Diyarbakır tarih boyunca Asurlar, Urartular, Artuklu ve Osmanlı İmparatorluğuna ev sahipliği yapmış köklü bir tarihi geçmişe sahip bir şehir olarak karşımıza çıkıyor.
Her köşesinde başka bir tarihi hazine gizleyen şehirde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren görkemli Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçelerini yakından görebilir; Çin Seddi’nden sonra 5 kilometre uzunluğuyla dünyanın en uzun sur duvarları olan Diyarbakır surlarıyla büyüleyici bir manzara sunan şehirde avcı toplayıcılıktan ilk yerleşik hayata geçen insanlardan günümüze kalan Amida Höyük, Hasuni Mağaraları ve Hilar Mağaraları gibi dünya çapında öneme sahip yerleri de keşfe çıkabilirsin.
Her yıl tarih, kültür ve arkeoloji meraklılarının ziyaret ettiği Diyarbakır yazımıza geçmeden önce şehre gideceklerin bize en çok sorduğu birkaç soruyu senin için yanıtlamaya geldik.
Diyarbakır’da ne yenir?
Diyarbakır zengin bir mutfağa sahip. Seyahatin sırasında mumbar dolması, patlıcan dizme, cartlak kebabı, kaburga dolması, mahlepli Diyarbakır çöreği ve ayvalı kavurmanın mutlaka tadına bakmalısın.
Diyarbakır’ın meşhur tatlısı nedir?
Diyarbakır denilince akla ilk gelenlerden olan burma kadayıf tadına bakmadan dönmemen gereken bir tatlı. Her damak zevkine hitap eden bu tatlının fıstıklı, cevizli, kaymaklı veya peynirli hazırlanabiliyor.
Diyarbakır’dan hediye olarak ne alınır?
Seyahatin sırasında sevdiklerine ve kendine hasır bilezik, dokuma halı, örgü peynir, gerdanlık veya İpek kumaş alabilirsin.
15. yüzyıl Akkoyunlular dönemi mimari şaheseri olan iki katlı Gazi Köşkü, I. Dünya Savaşı sırasında 16. Kolordu Komutanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün bir dönem karargâh olarak da kullandığı çarpıcı bir mimari yapı. 1916 yılında da Atatürk'ün bir dönem konakladığı köşk, 1937 yılında belediye tarafından satın alınarak Atatürk'ün armağan edildi. Günümüzde müze olarak hizmet veren Gazi Köşkü, Diyarbakır'ın yerel mimari özelliklerini yansıtan siyah ve beyaz bazalt kesme taşlar ile inşa edilmiş mimari ve zengin koleksiyonlarıyla çok ziyaret ediliyor.
Gazi Köşkü, odalarını süsleyen Mustafa Kemal Atatürk'ün kişisel eşyalarından Diyarbakır'ın paha biçilmez antikaları ve el sanatı ürünlerine kadar pek çok objeyi görebileceğiniz zengin koleksiyonlarıyla ziyaretçileri büyülüyor. Haftanın her günü 08:30 ile 23:00 arasında bu etkileyici köşkü ziyaret ederek hem etkileyici sergileri inceleyebilir hem de köşkün asırlık ağaçlarıyla süslü geniş avlusunda yorgunluk atabilirsiniz.
Açık olduğu saatler
Diyarbakır'ın ilk yerleşim bölgelerini de kapsayan İçkale, 1524 ile 1526 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman döneminde, klasik Osmanlı mimari tarzda tekrar inşa edilmiş bir şaheser. 5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır surları içinde uzanan, 20 tane burcu ve 4 etkileyici kapısıyla hem tarih hem de fotoğraf meraklılarının en sık ziyaret ettiği yerlerden olan İçkale, 2005 yılında aslına uygun olarak restore edilerek turizme kazandırıldı.
Dünyaca ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğup büyüdüğü tarihi konak, günümüzde şehrin en çok ziyaret edilen müzelerinden birine ev sahipliği yapıyor. 1733 yılında Diyarbakır'a özgü bir mimariyle bazalt ve kalker taşlar kullanılarak inşa edilen konak, çarpıcı ahşap doğramalarıyla da görülmeye değer bir manzara sunuyor.
Tarihi konağın dönem mobilyaları ile süslenmiş 14 tane odasını gezerek Cahit Sıtkı Tarancı'nın kişisel eşyalarından şiirlerine, değerli antikalardan el sanatı eserlerine kadar pek çok objeyle süslü sergileri inceleyebilirsin.Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, hem mimarisi hem de Diyarbakır'ın binlerce yıllık kültürünü gözler önüne seren zengin etnografya bölümü ile ziyaret edilmeye değer yerler arasında.
Ünlü yazar ve sosyolog Ziya Gökalp'in 1876 yılında doğduğu ev, 1956 yılında aslına uygun olarak restore edilerek müze haline getirildi. Diyarbakır'ın en güzel yapılarından biri olan ve 1806 yılında bazalt taşlarla iki katlı olarak inşa edilen konağın otantik dekorasyonlarla süslü odalarında yazarın kişisel eşyalarından tarihi belgelere, dönem mobilyalarından antikalara kadar pek çok objeyi inceleyebilirsin. Geniş avlusunda harika fotoğraflar çekebileceğin, Osmanlı döneminde Diyarbakır’da yapılan en güzel sivil mimari örneklerinden biri olarak kabul edilen konak, hem zengin koleksiyonları hem de büyüleyici mimarisiyle görülmeye değer güzellikte.
Şehrin en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Diyarbakır Kent Müzesi, büyüleyici güzellikteki Cemil Paşa Konağı’nın taş ve ahşap mimarili odalarında zengin koleksiyonlarıyla çok ilgi görüyor. Diyarbakır’ın binlerce yıllık zengin kültürel yapısını gözler önüne serecek olan kent müzesi, 1500'den fazla esere ev sahipliği yapıyor.
Bölgede hakimiyet kuran pek çok medeniyetlerin dinleri, gelenekleri, görenekleri, sosyal yaşam tarzları, yemek kültürleri ve kentsel gelişim süreçlerini görebileceğin Diyarbakır Kent Müzesi’nde ulusal kütüphane, kafe, sinema salon ve çocuklar için atölyeler gibi farklı bölümler de hizmet veriyor. Etkileyici görsel ve işitsel koleksiyonlarıyla da dikkat çeken kent müzesi, Diyarbakır seyahatinde mutlaka uğraman gereken yerler arasında.
Diyarbakır'ın en ünlü şairlerinden biri olan Ahmet Arif'in anısına 120 yıllık büyüleyici bir Diyarbakır konağının restore edilmesi ile hizmete açılan Ahmet Arif Edebiyat Müzesi, zengin koleksiyonlarıyla her yıl binlerce kişiyi kendine çekiyor. 2011 yılından beri yüz binlerce kişinin gezdiği, siyah bazalt taşlarla inşa edilmiş konağın dönem mobilyalarıyla süslü odalarında şairin kişisel eşyaları, el yazması şiirleri, resimleri ve fotoğraflarının yanı sıra Diyarbakır’da yetişmiş birçok ünlü şair, yazar ve sanatçıların eserlerini de inceleme şansı bulabilirsin.
Binlerce kitaplık zengin kütüphanesiyle de dikkat çeken Ahmet Arif Edebiyat Müzesi’nin asırlık ağaçlarla süslü taş avlusunda çayını yudumlayarak, harika fotoğraflar çekebilirsin.
Şehrin en önemli simgesi ve tarihi hazinesi olan Diyarbakır Kalesi, turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri. 9000 yıllık olduğu tahmin edilen ve yaklaşık 5 kilometrelik sur duvarlarıyla Çin Seddi'nin ardından dünyanın en uzun ve geniş savunma duvarıyla ünlü olan Diyarbakır Kalesi, 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edildi.
Dağ Kapı (Harput Kapısı), Urfa Kapı (Rum Kapısı), Mardin Kapı ve Yeni Kapı (Şat Kapı) isimli 4 tane girişi bulunan, ayrıca İçkale ve Dışkale olarak iki bölüme ayrılan Diyarbakır Kalesi; ilk olarak M.Ö. 2000'li yıllarda Hurriler döneminde yapımına başlanan ve Roma döneminde de inşaatı devam eden devasa suları, birbirinden güzel taş oymalarıyla süslü anıtsal kapıları ve ev sahipliği yaptığı konaklarıyla hem fotoğraf safarileri hem de tarih ve kültür turlarının değişmez adreslerinden.
Diyarbakır'ın tarihi yapılarında yaygın olarak kullanılan siyah bazalt taşlarla inşa edilen ve 82 tane burca sahip olan Diyarbakır Kalesi’nin bazı bölümleri de günümüzde güzel sanatlar galerisi olarak kullanılıyor. Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden de izler taşıyan, her dönem çeşitli eklemeler yapılarak geliştirilen Diyarbakır Kalesi’nin şehrin başka bir ünlü doğal güzelliği olan Hevsel Bahçeleri ile birlikte keşfe çıkabilirsin.
Diyarbakır'ın en çok ziyaret edilen yerlerinden Sur ilçesinde 1888 ile 1902 yılları arasında Cemil Paşa tarafından inşa ettirilen Cemil Paşa Konağı, hem en etkileyici mimarisi hem de ev sahipliği yaptığı eserlerle ziyaret edilmeye değer yerlerden. 2000 metrekarelik geniş bir alan üzerine siyah bazalt taşlarla inşa edilen konak, haremlik ve selamlık bölümlerinin yanı sıra asırlık çınar ağaçlarının süslediği geniş avlusu da fotoğrafçıların yanı sıra tarih ve kültür meraklılarını kendine çekiyor. Aslına uygun olarak restore edilerek kent müzesi haline getirilen Cemil Paşa Konağı’nın dönem mobilyalarıyla süslü odalarında 500 belge, 450 siyah beyaz fotoğraf, 235 eser ve 260 etüt eseri inceleyerek Diyarbakır'ın binlerce yıllık kent kültürü hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsin.
1936 yılında Zinciriye Medresesi içerisinde açılan ve 1985 yılında yeni binasına taşınan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, medeniyetlerin buluşma noktası Diyarbakır ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen binlerce paha biçilmez esere ev sahipliği yapıyor.
Türkiye'nin en zengin arkeoloji müzelerinden biri olarak şehri gezen yerli ve yabancı turistleri kendine çeken Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde tarih öncesi çağlardan Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanan zengin koleksiyonları görme şansı bulabilirsin. 30.000’e yakın esere ev sahipliği yapan müzede Hitit, Asur ve Artuklular dönemlerinden kalan sikkeleri de yakından görebilirsin. Arkeoloji sergilerinin yanı sıra zengin etnografya koleksiyonlarıyla da dikkat çeken Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nin binası da görülmeye değer bir mimari şaheser.
Diyarbakır'ın tarihi simgelerinden Ulu Camii’nin doğusunda 1572 ile 1575 yılları arasında inşa edilen Hasan Paşa Hanı, şehrin en güzel tarihi yapılarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
klasik Osmanlı mimari özelliklerini görebileceğin tarihi yapı, görkemli sütunları ve kubbeli şadırvanıyla da harika bir manzara sunuyor. İçerisinde yöresel Diyarbakır lezzetlerini tadabileceğin restoranları, onlarca çeşit organik ürünle kahvaltı yapabileceğin kafeleri, sahafları ve çayını yudumlayarak yorgunluk atabileceğin çay bahçelerinin bulunduğu han2 katlı olarak ve geniş bir avluya sahip.
Haftanın her günü 07.00-21.00
Diyarbakır’ın onlarca tarihi esere ev sahipliği yapan Sur ilçesinde görmeni önerdiğimiz başka bir önemli yapı da Sincariye Medresesi olarak da bilinen etkileyici Zinciriye Medresesi. Tam yapım tarihi bilinmemekle birlikte 1198 yılında veya 1236 yılından Eyyübi hükümdarı Melik Salih Necmettin döneminde inşa edildiği tahmin edilen yapı, şehrin simgesel yapılarından biri olan Diyarbakır Ulu Camii’ye kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alıyor.
Diyarbakır’ın pek çok yapısında kullanılan siyah ve beyaz kesme bazalt taşlarla inşa edilen Zinciriye Medresesi, geniş avlusu ve dini eğitimlerin verildiği taş odalarıyla görülmeye değer güzellikte. Döneminin en ünlü mimarlarından Nisa Ebu Dirhem’in bir şaheseri olan Zinciriye Medresesi, tarih ve kültür meraklarının yanı sıra mimariye ilgisi olanların da Diyarbakır’da ilk görmesi gereken büyüleyici yapıtlardan biri.
Onlarca tarihi ve doğal güzelliğe ev sahipliği yapan Diyarbakır'da yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri de Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun ikinci sur duvarı olan Diyarbakır surları. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen yaklaşık 5 kilometre uzunluğundaki devasa surlarda Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine uzanan pek çok medeniyetin izlerine rastlamak mümkün.
Şehrin pek çok tarihi yapısında olduğu gibi kesme bazalt taşlarla inşa edilen ve Karacadağ’dan Dicle Nehri’ne kadar uzanan Diyarbakır surlarının 1208 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Diyarbakır Kalesi'nin de bir bölümünü oluşturan surlarını keşfe çıkarken İçkale ve Dışkale bölümlerini gezebilir, surların koruduğu onlarca tarihi yapıyı gezebilir ve kulelerden Diyarbakır'ın en güzel panoramik fotoğraflarını çekebilirsin.
Birkaç
Diyarbakır'ın en ünlü doğal güzelliği olan Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri ile Diyarbakır Kalesi arasında büyük bir alana yayılıyor. Diyarbakır surları ve bahçe olarak iki farklı bölümden oluşan Hevsel Bahçeleri, aynı zamanda ev sahipliği yaptığı onlarca kuş türü ile Güney Anadolu Bölgesi’nin en büyük ve zengin kuş cenneti konumumda.
Özellikle göç mevsiminde binlerce kuşu bir arada görebileceğin ve yemyeşil doğal güzellikler arasında keyifli yürüyüşler yapabileceğin Hevsel Bahçeleri, büyüleyici güzelliğiyle 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine de dahil edildi. Diyarbakır'ın tarihi hazinelerini keşfettikten sonra doğanın içinde dinlendirici zaman geçirmek, zengin bitki ve yaşam çeşitliliği arasında harika fotoğraflar çekmek için Hevsel Bahçeleri’ne mutlaka uğramalısın.
Kale Camii, Nasiriyye Camii, Meşhed Camii ve Murtaza Paşa Camii isimleriyle de bilinen Hazreti Süleyman Camii, Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinin en özel yapılarından biri. Pek çok etkileyici camiye ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın en ilgi çeken camilerinden biri olan ve çevresindeki 27 tane türbe için de çok ziyaret edilen Hazreti Süleyman Camii, 1160 yılında İnaloğulları Beyliği döneminde inşa edilmiş ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından genişletilmiş.
4. Murat döneminde de çeşitli değişikliklere uğrayan tarihi cami, yıllar içinde de pek çok kez aslına uygun olarak yenilenmiş. Diyarbakır'ın İçkale bölgesinde, iki burç arasında inşa edilen dört köşeli minaresi ve siyah kesme taş mimarisiyle görülmeye değer bir mimari eser olan Hazreti Süleyman Camii’nin huzurlu atmosferinde mola verebilir ve yüzlerce yıldır hizmet vermeye devam eden caminin etkileyici tasarımını inceleyebilirsin.
1500 yılında Akkoyunlu döneminde inşa edilen Şeyh Mutahhar Camii, Diyarbakır’ın simgelerinden biri haline gelen dört ayaklı minaresi için sıkça ziyaret ediliyor. İslam'ın dört mezhebini yansıtmak amacıyla, siyah kesme bazalt taşlarla dört ayaklı olarak tasarlanan minare, camiye sonradan eklenmiş.
Anadolu'daki tek dört ayaklı minare olması ve Diyarbakır’ın tarihi manzarasını süsleyen çarpıcı manzarasıyla şehrin en çok fotoğraflanan yapılarından biri olan Dört Ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Camii, her yıl binlerce insanı kendine çekiyor. Bu ilham verici minareyi inceledikten sonra etkileyici dini motifler, hat sanatı örnekleri, taş ve ahşap oymalarla süslü Şeyh Mutahhar Camii’ni ziyaret ederek, yüzlerce yıldır hizmet vermeye devam eden tarihi yapıyı da inceleyebilirsin.
Din ve kültür kardeşliği merkezlerinden biri olan Diyarbakır'da mutlaka görmen gereken önemli bir şaheser de Diyarbakır Kilisesi olarak da bilinen Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi. Sur ilçesinin en çok ziyaret edilen tarihi hazinelerinden olan ve 300 yıl önce Ortodoks Süryaniler tarafından inşa edilen tarihi yapı, asırlık çınarlar ve rengarenk çiçeklerle süslü geniş bahçesiyle birlikte çarpıcı bir manzara sunuyor.
Diyarbakır'a özgü kesme siyah bazalt taşlarla inşa edilen, Bizans ve Roma döneminden de izler taşıyan Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi; iç mekanlarını süsleyen dini motifler, özel ışıklandırmalar ve dekorasyonlarla ziyaretçilerini büyülüyor. Çevresinde ünlü azizlerin türbeleri için de her yıl on binlerce kişinin ziyaret ettiği kilise, Diyarbakır’da düzenlenen inanç ve kültür turlarının da değişmez adreslerinden biri.
Açık olduğu saatler
Anadolu'da inşa edilmiş en eski cami olması ile ünlü Diyarbakır Ulu Camii; şehrin devasa surları olan Dağ Kapı ve Mardin Kapı arasında yer alan tarihi bir şaheser. 639 yılında bölgeye gelen Müslüman Araplar tarafından bölgenin en büyük dini mabetlerinden Martoma Kilisesi’nden camiye dönüştürülen yapı, Selçuklular dönemin de önemli değişikliklere uğrayarak kullanılmaya devam edildi. Uzun tarihi boyunca çeşitli eklemeler yapılan Diyarbakır Ulu Camii’ni gezerken hem Selçuklu hem de Osmanlı dönemi mimari özelliklerini bir arada görmen mümkün.
Diyarbakır’da yaygın olarak kullanılan siyah bazalt taşlarıyla tasarlanan ve geniş avlusunda harika fotoğraflar çekebileceğin Diyarbakır Ulu Camii, geniş alanında Halifeler Camii, Şafiiler Camii, Mesudiye Medresesi ve Zinciriye Medresesi gibi farklı pek çok yapıya da ev sahipliği yapıyor.
İslam dünyasında Şam’ın ünlü Emeviye Camii kadar büyük bir öneme sahip olan ve aynı zamanda İslam alemin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul gören Diyarbakır Ulu Camii; büyüleyici iç süslemeleri, mistik ve otantik atmosferiyle şehrin en çok ziyaret edilen tarihi hazinelerinden biri. Taş oymaları, yazıtları, aslan ve boğa kabartmalarıyla sanat meraklılarını da büyüleyen etkileyici cami, Diyarbakır’ı gezerken ilk uğraman gereken yerler arasında.
Pek çok ünlü türkü ve şiire konu olan Mardin Kapı, Diyarbakır Kalesi’nin dört ana kapısından biri. Halk arasında Tel Kapı olarak da bilinen ve kalenin güney bölümünde yer alan tarihi kapı, Mardin yoluna açılmasından ismini alıyor. Kitabesinde 909-910 yılları arasında yapıldığı anlaşılan, çarpıcı taş oyması süslemeleri ve sağlam mimarisiyle günümüze kadar sağlam kalan görkemli Mardin Kapı’yı çok yakın bir konumda bulunan etkileyici Keçi Burcu’yla birlikte de gezebilirsin.
Diyarbakır surlarının en büyük ve en eski burcu olmasıyla dikkat çeken Keçi Burcu, görkemli manzarasıyla yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Diyarbakır Kalesi’nin doğu bölümünde, özel olarak şekil verilmiş devasa bir kaya kütlesi üzerine inşa edilen Keçi Burcu’nun hangi tarihte yapıldığı ise hala tam olarak bilinmiyor.
1223 yılında onarım gören Keçi Burcu; Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar döneminde de eklemeler yapılarak kullanılan yapının, bir Bizans tapınağına da ev sahipliği yaptığı biliniyor. Diyarbakır surlarıyla birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, surların güvenliğini sağlamak ve gözetleme amacıyla inşa edildiği düşünülen Keçi Burcu, iki katlı olarak inşa edilmiş ve üst bölümü antik dönemlerde önemli etkinlikler için kullanılmış. Diyarbakır’ın kilometrelerce uzanan surlarını keşfe çıkarken devasa Keçi Burcu’na da uğramayı unutma.
Şehrin en eski parkı olan ve Yenişehir ilçesinde yer alan Anıt Park, kalabalık ve gürültüden uzaklaşarak dinlenebileceğin en özel yerlerden biri. 1964 yılında inşa edilen Atatürk Anıtı ve 1972 yılında tamamlanan Zafer Anıtı'nı yakından görebileceğin parkta birbirinden etkileyici anıtlar arasında keyifli bir yürüyüş yapabilirsin. Çiçeklerle süslü yürüyüş parkurları, çocuk oyun alanları, kır bahçeleri ve 1500 m2 süs havuzlarıyla yaz akşamlarının sevilen gezi alanlarından biri haline gelen Anıt Park’ta aynı zamanda Pamukkale travertenleri ve İçkale’deki ünlü Aslanlı Çeşme’nin bir örneğini bulunuyor.
Çınar ilçesinde Diyarbakır ile Mardin arasında yer aldığı için her iki şehirden de rehberli turların düzenlendiği görkemli Zerzevan Kalesi, Roma İmparatorluğu döneminde savunma amacıyla inşa edildiği tahmin ediliyor. 2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine dahil edilen ve bölgedeki en önemli Roma dönemi mimari eseri kabul edilen Zerzevan Kalesi’nde yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında 2 metre yükseklikte 1200 metre uzunluğunda surlar, gözetleme kuleleri, kiliseler, kaya mezarları, silah depoları ve 50'den fazla su sarnıcını gün yüzüne çıkardı.
2017 yılında bulunan Mithras Tapınağı’yla da tüm dünyadan arkeolog ve tarihçilerin dikkatini çekmiş Zerzevan Kalesine Diyarbakır seyahatin sırasında mutlaka uğrmanı öneriyoruz.
Açık olduğu saatler
Rum Kapısı olarak da bilinen ve Diyarbakır Kalesi'nin batı kapısı olan Urfa Kapı, Artuklu Hükümdarı Karaarslan Artukoğlu Muhammed tarafından inşa edildiği biliniyor. 1183 ile 1184 yıl arasında yapıldığı tahmin edilen ve iki devasa burç arasında yer alan anıtsal kapı, taş oyması, insan ve hayvan kabartması süslemeleriyle büyüleyici bir manzara sunuyor. Osmanlı döneminde saltanat kapısı olarak kullanılan Urfa Kapı’nın kartal, ejder ve boğa kabartmalarını da mutlaka yakından görmelisin.
Diyarbakır’ı gezerken görmeni önerdiğimiz, yapımına 1564 yılında başlanan Mimar Sinan'ın eserlerinden olan Behram Paşa Camiinin yapımı 1572 yılında tamamlanabildi. Tamamen kesme taşlarla ve tek kubbeli olarak inşa edilen etkileyici cami, Diyarbakır'ın ünlü taş işçiliğinin en güzel örneklerinden.
İznik çinileri ile süslü iç mekanlarıyla da şehrin en güzel camilerinden biri olarak gösterilen Behram Paşa Camii, hem mimarisi hem de süslemeleriyle sadece tarih ve kültür meraklılarının değil mimariye ilgili olanların da ilk uğradığı yerlerden. Sur ilçesinde Bayrampaşa Sokak üzerinde kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğini güzel bir konumda yer alan tarihi Behram Paşa Camii’ni rehberli inanç turlarıyla da ziyaret edebilir; Mimar Sinan'ın Diyarbakır’daki en etkileyici eserini yakından inceleyebilirsin.
Fatih Paşa Camii olarak da bilinen ve 1516 ile 1520 yılları arasında inşa edilen Kurşunlu Camii, Diyarbakır'da Osmanlı döneminde inşa edilen en güzel camilerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Hem devasa boyutları hem de iç ve dış mimarisini tamamlayan süslemeleri ile dikkat çeken cami, kubbe ve çatısının tamamen kurşunla kaplanmasından ismini alıyor. Mihrabı ve minberi de sanat eseri olarak kabul edilen Kurşunlu Camii’nde Selçuklu döneminden de izlere rastlayabilir, caminin hemen yanında Osmanlı döneminden kalan türbeleri ziyaret edebilirsin.
Diyarbakır ile Şanlıurfa'nın Siverek ilçeler arasında yer alan Karacadağ Kayak Merkezi, kış aylarında Diyarbakır'da çok ziyaret edilen yerler arasında. Deniz seviyesinden 1919 metre yükseklikte, Karacadağ eteklerinde uzanan kayak merkezi, son yıllarda Güneydoğu'nun Uludağ'ı olarak görülüyor. Dünya standartlarında tasarlanmış 700 metrelik kayak pistleri, teknik ekipmanları, kaliteli restoranları, kafeleri ve kayak ekipmanları kiralayabileceğin tesisleriyle de adından sık sık bahsettiriyor.
Her yaş grubu için kayak eğitimleri sunan Karacadağ Kayak Merkezine, Diyarbakır’dan sık aralıklarla kalkan minibüslerle, otel servisleriyle veya turlarla yaklaşık 1 saatlik içerisinde ulaşabilirsin.
Çermik ilçesi sınırlarındaki Sinek Çayı üzerinde inşa edilen ve halk arasında Çermik Köprüsü olarak da bilinen Haburman Köprüsü, Diyarbakır'ın gizli hazinelerinden. Artuklular döneminde 1179 yılında inşa edildiği tahmin edilen köprü, bölgede yaygın olarak kullanılan kalker taşlarıyla 106 metre uzunluk ve 4,90 metre genişlikle tasarlanmış.
1927 yılında aslına uygun olarak tamir edilen, sağlam mimarisi ile günümüze kadar ayakta kalmayı başaran ve büyüleyici güzelliğiyle kartpostalları süsleyen Haburman Köprüsü’nü doğa gezilerinin yanı sıra fotoğrafçılık turlarıyla da yakından görebilir, özellikle sonbahar aylarında yüzlerce yıllık köprünün en güzel fotoğrafları çekebilirsin.
Çevresi binlerce yıllık etkileyici mağaralarla çevrili olan Diyarbakır'ın en ünlü mağaralardan biri de şehir merkezine 88 kilometre uzaklıktaki Hasuni Mağaraları. Anadolu'nun en eski mağara yerleşimi olmasıyla tüm dünyadan arkeolog ve tarihçilerin ilgisini çeken mağaralar, arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmış durumda.
Uzun tarihi Orta Taş Çağı’na kadar uzanan ve yaklaşık 300 odasıyla ilk yerleşik hayata geçilen yerlerden biri olan Hasuni Mağaraları, ilk Hristiyanlar tarafından da hem yerleşim hem de savunma amacıyla yoğun olarak kullanılmış. Nevşehir bölgesinde görmeye alıştığımız yumuşak kayaların içine oyulan sarnıçları, depoları, mabetleri ve yaşam alanlarıyla her köşesinde büyüleyici manzaralarla karşılaşacağın Hasuni Mağaraları’nın iç bölümlerini keşfe çıkabilir, insanlığın ilk dönemlerine unutulmaz bir yolculuk yapabilirsin.
Diyarbakır gezinde görmen gereken yerlerden olan Çayönü Ören Yeri, Ergani Ovası’nda 6000 metrekarelik bir kazı alanına sahip. M.Ö. 9300 ile 6300 yılları arasında 3000 yıl boyunca ilk yerleşik avcı toplayıcı insanlar tarafından yaşam alanı olarak kullanılmasıyla tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Taş ve kerpiç kullanılarak inşa edilen evleri yakından görme şansı bulabileceğin Çayönü Ören Yeri’nde sert kayalar üzerine oyulmuş kabartma insan figürleri de görülmeye değer güzellikte. Bölgede yapılan kazılarda taş baltalar ve kemikten yapılmış iğnelere kadar ilk insanlara ait pek çok tarihi eser de bulundu.
Diyarbakır en sevilen parklardan biri olan ve Kayapınar ilçesinde Musa Anter Caddesi üzerinde güzel bir konumda yer alan Park 75, şehrin tarihi yerlerini gezdikten sonra yorgunluk atabileceğin en popüler yeşil alanlardan biri. Şehrin oksijen depolarından olan ve ismini sadece 75 günde tamamlanmasından alan parkın içerisinde çizgi film karakterlerinin süslediği geniş çocuk oyun alanları, rengarenk çiçek bahçeleri içinde uzanan yürüyüş yolları, yapay göletler, koşu parkurları ve kır bahçeleri gibi alanlar bulunuyor. Kayapınar minibüsleriyle veya Mahabat Bulvarı üzerinden kısa bir yürüyüşle kolaylıkla ulaşabileceğin Park 75’te hem spor yapabilir hem de çocuklarınla eğlenceli zaman geçirebilirsin.
500 yıllık İskender Paşa Konağı, Diyarbakır’ın en çok ziyaret edilen büyüleyici yapılarından biri. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1551 yılında Diyarbakır Valisi İskender Paşa tarafından inşa ettirilen büyüleyici şaheser, tarihi ve otantik atmosferini günümüze kadar korumayı başarmış. Avlusundaki 400 yıllık çınar ağaçlarının altında mola verebileceğin konağın, Osmanlı dönemi mobilyalarıyla süslü 40 odasını, haremlik ve selamlık bölümlerini de keşfe çıkabilirsin. Geniş avlusunda kahveni yudumlayarak otantik atmosferin tadını çıkarabileceğin İskender Paşa Konağı, Diyarbakır’ın en güzel konaklarından biri olarak yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
Sur ilçesinde 15. yüzyıldan kalma başka bir tarihi yapı da Akkoyunlular döneminde inşa edilen ve halk arasında Peygamber Camii olarak da bilinen Nebi Camii. Kitabesinde 1530 yılda yapıldığı yazan cami, aynı zamanda Akkoyunluların Diyarbakır'da inşa ettiği en etkileyici yapılardan biri olmasıyla da dikkat çekiyor. Minaresindeki yazıtlarda Hz. Muhammed isminin geçmesinden dolayı Peygamber Camii ismini alan tarihi yapıda Selçuklu ve Osmanlı dönemi mimari özelliklerini bir arada görmeniz mümkün. Siyah bazalt taşlarla inşa edilen ve beyaz taşlarla süslenen Nebi Camii, büyüleyici dini motiflerle kaplı iç bölümleriyle Diyarbakır inanç ve kültür turlarının da önemli adresleri arasında.
Dağ Kapı olarak da bilinen Harput Kapısı, Diyarbakır Kalesi’nin dört etkileyici kapısından biri. İki tane devasa burçla çevrelenen ve Roma İmparatoru II. Constantinus tarafından inşa edildiği tahmin edilen anıtsal kapının üzerinde Roma, Bizans, Abbasi ve Mervani dönemlerine ait kitabeler de bulunuyor.
2. katta bulunan tarihi mescidi gezebileceğin, devlet sanat galerisinin kalıcı ve geçici sergilerini inceleyebileceğin Dağ Kapı, bitki motifleri ve Roma dönemi haçlarının yanı sıra koşan atlar, geyikler ve boğaların resmedildiği taş kabartmalarıyla Diyarbakır'da mutlaka görmen gereken yerler arasında.
GeçmişiM.Ö.700’lü yıllara dayanan Silvan, Diyarbakır merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Birçok medeniyetin hüküm sürdüğü Silvan'da, Diyarbakır’ın en bilinen simgelerinden biri olan Malabadi Köprüsü'nü inceleyebilir, Eyyübi hükümdarı Selahaddin Eyyübi adına 1031 yılında inşa edilen Selahaddin Eyyübi Ulu Camii’yi ziyaret edebilir ve çarpıcı taş işçilikleriyle ünlü bölgenin en eski yapılarını gezebilirsin.
Yerleşik hayata geçen ilk insanların yaşadığı en ünlü mağaralardan biri olan Hasuni Mağaralarında geçmişe yolculuk yaparken, yıkılan Eyyübiler Camii’nden tek sağlam kalan bölüm olan 500 metre yükseklikteki Kırık Minare’yi de mutlaka görmeden dönmemeni öneriyoruz.
Tarihe yolculuk yapmaya hazır mısın? İlk yerleşik hayata geçen avcı toplayıcı insanlardan günümüze kalan tarihi hazineleriyle Diyarbakır’da düzenlenen tarih, kültür ve arkeoloji turlarının değişmez adreslerinden olan Ergani, Diyarbakır merkezine yaklaşık 45 dakika uzaklıkta yer alıyor. Ergani merkeze 7 kilometre uzaklıkta yer alan ve 9000 yıllık bir yerleşim yeri olan Çayönü Ören Yeri, Cilalı Taş Devrinden günümüze uzanan tarihi hazineleriyle her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapıyor.
M.Ö. 5000 yılında kurulan ve kubbeli evleri ile büyüleyici manzaralar sunan Girikihaciyan Tepesi’ne uğramanı önerdiğimiz Ergani’de, Hilar Mağaralarını da gezerek Cilalı Taş Devri'nde ilk yerleşik hayata geçen insanların yaşam alanlarını keşfe çıkabilirsin. Peygamberler Dağı veya Zülküf Dağı olarak bilinen kutsal Makam Dağı ile inanç turlarının da ana merkezlerinden biri haline gelen Ergani’de gezerken binlerce yıl öncesine unutulmaz bir yolculuğa çıkmaya hazır olmalısın.
Dicle Nehri'nin iki yakasını birbirine bağlayan On Gözlü Köprü, halk arasında Silvan Köprüsü ve Mervani Köprüsü olarak da biliniyor.Diyarbakır’ın en bilinen simgeselerinden olan ve mutlaka görmen gereken köprü,1065 yılında 178 metre uzunluk ve 5,6 metre genişlikle inşa edilmiş bir mimari şaheser.
Kesme bazalt taşlarla on gözlü olarak tasarlanan ve ismini de buradan olan tarihi köprüden hem Dicle Nehri hem de Dicle Vadisi’nin büyüleyici manzaralarının fotoğraflarını çekmen mümkün. 18 metre yüksekliği, büyüleyici taş kabartmaları ve çarpıcı mimarisiyle kartpostalları süsleyen On Gözlü Köprü, sağlam yapısıyla günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış görülmeye değer bir tarihi hazine.
Haftanın her günü 09.00-17.00
Kur'an-ı Kerim'de adı geçen Hz. Zülküf ile Hz. Elyasa gibi ünlü nebileri ağlamasıyla özel bir öneme sahip olan Eğil, aynı zamanda Urartu, Roma, Bizans, Abbasi, Selçuklu, Akkoyunlu, Osmanlılar gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış keşfedilmeye değer bir yer olarak karşımıza çıkıyor.
İlçenin her köşesini saran yüzlerce yıllık camileri ve tarihi konakları gezebilir, Asur döneminde bölgeye hakim yüksek bir tepeye inşa edilen Eğil Kalesinin günümüze kalan surlarını yakından görebilir, kale çevresindeki yine Asur döneminde yerleşim amaçlı kullanılan mağaraların iç bölümlerini keşfe çıkabilirsin. Eğil Gölü Barajı’nda yaz aylarında tekne gezilerine veya balık avlama turlarına çıkabileceğin Eğil’de kıyı boyunca sıralanan Asur kral mezarları ve çarpıcı Deran Mağaralarına da uğramadan dönmemelisin.
Diyarbakır ile Şanlıurfa arasında uzanan Karacadağ, Diyarbakır Havzası ile Şanlıurfa Platosu arasında yer alıyor. Bölgenin doğa sporları merkezi haline gelen dağ 1952metre yükseklikte. Karacadağ volkanının 100.000 yıl önce lav püskürtmesiyle oluşan birbirinden ilginç kaya oluşumlarıyla adını duyuran dağ; fotoğraf tutkunlarını, doğa yürüyüşü, dağ bisikleti gruplarını, kampçılık, kaya tırmanma ve dağcılık gibi aktiviteler için çok fazla tercih ediliyor.
Yamaçlarında ev sahipliği yaptığı, Karacadağ Kayak Merkezi ile önemli bir kış turizmi merkezi haline de gelen Karacadağ'da meşe, çitlembik, menengiç ve dişbudak ağaçları arasında uzanan seyir teraslarında büyüleyici manzarayı izleyebilir ve volkanik patlamalarla oluşmuş devasa kayalar arasında unutulmaz bir gün geçirebilirsin.
1147 yılında inşa edilen köprü, pek çok türkü, şiir ve efsaneye konu olan Malabadi Köprüsü, 1147 yılında inşa edildiğinden beri Diyarbakır’ın en bilinen simgelerinden biri olarak ilgi görüyor. 12. yüzyıl Selçuklu dönemine ait bir mimari şaheser olan çarpıcı köprü, 7 metre genişliğe ve 150 metre uzunluğa sahip.
Yapımına 883 yılında başlanan ve 1147 yılında Artuklular döneminde tamamlanabilen görkemli Malabadi Köprüsü, Anadolu’da inşa edilen en geniş taş köprülerden biri olmasıyla da ünlü. Köprü üzerindeki el figürlerinin yanı sıra güneş, insan ve aslan kabartmalarını da yakından görebilir, özellikle gün batımlarında sunduğu manzarasıyla kartpostalları süsleyen bu ünlü köprünün harika fotoğraflarını çekebilirsiniz. Tarih ve kültür gezilerinin yanı sıra minibüslerle kendiniz de ulaşabileceğiniz Malabadi Köprüsü, Batman yolu üzerinde Diyarbakır’a yaklaşık 96 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Türkiye'nin inanç turizmi açısından en gelişmiş şehirlerinden biri olan Diyarbakır'da mutlaka uğramanı önerdiğimiz yerlerden biri de Zülküf Peygamberin uzun yıllar boyunca kalmasından dolayı Zülküf Dağı olarak da bilinen Makam Dağı. Ergani ilçesine sadece 5 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden 1515 metre yükseklikte yer alan dağ, aynı zamanda şehrin simgesel yapılarından biri olan Meryem Ana Kilisesi için de her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Yıl boyu namaz kılmak ve dua etmek isteyen binlerce insanın uğradığı Makam Dağı, Türkiye’de sadece burada açan makam çiçekleriyle büyüleyici doğa manzaraları da sunuyor. Antik çağlardan beri pek çok ilginç efsaneye konu olan bu ünlü dağı rehberli turlarla gezerek ilginç bilgiler alabilir ve efsaneleri öğrenebilirsin.
Diyarbakır'ın Ergani ilçesine bağlı Sesverenpınar Köyü sınırları içerisinde 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak koruma altına alınan Hilal Mağaraları, 12.000 yıllık bir tarihi gözler önüne seriyor. Göçebelikten yerleşik yaşama geçen ilk insanların yaşadığı mağaralardan biri olan ve yapılan kazılarda Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanan pek çok tarihi esere ev sahipliği yapıyor.
Anadolu'nun gizli hazinelerinden olan ve arkeolojik kazı çalışmalarının hala devam ettiği mağaralar, Mezopotamya'da insanlık tarihinin başladığı noktalardan biri olmasıyla tüm dünyadan arkeoloji, tarih ve kültür meraklıları tarafından ziyaret ediliyor. Hem kendi başına hem de rehberli turlarla keşfe çıkarak, yerleşik hayata geçen insanların kayaların içine oyduğu yerleşim alanlarını görebileceğin Hilar Mağaraları’nın çevresinde ise Roma dönemine ait taş kabartmalar ve Süryani Sami dilinde yazılmış kitabeleri de yakından görme şansı bulabilirsin.
Şehrin en bilinen ve hareketli noktalarından olan Dağkapı Meydanı, Sur ilçesinde Diyarbakır surları, Diyarbakır Kalesi, Mesudiye Medresesi ve Hasan Paşa Hanı gibi pek çok turistik noktaya kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Diyarbakır’ı keşfetmeye başlamak için en ideal noktalardan olan Dağkapı Meydanı’nın çevresinde yöresel Diyarbakır lezzetleri tadabileceğin restoranlar, mola verebileceğin kafeler, alışverişler yapabileceğin onlarca mağaza ve el sanatı dükkanı bulunuyor.
Diyarbakır merkezine 90 kilometre uzaklıkta yer alan Birkleyn Mağaraları, tarih ve doğa severlerin çok ilgisini çeken, arkeolojik sit alanı olarak korunan bir doğa harikası. Dicle Nehri'nin doğduğu bölgede yer alan ve binlerce yıldır rüzgârlar ve yağmurlarla şekillenen devasa kaya oluşumları ile büyüleyici bir manzaraya sahip olan devasa mağaraların çevresinde M.Ö. 1114 yılları Asur dönemine ait paha biçilmez çivi yazıtları da bulundu.
Ölümsüzlük suyunun aktığı yer olarak antik efsanelere konu olan ve M.Ö. 6000 yıllarından beri yerleşim yeri olarak kullanıldığı tahmin edilen Birkleyn Mağaraları, çevresini saran tarihi ve doğal güzelliklerle Diyarbakır'ın en önemli trekking parkurlarından biri konumunda. Kayalar üzerindeki binlerce yıllık taş kabartmalarını inceleyebileceğin ve ilk insanların yaşadığı alanları gezebileceğin mağaraların dehlizlerinde yüzerek de iç bölümleri keşfe çıkabilirsin.
Diyarbakır’ı gezen yabancı turistlerin ilk uğradığı tarihi hazinelerden biri olan Saint George Kilisesi, çok sevilen gezi alanlarından İçkale içerisinde yer alıyor. Yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte M.S. 2. yüzyılda yapıldığı düşünülen etkileyici kilise, Artuklular döneminde değişikliğe uğrayarak kullanılmaya devam edildi. Kesme taş mimarili kalın duvarları ve taş oyması süslemeleriyle dikkat çeken Saint George Kilisesi’nin bir bölümü günümüzde sanat galerisi olarak hizmet veriyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinin etkileyici yapılarından olan Hüsrev Paşa Camii, Mardin Kapı’nın hemen yanı başında siyah ve beyaz kesme bazalt taşlarla inşa edilmiş etkileyici bir şaheser. Tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmese de, Diyarbakır'ın ikinci Osmanlı valisi olan Divane Hüsrev Paşa tarafından 1521 ile 1528 yılları arasında inşa ettirildiği tahmin ediliyor. Medresenin bir parçası olarak yapıldığı tahmin edilen cami, 1991 yılında aslına uygun olarak restore edildi.
Sur ilçesinde gezebileceğin başka bir etkileyici yapı da Diyarbakır Ulu Camii'nin hemen yanında, camiye bitişik olarak inşa edilen görkemli Mesudiye Medresesi. 1198 yılında Artuklular döneminde inşa edilmiş görülmeye değer yapı, siyah beyaz bazalt kesme taşlarla inşa edilmiş minaresi ve etkileyici kitabesi ile Diyarbakır'ın en önemli tarihi yapılarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Anadolu'daki ilk üniversitesi olmasıyla da özel bir öneme sahip olan Mesudiye Medresesi’nin siyah bazalt taşlarla süslü geniş avlusunda keyifli bir gezi yapabilir, iki katlı olarak tasarlanmış medresenin tıp, astronomi, fizik, biyoloji, ilahiyat, edebiyat ve felsefe eğitimlerinin verildiği taş odalarını dolaşarak tarihte bir yolculuğa çıkabilirsin.
Uzun tarihinde pek çok medeniyete ve dine ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın görülmeye değer başka bir etkileyici tarihi yapısı da Ermeni Apostolik Kilisesi olarak inşa edilen Surp Giragos Ermeni Kilisesi. Ortadoğu'daki en büyük Ermeni kilisesi olarak kabul edilen ve 16. yüzyılda inşa edildiği düşünülen etkileyici yapı, bir dönem cami olarak da kullanılmış. 1880 yılında büyük bir yangınla tahrip olduktan sonra aslına uygun olarak tekrar inşa edilen ve 2011 yılında restore edilerek yeniden ibadete açılan Surp Giragos Ermeni Kilisesi, yıl boyu pek çok dini etkinliğe ev sahipliği yapıyor ve şehri gezen yabancı turistlerin en çok ilgisini çeken tarihi yapılar arasında karşımıza çıkıyor.
Roma döneminden Diyarbakır'da kalan en önemli tarihi hazine olan Zerzevan Kalesi'nin içinde 2017 yılında keşfedilen etkileyici Mithras Tapınağı, 1800 yıllık görülmeye değer bir tarihi hazine olarak karşımıza çıkıyor. M.S. 2. ile 3. yüzyıllar arasında inşa edildiği tahmin edilen, 7 metre uzunlukta ve 5 metre genişliğindeki benzersiz antik tapınakta yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında ritüel amacıyla kullanılan koridorlar ve sunaklar bulundu. Birbirinden güzel taş oymalarını da yakından görebileceğin tapınak, Anadolu'da inşa edilen iki Mithras tapınağından birisi olmasıyla da özel bir tarihi öneme sahip.
Sur ilçesinde gezerken Mardin Kapı’nın hemen yanında inşa edilen ve Hüsrev Paşa Hanı olarak da bilinen Deliller Hanı’na da mutlaka uğramalısın. Divane Hüsrev Paşa tarafından 1527 yılında hacı adaylarının konaklaması amacıyla inşa ettirilen devasa büyüklükteki han, geniş avlusu ve kapalı bölümleriyle bir kervansarayı andırıyor.
Siyah ve beyaz mozaik taşlarla süslenen çarpıcı mimarisi ile tarihi atmosferini günümüze kadar korumayı başaran Deliller Hanı’nın bazı bölümleri günümüzde otel ve restoran olarak hizmet veriyor. Büyüleyici atmosferinde birkaç gün konaklayabileceğin veya keyifli bir gezi yaparak hacı adaylarının kaldığı taş odaları gezebileceğin handa Diyarbakır mutfağından en sevilen yemekleri tadarak da güzel bir akşam geçirebilirsin.
Şeyh Safa Camii veya Parlı Safa Camii olarak da bilinen ve birçok tarihi camiye ev sahipliği yapan Sur ilçesinde yer alan Safa Camii, Diyarbakır ve çevresinde pek çok önemli yapı inşa eden Artuklular döneminden kalma bir şaheser. Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen ama 1531 yılında yenilendiği düşünülen Safa Camii, Diyarbakır'ın en güzel minareye sahip camisi olmasıyla ilgi görüyor.
El yapımı taş yazıtlar ve kabartmalarla süslü minaresi, Osmanlı döneminde korunması amacıyla kapatılan ve sadece cuma günleri açılan Safa Camii, görülmeye değer minaresinin yanı sıra sanat eseri kabul edilen minber ve mihrabıyla da ziyaretçilerini etkiliyor. Hem taş süslemelerini hem de iç mekanları kaplayan geometrik süslemeleri inceleyebileceğin Safa Camii, şehir merkezinden kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğin bir konumda yer alıyor.
Farklı dini inançlara ait yüzlerce yıllık kutsal mekana ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın en ünlü camilerinden biri olan Şeyh Mutahhar Camii'nin hemen yanında inşa edilen Mar Petyun Keldani Kilisesi, her yıl yerli ve yabancı birçok turiste ev sahipliği yapıyor. İlk olarak 4. yüzyılda yapıldığı ve çeşitli dönemlerde değişikliklere uğradığı tahmin edilen kilise, günümüzdeki halini ise 17. yüzyılda aldı. Şehrin en önemli iki kilisesinden biri kabul edilen Süryani kilisesinde, uzun yıllar boyunca önemli dini ayinler gerçekleştirilmiş. Siyah ve beyaz bazalt kesme taşlarla klasik bir Süryani kilise mimarisi ile tasarlanan Mar Petyun Keldani Kilisesi, iç bölümlerini süsleyen dini motifler ve mistik atmosferiyle günümüzde de hala kullanılmaya devam ediyor.
Silvan merkezinde dikkatini çekecek olan ve ilginç manzarasıyla ilçenin simgelerinden biri haline gelen Kırık Minare, görülmeye değer bir yapı. Eyyübiler döneminde 1199 ile 1244 yılları arasında inşa edilen Eyyübiler Camii’nin yıkılmasından sonra tek başına ayakta kalan taş mimarili Kırık Minare, kare planlı olarak inşa edilmiş ve dört tarafını süsleyen yazıtlarla dikkat çekiyor. 35 metre yükseklikteki 5 katlı minare, şerefesi olmamasından dolayı halk arasında Kırık Minare olarak anılıyor. En üst bölümde yer alan pencereleriyle klasik cami minarelerinden çok daha farklı bir tasarıma sahip olan ve sağlam yapısıyla günümüze kadar ayakta kalmayı başaran Kırık Minare, çarpıcı tasarımıyla fotoğrafçıların da en sevdiği Silvan tarihi hazinelerinden biri.
Diyarbakır merkezine yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta yer alan Eğil Barajı Gölü, özellikle yaz aylarında binlerce kişinin ziyaret ettiği doğaya kaçış alanı. Göl çevresinde sıralanan balık çiftlikleri, baraj gölü manzaralı piknik alanları ve onlarca çeşit ağacın süslediği yürüyüş yollarıyla ilgi gören Eğil Baraj Gölü’nde bahar ve yaz aylarında tekne gezileri ve balık avlama turlarına da katılarak güzel zamanlar geçirebilirsin Göl çevresindeki etkileyici kaya oluşumları ve antik dönemlerden kalan kral mezarlarının da harika fotoğraflarını çekebilirsin.
Tarihi Sur ilçesinde Melik Ahmet Caddesi üzerinde güzel bir konumda yer alan Diyarbakır Bakırcılar Çarşısı; el yapımı kazanlar, kahve fincanları ve bakır sahanlıklar gibi yüzlerce çeşit el yapımı bakır ürünleri satan onlarca dükkanlarıyla yerli ve yabancı turistlerin alışveriş yapmak için ilk uğradığı yerler arasında.
Ustaları iş başında izleyebileceğin ve keyifli bir alışveriş yapabileceğin Diyarbakır Bakırcılar Çarşısı, Cemil Paşa Konağı ile Hasan Paşa Hanı arasında yer alıyor. Hem tarih gezilerinden sonra alışveriş yapmak hem de keyifli akşam yürüyüşlerine çıkmak veya kahveni yudumlayarak yorgunluk atmak için tarihi çarşıya mutlaka uğramanı öneriyoruz.
Silvan ilçesinin başka bir etkileyici yapısı olan Selahaddin Eyyübi Camii, halk arasında Silvan Ulu Camii olarak da biliniyor. Ünlü Eyyübi hükümdarı Selahaddin Eyyübi’den ismini alan ve 1152 ile 1157 yıl arasında yapılan etkileyici cami, Diyarbakır'ın en büyük ve eski camilerinden biri olmasından dolayı sıkça ziyaret ediliyor. Dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş ve çarpıcı taş işçilikleriyle ziyaretçilerini büyüleyen Selahaddin Eyyübi Camii’nde Artuklular, Eyyübiler ve Osmanlılar tarafından yapılan eklemeleri de yakından görebilirsin. Taş kabartmalarla süslü dört tane anıtsal kapısının da görülmeye değer güzellikte olduğu tarihi yapının iç bölümlerini saran dini süslemeleri de incelemeyi unutma.
Her köşesi birbirinden güzel tarihi camiler ve konaklarla çevrili Diyarbakır'da görülmeye değer başka bir mimari eser de Nasuh Paşa tarafından 17. yüzyılda inşa edilen Nasuh Paşa Camii. Top atışları sırasında hasar gören ve kesme bazalt taşlarla yeniden yapılan ilginç minaresi ile hemen dikkatinizi çekecek olan cami, bitki ve geometrik motiflerle süslü çarpıcı iç dekorasyonuyla hizmet vermeye devam ediyor. Şehrin başka bir ünlü camisi olan Fatih Paşa Camii’ne de oldukça yakın olan Nasuh Paşa Camii’ni çevresindeki tarihi yapılarla birlikte ziyaret edebilirisin.
Diyarbakır surlarının güneybatısında yer alan, Evli Beden Burcu ve Yedi Kardeşler Burcu olarak da bilinen Ulu Beden Burcu, tamamen siyah bazalt taşlarla inşa edilmiş etkileyici mimarisi ile fotoğraf çekmekten hoşlananların mutlaka görmesi gereken bir yapı. Artuklu Hükümdarı Melik Salih adına yaptırılan ve 1208 yılında günümüzdeki halini alan devasa Ulu Beden Burcu; ilginç kitabesi, çift başlı kartal ve kanatlı aslan sembolleriyle sanat meraklılarının da çok ilgisini çekiyor. Simsiyah mimarisiyle Diyarbakır'ın diğer burçlarından farklı bir manzara sunan Ulu Beden Burcu’nu Diyarbakır Kalesi ve surlarını gezerken yakından görebilirsin.
Tarih, kültür ve mimari meraklılarını büyüleyen başka bir etkileyici Diyarbakır konağı da Mimar Sinan’ın ünlü eseri Behram Paşa Camii’ne yakın bir konumda yer alan Behram Paşa Konağı. Osmanlı dönemi en güzel sivil mimari örneklerinden biri olarak gösterilen ve şehirde yaygın olarak kullanılan siyah beyaz bazalt taşlarıyla inşa edilen konak, 1572 yılında tamamlanmış.
Beyaz kalker taşlarıyla süslenen ve geniş avlusuyla çarpıcı bir manzara sunan Behram Paşa Konağı’nın 19. yüzyıl mobilyaları ve antikalar ile süslü odalar arasında keyifle gezebilirsin. Günümüz inşaatlarına da ilham kaynağı olan ve taş sıkıştırma tarzının 400 yıl önce uygulandığı konak, Diyarbakır’ın görülmeye değer şaheserlerinden biri.
Hem yemyeşil doğal güzelliklerin hem de tarihi manzaraların tadını çıkarmak için Diyarbakır surları içinde, yüksek bir konumda yer alan Hz. Süleyman Parkı’na uğrayabilirsin. Çevresini saran devasa surlar ve tarihi yapıların yanı sıra Hz. Süleyman ve 27 sahabesinin türbesinin de yer aldığı park, bu özelliğiyle inanç turlarınında sık uğradığı yerler arasında.
Pek çok etkileyici tarihi hazineye ev sahipliği yapan Diyarbakır’ın en güzel camilerinden biri de 16. yüzyıldan günümüze kalan Melik Ahmet Paşa Camii. Hem planlaması hem de mimarisiyle Osmanlı döneminin en önemli ustası Mimar Sinan'ın etkilerinin görüldüğü caminin yapımına 1587 yılında yapımına başlanmış. 1791 yılında tamamlanan cami çinilerle kaplı minaresiyle harika bir manzaraya sahip olamnın yanı sıra ahşap dekorasyonları, siyah beyaz mozaik taşlar kullanılan süslemeleri ve iç bölümlerindeki rengarenk çinilerle sanat meraklılarının da mutlaka görmesini önerdiğimiz yerler arasında.
Sur ilçesinde bulunan Fiskaya Şelalesi restorasyon ve yenileme çalışmalarından sonra yeniden akar hale getirildi. Şelaleye bakan seyir terası da bu onarımdan nasibini aldı ve cam zemin döşendi. Hevsel ve Dicle Nehri manzarası eşliğinde cam terasa çıkıp kendini manzaraya teslim edebilirsin.
Putperest krala karşı koydukları için çeşitli işkencelere maruz kalan Ashab-ı Kehf ‘in yanlarına aldıkları bir köpekle tam 309 yıl boyunca bu mağarada uyudukları rivayet ediliyor. Ashab-ı Kehf’in yıllarca uyudukları iddia edilen 34 mağaradan biri de Diyarbakır’ın Lice ilçesi sınırlarında yer alıyor.
Diyarbakır’ın Hani ilçesinde bulunan Anakaris şehir merkezine 70 kilometre uzaklıkta yer alıyor. M.Ö. 8 yüzyıla dayandığı tahmin edilen ve şifalı olduğu kabul edilen su çevresinde herhangi özel tesis yok. Şifa arayan insanların akınına uğrayan Anakaris’in suyunun böbrek ve karaciğer hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor.
Diyarbakır'ın tarihi kalbi Sur ilçesinde ziyaret edebileceğin başka bir Osmanlı dönemi eseri de Kurşunlu Camii Külliyesi içinde inşa edilmiş olan Latifiye Medresesi. Ne zaman yapıldığı hala tam olarak bilinemeyen, 19. yüzyıla kadar dini eğitimlerin verildiği medrese, bir dönem cami olarak da kullanılmış. 2004 yılında aslına uygun olarak restore edilen Latife Medrese'nin çarpıcı taş oymalarla süslü taç kapısından içeri girerek bazalt taşlarla süslenmiş iç bölümlerini gezebilir, dini eğitimlerin verildiği taş odaları inceleyebilir ve geniş avluda güzel fotoğraflar çekebilirsin.
Diyarbakır'da Sur ilçesinde merkezi bir konumda yer alan Kervansaray Piknik Alanı, şehrin tarihi yerlerini gezdikten sonra dinlenmek ve yorgunluk atmak için gidebileceğin en güzel yerlerden. Yaz aylarında yüzme havuzları ve her yaş grubu için kaydıraklar sunan su parkıyla çocuklu ailelerin de en çok ziyaret ettiği Kervansaray Piknik Alanı, yılın her dönemi eğlenceli etkinliklere ve kır düğünlerine ev sahipliği yapıyor. Yemyeşil doğal güzellikler içinde uzanan mesire alanları, yürüyüş yolları ve çocuk oyun alanlarıyla kalabalıklardan uzakta keyifli zaman geçirebileceğin piknik alanı, Diyarbakır merkezine yaklaşık 14 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Bismil ilçesinde bulunan Körtik Tepe, Botan Çayı ve Dicle Nehri’nin kesişim noktasında yer alıyor. Dicle Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün yürüttüğü kazılarda incelenen kemik ve taş kalıntılarına göre höyük M.Ö. 10.000 ile M.Ö. 10.450 yıllarına dayanıyor. Mezarlarda ölülerin yanına armağanlar bırakıldığını görmek mümkün. Ayrıca mezarlar halkın yaşam alanının göbeğinde bulunduğu için bunun vefat eden yakınlarına yakın olma düşüncesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Diyarbakır'ın en çok ziyaret edilen ilçelerinden biri olan Silvan'ın simgesel yapısı konumundaki Silvan Kalesi, hem fotoğrafseverlerin hem de tarih ve mimari meraklılarının görmesi gereken etkileyici bir yapı. Asurlular tarafından inşa edilen ve uzun tarihinde 7 defa yıkılıp tekrar yapıldığı söylenen Silvan Kalesi; toplam uzunlukları 2200 metreyi bulan surları, 50 tane etkileyici burcu ve kuleleriyle çarpıcı bir manzara sunuyor. Pek çok medeniyete ait etkileyici taş süslemelerini yakından görme şansı bulabileceğin kale, Silvan merkezinde Evli Beden Caddesi üzerinde yer alıyor.
Diyarbakır surlarının hemen yanı başında yer alan ve ismini de buradan alan Sur Dibi Parkı, Dağkapı Meydanı’ndan kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğin ve kalabalıklardan uzakta mola verebileceğin sevilen bir gezi alanı. Arnavut kaldırımlı yürüyüş yollarını çevreleyen tarihi yapıları ve devasa surlarla akşam yürüyüşlerine çıkabileceğin en güzel Diyarbakır parklarından biri olan Sur Dibi Parkı’nda çayını yudumlayarak tarihi atmosferin tadını çıkarabilirsin. Park, özellikle yaz aylarında hem tarihi surları gezmek hem de yemyeşil doğal güzellikler arasında yorgunluk atmak isteyen yerli ve yabancı turistlerin sık uğradığı yerler arasında.
Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki onlarca tarihi yapıyı gezdikten sonra Diyarbakır’ın en eski çarşısı olan Yanık Çarşı’ya da mutlaka uğramalısın. 400'den fazla dükkanın hizmet verdiği ve rengarenk yöresel giysilerden, çeşit çeşit tekstil ürünlerine, el yapımı bakır ürünlerden ve takılara kadar pek çok ürünü bir arada bulabileceğin Yanık Çarşı, dar sokaklarında küçük dükkanların sıralandığı oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Yüzlerce yıldır olduğu gibi günümüzde de Diyarbakır'ın en hareketli alışveriş noktalarından biri konumundaki Yanık Çarşı, akşam yürüyüşlerine çıkmak için ideal yerler arasında.
Diyarbakır'ın tarihi Suriçi bölgesinde yer alan Sülüklü Han, şehrin en popüler turistik yapılarından biri olarak karşımıza çıkıyor. 1683 yılında inşa edilen devasa han, kesme ve siyah bazalt taşlarla inşa edilmiş etkileyici mimarisiyle klasik Osmanlı döneminin en güzel örneklerinden birini olarak biliniyor.
Üç katlı ve her katında 10 odayla tasarlanan Sülüklü Han, bir dönem tedavi amaçlı kullanılan sülüklerinden ismini alıyor. Asırlık çınar ağaçlarının süslediği geniş avlusunda kahveni yudumlayarak tarihi manzaranın tadını çıkarabileceğin Sülüklü Hanın, 2010 yılında restore edilerek turizme kazandırılan taş mimarili odalarında gezebilirsin.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde gezerken uğrayabileceğin, 100 yıllıkbir Osmanlı konağında hizmete açılan Dengbej Evi. Bölgede yaşayan halkın kültürü, gelenekleri ve sanatını yansıtan pek çok etkinliğe ev sahipliği yapan Dengbej Evi’nde ilgini çekecek birçok etkinlik bulabilirsin.
Diyarbakır'a özgü günlük eşyalar, antikalar ve el dokuması kilimler ile süslü odaları da gezebileceğin kültür merkezinde yıl boyu düzenlenen müzik dinletilerinden kültürel söyleşilere kadar pek çok bilgilendirici etkinliğe katılabilirsin.
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde yer alan ve çok sevilen dinlenme alanı olan Göletli Park, 2011 yılından beri hizmet veriyor. 55.000 metrekarelik yeşil alanı ve 10 dönümlük göletinde sıcak yaz günlerinde hem serinlemek ve kalabalıklardan uzaklaşmak için çok tercih ediliyor.
Diyarbakır’ın ilk su parkı olmasıyla da dikkat çeken Göletli Parkın devasa göletinde yaz aylarında deniz bisikleti ve kano gezilerine çıkabilirsin. Yöresel ürünlerİ tadabileceğin restoranlarI, kafelerİ, harika fotoğraflar çekebileceğin seyir terasları, kültürel ve sanatsal etkinliklerin düzenlendiği amfi tiyatrolarıyla karşımıza çıkan Göletli Parka Diyarbakır seyahtinde dinlenemek için uğrayabilirsin.
Ber Der-i Pir adıyla da bilinen ve Gazi köşkü ile aynı tepe üzerinde yer alan Erdebil Köşkü, hem etkileyici mimarisi hem de Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri’nin panoramik manzaralarını sunduğu için turistler tarafından sıkça ziyaret ediliyor. M.S. 512 yılında Bizans döneminde inşa edilen ve 17. yüzyıla kadar pek çok değişikliğe uğrayan etkileyici köşk; çevresindeki kır bahçeleri, yöresel lezzetler tadabileceğiniz restoranları, yürüyüş parkurları ve dinlenme alanlarıyla şehrin sevilen gezi noktalarından biri. Mimari olarak Gazi Köşkü’ne çok benzeyen Erdebil Köşkü’nü gördükten sonra Gazi Köşkü’nü ve Atatürk Müzesi'nin zengin koleksiyonlarını da inceleyebilirsin. Özellikle gün batımlarında seyir teraslarından Diyarbakır'ın en güzel panoramik fotoğraflarını çekebileceğin Erdebil Köşkü’ne toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşabilirsin.
Diyarbakır'ın en popüler gezi alanlarından biri olan İçkale’de görebileceğin başka bir önemli eser de 19. yüzyılda siyah bazalt taşlarla tasarlanan ve içerisine Artuklu döneminden kalan 800 yıllık bir aslan heykelinin yerleştirildiği Aslanlı Çeşme. Hem çarpıcı taş mimarisi hem de yüzlerce yıllık aslan heykeliyle ilgi gören ve İçkale gezilerinin sevilen mola noktalarından biri haline gelen Aslanlı Çeşme’de şifalı olduğuna inanılan kaynak sularını tadarak kısa bir mola verebilir ve güzel fotoğraflar çekebilirsin.
Diyarbakır'da çocuklu ailelerin ve macera arayanların eğlenmek için ilk uğradığı yerlerden biri olan Medland Lunapark, 100 dönümlük geniş bir alana yayılıyor. Devasa dönme dolaplar, görülmeye değer masal şatoları, çarpışan arabalar, gondollar ve atlı karıncalar gibi onlarca eğlenceli bölümü olan parkta her yaştan insan kendine göre bir eğlence bulabilir.
İçerisinde tenis kortu, yüzme havuzu, halı saha, voleybol ve basketbol alanları gibi olanaklar da bulabileceğin Medland Lunapark’ın içerisinde restoranlar ve kafelerde bulunuyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki en büyük eğlence parklarından olan ve özellikle yaz aylarında gün boyu çeşitli etkinliklerin düzenlendiği Medland Lunaparka güzel zamanlar geçirmek için uğramanı öneriyoruz.
Diyarbakır merkezine sadece 10 kilometre uzaklıkta yer alan ve şehrin oksijen depolarından olan Diyarbakır Kent Ormanı, özellikle yaz aylarında hem Diyarbakırlılar hem de yerli ve yabancı turistlerle dolup taşıyor. Yemyeşil doğal güzellikler içinde uzanan mesire alanları, çocuk oyun parkları, seyir terasları, çardaklar, yürüyüş ve koşu yollarıyla şehrin en popüler rekreasyon alanlarından biri olan Diyarbakır Kent Ormanı kır bahçelerinde hafta sonları organik ürünlerle hazırlanan kahvaltılarla güne başlayabilir ve tertemiz havada spor yapabilirsin.
Diyarbakır'ın merkezi ilçelerinden Kayapınar’da Nazım Hikmet Caddesi üzerinde, 34.000 metrekarelik geniş bir yeşil alan üzerinde hizmet veren Diyarbakır Tema Park, şehrin en yeni ve popüler dinlenme alanlarından biri. 1500'e yakın ağaç ve çiçekle süslü park; çocuk oyun alanları, spor sahaları, kafeleri, macera adaları, yürüyüş ve koşu yolları ile 2018 yılından beri misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Şehrin kalabalığı ve gürültüsünden uzakta yorgunluk atabileceğin veya hafta sonları spor yapabileceğin Diyarbakır Tema Park’a hem kısa bir yürüyüşle hem de toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşabilirsin.
Diyarbakır merkezine yaklaşık 86 kilometre uzaklıkta yer alan ve Belkıs kaplıcaları olarak da bilinen Çermik kaplıcaları; sodyum, bikarbonat, sülfat, iyot, bromür, iyodür ve kükürt içeren 48 derecelik şifalı sularıyla Diyarbakır'ın en popüler sağlık merkezi olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye'nin en zengin kaplıca sularından biri olarak gösterilen ve onlarca rahatsızlığa iyi gelen şifalı sularıyla antik dönemlerden beri insanlara şifa dağıtan Çermik kaplıcaları, sadece Türkiye'den değil dünyanın dört bir yanında şifa arayan insanları misafir ediyor. Termal otellerden sağlık merkezlerine, kaplıca havuzlarından masaj odalarına kadar pek çok olanak bulabileceğin Çermik kaplıcaları, aynı zamanda çevresinde binlerce yıllık tarihi hazinelerle de çok sevilen bir gezi alanı.
Sur ilçesinde ziyaret edebileceğin başka bir önemli tarihi yapı da Artuklular döneminden günümüze kalan Kadı Camii. 1533 ile 1543 yılları arasında Kadı İsmail tarafından yaptırıldığı tahmin edilen ve 2005 yılında aslına uygun olarak restore edilen cami, şehre özgü siyah bazalt taşlarla inşa edilmiş. Diyarbakır'da Beylik döneminden kalan en güzel yapılardan biri olan ve hemen yanındaki beyaz bazalt taşlarla inşa edilen abdesthane ile birlikte harika bir manzara sunan Kadı Camii’nin ahşap doğramalarla süslü iç bölümlerini de keyifle gezebilirsin.
Halk arasında Aşefçiler Çarşısı olarak da bilinen Sipahiler Çarşısı, yöresel ürünler almak için şehirde ilk gitmen gereken yerlerden biri. Onlarca çeşit şifalı otun yanı sıra çarşıda ipek böcekçiliği konusunda Türkiye'nin en gelişmiş yerlerinden biri olan Diyarbakır’da üretilen kaliteli ipek kumaşlar ve kıyafetler de bulunuyor. Yöresel yiyeceklerden rengarenk el yapımı sanat ürünlerine kadar yüzlerce eşyayı bir arada bulabileceğin Sipahiler Çarşısı’nda hem alışveriş yapabilir hem de yüzlerce yıllık taş mimarili dükkanlar arasında harika fotoğraflar çekebilirsin.
Sana bir sonraki rota önerimiz tarihi güzellikleri ve yemekleriyle ünlü Mardin. Mardin’de keşfetmen gereken yerler için Mardin’de gezilecek yerler yazısına tıkla!