Kadim tarihi milattan önceki yıllara kadar uzanan Tokat Frig, Bizans, Hitit gibi farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. Kültürel etkileşimin son derece yoğun olduğu Tokat’a geldiğinizde mevlevihanelerden hanlara, kiliselerden antik kentlere kadar çok sayıda turistik destinasyonu büyük bir keyifle ziyaret edebilirsiniz.
Her adımda bambaşka bir dünyanın kapılarını ziyaretçilerine açan bu yemyeşil Karadeniz şehrini keşfetmeye hazır mısınız? O halde Tokat’ta gezilecek yerleri keşfetmeye başlayalım.
Tokat’ın ülkemizin en güzel hanlarından birine ev sahipliğini yaptığını biliyor muydunuz? Şehrin simgelerinden biri sayılan Taşhan, gezi listenizin ilk sıralarında olmayı fazlasıyla hak eden bir yer. Taşhan aynı zamanda Anadolu coğrafyası içerisindeki en büyük şehir hanları arasında gösteriliyor. 1626 senesinde yapımına başlanan bu görkemli han, tipik Osmanlı mimarisinden de esintiler sunuyor.
İki katlı yapı, dikdörtgen formunda bir plana sahip. Aynı zamanda açık avlulu hanlar arasında yer alan Taşhan, konum olarak Gaziosmanpaşa Bulvarında yer alıyor. Yapımı 6 senenin sonunda tamamlanabilen tarihi handa bugün itibarıyla 103 ayrı mekân söz konusu. Buradaki küçük dükkânlar ağırlıklı olarak geleneksel el sanatlarına ya da çeşitli atölyelere odaklanıyor. Şehrin en eski bakırcılarını, antikacılarını ya da seramikçilerini tam olarak bu alanda bulmanız mümkün. Tokat’ı keşfetmek için Tokat uçak bileti linkine tıklayarak biletinizi alabilirsiniz.
Tokat’ın bir diğer sembolik yapısı olan Tokat Kalesi, şehrin tarihsel direnişinde önemli bir role sahip. Güvenlik amacıyla Roma Dönemi’nde inşasına başlanan bu görkemli kalenin yaklaşık 500 sene boyunca Bizans himayesinde kaldığı biliniyor. 1074 senesinde Melikşah Gazi öncülüğünde fethedilen kale, tarih boyunca sıklıkla el değiştirmiş. Dik bir kayalık alanın üzerine konumlandığı için etkileyici bir görünüme sahip olan Tokat Kalesi, harika bir orman manzarasına sahip.
Bir dönemler hapishane amacıyla da kullanılan tarihi kalenin dibine inebilmek adına 362 adet basamaklı merdiveni kullanmanız gerekiyor. İnşa tarihi tam anlamıyla bilinmese de Tokat Kalesi’nin 5’inci yüzyıldan kaldığı tahmin ediliyor. Bu arada kale, şehir merkezinin en yüksek noktası durumunda. Hem kalenin günümüze taşınan kalıntılarını incelemek hem de Tokat şehir merkezini geniş bir açıdan incelemek için Tokat Kalesine mutlaka uğramalısınız.
Taşhan ile beraber şehrin en önemli iki hanından biri olarak gösterilen Yazmacılar Hanının inşa tarihi 1800’lü yıllara uzanıyor. “Gazioğlu Hanı” olarak da bilinen bu hanın böyle bir isimle anılmasının asıl nedeni, Tokat'ta yazmacılığın son derece önemli bir uğraş olması. Hana geldiğinizde buradaki dükkânlarda; geleneksel yazma ürünlerine, ipek dokuma ürünlerine ya da Tokat’ın ünlü sofra bezlerine sıklıkla rastlayabilirsiniz. Eğer sevdiklerinize Tokat’tan ilginç hediyelerle dönmek isterseniz, Yazmacılar Hanına mutlaka uğramalısınız. Halk arasında “Yazmacılar Çarşısı” ismiylede anılan tarihi han, şehir merkezindeki Kabe-i Mescit Sokağında konumlanıyor.
Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılına özel olarak inşa edilen Tokat Saat Kulesi, ilk günkü sağlamlığında şehir merkezindeki yerini koruyor. Güçlü bir sese sahip olan tarihi kulenin yapımı, 1902 senesine dayanıyor. Toplamda 33 metrelik bir yüksekliğe sahip olan Tokat Saat Kulesinin kapısı güney tarafında yer alıyor. Yapımında Bekir Paşa ve Enver Bey’in önemli katkıları olan Tokat Saat Kulesinin inşasında genel olarak kesme taşlardan yararlanılmış. Dev kadranları ile dikkat çeken saat kulesinin sesi, her yarım saatte bir güçlü bir şekilde yankılanıyor. Tokat Saat Kulesinin önünde bir hatıra fotoğrafı çekmeyi ihmal etmeyin.
Ali Paşa Camii ve Hamamı, Cumhuriyet Meydanı’nda konumlanıyor. Şehrin aynı zamanda en büyük Osmanlı eseri olarak da öne çıkan Ali Paşa Camii ve Hamamı, 1572 senesinde inşa edilmiş. Mimar Sinan ekolünün benimsendiği tek kubbeli cami, özellikle bahar aylarında müthiş bir güzellik yaratan bahçesiyle de oldukça meşhur.
Camiye adı verilen “Bosnalı” lakaplı Ali Paşa, aynı zamanda eserin yapımına da önayak olan kişi. Ali Paşa, o dönem için Enderun’da yetiştikten sonra saray ağalıklarında bulunmuş önemli bir zat olarak biliniyor. Oğlu Mustafa Bey’in vefatından sonra bu cami ve türbenin yapılması için girişimlerde bulunuyor. Hamamın girişinde herhangi bir kitabe olmasa da cami ile aynı yıl inşa edildiği düşünülüyor. Erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı bölümleri olan tarihi hamam, bugün hala aktif şekilde kullanılıyor.
Tokat sınırları içerisinde “Ulu Camii” adıyla bilinen iki tarihi cami söz konusu. Bunlardan bir tanesi şehir merkezindeki Tokat Ulu Camii, diğeri ise Niksar ilçesinde yer alan Niksar Ulu Camii. 13’üncü yüzyıldan kalan Tokat Ulu Camii’nin yapımında Danişmentliler’in imzası bulunuyor. Dikdörtgen bir plana sahip olan tarihi caminin cemaat yeri ise doğu-batı yönünde.
Tokat Ulu Camii’nin hemen köşe bölümünde yer alan kuş eviyse, oyma taş malzemesi ile ilgi topluyor. Yeşil-kırmızı renklerin ağırlıkta olduğu tavan kısmında büyük ölçüde ahşap malzemelerden yararlanılmış. Öte yandan yapının pek çok noktasında Rumi kalem figürlerine rastlamak olası. Bu arada yakın zaman önce camide yapılan restorasyon çalışmalarında 400 altın sikkenin bulunduğunu belirtelim.
Adından da anlaşılacağı üzere Zile ilçesinde konumlanan Zile Kalesi, günümüzde Bizans ve Roma dönemlerinden izler barındırıyor. Zile Ovasını kucaklayan bir alanda yer alan tarihi kalenin tarihine ilişkin kesin bir bilgi söz konusu değil. Fakat mimari detaylar ve bugüne ulaşan kalıntılar, kalenin Roma Dönemi’nde yapıldığı düşüncesini kuvvetlendiriyor.
Yapımında kesme moloz taşların kullanıldığı Zile Kalesi, özellikle Alâeddin Bey döneminde ciddi bir onarımdan geçirilmiş. Ertena Beyi tarafından gerçekleştirilen bu onarımın 1336 senesinde gerçekleştiği düşünülüyor. Şehir merkezine yaklaşık 60 km uzaklıkta yer alan Zile Kalesi, tam olarak Sezar’ın meşhur “Geldim, gördüm, yendim” şeklinde bahsettiği yer. Kaleyi ücretsiz bir şekilde gezebilirsiniz.
Tokat’ta müzecilik faaliyetleri geçtiğimiz yüzyılın başlarına tekabül ediyor. 1926 senesinde başlayan çalışmalar, 1982 senesinde halk ile buluşturuluyor. Tokat Müzesi 1982’den 2012’ye kadar Gök Medresede yer alsa da sonrasında Tokat Bedestenine taşınmış. Takyeciler Camisinin doğu kısmında konumlanan müzede hem arkeolojik hem de etnografik eserler sergileniyor. Tarihi bedesten salonu, günümüzde arkeolojik eserler için ayrılmış durumda.
Tokat Müzesi özellikle de altın sikkelerin çokluğuyla öne çıkan bir müze. Koman Antik Kenti ve Maşathöyük kazılarından çıkan eserler, müze koleksiyonunun önemli bir kısmını kaplıyor. Tokat Müzesinde Helenistik Dönem ve Roma Dönemine ait mezar stelleri, lahitler, erzak küpleri, sikkeler, sandukalar ve sütün başlıkları bulunuyor. Tüm bu eserlerin dışında Tokat yazmacılığına dair en çarpıcı örneklere de burada şahitlik edebilirsiniz.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-16.45 arası ziyarete açık.
Tokat’ın Halit Sokak ile beraber en turistik sokaklarından biri olan Sulu Sokak Caddesi, şehrin tarihsel kimliğini bünyesinde barındırıyor. Bu caddede dolaştığınızda özellikle tarihi Tokat evlerine, türbelere, han, cami ve medreselere oldukça yakın bir konumda olursunuz. Yağıbasan Medresesi, Latifoğlu Konağı, Atatürk Evi, Tokat Mevlevihanesi, Sultan Hamamı, doğrudan bu sokağın içerisinde konumlanıyor. Ayrıca Tokat Saat Kulesi de Sulu Sokak Caddesi’ne son derece yakın.
Eski şehir merkezi olan bu otantik bölge, dokusunu kaybetmeden bugüne dek ulaşmayı başarmış. 900 senelik bir tarihsel kökeni bulunan bu uzun caddede karşılaşacağınız Tokat evleri, genel olarak Safranbolu evlerini andırıyor. Şehrin hemen hemen her bölgesinden bu popüler alana doğru hareket eden bir toplu ulaşım aracı bulmanız mümkün. Şehri rahat gezebilmek için Tokat araç kiralama linkine tıklayarak araç kiralayabilirsiniz.
Pazar ilçesinde bulunan Ballıca Mağarasının yaklaşık 3 milyon kadar önce oluştuğu düşünülüyor. Bu anlamda Anadolu’nun da en eski mağaralarından biri olarak geçiyor. Oldukça yüksek bir noktada konumlanan Ballıca Mağarası’nın turizme kazandırılmasından sonra özel yürüme yolları ve aydınlatmalar yapılmış. Toplamda 95 metre yüksekliğe sahip olan mağara, pek çok etkileyici dikite ve soğan sarkıta sahip. 1996 senesinden bu yana ziyaret edilebilen Ballıca Mağarası, cüce yarasaları ile meşhur. Mağaranın içerisinde toplamda 8 ayrı bölüm söz konusu. Yarasa Salonu, Havuzlu Salon, Fosil Salonu bunlardan sadece bazıları. Ballıca Mağarasının bir diğer adı ise İndere Mağarası.
Tokat gezinizde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri olan Yağıbasan Medresesinin en önemli özelliği, Anadolu coğrafyasında kapalı avlu özelliği taşıyan ilk medrese olması. Halk arasında “Çukur Medrese” olarak da bilinen Yağıbasan Medresesi’nin 1151 senesinde inşa edildiği düşünülüyor. 14 metre çapındaki bir kubbeye sahip olan tarihi medresenin yapımında, Nizamettin Yağıbasan’ın imzası yer alıyor. Yağıbasan Medresesinin bir bölümü doğrudan Niksar Kalesi’nin duvarlarına yaslanıyor. Tarihi medrese genel itibarıyla sade ve süslemesiz bir yapıya sahip. Medrese, ziyaretçiler tarafından ücretsiz şekilde gezilebiliyor.
Yukarıda da söz ettiğimiz üzere şehrin iki Ulu Camii’nden biri olan Niksar Ulu Camii, tıpkı Tokat Ulu Camii gibi 13’üncü yüzyılda inşa edilmiş. Cenepnizade Hasan Bey’in yaptırdığı bu etkileyici cami, dikdörtgen bir forma sahip. Bugün avlusu ve kitabesi bulunmayan tarihi cami, her saat sorunsuz şekilde ziyaret edilebiliyor. Niksar Ulu Camii, bağımsız örtü unsurları ve ahşap çatılı mimarisiyle kendine has bir görünüme sahip.
Merkeze yaklaşık 70 km uzaklıkta yer alan Sebastopolis Antik Kenti, Sulusaray bölgesindeki Çekerek Irmağına komşu durumunda. Bulunduğu konum nedeniyle bazı kaynaklarda Sulusaray Antik Kenti olarak da anılıyor. Bundan yaklaşık 2 bin yıl kadar önce Karadeniz’de ufak bir yerleşim merkezi olan Sebastopolis Antik Kenti, bir tür açık hava müzesi gibi işlev görüyor. Özellikle Roma İmparatorluğu zamanında oldukça aktif olan kentten bugüne taşınanlar arasında aslan heykelleri, hamam ve tapınak yer alıyor. Pek çok ziyaretçi, görsel anlamda burayı Bergama Antik Kenti’ne benzetiyor.
Merkezde olmasından dolayı kolaylıkla ziyaret edilebilen Latifoğlu Konağı Müze Evi, yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip. L planına sahip olan tarihi konak, Osmanlı Barok tarzında inşa edilmiş durumda. Kerpiç malzemeden inşa edilen konağın avlusunda ayrıca bir havuz söz konusu. Konakta haremlik, selamlık, oturma odası, paşa odası, mutfak gibi bölümleri bulunuyor. Latifzade Musa tarafından yaptırılan konak, günümüzde bir müze-ev olarak işlev görüyor. Konakta ağırlıklı olarak Tokat şehrinin geleneksel ev kültürüne odaklanıyor. Bu anlamda yapının, etnografik bir değere sahip olduğunun özellikle altını çizmemiz gerekiyor. Latifoğlu Konağı Müze Evi, 1989 senesinden bu yana ziyaretçilerini ağırlıyor. Tokat’ta bulunan birbirinden güzel yerleri keşfetmek için Tokat otelleri linkini tıklayarak bütçenize uygun oteli bulabilirsiniz.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-17.00 arası ziyarete açık.
Başarılı bir sivil mimari örneği olarak kabul edilen Tokat Kültür Evi, Sulu Sokak’ta konumlanıyor. Anadolu Türk mimarisine dair pek çok doneyi bulabileceğiniz bu özel mekânın çevresinde hamamlar, türbeler, çeşmeler ve hanlar yer alıyor. Mimarisi ve avantajlı konumu nedeniyle büyük ilgi uyandıran Tokat Kültür Evi, bilhassa süsleme detayları ile görülmeye değer. 1700’lü yıllarda inşa edilen bu özel mekan, o yıllarda şehir dışından gelen tacirlerin konaklamaları adına kullanılmış. Bahçe kısmında çeşme ve şadırvanın olduğu Tokat Kültür Evi, şehirdeki geleneksel ev yaşantısını yansıtmayı başarıyor.
Pazartesi dışında 09.00-17.00 arası ziyarete açık.
Ulu önder Atatürk’ün direniş döneminde pek çok defa Tokat şehrine geldiği biliniyor. Tokat’a geldikleri dönemlerde Latife Hanım ile beraber kaldıkları konak, günümüzde Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi olarak değerlendiriliyor. Konağın asıl sahibi, aslen de Tokatlı olan Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy. Atatürk’ün konakta, Latife Hanım haricinde bazı asker arkadaşlarıyla da kaldığı bilgisi mevcut. Özellikle de iç mimari anlamında dokusunu büyük ölçüde koruyabilen bu mekânda Atatürk’ün sıkça kullandığı eşyalar, konağın gerçek sahibi olan Mustafa Vasfi’ye ait objeler başta olmak üzere döneme dair pek çok materyal söz konusu.
Her gün 08.00-18.45 arası ziyarete açık.
Tokat’ın en önemli 2 kalesinden biri olan Niksar Kalesi, Pontus Krallığı’ndan şehre miras kalmış durumda. Aktif kullanıldığı dönemlerde adı “Kaberia Kalesi” olan Niksar Kalesi, farklı dönemlerde yapılan yeni eklemelerle beraber bugünkü son şeklini almış. Özellikle de 9’uncu yüzyılda kale, uğradığı saldırılar neticesinde çok ciddi saldırılara maruz kalmış. Güney taraftan gelen saldırılara karşı yeniden güçlendirilmiş. Yapılan onarımlar sayesinde günümüze hamam, hapishane, mescit ve kiliseye dair bölümlerin ulaşabildiğini görüyoruz. Niksar Kalesi; iç, orta ve dış olmak kaydıyla 3 ayrı bölümden meydana geliyor. Kale, tıpkı Tokat Kalesi gibi ücretsiz bir şekilde ziyaret edilebiliyor.
Kuşların göç güzergâhında yer almasından dolayı yılın pek çok döneminde cıvıl cıvıl olan kaz Gölü’nü mutlaka keşfetmelisiniz. Şehir merkezine çok yakın olmasa da etkileyici manzarası sayesinde Kaz Gölü’ne gitmeye fazlasıyla değer. Kaz Gölü’nde kuşların yoğun ziyareti genellikle mart ayı ile beraber başlıyor. Bahar aylarında kuş gözlemciliğine meraklı olan pek çok kişi bölgeyi ziyaret ediyor. Öte yandan kuluçka merkezi olarak da değerlendirilen göl; kara çulluktan söğüt serçesine, kazdan batağana, leylekten kız kuşuna pek çok türe ev sahipliği yapıyor. Kaz Gölü’ne geldiğinizde kuş gözetleme kulelerine uğramayı ihmal etmeyin. Bu arada Orman Bakanlığı, bölgeyi resmi düzeyde “Yaban Hayatı Koruma Sahası” şeklinde tanımlıyor.
Sırada, “Başındaki Yazmayı Sarıya mı Boyadın?” isimli o meşhur Tokat türküsünde bahsi geçen Almus var. Almus ilçesine geldiğiniz zaman, buranın büyük baraj gölüne uğramayı ihmal etmeyin. Normal koşullarda bu göl, bir alabalık yetiştirme merkezi olarak değerlendiriliyor. Fakat göl çevresinin büyük bir ormanlık alana sahip olması sayesinde pek çok aile burada piknik yapabiliyor. Turistik bir destinasyon olmasından dolayı bölgede çok sayıda balık restoranı bulabilirsiniz. Bu arada göl zaman zaman su sporları için de değerlendirilebiliyor. Almus Baraj Gölü, 4 bin hektarlık bir alanı kapsıyor.
Tokat’ın tabiat güzelliklerine tanıklık etmek isterseniz, hem bölge halkının hem de şehir dışından gelen misafirlerin severek ziyaret ettiği Topçam Yaylasına yönelebilirsiniz. Denizden yaklaşık 1500 metre yükseklikte bulunan bu doğa harikası yayla, şehir merkezine 14 km uzaklıkta. Hem nefesinizi kesecek bir manzaraya tanıklık etmek hem de günlük yaşamın olağan stresinden biraz da ola uzaklaşmak için Topçam Yaylasına mutlaka bir şans vermelisiniz. Oksijen deposu olarak görülen ve yeşilin onlarca rengini bünyesinde taşıyan Topçam Yaylası, her sene ağustos ayında dopdolu bir şenlik organizasyonuna da ev sahipliği yapıyor.
Tokat’ın kuzey kısmında konumlanan Yeşilırmak Köprüsü, halk arasında Hıdırlık Köprüsü olarak da biliniyor. Selçuklular zamanında yapımına başlanan köprü büyük oranda güçlü kesme taşlardan oluşuyor. Genişliği 7 metre civarında olan Yeşilırmak Köprüsü, 150 metrelik bir uzunluğa sahip. Yapımında ise Hamid bin Ebu’l Kasım bin Ali el-Tusi’nin imzası görülüyor. 5 ihtişamlı kemere sahip olan Hıdırlık Köprüsü’nün yapımı 1250 senesinde tamamlanmış. Köprüye ait kitabe sorunsuz bir şekilde günümüze ulaşmış. Köprünün hemen batı tarafında yer alan kitabeyi detaylı şekilde inceleyebilirsiniz.
Mevleviliğin 13’üncü yüzyılda Tokat’ta yayılması adına Fahreddini Iraki’nin Mevlana tarafından görevlendirildiği biliniyor. Bu bölgede Mevleviliğin yayılması, Mevlevihane sayısının da artmasına yol açmış. Bunlardan biri olan Tokat Mevlevihanesi, Sultan III. Ahmed Döneminde inşa edilmiş. Sülün Mustafa Paşa tarafından 1638 senesinde inşa ettirilen bu tarihi mekân, varlığını tam anlamıyla koruyamamış. Son onarımı 19’uncu yüzyılda gerçekleşen Tokat Mevlevihanesi, Tokat şehir merkezinde konumlanıyor. Zengin mimari detaylara sahip olan Mevlevihane, toplamda 3000 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Bu arada Evliya Çelebi ”Seyahatname” adlı eserinde Tokat Mevlevihanesi’nden özgüyle söz ediyor.
Şehir merkezindeki Gaziosmanpaşa Bulvarı’nda konumlanan Gök Medrese, Taşhan’a da oldukça yakın. Gök Medrese ağırlıklı olarak el işçiliğinin damga vurduğu mimarisiyle ziyaretçilerde hayranlık duygusu uyandırıyor. Selçuklu Dönemi mimarisinden izler taşıyan medresenin son derece özgün bir kapı girişi bulunuyor. İnşa süreci 1277 senesine uzanan Gök Medrese’nin Müineddin Pervane Süleyman tarafından yaptırıldığı biliniyor. Revaklı bir forma sahip olan tarihi yapı toplamda 2 ayrı kattan meydana geliyor. Avlu kısmı açık olan Gök Medresede çini ve taş süslemeleri mutlaka yakından incelemelisiniz. Osmanlılar döneminde medrese şeklinde değerlendirilse de tarihsel süreç içerisinde burası şifahane olarak da kullanılmış.
Şehrin en önemli Antik kentlerinden biri olarak gösterilen Komana Antik Kenti’nde Helenistik Dönem’in yansımalarına şahitlik edebilirsiniz. Tam olarak Gümenek bölgesinde konumlanan kent, Ana Tanrıça Ma adına inşa edilmiş. İnşa edildiği dönemde bölgenin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmayı başaran Komana, özellikle Pontus ve Roma İmparatorluğu yıllarında en parlak zamanlarını geçirmiş. İlgili döneme ait sikkelerin üzerinde tapınaklara dair sınırlı da olsa belli tasvirlere rastlamak mümkün. Bu arada Ali Paşa Camii’nin temel kısmında yararlanılan bazı sütunların burada yer alan tapınağa ait olduğu düşünülüyor.
Şehir merkezinde, Tokat Valiliği’ne yürüme mesafesinde olan Burgaç Hatun Türbesi, halk arasında Dudu Hatun Türbesi ya da Bibi Hatun Türbesi olarak da biliniyor. Günümüzde türbeye ait herhangi bir kitabe söz konusu olmadığı için inşa tarihine dair net bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. Fakat tahminler, türbenin 13’üncü yüzyılda inşa edildiği yönünde. Kapısı kuzey tarafta olan tarihi türbe, altıgen bir forma sahip. Yapımında ağırlıklı olarak tuğla ve taş malzemelerin kullanıldığı türbe, geçişli özelliğe sahip bir kubbe ile örtülmüş durumda. Kemerlerin belli bölümlerinde ise göz alıcı süs çömlekler bulunuyor.
Sizlere bir sonraki rota önerimiz ise Amasya. Amasya’da gezilecek yerler yazısına tıklayarak keşfetmeniz gereken yerleri öğrenebilirsiniz.