Kafkasların incisi Azerbaycan zengin kültürü, eşsiz doğal güzellikleri ve tarihî dokusuyla ön plana çıkan birçok etkileyici şehre ev sahipliği yapıyor. Başkent Bakü’den masalsı dağ köylerine kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu şehirler, tarihî yapılar, sanat eserleri ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Hem modern şehir yaşantısının hem de geleneksel yaşam tarzının izlerini taşıyan Azerbaycan şehirleri, ziyaretçilerine farklı kültürel dokuları ve eşsiz manzaraları bir arada sunuyor.
Bakü, Hazar Denizi kıyısında yer alan ve Azerbaycan’ın başkenti olan dinamik bir kültür ve ticaret merkezi olarak öne çıkıyor. Kökleri Orta Çağ'a kadar uzanan bu şehir, tarih ve modernizmi iç içe yaşıyor. Bakü'nün tarihî merkezini oluşturan İçeri Şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor. Bu bölgede, 12. yüzyılda inşa edilmiş Şirvanşahlar Sarayı ve aynı dönemin önemli yapılarından Kız Kulesi yer alıyor. Hem mimarisi hem de tarihî ile bu yapılar ziyaretçilerine geçmişin izlerini sunuyor.
Kentin diğer bir turistik noktası olan Alev Kuleleri (Flame Towers), Bakü’nün modern yüzünü temsil ediyor. Bu kuleler, geceleri yanan ışıklarıyla alev motifini canlandırarak şehrin siluetini zenginleştiriyor. Ayrıca, Bakü Bulvarı deniz kıyısında uzanan geniş bir yürüyüş alanı sunarak hem manzara hem de çeşitli dinlence alanları sağlıyor. Bununla birlikte zerdüştlük inancından kalan Ateşgah da ilginç ziyaret noktalarından birisi olabilir. Tarihî ve modern yapıları bir arada sunan Bakü, kültürel çeşitliliği ve misafirperverliği ile öne çıkıyor.
Şeki, Azerbaycan’ın kuzeybatısında yer alan ve Tarihî İpek Yolu üzerinde bulunan bir şehir olarak kültürel mirası ve doğal güzellikleri ile öne çıkıyor. Dağların eteklerinde kurulu bu kent, geçmişten günümüze taşıdığı tarihî yapıları ile dikkat çekiyor. Şeki hanlarının yaşadığı Şeki Han Sarayı, şehrin en önemli yapılarından biri olarak tanınıyor. 18. yüzyılda inşa edilen bu saray, şehrin kültürel kimliğinin sembolü olarak kabul ediliyor. Saray özellikle şebeke vitrayları ile ünlü. Bu vitraylar, sarayın iç mekanlarını renklendirirken mimariye sanatsal bir katkı sağlıyor.
Şeki’de yer alan Karavansaray, dönemin ticaret yollarında önemli bir durak olarak kullanılan bir yapı olarak öne çıkıyor. İçinde bulunan geniş avlu ve taş yapısı, ziyaretçilere tarihi bir atmosfer sunuyor. Aynı zamanda Şeki’nin eski çarşısında yer alan küçük atölyeler ve geleneksel el sanatları da kentin kültürel zenginliğini gözler önüne seriyor.
Gabala, Azerbaycan’ın kuzeyinde dağlar ve ormanlarla çevrili olan bir şehir olarak doğal güzellikleri ve tarihî yapıları ile öne çıkıyor. Antik dönemlerde Kafkas Albanyası’nın başkenti olarak bilinen bu kent, tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yaptı. Gabala’da yer alan antik kalıntılar ve arkeolojik alanlar şehrin geçmişine ışık tutuyor. Eski Gabala harabeleri, bu kadim geçmişin izlerini taşıyan önemli tarihî alanlardan biri olarak göze çarpıyor.
Şehir, tarihi kalıntılarının yanı sıra doğal güzellikleri ile de tanınıyor. Gabala’nın yakınlarındaki Nohur Gölü, yemyeşil doğası ve huzurlu atmosferi ile ziyaretçilerine keyifli bir manzara sunuyor. Ayrıca, kentin çevresinde yükselen Tufandağ, doğa sporları ve kış turizmi için önemli bir merkez haline geldi. Kışın kayak ve snowboard yapma imkânı sunarken yaz aylarında dağ yürüyüşleri için ideal bir bölge oluyor.
Azerbaycan’ın en eski şehirlerinden olan Gence, köklü tarihî ve kültürel dokusuyla öne çıkıyor. Kuruluşunun 6. yüzyıla dayandığı bilinen bu kent, birçok tarihi yapıyı barındırıyor. Şehirde bulunan Cavad Han Türbesi, Gence’nin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir yere sahip olan Cavad Han’ın anısına yapılan bir yer.
Şah Abbas Camii, Gence’deki en dikkat çekici tarihî yapılardan biri. 1606 yılında inşa edilen cami, dönemin mimari tarzını yansıtan zarif detayları ile göz dolduruyor. Ayrıca Nizami Gencevi’nin anıt mezarı, Azerbaycan edebiyatının önemli isimlerinden olan Nizami’ye duyulan saygıyı temsil ediyor. Bu mezar, şairin eserleri ve yaşadığı döneme dair bilgi edinmek isteyen ziyaretçilerin uğrak noktası olabiliyor.
Kentte yer alan Aleksandr Nevski Katedrali de burada önemli ziyaret noktalarından birini oluşturuyor. Müslüman ve Ortodoksların bağışları ile Bizans mimarisine uygun olarak yapılan Rus Ortodoks Kilisesi özellikle Pazar günleri yapılan ibadet ile kapılarını meraklılarına açıyor. Bununla birlikte Gence kentinde bulunan ve yaklaşık olarak 50 bin cam şişeden yapılan Şişe Ev de görülebilir. Bu ev İkinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetmiş olan bir aile üyesinin anısına yapılmış ve bugün birçok kişiyi ağırlıyor.
Nahçıvan, Azerbaycan’ın özerk bir bölgesi olarak zengin tarihî ve kültürel mirası ile tanınıyor. Kökleri antik çağlara kadar uzanan kent, geçmişin izlerini taşıyan önemli yapılara ev sahipliği yapıyor. Şehirdeki en dikkat çekici yerlerden biri olan Mömine Hatun Türbesi, 12. yüzyılda inşa edilmiş ve İslam mimarisinin zarif örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.
Nahçıvan’da bulunan ve Orta Çağ’dan günümüze ulaşan Garabaghlar Türbesi de bölgenin mimari estetiğini yansıtıyor. Anıtsal bir yapı olan bu türbe, süslemeleri ve işçilik detaylarıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Aynı zamanda, Eshabi-Kehf Mağarası da dini ve tarihî önemi ile bölgenin öne çıkan ziyaret noktalarından birini oluşturuyor. Rivayetlere göre, mağarada geçen mistik olaylar, Eshabi-Kehf’in Nahçıvan’da bulunmasına dayandırılıyor.
Kafkas Dağları’nın eteklerinde yer alan Guba, Azerbaycan’ın doğal güzellikleri ve tarihî dokusuyla öne çıkan bir kenti. Şehirdeki en önemli yapılardan biri olan Sakine Hanım Camii, 19. yüzyılda inşa edilmiş ve döneminin mimari özelliklerini yansıtan özgün bir eser olarak dikkat çekiyor. Bu cami, mimarisindeki zarif detaylarla Guba’nın tarihine ışık tutuyor.
Guba’nın bir diğer tarihî değeri olan ve Yahudi kültürünü yansıtan Kırmızı Kasaba bölgesi, Yahudi nüfusunun yoğun olarak yaşadığı ender yerlerden biri olarak tanınıyor ve tarihî sinagogları ile ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Ayrıca, kentte bulunan Guba Soykırım Anıtı da tarihî bir döneme tanıklık eden etkileyici yapılardan biri olarak öne çıkıyor.
Azerbaycan’ın en eski yerleşimlerinden biri olan Şamahı, zengin tarihî ve kültürel mirasıyla tanınıyor. Tarihî İpek Yolu üzerinde yer alan bu kent, yüzyıllar boyunca önemli bir ticaret merkezi olmayı başardı. Şehirdeki en dikkat çekici yapılardan biri olan Şamahı Cuma Camii, 8. yüzyılda inşa edilmiş ve Kafkasya'nın en eski camilerinden biri olarak biliniyor. Bu yapı, mimarisi ve dayanıklılığı ile ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Şamahı’da yer alan Yeddi Gumbaz (Yedi Kubbe) Türbesi, eski Şirvan hanlarının mezarlarının bulunduğu tarihî bir anıt mezar olarak öne çıkıyor. 18. yüzyılda yapılan bu türbe, bölgenin mimari ve kültürel tarihine ışık tutuyor.
Şamahı aynı zamanda ünlü astronom ve matematikçi Nasiruddin Tusi’nin gözlemevinin bulunduğu kent olarak da biliniyor. Şamahı’nın sahip olduğu bu tarihî ve kültürel yapılar, ziyaretçilere geçmişin izlerini sunarak kenti keşfetme fırsatı veriyor.
Kafkaslar’ın incisi olarak anılan Şuşa, Azerbaycan’ın kültürel ve tarihî zenginliklerini barındıran özel bir şehir. 18. yüzyılda Karabağ Hanlığı Dönemi’nde kurulan Şuşa, stratejik konumu ve doğal güzellikleri ile de dikkat çekiyor. Şehirdeki en önemli yapılardan biri olan Şuşa Kalesi, kent savunması için inşa edildi ve dönemin mimari detaylarını günümüze taşıyor.
Şuşa’nın kültürel yapılarından biri olan Yukarı Gövher Ağa Camii (Yukhari Govhar Agha Camii), 19. yüzyılda inşa edilmiş. Bu cami, klasik Azeri mimarisinin güzel bir örneği olarak kentin simgelerinden biri hâline gelmiş durumda. Şehirdeki Natavan Evi ise Azerbaycan edebiyatının ünlü şairlerinden Hurşid Banu Natavan’a ait ve şehir tarihine ışık tutan önemli bir yapı olarak öne çıkıyor. Şuşa’da ayrıca, Azerbaycan’ın ünlü müzisyeni Üzeyir Hacıbeyov’un anısına yapılmış bir müze bulunuyor. Bu müze, kültürel mirası yaşatmaya devam ediyor.
Azerbaycan’ın güneyinde, Hazar Denizi kıyısında yer alan Lenkaran, zengin tarihî geçmişi ve doğal güzellikleri ile bilinen bir kent. Farklı kültürlerin izlerini taşıyan bu şehirde, geçmişten günümüze ulaşan birçok tarihî yapı bulunuyor. Kentin en dikkat çekici yapılarından biri olan Lenkaran Kalesi, 18. yüzyılda inşa edildi ve şehrin stratejik önemini yansıtıyor.
Lenkeran’da ayrıca, şehrin kültürel mirasının parçası olan Boyuk ve Kichik Bazar Camileri yer alıyor. Bu camiler, şehrin İslam tarihine tanıklık ediyor. Şehirden batıya doğru kısa bir yolculukla ulaşılabilen Hirkan Milli Parkı, bölgeye özgü flora ve fauna çeşitliliği ile doğaseverlerin ilgisini çekiyor. Özellikle, bölgede yetişen “demir ağacı” olarak bilinen Parrotia ağacı, yerel efsanelerde de önemli bir yere sahip.
Kür Nehri’nin kıyısında yer alan Mingachevir, Azerbaycan’ın enerji merkezi olarak bilinen modern bir şehir. Mingachevir’deki tarihî miraslardan biri olan antik kervansaray kalıntıları, İpek Yolu Dönemi’ne dayanan ticari hareketliliğin izlerini taşıyor. Bu kalıntılar, geçmişte bölgenin stratejik ve ticari önemini vurgulayan yapılar arasında yer alıyor. Şehirde ayrıca, 4. yüzyıldan kalma Alban Kilisesi kalıntıları da bulunuyor. Bu kalıntılar, bölgenin kadim dini ve kültürel çeşitliliğini gözler önüne seriyor.
Doğal güzellikler bakımından da zengin olan Mingachevir, çevresindeki göletler ve nehir kıyıları ile dinlenme alanları sunuyor. Mingachevir Gölü, su sporları ve balıkçılık gibi etkinliklerle ziyaretçilere keyifli bir vakit geçirme imkanı tanıyor.
Astara, Azerbaycan'ın güney sınırında, İran’a komşu küçük bir sahil kenti olarak, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Hazar Denizi kıyısında bulunan şehir, çevresindeki doğal güzellikler ve kültürel yapılarla ziyaretçileri kendine çekiyor. Kentin en dikkat çeken tarihî yapılarından biri, yerel halkın tarihî hamam olarak adlandırdığı eski bir Osmanlı hamamı ve geleneksel mimarisiyle bölgenin kültürel dokusunu yansıtıyor.
Hirkan Milli Parkı'nın bir bölümü Astara sınırları içinde bulunuyor. Bu park, endemik bitki türleri ve zengin hayvan popülasyonu ile doğaseverlerin ilgisini çeken bir yer olarak biliniyor.
Astara’nın kıyısında yer alan sahil şeridi, özellikle Hazar Denizi manzarasıyla doğa yürüyüşleri ve dinlenmek isteyenler için huzurlu bir alan sunuyor. Aynı zamanda, şehre özgü termal kaynaklar, şifalı sularıyla dikkat çekiyor. Bu doğal kaynaklar, şehrin sağlık turizmine olan katkısını artırıyor.
Azerbaycan’ın kuzeyinde, Dağıstan sınırına yakın bir konumda yer alan Kusar, doğası ve kültürel yapısıyla dikkat çeken bir şehir. Kafkas Dağları’nın eteğinde yer alan bu kent, doğa sporları ve tarihî mekanları ile turistlerin ilgisini çekiyor. Kusar’da bulunan en önemli tarihî yapılardan biri olan Şeyh Cüneyd Türbesi, 16. yüzyılda inşa edilmiş ve Safeviler Dönemi’nden kalma bir eser.
Kusar’ın yakınında yer alan Şahdağ Turizm Merkezi, bölgenin doğal güzelliklerini keşfetmek ve kış sporları yapmak isteyenler için bir cazibe merkezidir. Ayrıca, kentin çevresindeki Qalacıq ve Yergüc köyleri, eski Azerbaycan mimarisinin izlerini taşıyan taş evleri ile kültürel bir zenginlik sunuyor. Şehir merkezine yakın konumda bulunan Kusar Tarih Müzesi, bölgenin tarihine ve kültürel gelişimine dair önemli eserleri sergiliyor.
Azerbaycan’ın kuzeybatısında yer alan Zakatala, zengin doğası ve tarihi yapıları ile öne çıkan bir yer. Dağlık coğrafyası ve yeşil alanlarıyla öne çıkan Zakatala, aynı zamanda kültürel mirasıyla da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Şehirdeki Zakatala Kalesi, 19. yüzyılda Ruslar tarafından inşa edildi. Bu kale bölgenin stratejik önemini yansıtan tarihi bir yapı olduğu için her yıl birçok kişi tarafından ziyaret edilebiliyor.
Zakatala’da yer alan Tarih ve Kültür Müzesi, bölgedeki arkeolojik buluntuları ve kültürel mirası sergiliyor. Bu müze, şehrin tarihi gelişimine dair geniş bir perspektif sunuyor. Ayrıca, Zakatala’nın çevresindeki doğal alanlardan biri olan Zakatala Devlet Tabiat Koruma Alanı, bölgedeki endemik bitkiler ve zengin hayvan türleri ile doğaseverlerin ilgisini çekiyor. Şehir merkezine yakın konumda bulunan eski cami ve tarihî binalar, Zakatala’nın kültürel zenginliğini yansıtıyor.
Azerbaycan’ın güneyinde yer alan Masallı, doğal güzellikleri ve kaplıcaları ile tanınan bir şehirdir. Yeşilin ve suyun iç içe geçtiği bu kent, sağlık turizmi açısından da önemli bir yere sahiptir. Masallı’daki İstisu Kaplıcaları, doğal termal kaynakları ile hem yerel halk hem de ziyaretçiler için şifa bulma ve dinlenme noktası olarak öne çıkıyor. Bu kaplıcalar, mineral zenginliği ve tedavi edici özellikleriyle biliniyor. Kentteki Tarih ve Kültür Müzesi ise bölgenin geçmişine dair arkeolojik eserleri sergiliyor. Masallı, doğal güzellikleri, termal kaynakları ve tarihî yapıları ile ziyaretçilerine kültürel bir deneyim yaşatıyor.
Talış Dağları’nın yüksek kesimlerinde, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bir Azerbaycan kenti olan Lerik, özellikle uzun ömürlü sakinleri ve antik dönemlere uzanan tarihi ile tanınıyor. Lerik’in en dikkat çekici tarihî alanlarından biri olan Buzeyir Mağarası, burada Taş Devri’ne ait izler bulunuyor. Bu mağara, bölgedeki en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyor ve tarih meraklıları için bir cazibe merkezi oluşturabiliyor.
Lerik’in tarihî yapıları arasında yer alan Babagil Türbesi ise, Safavi Dönemi’ne ait bir ziyaret noktası olarak dini ve kültürel önem taşıyor. Yüksek dağların eteğinde yer alan Qizyurdu ve Baba İsa türbeleri, bölgenin tarihî ve mistik dokusuna katkı sağlıyor. Kentte bulunan Uzun Ömür Müzesi, bölgedeki uzun yaşam hikayelerini merak edenler için ilgi çekici bir ziyaret noktası.
Azerbaycan’ın kuzeybatısında yer alan İsmayıllı, tarihî ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir turistik destinasyon. Şirvan bölgesinin dağlık alanında konumlanan bu ilçe, antik Alban Krallığı Dönemi’nden miras kalan izlerle dolu. Tarihî zenginliğiyle dikkat çeken İsmayıllı'da en ilgi çekici yapılar arasında 7. yüzyılda Alban hükümdarı Cavanşir tarafından yaptırıldığı düşünülen Cavanşir Kalesi bulunuyor. Bu yapı, Talıstan köyü yakınlarında Aghchay Nehri kenarında yer alıyor ve bölgenin kadim geçmişine tanıklık ediyor.
İsmayıllı’daki Lahij ve Basgal köyleri, geleneksel el sanatları ve tarihi taş sokaklarıyla zamanın izlerini yaşatıyor. Basgal, özellikle İpek Yolu Dönemi’nde önemli bir yerleşim yeri olarak biliniyor ve UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Lahij ise bakır işçiliği ve kendine has mimarisiyle tanınıyor. Şahdağ Milli Parkı’nın bir kısmını barındıran İsmayıllı, yürüyüş rotaları ve zengin fauna ile doğa tutkunları için cazip bir noktada. Alanda kızıl geyik, vaşak ve dağ keçisi gibi türler korunuyor.
Şabran, Azerbaycan’ın tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir bölgesi olarak yerini alıyor. Antik dönemlerden itibaren farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan kentte en bilinen tarihî alanlarından biri olan eski Şabran Şehri (Şabran Qedim Şeher) kalıntıları geniş bir tarihi gözler önüne seriyor. Orta Çağ’dan kalma surlar ve savunma yapılarının da bulunduğu bölgede, aynı zamanda bölgede İpek Yolu’nun etkileri görülüyor.
Kentte dikkat çeken bir diğer alan, meşhur Şabran Kalesi kalıntıları da birçok kişi tarafından ziyaret ediliyor. Kalenin stratejik bir noktada inşa edilmiş olması, buranın geçmişte askeri ve ticari açıdan ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Doğal güzellikleriyle de öne çıkan Şabran, doğaseverlerin uğrak yerlerinden biri oluyor. Kent, hem tarihî yapıları hem de doğasıyla ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunuyor.
Beylagan, Azerbaycan’ın Mil-Mugan bölgesinde, ticaret yollarının kesiştiği tarihî bir kent olarak biliniyor. Antik çağlardan beri yerleşim yer olarak kullanılan bu bölge, tarih sayfalarına ilk olarak 5. yüzyılda girmiş ve İpek Yolu’nun önemli durakları arasında yer almayı başarmış. Beylagan’ın tarihî izleri arasında Oranqala, eski Beylagan kenti kalıntıları ve çeşitli arkeolojik buluntular yer alıyor. Oranqala, özellikle ilk yerleşim yerlerinden biri olarak dikkat çekerken, kültürel zenginliğini de gözler önüne seriyor.
Kent, 13. yüzyılda Moğol istilasıyla büyük bir yıkım yaşasa da 14. yüzyılda Timur tarafından yeniden yapılandırıldığı için günümüze kadar gelmeyi başardı. Bölgede günümüze ulaşan en önemli dini yapılar arasında 17-18. yüzyıllarda inşa edilmiş Hazreti Çarşis Türbesi (Cərcis Peyğəmbər Ziyarətgahı) bulunuyor. Ayrıca Beylagan’daki Dunyamallar ve Amine Hatun gibi camiler de yerel kültürün izlerini taşıyor.
Azerbaycan'ın kuzeybatısında yer alan Kah, hem doğal güzellikleri hem de zengin tarihiyle tanınıyor. Tarihi, Antik Çağ’dan bu yana çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaparak şekillenen Kah, Kakheti-Hereti Krallığı ve Kafkas Arnavutluğu gibi eski devletlerin etkilerini barındırıyor.
Kentte öne çıkan tarihî alanlardan biri olan ve Kafkas Arnavutluğu Dönemi’nde inşa edilen kiliselerden Saint George Kilisesi, Kah'ın diğer ilgi çekici yapılarından biri olması ile biliniyor. Burada 16. yüzyılda Safevi hükümdarı Şah Tahmasp’ın talimatıyla kurulan Ilısu Sultanlığı’nın izleri yakınlarda yer alan ve aynı ismi günümüzde de taşıyan Ilısu Köyü’nde sürülebilir. Tarih meraklıları özellikle bu köye giderek bu sultanlığın izini sürebilir.
Doğaseverler için Kah’ın etrafındaki Ilısu Doğa Koruma Alanı dikkat çekici bir rota olabilir. Zengin bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla ünlü bu bölge, yürüyüş ve doğa fotoğrafçılığı için ideal bir alan sunabiliyor.
Azerbaycan'ın kuzeybatısında yer alan Tovuz, doğal güzellikleri ve tarihî dokusuyla öne çıkıyor. Dağlık arazilerden ırmaklara kadar çeşitli coğrafi özellikler barındıran Tovuz, hem doğa hem de tarih meraklılarına hitap ediyor. Bölgedeki en eski yerleşim alanlarından biri olan Göytepe Arkeoloji Parkı, Neolitik Dönemi’ne kadar uzanan bir arkeolojik alan olarak keşfedilmiş ve günümüzde kazılarla tarihî bilgiler sunuyor.
Kentteki tarihi eserlerden biri de Ozan Aşık Müzesi burası Azerbaycan’ın zengin ozanlık kültürünü tanıtıyor. Ayrıca, Tovuz’da kurulan Haydar Aliyev Merkezi ve Tarih ve Yerel Kültür Müzesi, bölgenin geçmişine dair önemli eserler sergiliyor.
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün güneybatısında yer alan Gobustan, tarihin en eski izlerini taşıyan eşsiz bir kültürel miras olarak tanınıyor. Gobustan Devlet Tarihi ve Sanat Rezervi, M.Ö. 20 bin yıllarına kadar uzanan kaya çizimleriyle dolu bir alan. Bu kaya resimlerinde av sahneleri, dans eden figürler ve doğa betimlemeleri yer alıyor.
Gobustan’ın diğer dikkat çeken diğer unsurları arasında yer alan ve Gaval Taşı olarak bilinen müzik yapan taşları, dokunulduğunda vurmalı çalgı gibi sesler çıkarması ile ünlü. Bu özelliği sebebiyle bu taşlar da çok sayıda ziyaretçiyi etkiliyor. Ayrıca, dünyada sayılı olan çamur volkanlarının üç yüz tanesi Kobustan’da bulunuyor. Özellikle sağlık turizmi kapsamında birçok kişi bu çamur volkanlarını ziyaret edip, şifa arıyor. Gobustan'da Romalılara ait olduğu bilinen ve MS 1. yüzyıla tarihlenen bir yazıt da yer alıyor. Bu, yazıtlar Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en uzak sınırlarına kadar ulaştığını gösteren belge niteliğinde.
Azerbaycan seyahatin sırasında başkent Bakü’yü keşfedeceğin Bakü’de gezilecek yerler rehberin bu linkte!