Avrupa’nın en ucuz tatil duraklarından biri olan Arnavutluk Osmanlı’dan ve İtalya’dan güçlü izler barındırıyor. Hem Balkan kültürünü hem de Akdeniz kültürünü yansıtması nedeniyle büyük bir ilgi gören ülke tertemiz doğası, koy ve plajları, pek çok ülkeye etki eden yemekleri, mimari dokusu ve tarihi mekanlarıyla yükselen bir değer olmayı sürdürüyor.
Kuzey Makedonya, Kosova, Karadağ ve Yunanistan gibi ülkelerin yanında İyonya Denizi ve Adriyatik Denizi ile çevrili olan Arnavutluk’ta öne çıkan en popüler tatil rotalarını bir araya getirdik.
Arnavutluk’un başkenti ve aynı zamanda en popüler şehri olan Tiran, hem gezi hem de tatil konusunda öncelikli olarak değerlendirilen yer diyebiliriz. 1600’lü yılların başında kurulan bu önemli şehir, uzun süre boyunca Osmanlı egemenliğinde kaldığı için şehrin birçok noktasında Osmanlı’ya dair izlere rastlamak mümkün. Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı kontrolünden çıkan Tiran, 1919’dan günümüze kadar ülkenin başkentliğini üstleniyor. Pek çok açıdan Arnavutluk’un merkezi olarak kabul edilen Tiran, meşhur Dajti Dağı ile çevrili. Doğrudan denize kıyısı olmamasına rağmen şehir Dalmaçya kıyılarına oldukça yakın. Ülkenin orta kısmında bulunan Tiran’a İstanbul’dan yaklaşık 1 saatlik bir uçak yolculuğu ile ulaşabilirsin.
Tiran’ın en çarpıcı özelliklerinden biri Avrupa’nın en ucuz başkentleri arasında olması. Her sene milyonlarca turist ağırlayan Tiran’da tatilcilerin en çok zaman geçirdikleri bölgeler arasında Büyük Tiran Parkı ve Farka Gölü ilk sıralarda yer alıyor. Ayrıca günübirlik ziyaretler içi Durres ve Spille Plajı son derece yakın yerler. Arnavutluk’un İtalya’ya olan yakınlığından dolayı başkentte çok sayıda İtalyanca konuşan kişi ile karşılaşabilirsin. Başkentte Osmanlı haricinde İtalyan, Yugoslav ve Sovyet mimarisinin etkilerini de net şekilde görebiliyorsun. Şehirde konaklama seçenekleri genellikle İskender Bey Meydanı ve çevresi dışında Myslym Shyri Caddesi ile Murat Toptani Caddesi’nde yoğunlaşıyor.
Ülkenin güney bölümünde bulunan Ksamil, Arnavutluk’un en ünlü kasabaları arasında bulunuyor. İçerisinde üç ayrı adaya ev sahipliği yapan Ksamil, tam olarak İyonya Denizi üzerinde konumlanıyor. Akdeniz ve Bahamalar arasında bir atmosfer sunan kasaba, Sarande’ye yaklaşık 20 km uzaklıkta. Ayrıca Tiran içerisinden kalkan otobüslerle de buraya kolayca ulaşabilirsin. Plaj turizmi konusunda ülkenin en gelişmiş yerlerinden olan Ksamil, bir Yunan adası olan Korfu’ya da komşu. Buraya gelenler üç adayı tekne turlarıyla Korfu Adasını ise feribotlarla keşfedebiliyor. Ksamil içerisinde çok sayıda halk plajı ve beach club bulunuyor.
Masmavi kıyılara yürüme mesafesinde ise her bütçeye uygun konaklama seçenekleri mevcut. Bu arada popüler bir durak olan Butrint Milli Arkeolojik Parkı da bu alanda yer alıyor. Bembeyaz kumları ve turkuaz renkli denizi ile görenleri kendine hayran bırakan Ksamil, son dönemde Avrupalı turistlerin gözdesi. Arnavutluk’un Maldivleri olarak da tanımlanan kasaba, normalde 3 bin kişilik bir nüfusa sahip. İtalya sınırlarında yer alan Puglia’ya da yaklaşık 75 km uzaklıkta olan Ksamil, 1990’lı yılların başında turizme açılmış. Sevdiklerinle birlikte Poda Beach, Bora Beach, Abiori Beach, Guvat Beach ve Lori Beach gibi plaj seçeneklerini değerlendirebilirsin.
Güney kıyısının en büyük şehirleri içerisinde olan Sarande, büyük feribot limanı, restoranları ve temiz plajlarıyla biliniyor. Arnavutluk’a gelen turistlerin tatil rotaları içerisinde kendine yer bulan Sarande, genel olarak Alanya’ya benzetiliyor. Bu nedenle Saranda’nın kalabalık ve hareketli plajlardan hoşlananların keyif alacağı bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Sarande’ye geldiğinde daha sakin bir ortam arıyorsan o halde Buneci Plajı’na yönelebilirsin.
Antik zamanlarda “Onchesmos” adıyla bilinen Sarande’de plajlar hızlı şekilde derinleşiyor. Bu nedenle yüzme bilmeyenlerin biraz dikkatli davranmaları gerekiyor. Plaj boyunca karşılaşabileceğin restoranlarda genel olarak deniz ürünleri ön plana çıkıyor. İyonya Denizi’nin kıyılarında canlı bir tatil atmosferi yaratan şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girebilmiş arkeolojik kalıntılara sahip. Plajda güneş ve denizin tadını çıkardıktan sonra dilersen Butrint Milli Parkı ve içerisindeki Butrint Gölü’nü de ziyaret edebilirsin. Burası Ayasaranda ya da Sarandoz gibi isimlerle de tanınıyor.
Ülkenin 12 eyaletinden biri olan Berat, Osmanlı izlerinin çok net görüldüğü bir yer. Eyaletin aynı zamanda başkenti ve belediye merkezi de olan Berat’ta Mangalem ve Gorica gibi köklü mahalleler, UNESCO tarafından onurlandırılmış. Berat Eski Şehir bölgesi, turistlerin genellikle daha fazla vakit geçirdikleri yerler. Burada Bekarlar Camii ve Hüseyin Paşa Camii başta olmak üzere dokusu korunan çok sayıda Osmanlı yapımı cami görebilirsin.
Berat şehri, bazı kaynaklarda “Bin Pencereli Şehir” ismiyle de anılıyor. “Beyaz kent” anlamına gelen Berati sözcüğünden gelen Berat şehri, Osum Nehri’ni içine alıyor. Tiran’a kıyasla daha güneyde kalan Berat’ta konakladığında; Tomorri Dağı, Osum Kanyonu, Aziz Spiridon Kilisesi ve Bogova Şelalesi gibi doğal ya da kültürel mekanları keşfedebilirsin. Üzüm bağlarının damga vurduğu nostaljik sokakları aştıktan sonra denizle buluşabilirsin.
Arnavutluk’ta tatil için değerlendirilen bir diğer destinasyon olan Himare ya da bir başka deyişle Himara, beklentileri fazlasıyla karşılayan plajlara sahip. Himare’de genellikle Yunan turistlere rastlayabilirsin. Himare’de ufak aralıklarla sıralanmış onlarca plajı değerlendirebilirsin.
Arnavutluk içerisinde kumsal alanı taşlık olan nadir yerlerden biri olan Himare, İyon Denizi ve Kerevniya Dağları’nın arasında konumlanıyor. Arnavutluk Rivierası’nın da önemli bir parçası olan Himare, günümüzde Avlonya’ya bağlı. 1300’lü yıllardan sonra Osmanlı egemenliğine giren turistik yer, Gjipe Plajı, Livadhi Plajı gibi popüler plajlara da yakın.
Arnavutluk Rivierası olarak tanınan bölge, pek çok popüler tatil beldesini içinde barındırıyor. Arnavutluk seyahatinde, ülkenin güney kıyılarına doğru yolculuk yaptığında Jale’yi es geçmemelisin. Renkli çakıl taşları ve kristal denizi ile fark yaratan Jale, aynı zamanda hareketli bir gece hayatına sahip. Jale’de çoğunlukla eğlencenin geç saatlere dek devam ettiği özel beach club’lar tercih ediliyor. Bu arada şnorkelle yüzme ve çeşitli su sporlarına elverişli olan Jale plajlarına uğradıktan sonra antik bir köy olan Qeparo’ya da uğrayabilirsin.
Avlonya adıyla da bilinen Vlore, aynı zamanda ülkenin en büyük şehirleri arasında bulunuyor. Durres’ten sonra en gelişmiş limana sahip olan şehir, Adriyatik Denizi ile komşu. Tam olarak Vlore Körfezi’ne uzanan bu turistik yer, ilk yıllarda kısa süreliğine de olsa Arnavutluk’a başkentlik yapmış.
Yunan kolonisi olarak kurulduğunda “Aulon” adıyla bilinen Vlore, bugün limanı, plajları ve üniversitesiyle tam bir cazibe noktası. Aynı zamanda İtalya sınırlarındaki Bari Limanı’na da yakın olan şehir, ülkenin turizm ve ticaret merkezlerinden. Otel ve eğlence alanlarının artış gösterdiği Avlonya’da balıkçılığın da çok gelişmiş olduğunu ifade etmek mümkün. Yazlık bir kasaba atmosferi sunan şehir, Llogara Milli Parkı’na da yakın bir konumda bulunuyor.
Arnavutluk’un sevilen tatil bölgelerinden olan Orikum, genel olarak sakin bir atmosfere sahip. Denizinin ise berrak ve sığ bir yapıda olduğunu söyleyebiliriz. Paşalimanı olarak da tanınan Orikum, coğrafi olarak Avlonya’ya bağlı. Önemli bir deniz üssüne ev sahipliği yapan şehrin 4 km batı kısmında Orion Antik Kenti bulunuyor.
Plaja gitmek istersen güney kıyıların tercih edebilirsin. Görece uzun bir kıyı şeridine sahip olan plaj, Vlore’ye 10 km uzaklıkta. Diğer tatil bölgelerinin aksine burası yamaç değil ova üzerine kurulu olduğu için seni dik ve zorlu yollar beklemiyor. Radhime Plajı ve Grama Koyu, Orikum’a gelenlerin yöneldiği yerlerin başında geliyor.
Arnavutluk’ta çok temiz bir yerde denize girmek ve huzurlu bir ortamda konaklamak istersen Dhermi’yi notlarının arasına alabilirsin. 2000 metrenin üzerindeki dağlarla çevrili olan ve bu nedenle kartpostallık bir atmosfere sahip olan Dhermi, kamp tutkunları için ideal bir yer.
El değmemiş bir doğal güzelliğe sahip olan Dhermi’de çam ağaçlarının ortasında kalan plajları değerlendirmen mümkün. Burada yer alan plajların diğer yerlere kıyasla biraz daha lüks olduğunu hatırlatalım. İyonya Denizi’nin en güzel noktalarından birinde kristal berraklığına sahip sularda denize girmek adına tatil tercihin burası olabilir.
Gjirokaster, Arnavutluk’un güney bölümünde yer alıyor. Osmanlı tarzı bir ticaret şehri olan Gjirokaster, 2005 senesinde UNESCO tarafından onurlandırılmış. Drino Nehri ile komşu olan bu popüler tatil noktası, Delvina ve Vlora’ya da yakın bir konumda. Burayı ziyaret edenler Mashkullore ve Lunxeria gibi turistik köyleri de görme şansı bulabiliyor.
Tarihi 6 bin yıl öncesine dek uzanan Gjirokaster’in kalesi hala ayakta. Argjiro Kalesi adı verilen tarihi yapı, ülkenin en büyük kalesi olarak tanınıyor. Antigone Arkeolojik Parkı, Libohova kasabası, Sofratik Köyü, Hadrianapolis Antik Tiyatrosu, buranın heyecan verici destinasyonları arasında. Plaj ve dağ turizmi için cazip bir destinasyon olan Gjirokaster, taş çatı kiremitli evleri ve tertemiz kıyılarıyla tatilcilerden tam not alıyor.
Arnavutluk’ta daha farklı bir tatil deneyimi için sana Dajti Dağı ve Milli Parkı’nı öneriyoruz. Tiran yakınlarındaki bu görkemli dağ, 1613 metrelik bir zirveye sahip. 1996 senesinden bu yana milli park statüsünde olan bu turistik destinasyon, toplamda 30 bin hektara yakın bir alana yayılıyor. Hem bölge halkının hem de turistlerin yoğun ilgi gösterdikleri Dajti Dağı ve Milli Parkı’nda trekking dışında kampçılık, dağcılık ya da yamaç paraşütü gibi aktiviteler ön planda. Ayrıca mini golf ve bisiklet için de uygun alanlar yer alıyor.
Dilersen burada yer alan büyük kamp alanlarında dilersen de milli park yakınlarındaki otellerde konaklayabilirsin. Önemli bir ekosistem ağına sahip olan Dajti Dağı ve Milli Parkı, aynı zamanda müthiş bir panoramik manzara sunuyor. Doğa ile iç içe yoğun bir tatil deneyimi için Dajti Dağı ve Milli Parkı’na yönelmek, oldukça iyi bir fikir olabilir.
Durres adıyla da bilinen Dıraç, ülkenin en popüler plajlarından bazılarını bünyesinde barındırıyor. Özellikle bölgeyle aynı adı taşıyan plaj, toplamda 10 km’lik bir uzunluğa sahip. Hem tertemiz sulara sahip olması hem de etkileyici manzaralar sunması, Dıraç Plajı’nı ayrıcalıklı kılıyor. Adriyatik sularında yüzme deneyimi için tercih edebileceğin bu plajın çevresinde bütçene uygu konaklama opsiyonları bulabilirsin.
Dıraç içerisinde hem beach club hem de halk plajları yer alıyor. Antik dönemde adı “Dirrahium”olan Dıraç, Bari ve Brindisi şehirleri ile komşu. Bu arada ülkenin ana limanının da burada konumlandığını aktaralım. Bu arada Durres plajlarında Kosovalılara da sıklıkla rastlaman mümkün.
Arnavutluk’un dünyaca ünlü şehri İşkodra, hem tatil yerleri hem de köklü tarihiyle keşfedilmeye fazlasıyla değer. İşkodra’nın en önemli özelliklerinden biri, Balkan coğrafyasının en büyük gölü olan Shkoder Gölü’ne sahip olması. Shkodra adıyla da bilinen İşkodra şehri, aynı zamanda Osmanlı’nın Balkanlar'da terk ettiği son yer. Bu nedenle de İşkodra’ya geldiğinde şehrin hemen her bölgesinde Osmanlı izlerini görmen mümkün.
6 bin yıl kadar önce gölün hemen kıyısında kurulduğu düşünülen İşkodra, tarih boyunca çok farklı medeniyetlerin kontrolüne geçmiş. Arnavut Alpleri ve Drin Nehri’ne yakın olan İşkodra’da konaklama seçenekleri ağırlıklı olarak Adriyatik Denizi kıyılarına yakın noktalarda yoğunlaşıyor. Kuzey Arnavutluk’un en gelişmiş kenti olan İşkodra; Theth Milli Parkı ve aynı adı taşıyan kasabasıyla da biliniyor. Özetle yemekleri, nostaljik sokakları, gölleri, ulusal parkları, şelaleleri, su kaynakları ve yürüyüş parkurları ile İşkodra’da heyecan verici bir tatilin seni beklediğini söyleyebiliriz.
Avlonya içerisinde bulunan Lukova, özellikle turistik köyleri nedeniyle yabancı turistler tarafından ilgi görüyor. Lukova içerisinde Nivica, Qazim, Sasaj ve Pali gibi ilginç köyleri ziyaret edebilirsin. Arnavutluk Rivierası’nın en gözde plajlarına ev sahipliği yapan Lukova, hem narenciye hem de zeytin ağaçlarıyla kaplı. Dalış aktivitelerine dahil olarak buranın denizinde yer alan canlı çeşitliliğine tanıklık edebilirsin. Lukova’yı ziyaret eden kişilerin genellikle bir sonraki durağı komşu tatil köyü olan Borş oluyor.
Lukova Plajı genel olarak ince ve beyaz renkli kumlarıyla tanınıyor. Plaj içerisinde her sene “The Element Festival” adlı bir müzik festivali düzenleniyor. Bu dönemde konaklama alanlarında yer bulmak zor olabiliyor. Lukova’nın görece daha sakin olan plajı ise Mağara Plajı. Mağara Plajı çevresinde iki büyük kamp alanı yer alıyor.
Üstte de vurguladığımız üzere birbirlerine çok yakın olmasından dolayı genellikle Lukova’da tatil yapanların bir sonraki durağı Borş oluyor. Borş’un ana plajı olan Borş Plajı, sadece buranın değil aynı zamanda tüm Arnavutluk’un en uzun kumsallarından birine sahip. Bu da kıyı boyunca harika manzaralara ve sürprizlere olanak tanıyor. Bu uzun sahilde yürüyüş yaparak tertemiz kumsalın ve denizin keyfini çıkarabilirsin.
Turistik popülerliği arttığından dolayı son dönemde sahilin hemen hemen tüm noktalarında otel ve pansiyon bulmak oldukça kolay. Bu arada belli yerlerde özel karavan alanlarının olduğunu da vurgulayalım. Borş Plajı, bölgede “Plazhi i Borshit” adıyla biliniyor. 7 km ile Güney Arnavutluk’un en uzun plajına sahip olan Borş Plajı, harika bir dağ manzarasına sahip. Aynı zamanda zeytin ağaçları ve Borş Kalesi de bu hat üzerinde karşına çıkabilecek sürprizler arasında.
Llogara Geçidi’nin denize komşu olan bölümünde yer alan Palasa, aynı adı taşıyan uzun plajı ile biliniyor. Buranın sahiline ulaşmak adına biraz zikzaklı yollardan geçmek zorunda kalabilirsin. Fakat ince ve beyaz kumlu plajını gördüğünde tüm bu zorlu yolculuğa değeceğine emin olabilirsin. Milli parka ve turistik köylere de yakın olan Palasa, sakin atmosferi ve dağ manzarasıyla dinlendirici bir destinasyon.
Arnavutluk Rivierası'nın en kuzeyindeki yer olan Palasa’nın yalnızca küçük bir bölümü özel bir işletmeye ait. Diğer tüm alanlar ise bölge halkı ve turistler tarafından yoğun şekilde kullanılıyor. Dhermi Plajı’na 8 km uzaklıkta olan Palasa, ekstre sporlar ve su sporları için elverişli bir ortama sahip.
Tiran’a yaklaşık 1 saatlik uzaklıkta olan Golem, restoran ve bar kalitesiyle meşhur. Aynı şekilde otel standartlarının da oldukça yüksek olduğu Golem, ufak bir tatil köyü olarak tanınıyor. İç açıcı manzarasıyla seni büyüleyecek olan Golem’de Plazhi Gjeneralit en popüler noktalar arasında. Ayrıca Kodra e Robit’i de buraya gelmişken kolayca ziyaret edebilirsin. Volga Bulvarı boyunca uzun bir yürüyüş gerçekleştirebilir ve manzaraların keyfini sürebilirsin. Sadece plajlarıyla değil aynı zamanda kültürel mekanlarıyla da ilgi çeken Golem, romantik atmosferi nedeniyle balayı çiftlerinin de gözdesi.
Avlonya içerisinde bulunan Konispol, Yunanistan sınırına oldukça yakın. Arnavutluk’un en güneyinde yer alan Konispol’a Yunanistan’a geçerken sıklıkla uğranıyor. Buna rağmen turistik yoğunluğu diğer yerlerin gerisinde olan bu alan, ülkenin otantik kırsal deneyimini tatmak isteyenleri kendine çekiyor. Konispol ve etrafında yer alan köyler, çoğu zaman deniz kıyılarından daha çok ilgi görüyor.
Butrint Arkeoloji Parkı'na da yakın bir noktada yer alan şehirde ayrıca Arnavutluk mutfağının en seçkin örneklerini bulabilirsin. Terk edilen taş evler, ülkenin en eski mağarası olan Kreshmoi Mağarası ve narenciye bahçeleri, buranın en sembol yerlerini oluşturuyor.
Himara bölgesinin güney tarafına bakam Porto Palermo, pitoresk koyu ve kalesiyle meşhur. Ali Paşa Kalesi ismiyle tanınan bu tarihi kale, bölgeye yapılan turlarda popüler bir durak olarak kullanılıyor. Surların çevresini dolaştığında Porto Palermo kıyılarından oluşan panoramik bir manzara ile karşılaşıyorsun. Buradaki koyun antik dönemlerde dahi kullanılan doğal bir liman olduğu söyleniyor. Kayalık alan şnorkelli yüzmek adına elverişli.
Himara üzerinden Sarande’ye geçerken görebileceğin Porto Palermo, genel olarak iki ufak yarımadadan meydana geliyor. Ksamil’den 90 dakika uzaklıkta olan Porto Palermo’da konfor düzeyini artıracak çok sayıda otel ve pansiyon bulman mümkün.
Arnavutluk’ta keşfedilecek daha çok yer var, işte detaylı Arnavutluk’ta gezilecek yerler rehberi.