Eminönü İstanbul’un tarihi ve turistik merkezlerinden biri. İstanbul’un surları içinde, tarihi yarımadada konumlanan Eminönü semti birçok medeniyetin, Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının da canlı tanığı. Burada tarihin izlerini görebileceğiniz birçok yapı yer alıyor.
Hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktası Eminönü’nde gezilecek yerlere hadi birlikte göz atalım.
Eminönü Meydanı, İstanbul'un tarihi yarımadasında bulunan, şehrin en önemli ve kalabalık meydanlarından biri. Meydanda birçok tarihi ve turistik mekan bulunuyor. Ayrıca buradan kalkan vapurlarla İstanbul Anadolu yakasına ve adalara deniz yoluyla keyifli bir ulaşım imkanı var.
İstanbul’un tarihi ve turistik semti olan Eminönü’nün simgelerinden olan caminin resmi adı “Valide Sultan Camii” olmasına rağmen, yaygın olarak "Eminönü Yeni Camii" olarak bilinir.
Eminönü Yeni Camii, Osmanlı Sultanı III. Ahmed'in annesi Mihrişah Valide Sultan tarafından 18. yüzyılın başlarında yaptırılmış. Caminin inşası, Mimar Mustafa Ağa tarafından gerçekleştirilmiş. İstanbul'un silüetine güzellik katan cami, barok ve rokoko tarzlarından etkilenen bir mimariye sahip. Hem yerli halk hem de turistler tarafından ziyaret edilen cami, ibadetin yanı sıra tarihi ve estetik değeriyle de ilgi çekiyor.
Eminönü'nde yer alan Mısır Çarşısı renkli ve tarihi kapalı bir çarşı. 1660 yılında Mısır’dan alınan vergilerle inşa edildiği için bu ismi almış. Eminönü’nde Kapalıçarşı’dan sonraki en ünlü olan çarşı. Kapısından girdiğiniz anda baharatlar, kuruyemişler, çaylar, hediyelik eşyalar ve diğer geleneksel ürünlerin satıldığı birçok dükkan sizi kendine çeker.
Mısır Çarşısı lezzetli atıştırmalıklar ve geleneksel Türk ürünlerini satın almak için harika bir alışveriş yeri. Buraya kadar gelmişken tarihi yarımadayı bütünüyle keşfe çıkmanı öneriyorum.
Şimdi kendinizi sarı rengin büyüsüne bırakacağınız bir hana gidiyoruz. Burası Eminönü Büyük Yeni Han. Günün her saati sarının başka bir tonuna bürünen bu handa tarihi koklayacaksınız. 1764’te Sultan 3. Mustafa tarafından ticaretin geliştiği ve hareketli olduğu Eminönü bölgesinde tüccarlara ve zanaatkarlara konaklama ve iş yapma imkanı sağlamak amacıyla yaptırılmış.
Yapının adında yer alan "yeni" ifadesi, o dönemde inşa edilen birçok han arasından ayırt etmek için kullanılmış. Mimarı Mehmet Tahir Ağa. Toplam 3 kattan oluşan handa 110’dan fazla oda bulunuyor. Tarihte Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal kuvvetlerinin karargahı olarak da kullanılmış.
Büyük Yeni Han’ın içindeki dükkanlardan birkaçı bugün birkaç esnaf tarafından kullanılsa da oldukça bakımsız kaldığını söyleyebiliriz. Bu haliyle bile özellikle akşama doğru güneş batmaya başlarken görmenizi tavsiye ederiz. Fotoğraf çekmeyi ve çekilmeyi de seviyorsan burada harika kareler yakalayacağından eminiz.
Tahtakale sadece Eminönü semtinin değil İstanbul’un da tarihi ve ticari merkezi. Tahtakale dar sokaklarındaki dükkanları ve kalabalık pazarıyla ziyaretçilerine birçok farklı ürün sunar. Buradan ürünleri ticari amaçlı olarak toptan olarak satın alabileceğin gibi perakende olarak da alabilirsin. Tahtakale’de baharat, kuruyemiş, tekstil ürünleri, ev eşyaları ve mutfak malzemeleri, elektronik ve teknoloji malzemeleri, hediyelik eşya dükkanları bulabilirsin.
Mısır Çarşısı’nın yakınında bulunan Rüstem Paşa Camii, Eminönü'nde yer alan önemli bir cami. 16. yüzyılda Osmanlı sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış.
Rüstem Paşa Camii’nin mimarı Mimar Sinan. Mimar Sinan'ın ustalıkla kullandığı çini işçiliğiyle dikkat çeken cami, İstanbul'daki en güzel çini süslemelerinden birine sahip. Caminin iç mekanı, duvarlarından tavana kadar zarif ve renkli çinilerle kaplı. Bu çiniler Osmanlı dönemi sanatının en güzel örneklerinden birini oluşturur.
Caminin dış cephesi ise oldukça sade ve mütevazı. İki minaresi ve kubbesi bulunan cami, çevredeki sokaklardan kolaylıkla fark edilebilir. Cami, İstanbul Boğazı'nın kenarında yer aldığı için güzel bir manzaraya da sahip.
Rüstem Paşa Camii hem yerli halkın hem de turistlerin ilgisini çeken bir ibadet ve turistik mekan. Camiyi ziyaret ettiğinizde Mimar Sinan'ın çini işçiliğiyle süslü iç mekanını keşfedebilir ve Osmanlı döneminin sanat ve mimari anlayışını yakından tanıyabilirsin.
Tarihin ve kültürün izleriyle dolu Kapalıçarşı dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından. Yüzlerce yıldır ticaretin kalbi olarak faaliyet gösteren bu mekân, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle turistlerin ve yerli halkın ilgisini çekiyor.
Kapalıçarşı, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü dönemde Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa edilmiş. İstanbul'un fetih döneminde büyük bir alışveriş merkezi olarak kullanılmış. Kapalıçarşı'nın mimarisi, Osmanlı dönemine ait izler taşır. Çarşıda bulunan bazı kısımlar, Osmanlı döneminin özgün mimari tarzını yansıtır. İç avlusu, revaklı yapıları, kubbeli çeşmeleri ve taş işçiliğiyle göz kamaştırır. Çarşıda dolaşırken tarihi hamamlar, çeşmeler, hanlar ve camiler gibi önemli yapıları da keşfedebilirsin.
61 sokaktan oluşan Kapalıçarşı, zamanla genişlemiş ve gelişmiştir. İlk dönemlerde kumaş ve ipek ticaretinin yoğun olduğu çarşı, günümüzde hala farklı sektörlerden binlerce dükkanıyla ziyaretçilerine hizmet veriyor. Dar sokakları, renkli dükkanları ve zengin çeşitliliğiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. El yapımı halılar, gümüş takılar, deri ürünler, tekstil ürünleri, baharatlar, antikalar ve daha birçok ürün Kapalıçarşı'da bulunabilir.
Kapalıçarşı’nın Mahmutpaşa Kapısı’nın girişinde bulunan Zincirli Han kiremit renkli duvarları, pembe panjurlu pencereleri ve avlusunda bulunan asırlık ağaçla son zamanlarda Instagram’da da sık sık karşımıza çıkan popüler Eminönü hanlarından. İsmini kapısındaki büyük zincirden alır. Tarihi 1700’lü yıllara dayanır. Han eskiden beri ticaret merkezi amaçlı kullanılmış. Günümüzde de kuyumcu dükkanları ve atölyelerinin yanı sıra ziyaretçilerine geleneksel el sanatları, hediyelik eşyalar, tekstil ürünleri ve daha fazlasını bulabilecekleri bir alışveriş deneyimi sunar.
Eminönü'nden Galata'ya geçiş sağlayan tarihi Galata Köprüsü, İstanbul Boğazı üzerinde yer alır. Köprü, yürüyerek geçilebilir ve köprü üzerinde balık tutan insanlarla dolu olan balıkçıları görebilirsin. Ayrıca köprü altında bulunan balık restoranları, deniz ürünleriyle ünlü.
İlk olarak 1845 yılında I. Abdülmecid’in annesi Valide Sultan tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiş ancak zamanla geçirdiği yenilenmelerle bugünkü halini almış. Köprünün üzerinden geçen Bağcılar-Kabataş tramvayına binerek güzel bir seyir keyfi de sürebilirsin.
Hediyelik eşya, züccaciye gibi ürünlerin toptan ve perakende satışının yapıldığı bu handa aklınıza gelebilecek birçok şeyi bulabilirsin. Çok katlı bu handa alışveriş yaparken pazarlık yapmayı da ihmal etme.
1890 yılında inşa edilen Sirkeci Tren Garı, Eminönü meydanına yürüme mesafesindeki tarihi Sirkeci semtinde bulunuyor.
Sirkeci Tren Garı özellikle Orient Express adıyla ünlenmiş uluslararası tren hattının son durağı olarak da bilinir. Geçmişte İstanbul ile Paris arasında lüks tren yolculukları gerçekleştirilen bu hat, tarihi ve edebi eserlerde de sıkça anılmıştır. 2024 yılında yeniden seferlerine başlayacak olan Orient Express, 17 orijinal kompartmanda lüks ötesi konforuyla yolcularına 1920 ve 1930'ları yeniden yaşatmayı planlıyor.
Neo-Gotik tarzda tasarlanmış olan Sirkeci Tren Garı binasının dış cephesi, kuleleri, çan kulesi ve süslemeleriyle göz kamaştırırken, iç mekanında ise tarihi dokusu korunmaya çalışılmış ve dönemin atmosferini yansıtan detaylara yer verilmiş.
Sirkeci Tren Garı bugün hala Türkiye’nin farklı şehirleri arasında tren seferlerini düzenlemeye devam ediyor.
1905 yılında inşa edilen Büyük Postane binası Osmanlı döneminde posta hizmetlerinin merkezi olarak kullanılmış. Sirkeci Büyük Postane binası, İstanbul'un tarihi Sirkeci semtinde yer alan önemli bir yapı. Bu bina Osmanlı İmparatorluğu döneminde posta hizmetlerinin merkezi olarak kullanılmış. Neo-Klasik tarzda inşa edilen bu yapının dış cephesi simetrik ve süslü detaylara sahip. İç mekanı geniş ve ferah posta hizmetleri alanlarından oluşuyor.
Günümüzde de Sirkeci Büyük Postane binası, hala posta hizmetlerinin verildiği bir nokta. Aynı zamanda binanın bazı bölümleri, turistik amaçlarla kullanılmakta ve sergiler, etkinlikler veya kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Sirkeci Büyük Postane binası, İstanbul'un tarihi dokusuna katkıda bulunan önemli bir yapı.
Sirkeci’de bulunan Türkiye İş Bankası müzesi ilk olarak 1892 yılında postane binası olarak kurulmuş ancak kısa zaman sonra postane binası Sirkeci’de şu anki Büyük Postane binasına taşınınca 2004 yılına kadar İş Bankası’nın bir şubesi olarak kullanılmış. 2005 yılında binanın müzeye dönüştürülmesine karar verilmiş ve 2007 yılında kapılarını Türkiye İş Bankası Müzesi olarak açmış.
83 yıllık bankacılık tarihi ile ilgili eserlere, mobilyalara ev sahipliği yapan müze İstanbul’un en popüler binalarından biri olmuş. Türkiye’nin her yerindeki İş Bankası şubelerinden toplanan kopyalama makinesi (fotokopi makinesi gibi), para sayma makinesi, daktilo, cari hesap makinesi, gaz lambası, bekçi saatleri, telefon ve telefon rehberleri, çeşitli dönemlerden kalma hesap makineleri, soğuk damga, mühür, teyp, terazi, personel defterleri, banka tarafından müşterilerine dağıtılan defter, anahtarlık, kalem, kalem, kibrit kutusu, kumbara, bankanın kazanmış olduğu çeşitli plaketler, teşekkür belgeleri, şeref defterleri, kupalar müzede sergilenen en önemli eserlerin başında geliyor. Ayrıca müzenin Osman Hamdi, Şeker Ahmet Paşa, İbrahim Çallı, Fahrelnisa Zeid, Abidin Dino gibi ünlü ressamlara ait resimlerin sergilendiği resim koleksiyonu, personel ve şube fotoğrafları da müzenin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Günümüzde alt katında bulunan kasalar bölümü de ziyarete açılmış olması da ziyaretçi ilgisini artırmış.
Açık olduğu saatler
Tahtakale’nin kalabalığında ilerlerken gözünüze çarpacak olan hoş bir girişe sahip bu handa başka bir atmosfere tanık olacaksınız. Ortak olarak kullanılan geniş bir avlunun etrafında dizili alışveriş dükkanları ve kafelerde sakin bir soluk almak için dinlenebilirsin.
Tarih boyunca Emin Han, Tahmis Han, Hasırcılar Han olarak anılan bu han Beta Gıda tarafından tarihi yapısına sadık kalınarak eskiyle yeniyi buluşturan bir mekan olarak restore edilerek günümüzdeki halini almış. Beta Han olarak anılan bu handa Beta Gıda’ya ait kafede kendine has demleme yöntemleriyle sunulan yüzlerce farklı çayın tadına bakabilir ve satın alabilirsin.
Büyük Valide Han Osmanlı İmparatorluğu döneminde ticaretin merkezi olan İstanbul'da tüccarların ve zanaatkarların faaliyet gösterdiği bir iş merkezi olarak kullanılmış. 17. yüzyılın ortalarında Valide Sultan Kösem Sultan tarafından yaptırılmış. Valide Sultan'ın emriyle tüccarların ve zanaatkarların desteklenmesi ve iş yapmaları için bir ticaret merkezi olarak inşa edilmiş. Eminönü Büyük Valide Hanı, tarihi bir yapı olarak korunuyor.
Günümüzde ise han, birçok dükkana, atölyeye ve iş yerine ev sahipliği yapıyor. Han içindeki dükkanlar genellikle tekstil ürünleri, takı, hediyelik eşyalar, deri ürünleri ve diğer el işi ürünleri gibi çeşitli malzemeleri satıyor. Ayrıca ziyaretçiler tarihi atmosferi ve mimari özellikleri keşfedebilir ve alışveriş yapabilir. Fotoğrafçıların da tarihi yapının detaylarını, tavandan süzülen ışık hüzmeleriyle harika fotoğraflar çekebildiği son zamanların popüler tarihi yapılarından.
Büyük Valide Hanı’nın üçüncü avlusunun bir cephesine bakan taraf Küçük Han veya Sağır Han olarak biliniyor. Bu hanın kuzeydoğu köşesinde 27 metre yüksekliğinde bir kule bulunuyor. 1200 yıllık tarihe sahip bu kulenin adı İrene Kulesi. Bu kule Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş bir savunma kulesi. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise kullanım amacı değiştirilerek farklı fonksiyonlara hizmet etmiş. Günümüzde restore edilerek Eirene Tower Art & Academy ismi ile sanat galerisine çevrilmiş. Bizans dönemine ait bu kulede hem sanat eserleri sergileniyor hem de sanatçılar burada yağlı boya, kaligrafi, hat, minyatür, ebru gibi sanatlarını icra ediyor.
Açık olduğu saatler
Eminönü’nde en lezzetli yemeklere sahip esnaf lokantası arıyorsanız yönünüzü Hocapaşa Sokak’taki restoranlara çevirin. Lezzet avcılarının popüler mekanlarının yer aldığı bu sokakta kaliteli ve uygun fiyatlı Türk mutfağına ait lezzetler bulacaksınız. Hatta bazıları o kadar ünlü ki gün ortasında bile yemekleri tükendiği için servise kapanabiliyorlar.
Sana bir sonraki rota önerimiz ise Taksim. Taksim’de gezilecek yerleri öğrenmek için yazıya tıkla!