boğaz havası ve otantikliğinden asla fire vermemiş olan balıkçı restoranlarıyla ziyaretçilerine sempatik bir görüntü sunan Arnavutköy, günübirlik gezi düzenlemek için ideal bir destinasyon olarak karşımıza çıkıyor.
Florya’da bulunan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen plaj, özellikle hafta sonlarında İstanbul halkının yoğun ilgisine sahiplik ediyor. Şehir merkezine çok da uzaklaşmadan denize girme olanağı sağlayan Florya Güneş Plajı’nda 1500 adet şemsiye ve şezlong, otopark ve büfeler mevcut.
Giriş ücreti
Yetişkin 40 TL
Öğrenci 18 TL
Şemsiye ve şezlong ayrı ayrı 18 TL
Ziyaret saatleri
Haftanın her günü 08.00-19.00 arasında.
Şile’deki Ulupelit Köyü, asıl geçim kaynağı ormancılık çalışmaları olan otuz haneden oluşan bir yerel halkı var. Ormancılık faaliyetlerinin yoğun olduğu yerde tabii ki yeşil doğal güzelliklerle baş başa kalmak kaçınılmaz olur. Bu sebepten ötürü İstanbul’da ikamet edenlerin günübirlik bir kaçamak olarak tercih ettiği Ulupelit Köyü, sizin de dinlenmek ve kendinizi ferahlatmak için ulaşabileceğiniz destinasyonlardan biri olabilir.
İstanbul’u gezmek için günler hatta aylar yetmez. Eğer daha fazla görülecek yer arıyorsanız İstanbul’u keşfetmeye devam etmek için İstanbul’da gezilecek yerler listemize mutlaka göz atın.