National Geographic Traveller Birleşik Krallık, 2021’de gezilecek en iyi 35 yerin listesini yaptı. 5 ayrı başlık altında toplanan yerler arasına bu sene Türkiye’den antik Karia Yolu dahil oldu. Macera kategorisindeki rota, Türkiye’nin en uzun yürüyüş yolu. Senin için bu yola dair her şeyi tek yazıya topladım.
Bozburun Yarımadası, Datça, Gökova Körfezi, İç Karia ve Muğla çevresinden oluşan yol 850 km uzunluğunda. 4 ana ve 1 ek bölümden oluşan rotayı yürümek için herhangi bir noktasından başlayabilirsin. Hem Akdeniz hem Ege bölgelerinde yer alan yol çeşitli zorluklar barındırsa da manzara tüm zorluklara değiyor.
2009 yılında gezgin Altay Özcan’ın liderliğinde Yunus Özdemir, Dean Livesley ve Volkan Demir 4 kış boyunca yürüyerek keşfettiler bu yolu. Yol üzerindeki ilk işaretlemeler de yine bu ekibe ait. Altay Özcan’ın Karia Yolu’na dair iki rehber kitabı bulunuyor. Yola çıkmaya karar verirsen almanı öneririm. Özcan aynı zamanda her yıl rota üzerinde patika temizliği ve levha düzenlemeleri de yapıyor. 2013 yılında resmen açılan Karia Yolu’nda bizleri eşsiz deneyimler bekliyor.
Antik Karia (Karya) Uygarlığı’ndan ismini alan rotada M.Ö. 7000 yılına kadar uzanan kalıntılara rastlanıyor. Yol üzerinde Knidos’tan Amos’a, Halikarnassos’tan Alinda’ya kadar sayısız bilinen antik şehir ve isimsiz harabeleri görüyoruz. Likya Yolu’na alternatif rota olarak da anılan rota trekking severleri doğal güzelliklerin yanı sıra tarihi yerlerle de karşılaştırıyor. Likya Yolu ile ilgili okuma yapmak istersen Likya Yolu Seyahati İçin Sorabileceğin 12 Soru ve Cevapları yazımıza da bakabilirsin.
Maalesef neredeyse imkânsız. Hem uzunluğu hem de zorlu parkurları sebebiyle bu yol tek seferde yürünemiyor. Sana tavsiyem her bölüm için bir zaman dilimi ayırıp yürüyüşün tadını çıkarman. Rota üzerinde bisiklet ve kano gibi doğa sporlarını da yapman mümkün. Bu yüzden öncelikli olarak görmek istediğin bölümü belirleyip buna göre hazırlanman yararına olur.
Toplam 5 bölüme sahip Karia Yolu’nda 46 etap bulunuyor. Gel bakalım bu etaplar nerelerden geçiyor…
Bozburun Yarımadası: İçmeler’den başlayan yol tüm yarımadayı sahil tarafından dolanarak ilerliyor. Hisarönü’nde biten etap toplam 145 km sürüyor. Turistik kalabalıktan uzak olan bölgeye ulaşımın zor olması sakinlik sevenler için bir avantaja dönüşüyor.
Datça Yarımadası: Bu bölüm rotadaki favori bölümüm. Eski Datça’dan yola çıkıp yarımadanın burun kısmında bulunan Knidos Antik Kenti’ne ulaşılıyor. Akdeniz ile Ege Denizi’nin birleştiği nokta olan Knidos, mutlaka görülmesi gereken antik kentlerden. Knidos’tan yukarıya doğru devam eden rota yarımadanın üst kıyısından içeriye doğru ilerliyor. Ege’nin son zamanlarda popülerleşmeye başlayan noktası Akyaka’da bu bölüm sona eriyor.
Gökova Körfezi: Enfes körfez manzaraları, denize girmelik ıssız koylar ve kıvrımlı yollara sahip bu bölümde diğerlerine nazaran daha az sayıda etap bulunuyor. Akyaka’da başlayan rota, yine sahil şeridini takip ederek Bodrum’a ulaşıyor.
İç Karia: Muğla’da başlayıp Aydın’da sonlanan bu bölüm diğerlerinin aksine deniz manzarası sunmuyor. Bafa Gölü etrafından dolanan yolun temeli Beşparmak Dağları. Karia Uygarlığı’nın başkenti Milas’tan geçen rota körfezin ortasından yukarı doğru ilerler. Sarp yamaçlar tırmanıp kano yapabileceğin bu rota doğa ile baş başa bir trekking için ideal.
Muğla ve Çevresi: Ek bölüm olarak bilinen bu rota Akyaka’dan başlayan eski bir Kervan yolunun izini sürüyor. Bozburun Yarımadası ile benzer rotalara sahip olan bu yolda eski Muğla’dan izler görebilirsin.
Böyle bir soru karşısında sana şunu sormam gerekir. Hangi kısmına? Eğer Bozburun Yarımadası’nı yürümeyi planlıyorsan İçmeler’den yola çıkabilirsin. Marmaris’in bu şirin beldesine ulaşmak için Dalaman uçak bileti alarak transfer ya da toplu taşıma ile Marmaris’e ulaşabilirsin.
Datça Yarımadası bölümünü yürüyeceksen yürüyüşe başlamadan önce bir iki gün Datça otellerinde konaklayarak bu şirin ilçenin tadını çıkarmanı öneririm. Dilersen rotaya Akyaka tarafından başlayarak Eski Datça’da da bitirebilirsin.
Gökova Körfezi bölümünüyse ister Bodrum ister Akyaka’ya ulaşarak yürümen mümkün. Başlangıç için doğru bir nokta yok. Burada seçim tamamen sana kalıyor kısacası. Her iki yere de bir otobüs bileti uzaklığındasın!
İç Karia bölümü ulaşım için en zorlayıcı olabilecek kısım. Bozalan’dan başlayıp Karpuzlu’da biten yolda yürümek için Muğla Belediyesi’nin şehir içi ulaşımına bakabilirsin. Dönem dönem değişen seferlerin yönleri ve saatleri için yol planı yaparken kontrol etmeni öneririm.
Öncelikle ilk kez yürüyeceksen önce sınırlarını bilmelisin. Şehir içinde yürümek ile doğada yürüyüşe çıkmak aynı deneyimleri yaratmadığı için ortasını bularak kendini deneyebilirsin. Evine yakın yürüyüş parkurlarında, şehre yakın ormanlık alanlarda yürüyüş yaparak hem günlük kilometre sınırını öğrenmiş hem de ekipmanlarını test etmiş olursun.
Rahat bir ayakkabı ve nefes alabilen kıyafetler alışveriş listenin ilk sırasında yer almalı. Bu ikiliye harcadığın paraya kesinlikle değecek.
Eğer daha önce birlikte yolculuğa çıkmadığın kişilerle yürüyüş planlıyorsan ya etabı kısa tut ya da öncesinde kısa bir tatil yap derim. Yolun ortasında çıkacak bir sorundansa yola çıkmadan önce bileceğin huylar çok daha iyi. Eee ne demişler, bir insanı iyi tanımak istiyorsan onunla yol yap!
Planlamayı iyi yapmayı da unutma. Yürüyeceğin yerlerde konaklama, market gibi ihtiyaçların için işaretlemeler yap. Bunun için GPS cihazı ya da cep telefonu kullanabilirsin.
Karia Yolu üzerinde kamp atabileceğin pek çok nokta bulunuyor. Hem kamp alanlarında hem yol üzerinde bir tesise bağlı olmaksızın çadır kurabilirsin. Tabii ki kamp alanları ve diğer konaklama seçenekleri duş, elektrik gibi ihtiyaçlarını karşılaman için çok daha iyi oluyor. Etap etap yürüyeceğin için konaklama alanlarını işaretleyerek günlük yürüyüş miktarını belirleyebilirsin.
Uzun ve zorlu parkurlarda tek başına trekking yapmak pek akıllıca olmuyor. Oluşabilecek acil durumlarda yanında en az bir kişinin olması önemli. Üstelik yalnızlığı sevsen bile bazı işler için birden çok kişi gerekebiliyor. Bu sebeplerle Karia Yolu’nu tek başına yürümeni tavsiye etmiyorum. Ancak tek başına yürümeye kararlıysan ve ilk trekking yapışın değilse rotanı bir yakınına haber vermeli ve konumunu sıklıkla güncellemelisin.
Akdeniz iklimi etkisinde bulunan bölgede yürüyüşünü zorlaştıracak tek mevsim yaz! Sıcak ve nem hem yürüyüş hızını yavaşlatabilir hem de daha çok su ihtiyacı duyabilirsin. Güneş çarpmaları ise tuzu biberi olur. Benim önerim ilkbahar ayları olacak. Ancak kışın bile gitsen kar görmenin çok zor olduğu bir rota burası. Bu yüzden hangi zamanı seçersen seç, önemli olan malzemelerini buna göre hazırlaman. Tabii yağmurda trekking yapmanın sevimsizliğini hatırlarsan bahar ayları ile ciddi düşün derim.
Engebeli arazide dikkatli yürümelisin. Yanında baton bulundurman yararlı olabilir. Su, yiyecek ve ilkyardım çantasını mutlaka yanına almalısın. Özellikle bazı etaplarda su bulman imkânsız hale gelebiliyor, susuz yürümekse epeyce zor. Bu tip alışverişlerini yol üzerinde bulunan yerleşim yerlerinden yapabilirsin.
Yol üzerinde çadır kurmaya karar verdiysen alanını iyi seçmelisin. Bu rota ateş yakmak için uygun değil çünkü ormanlık alan içindesin. Bu yüzden ateşi tamamen unutman gerekecek. Ayrıca doğal yaşam alanında olacağın için küçüğünden büyüğüne tüm hayvanlar için önlem almayı ihmal etme.
Rotada kendinden bir iz bırakmak istersen bu yalnızca ayak izin olmalı! Çöplerini mutlaka topla, işaretlemelere dokunma ki senden sonrakiler kaybolmasın. Doğal yaşamı bozmamak adına ses kirliliğinden de kaçınmanı rica ediyorum.