Helenistik dönemden beri bir liman kenti olan İzmir, tarih boyunca dünya kültürünün merkezlerinden biri olmuş. UNESCO’nun kültürel miraslar listesinde 2 önemli yeri barındıran İzmir, insanlık tarihinin en ilgi çekici dönemini de günümüze taşıyor. Dünya edebiyatının kanonik şairi Homeros’un doğduğu yer olarak insanlığa devasa bir hediye sunan İzmir’i bambaşka bir yönüyle keşfetmeye hazır mısın?
Hadi gel tarihin izini sürmek ve bu antik şöleni yaşamak için İzmir'in tarihi yerlerini birlikte keşfedelim.
UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alınan ve antik dünyanın en önemli metropollerinden biri olan Efes Helenistik, Roma, Bizans dönemlerinden günümüze kadar birçok yerleşime ev sahipliği yapmış. Efes denilince aklımızda canlanan iki büyük yapı var. Onlardan biri büyük antik tiyatro. Diğeri ise büyüleyici sütunları ile Celsus Kütüphanesi.
Fakat Efes yalnızca bu iki yapıya ev sahipliği yapmakla kalmıyor. Çukuriçi Höyüğü, Ayasuluk Tepesi, Meryem Ana Kilisesi, Hadrian Tapınağı, devlet agoraları, stadyum, Hestia Tapınağı, dünyanın 7 harikasından biri olan Artemision ve daha nicesini içinde ve çevresinde bulunduruyor. Efes hakkında daha detaylı bilgi almak istersen Efes Antik Kenti yazımıza da göz atmalısın.
Efes Antik Kenti ören yeri giriş ücreti 700 TL
MüzeKart ile ücretsiz.
Efes Yamaç Evleri giriş ücreti 320 TL (Yamaç Evler’de MüzeKart geçmiyor.)
Efes Deneyim Müzesi giriş ücreti 425 TL (Yabancı ülke vatandaşları için 850 TL.)
Otopark ücreti 70 TL.
Ziyaret saatleri
08:30 - 00.00 (Gece müzeciliği kapsamında alt bilet gişesi kapanış saati 23.00, üst bilet gişesi kapanış saati 19.00)
Haftanın 7 günü boyunca açık olan antik kent, yıl içerisinde yalnızca dini bayramların birinci günü öğlene kadar kapalı oluyor.
Panayır dağı eteklerine dayanan büyük antik tiyatro Helenistik dönemde Yunan tarzında yapılmış, daha sonra ise Roma döneminde eklemeler yapılmış. Antik çağlarda gladyatörlerin savaşlarına da tanık olmuş görkemli tiyatro Efes’in antik dönemdeki kültürel ve dini buluşmaların merkezinde yer almış önemli bir durak. Büyük Antik Tiyatro, Efes Ören Yeri içinde bulunuyor.
Efes Antik Kenti’nin en önemli yapılarından biri olan Celsus Kütüphanesi, M.S. 110- 135 yılları arasında Celsus onuruna oğlu Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılmış. Celsus Kütüphanesi, Roma İmparatorluk Devrinde Anadolu'da kurulan bir kamu kütüphanesi özelliğindeydi.
Celsus, kütüphanenin kurucusu olan Celsus’un lahdine de ev sahipliği yapıyor. Kütüphane dış yüzünün alt katında Sophia (bilgelik, akıl), Arete (erdem, karakter), Ennoia (kader, muhakeme) ve Episteme (ilim, bilim) temsil eden 4 kadın heykeli bulunuyor. Bu heykellerin orijinali günümüzde Viyana Müzesi'nde sergileniyor. Celsus Kütüphanesi, Efes Ören Yeri içinde bulunuyor.
İmparator Hadrianus adına, M.S. 118-138 yıllarında P. Quintilis tarafından anıt tapınak olarak Varius Hamamı kompleksi içine inşa ettirilen tapınak, İzmir’in tarihi değerlerinden biri. Burada Şehir ve Şans Tanrıçası Tike’nin kabartmasını görebilirsin. Sütunların önündeki yazılı heykel kaideleri ise Dioklotian, Maksimian, Constantius Cholorus ve Galerius’un bronz heykellerine ait. Efes'in kuruluş efsanesinin işlendiği frizlerin orijinalleri de Efes Müzesi’nde sergileniyor. Tapınak, Efes Ören Yeri içinde bulunuyor.
Bülbül Dağı eteklerinde yer alan ve günümüzde Yamaç Evler olarak bilinen bu evlerde bir zamanlar zenginler otururmuş. İlk inşa tarihi M.S. 1. yüzyıl olarak belirlenen evler, daha sonraki yıllarda çeşitli ilave değişikliklerle şehir terk edilene kadar kullanılmış. Evlerin tabanları mozaikler, duvarları mermer kaplama ve fresklerle dekore edili. Yamaç Evler, Efes Ören Yeri içinde bulunuyor.
Yunan mitolojisinde bereket tanrıçası olan Artemis’e ithaf edilen ve Diana Tapınağı ismi ile de bilinen Artemis Tapınağı, Chersiphron isimli Yunan mimar tarafından yapılmış. Tapınak yapımından 200 sene sonra ateşe verilerek yakılıp ciddi bir hasara uğramış. Yangının ardından yeniden inşasına çalışılan tapınak eski ihtişamına kavuşamamış. Günümüzde Efes Antik Kenti kalıntıları arasında Artemis Tapınağı’na ait yalnızca tek bir sütun görülebilmekte.
Prehistorik dönemden itibaren yerleşim yeri olan Ayasuluk Tepesi, Efes halkının M.S. 7. yüzyıldan sonra Ayasuluk’a taşınması ile St. Jean Bazilikası Efes’teki eski Piskoposluk Kilisesi’nin yerini almış. Bizans Dönemi’nde önemli bir kent ve hac merkezi konumunu sürdürmüş.
St. Jean Bazilikası’nın tarihçesi Roma Çağı’na kadar uzanıyor. M.S. 2. yüzyıl başında ortaya çıkan bir Hristiyan geleneğine ve inancına göre Efesli Yuhanna (St. Jean Theologos) aynı zamanda İsa’nın havarisi, İncil’in ve Apokalypse’nin yazarı. Ayasuluk Tepesi’nin güney bölümündeki St. Jean Bazilikası genç havari adına inşa edilmiş. Aynı zamanda St. Jean kilisesi de burada olup, İncil’i burada yazdığına inanılıyor. Bu yüzden hristiyanlarca ortak haç merkezi olarak kullanılıyor.
Ayasuluk Tepesi’nin en yüksek yerine inşa edilmiş olan iç kale sur duvarları ise Selçuklu-Osmanlı dönemlerine ait. İç kalenin biri batıda, diğeri doğuda olmak üzere iki girişi bulunuyor. Kale içinde, kapıların yakınında beş adet sarnıç, merkezi kısmın güneyinde tek kubbeli ve minaresi kısmen sağlam kalabilmiş Kale Camii, Türk Dönemi’ne ait Bey Köşkü ve hamamı ile bir sarnıç bulunuyor.
Hristiyan inancına göre Hz. İsa'nın annesi Meryem'in, Havari Yuhanna tarafından bu taş eve getirilip cennete alınışına kadar bu evde yaşadığına inanılıyor. Bu açıdan önemli bir durak olarak kabul edilen Meryem Ana Evi, papaların ziyaret ettiği ve patriklik kutsanmasının yapıldığı yerlerden biri oluyor. Ayrıca Meryem Ana'nın mezarının da Bülbüldağı'nda olduğu düşünülüyor.
Tam 30 TL
Öğrenci 10 TL
Otopark 100 TL
İsa Bey Camii, Artemis Tapınağı ile St. Jean Kilisesi arasında konumlanıyor. 1375 yılında Aydınoğlu İsa Bey tarafından yaptırılan camii 19. yüzyılda kervansaray olarak da kullanılmış. Türk mimarlık tarihinin Anadolu Beylikleri dönemine ait işaretlenen cami İzmir’in en eski yapılarından biri.
Efes Ören Yeri’ne gitmişken Efes Deneyim Müzesi’ni de ziyaret edebilirsin. Burası sana antik çağların gizemini teknoloji ile birleştirerek sunan yeni bir tarihi durak olarak öne çıkıyor. Dijital müze deneyimini yaşayabileceğin Efes Deneyim Müzesi’nde Efes’in yüksek kalitedeki görselleri, duyusal ve interaktif akışı ile zaman makinesine yolculuk yaptırıyor.
425 TL
Açık olduğu saatler
08.00- 23.30
İzmir tarihi kent merkezinin kalbinde bulunan Smyrna Agorası, dünyada kent merkezinde bulunan en büyük agoralardan biri. Smyrna kenti ilk olarak Bayraklı’da kurulmuş. Öyle ki Bayraklı’da bazı kalıntıları görmek de mümkün ve Smyrna Bayraklı Höyüğü olarak da bilinmekte. Agora daha sonraları Kadifekale’ye taşınarak bugünkü yerleşim noktası oluyor. Pausanias bu olayı bir öyküyle anlatıyor; ‘’ Çınar ağacının altında uyurken Nymphler ona görünerek burada bir kent kurmasını ve İzmir halkını eski kentten çıkarıp oraya getirmesini buyurmuşlar.’’ Smyrna agorası Yunanca grafiti zenginliği ile döneme ait kültürel yaşamı anlamamız açısından da oldukça önemli.
120 TL
MüzeKart ile ücretsiz.
Açık olduğu saatler
Her gün 08.30- 19.00 (gişe kapanışı 18.30)
UNESCO Dünya Mirası listesindeki Pergamon antik kenti günümüzde İzmir’in Bergama ilçesinde bulunuyor. Kentin ismi Pergamos isimli kahramandan geliyor. Antik kentteki Athena tapınağı ve Zeus sunağı Berlin’e götürülmüş; bu yapıların yalnızca temelleri bölgede kalmış. Demeter kutsal alanı gibi dini yapıtların kalıntıları ise hala bölgede bulunmakta. Pergamon sunağı, bir diğer ismiyle Şeytanın Tahtı, Berlin Bergama Müzesi’nde sergilenmekte. Sunak, antik tarihte pek sık sözü geçmeyen bir yapıt olmasına karşın dış cephesinde titanlarla savaş resmedilmiş.
MüzeKart ile ücretsiz.
60 TL
Açık olduğu saatler
08.30- 20.00 (gişe kapanış saati 19.30).
Her gün açık.
Pergamon kenti ve Asklepion’a yakın bir noktada bulunan Kızıl Avlu, Pergamon şehrinin en büyük anıtsal yapılarından. İsis, Sarapis, Harpokrates veya İsis, Sarapis, Anubis yapının temel kültleri olarak ele alınır. Yani Kızıl Avlu’nun Mısır kültünden hareketle egzotik bir yapı olduğu söylenebilir.
MüzeKart ile ücretsiz.
60 TL (Kızıl Avlu giriş ücreti Antik Kent giriş ücretine dahil).
Açık olduğu saatler
08.30- 20.00 (gişe kapanış saati 19.30).
Her gün açık.
Pergamon kentinin yakınında bir de Bergama Asklepion’u bulunuyor. Sağlık tanrısı Asklepios adına kurulmuş olan sağlık merkezinde kutsal su kaynakları, erken döneme ait tapınak ve uyku odalarının temel kalıntıları mevcut. Sağlık merkezinde tedavi görmüş olan Aristides merkezde yapılan uygulamaları ‘’Hieroi Logoi’’ adlı eserinde anlatıyor.
MüzeKart ile ücretsiz.
60 TL
Açık olduğu saatler
08.30- 20.00 (gişe kapanış saati 19.30).
Her gün açık.
Günümüz Torbalı’sında bulunan, Ana Tanrıça Kenti (Meter polis) anlamına gelen Metropolis bir İon kenti olmakla beraber Ephesos (Efes) ve Smyrna’yı birbirine bağlamakta. Bölge, neolitik çağdan günümüze değin bir yerleşim yeri olmuş. Atrium, Roma Evi, Zeus ve On İki Tanrı tapınaklarını görebilirsin. Diğer antik kentlerden farklı olarak bu kentte Zeus ‘’Krezimos’’ olarak anılıyordu. Kentin koruyucu tanrısı ise Savaş Tanrısı Ares.
Ücretsiz.
Açık olduğu saatler
08.00- 20.00
Her gün açık.
Klaros, antik dönemde Kolophon kentinin değerli bir alan konumunda bulunuyor. Değirmendere’nin güneydoğusunda ve Notion (Ahmetbeyli)’nin kuzeyinde yer alan Klaros’un adı kıyıda kurulan bir yer olduğu için Luvi dilinde ‘’kıyı’’, ‘’iskele’’ anlamına geliyor. Kolofon antik kentinin kutsal alanı olan Klaros tarih boyunca bir kent olmamış, Kolofon’a bağlı olarak gelişmiş. Baş tanrısı Apollon için inşa edildiği düşünülen şehrin arkeolojik anlamda iki büyük önemi var. Bunlardan biri şu ana kadar yapılan kazılara göre en eski kehanet merkezi olması. Diğeri ise bu bölgede inşa edilmiş olan Apollon tapınağının İonia’da inşa edilmiş tek Dor tapınağı oluşu.
Tapınağın doğusunda Helenistik Apollon sunağı bulunuyor. Sunaktaki iki kurban masasından biri Apollon’a diğeri ise Dionysos’a adanmış. Alanda bulunmuş olan hekatomb ise hayvan ritüelinin ilk arkeolojik kanıtı.
Klaros Kutsal Alanı, anıtsal boyutta kült heykeller yerinde bulunmuş nadir kutsal alanlardan. Tapınağının basamakları dahi yazıtlı olan tek kutsal alan. Tapınağın bir tepe üzerinde inşa edilmemesinin nedeni burada kutsal bir kaynağın ve ormanın bulunması.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
08.00- 19.00
Çeşme’nin 20 kilometre yakınında, Karaburun Yarımadası’nda ve Sakız Adası’nın karşısında bulunan Erythrai antik çağda Fenikeliler ile yoğun iletişim içindeydi ve birlikte ticari faaliyetler sürdürüyorlardı. Tarihi kaynaklara göre Büyük İskender’in de Asya seferi sırasında geçtiği yer olarak belirtilen Erythrai
ile ilgili öne çıkan bir efsane var. Efsaneye göre Erythrai kenti, kadın saçıyla ilgili. Efsaneye göre Thrak kadınları saçları ile bir salı çeker ve bu saçlar kutsal kabul edilir. İnanış, Antoninus Pius ve Marcus Aurelius zamanlarına kadar korunmuş.
Antik köyde birçok farklı tanrı tapınma rastlanmış, bu tanrılardan biri de ilksel tanrılardan Demeter. Ayrıca kent Attika-Delos Deniz Birliği’nin etkin üyelerindenmiş, bu birlik Grek devletleri arasında oluşturulmuş askeri ve politik bir birlik.
Zeytinin işlendiği ilk yer ve seramik merkezi olarak kabul gören Klazomenai, günümüzde Urla, Karantina Adası’nda. Klazomenai en eski zeytinyağı işçiliği açısından önem taşır. Çünkü hane içi üretim gereçlerinin yanı sıra zeytinyağının ticaretini yapabilecek sistemler geliştirdikleri yapılan çalışmalar burada ortaya çıkarılmış.
Ücretsiz.
Açık olduğu saatler
08.30- 19.00
Her gün açık.
Teos Antik Kenti Sığacık köyünün güneyinde yer alıyor. Kurucusu Dionysos’un oğlu Athamas olarak bilinir. Yakınındaki Dionysos Tapınağı, Prieneli Hermogenes tarafından inşa edilmiş ve Anadolu’daki Dionysos adına yapılan tapınakların en büyüğü olma özelliğini taşır.
Burada helenistik surlar, Tiyatro, Akropolis ve Gymnasium yer alır. İyonyalı Aktörler Birliği de burada kurulmuş. Bölgedeki önemli eserler Dionysos Tapınağı, Agora, Tiyatro, Odeon, Surlar ve Liman kalıntıları. Bu antik kentin doğal mirasları da var. 2000 yaşındaki (belki çok daha yaşlı) zeytin ağacı Teos’un simgesi durumunda.
MüzeKart ile ücretsiz.
3 Euro.
Açık olduğu saatler
08.30- 19.00 (Gişe kapanış saati 18.30).
Halk tarafından ‘’kale’’ olarak adlandırılan antik kent, Kolophon gibi Attika-Delos deniz birliğinin bir üyesiydi. Notion, bağımsız bir kent olduğu halde Kolophon’un bir parçası gibi görülerek “Deniz üzerindeki Kolophon “; “Yeni Kolophon “ ya da “Güneydeki Kolophon “ gibi isimlerle anılmış. Notion Antik Kenti, Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olmuş ve bu konumunu uzun süre korumuş.
Mimarisi ve küçük buluntuları sayesinde kültür tarihine ışık tutan ve en eski yerleşimlerinden birine sahip olan höyük, Kemalpaşa’da bulunuyor. Kazılara Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda üç kültür katı tespit edilmiş. Sırasıyla Geç Roma, Erken Bizans yerleşmeleri altında Erken Tunç Çağı tabakaları ve en altta ise Geç Neolitik yerleşimine rastlanmış.
Bu dönemler içinde en önemlisi Neolitik dönem. Sebebi ise bu dönemde yerleşik yaşamın ilk izlerine ve tarım-hayvancılığın başlangıcına rastlanması. Ulucak Höyüğü kazısı ile ortaya çıkarılan veriler sayesinde yalnızca İzmir değil, çiftçilerin ve köy yaşamının Avrupa'ya nasıl yayıldığını da anlama imkânı bulduk. Bu anlamda Ulucak Anadolu, Yakındoğu ve Avrupa arasında kilit bir geçiş noktasını oluşturmakta.
Karataş bölgesi tarih boyunca taş ocağı olarak kullanıldığından, sahil ile yukarıdaki Halil Rıfat Paşa semti uçurumlarla birbirinden ayrılmıştı. İki semt arasına Türklerin “Karataş Merdivenleri”, yukarıdaki semte yerleşen Yahudilerin “Devidasların Merdiveni” adını verdikleri merdivenler yapıldı. Merdivenlerin üst kısmındaki Devidas ailesinin evi, aşağıdaki en büyük evde ise Nesim Levi (Bayraklıoğlu) adlı tüccarın evi bulunuyordu. Baba Devidas'ın bir gün merdivenlerde düşüp ayağını kırmasından sonra dostu Nesim Levi'nin Avrupa şehirlerinde gördüklerine benzer bir asansör yapma fikrini geliştirdi ve bugünkü asansör meydana geldi.
Ücretsiz.
Açık olduğu günler
08.00- 00.00
Her gün açık.
Yapıldığı günden beri İzmir tarihinin pek çok önemli olayına tanıklık etmiş olan Saat Kulesi, İzmir’in sembollerinden. 1901 yılında Sultan II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yıldönümü hatırasına, İzmir Valisi Mehmet Kamil Paşa'nın öncülüğünde yaptırılmış.
Kulede kullanılan vişne ve yeşil renkli mermerler Marsilya’dan getirilmiş. Kulenin uzunluğu II. Abdülhamit'in saltanatta kaldığı her yılı sembolize edecek şekilde 20 metre yükseklikte inşa edilmiş ve kulede kullanılan saatlerin Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından hediye edilmiş.
Konak Meydanı’nda yürürken çinileri ve sekizgen planıyla dikkatini çekecek caminin tam olarak ne zaman yaptırıldığı bilinmemekte. Fakat bazı kaynaklarda caminin inşa tarihi 1755 olarak verilir. Kimi kaynaklarda ise camiyi İzmir ayanı Katipzade Mehmet Paşa’nın eşi Ayşe Hanım'ın yanında bir medrese ile birlikte 1774 yılında yaptırdığı bilgisi yer alır. Bu cami İzmir’in sembollerinden biri konumunda.
Çeşme ile Sakız Adası arasında deniz ticaretinin güvenliği için ilk olarak 15. yüzyılda Cenevizliler tarafından inşa edilen Çeşme Kalesi, Sultan II. Beyazıt zamanında, 1508-1509 yıllarında yapılan ilaveler ve onarımlarla büyütülmüş ve Osmanlı kalesi olmuş. Hem Ceneviz mimarisini hem de Osmanlı mimarisini bir arada gördüğümüz Çeşme Kalesi, günümüze kadar gelebilen Batı Anadolu’daki önemli kalelerden biri.
1965 yılında İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi’nden getirilen silahların kalenin içinde sergilenmesiyle Çeşme Kalesi ilk silah müzesi olarak ziyarete açılmış. 1984 yılında yapılan düzenlemeyle de Çeşme Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermeye başlamış. Müzede Çeşme’nin merkezindeki Tunç Çağı Bağlararası yerleşiminin eserleri ile Çeşme Erythrai Antik Kenti kazılarından gelen eserler yer alıyor. En erken şarap üretim merkezlerinden biri olan Bağlararası kazılarında bulunan el yapımı çanak çömlekler, Erythrai Antik Kenti’nin heykelleri, figürinleri, sikkeleri bölgenin tarihi geçmişini ve zenginliklerini göstermekte. Ayrıca 1770 yılında yapılan Osmanlı-Rus Deniz Savaşı’nı anlatan teşhir de dikkat çekici. Denizden çıkan amphoraların sergilendiği hol, antik dönem deniz ticareti açısından görülmeye değer.
MüzeKart ile ücretsiz.
60 TL
Açık olduğu saatler
08.30- 21.00 (Gişe kapanış saati 20.30)
Her gün açık.
Höyük Efes’in hemen yanı başında bulunuyor ve Eski Smyrna olarak biliniyor. Höyük Efes Müzesi araştırmacılar tarafından tesadüfen bulunmuş. Yapılan kazı çalışmalarında bölgenin yerleşim tarihine ışık tutacak nitelikte kalıntılara ve eşyalara rastlanmış.
Menemen’in hemen kuzeyinde bulunan Larissa Batı Anadolu’da yapılan araştırmalar arasında en yararlı olanlardan. Larissa’daki buluntular, Aeol mimarlığının bugüne kadar bilinen en güzel örnekleri arasında yer alıyor. Kentin kuruluşunun Cilalı Taş Devri'ne kadar uzanıyor. Ege Bölgesi'nin en eski kentlerinden biri olan Larissa, Homeros'un kaynaklarına göre Troya Savaşı'na katılmışlar ve Helenlere karşı Troya'nın yanında yer almışlar.
İzmir'in en eski yapılarından biri olan kilise, Aziz Yuhanna'nın ilk öğrencilerinden olan İzmir Piskoposu St. Polikarp'a ithaf edilmiş. Kilise 1625 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın izni ile yapılmış. 1680'deki büyük yangından sonra ise onarım görmüş. 1775 yılında Osmanlı makamlarının izni ve 16. Louis'in desteği ile yeniden restore edilerek üç nefli bir bazilika şeklini almış. Yapı, 1892-98 yılları arasında yapılan restorasyon esnasında şapellerle genişletilerek dekore edilmiş. Geçen yüzyılın sonlarında, İzmir'de yaşamış olan genç Fransız sanatçı, ressam, mimar Raymond C. Pere, St. Polikarp'ın yaşam öyküsünü kilisenin içinde yapmış olduğu fresklere yansıtmış.
Ücretsiz
Açık olduğu günler
Pazar günleri hariç, 15.00-17.00.
İzmir’i doyasıya keşfetmeye devam etmek istersen İzmir’de gezilecek yerler listesine de göz at!