Bükreş’te gezilecek yerler

Bükreş, Doğu Avrupa'nın en büyüleyici başkentlerinden biri olarak, zengin tarihi dokusu, canlı kültürel sahnesi ve dinamik şehir yaşamı ile ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Tarihten modern günlere uzanan bir yolculuk sunan bu şehir, her köşesinde keşfedilecek yeni bir hikaye barındırıyor. Bükreş'in zarif mimarisinden, yeşil parklarına, tarihi kiliselerinden, modern sanat galerilerine kadar, her ziyaretçinin ilgisini çekecek detay bulunuyor.

Bükreş’teki güzellikleri ve gezilecek yerleri keşfetmeye başlamadan önce Bükreş seyahatine gidenlerin en çok sorduğu birkaç soruyu yanıtlayalım.

Bükreş’e hangi ayda gidilir?

Bükreş’i daha iyi gezebilmek, hava koşullarından etkilenmemek için mayıs ve ekim arasındaki ayları seçmeni öneriyoruz.

Bükreş’te kaç gün kalınır?

Bükreş’in tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmek için en az 3-4 gününü ayırmanı öneriyoruz.

Bükreş para birimi nedir?

Bükreş para olarak Romen leyini kullanıyor. Ancak bazı işletmeler euroyu da kabul ediyor.

1. Parlamento Sarayı

Bükreş’te gezilecek yerler arasında en etkileyici olanı Parlamento Sarayı, Romanya Parlamentosu’nun iki meclisine de ev sahipliği yapıyor. Burası aynı zamanda bir sanat müzesi, bir konferans merkezi ve bir kültür kompleksi olarak da hizmet veriyor. Dünyanın en büyük ikinci idari binası olan Parlamento Sarayı, Guinness Rekorlar Kitabı’na göre aynı zamanda en ağır ve en pahalı bina olması ile öne çıkıyor. Bu devasa yapı, Romanya’nın tarihindeki en tartışmalı dönemlerden birinin simgesi olduğu için oldukça önemli bir yer. Parlamento Sarayının inşası, 1984 yılında Nicolae Ceauşescu’nun emriyle başladı. Sarayın yapımı için, Romanya’nın dört bir yanından malzeme getirildi. Mermer, kristal, çelik, bronz, ahşap, halı, ipek ve kadife gibi malzemeler, sarayın ihtişamlı mimarisini oluşturdu.

Parlamento Sarayı, bugün hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Sarayın içinde, 1100’den fazla oda, 2800 avize, 12 kat, 4 yeraltı katı ve 2 yeraltı otoparkı bulunuyor. Sarayın bodrum katlarında, nükleer sığınaklar ve gizli tüneller de var. Sarayın en büyük salonu, 16 metre yüksekliğinde ve 2200 metrekare genişliğinde. Sarayın terasından, Bükreş’in panoramik manzarasını izlemek mümkün. Sarayın içindeki sanat müzesinde, Romanya’nın ünlü sanatçılarının eserleri sergileniyor. Saray, ayrıca ulusal ve uluslararası çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.

Konum Linki

2. Romanya Ulusal Sanat Müzesi

Romanya Ulusal Sanat Müzesi, Bükreş’in Devrim Meydanı’nda bulunan eski Kraliyet Sarayı’nda yer alan muhteşem bir müze. Bu müze, Romanya’nın en önemli sanat müzesi olarak kabul ediliyor ve hem Romanya hem de Doğu Avrupa sanatına dair çok sayıda sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Müzede modern ve Orta Çağ Romanya’sına ait eserlerin bulunduğu Ulusal Galeri başta olmak üzere birçok kalıcı sergi salonu bulunuyor. Bunların dışında geçici sergiler için ziyaretçilerin ağırlandığı salonlar mevcut. Müzede çocuklar için sanat atölyeleri de organize ediliyor. Müze, sanatseverler için harika bir deneyim sunuyor. Ulusal Galeri’de, uluslararası sanat tarihine büyük katkılar sağlayan ünlü Romen sanatçıların eserlerini görebilirsin. Bunlar arasında Nicolae Grigorescu, Theodor Aman, Stefan Luchian, Ion Andreescu gibi isimler yer alıyor. Ayrıca antik ve orta çağ sanatına ait parçaları, ulusal hazine odasını ve Romen Ateneum’unun karşısındaki heykelleri de inceleyebilirsin. Avrupa Sanat Galerisi’nde ise, Monet, Renoir, Cezanne, Picasso gibi ünlü sanatçıların eserlerini burada görebilme şansın var. Avrupa Sanat Galerisi, milletlere göre ayrılmış ve 12 binden fazla eseriyle geniş koleksiyonunu misafirlerine sunuyor. Sanata ilgi duyuyorsan ve Bükreş’teysen Romanya Ulusal Sanat Müzesi, zengin içeriğiyle senin için doyurucu ve faydalı bir durak olabilir.

Konum Linki

3. Zafer Takı

Bükreş’teki Zafer Takı, Romanya’nın başkentinin en önemli simgelerinden biri. Bu anıt, Romanya’nın bağımsızlık savaşlarında ve I. Dünya Savaşı’nda kazandığı zaferleri kutlamak için 1922 yılında inşa edilmiş. 1935 ve 1936 yıllarında ise genişletilmiş ve yenilenmiş. Anıtın üzerinde Romanya tarihinin önemli olaylarını ve kişilerini anlatan kabartmalar ve heykeller bulunuyor. Fransa’nın başkenti Paris’teki Zafer Takı ile benzer özellikler taşıyan bu önemli eserin inşa edilirken oradan esinlendiği söyleniyor. Zafer Takı, Bükreş’in merkezinde, Kuzey Tren İstasyonu’na yakın bir yerde yer alıyor. Anıtın etrafında geniş bir meydan ve yeşil bir park bulunuyor. Burası hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktası. Anıtın önünde her yıl 1 Aralık’ta Romanya’nın ulusal günü kutlamaları yapılıyor. Bu kutlamalarda askeri geçit törenleri, konserler ve havai fişek gösterileri oluyor.

Konum Linki

4. Cotroceni Kilisesi

Bu kilise, 17. yüzyılda Eflak Prensi Şerban Cantacuzino tarafından yaptırılmış ve daha sonra Cotroceni Sarayının bir parçası haline gelmiş. Kilise, Romanya Ortodoks Kilisesinin bir üyesi ve aynı zamanda bir manastır. Burada rahipler ve rahibeler yaşıyor ve ibadet ediyor. Cotroceni Kilisesi, Romanya mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Kilisenin dış cephesi beyaz mermerle kaplı ve kırmızı tuğla detaylarla süslü. Kilisenin içi ise duvar resimleri, freskler, ikonlar ve altın varaklarla bezenmiş. Kilisenin en önemli bölümü, Şerban Cantacuzino'nun mezarının bulunduğu bir yer. Cotroceni Kilisesi, Romanya tarihi ve kültürü için çok önemli bir yer. Burada hem dini hem de kraliyet törenleri düzenleniyor. Kilise, aynı zamanda bir sanat müzesi gibi. Burada çok sayıda değerli eser, kutsal eşya, kitap ve belge sergileniyor.

Konum Linki

5. Yeniden Doğuş Anıtı

Bükreş, tarihi, kültürel ve mimari açıdan zengin bir şehir. Bükreş'te gezilecek yerler arasında bulunan Devrim Meydanı'nda konumlanan Yeniden Doğuş Anıtı, Romanya'da komünist rejimin yıkılmasını sağlayan devrimin anısına yapılmış bir eser. Yeniden Doğuş Anıtı, 2005 yılında açıldı. Tasarımı bir yarışma sonucunda belirlenen anıt, 25 metre yüksekliğinde bir mermer sütunun üzerine yerleştirilmiş metal bir oval parçadan oluşuyor. Oval parça, komünist rejimi simgeleyen bir demir yumruğu, sütun ise, demir yumruğu kıran halkın iradesi ve gücünü temsil ediyor. Anıt, Romanya'nın yeniden doğuşunu ve özgürlüğünü anlatıyor. Yeniden Doğuş Anıtı, Bükreş'in en önemli tarihi noktalarından biri. Bu anıt, Romanya'nın geçmişini, bugününü ve geleceğini yansıtıyor. Anıtı gördüğünde, Romanya halkının yaşadığı zorlukları, verdiği mücadeleleri ve kazandığı zaferleri düşünebilirsin.

Konum Linki

6. Oraselul Copiilor Parkı

Oraselul Copiilor Parkı, Bükreş’te çocuklar için eğlenceli ve eğitici bir yer. Burada hem oyun parkları hem de lunapark bulabilirsin. Çocukların hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirecek tematik alanlar da var. Park içerisinde Oradea Kulesini andıran bir yapıda, Oradea’nın küçük bir maketini görebilirsin. Bunun yanı sıra çeşitli meslekleri deneyimleyebileceğin bir mini şehirde, polis, doktor, itfaiyeci, aşçı, sanatçı gibi roller üstlenebilirsin. Oraselul Copiilor Parkı, sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de keyifli bir yer. Burada, yeşillikler içinde dinlenebilir, piknik yapabilir, güneşlenebilir, bisiklete binebilir, kitap okuyabilir ya da arkadaşlarınızla sohbet edebilirsin. Parkın içinde, lezzetli yemekler ve içecekler sunan birçok kafe ve restoran da bulunması burayı cazip kılıyor. Oraselul Copiilor Parkı, Bükreş’in en güzel ve en eğlenceli parklarından biri. Burada, hem çocuklarla hem de sevdiklerinle kaliteli zaman geçirebilir, hem öğrenebilir hem de eğlenebilirsin.

Konum Linki

7. Ulusal Park

Bükreş'teki Ulusal Park, Romanya'nın en büyük ve en güzel parklarından biri. Burası hem spor hem de kültür etkinliklerine ev sahipliği yapan bir yer. Parkın içinde Ulusal Arena Stadyumu, atletizm pisti, futbol sahaları, tenis kortları, yüzme havuzu, buz pateni pisti, spor salonu ve paraşütle atlama kulesi gibi birçok spor tesisi var. Spor yapmayı sevenler için harika bir seçenek. Parkın gölü ise çok güzel ve huzurlu. Gölün kıyısında bir restoran da bulunuyor. Burada lezzetli yemekler yiyebilir, manzaranın tadını çıkarabilirsin. Gölün üzerinde peyzajlı bir köprü var. Bu köprüden geçerek paraşütle atlama kulesine gidebilirsin. Eğer cesaretin varsa, buradan gökyüzüne atlayabilir, heyecanlı bir deneyim yaşayabilirsin. Parkta ayrıca yaban ördekleri, sincaplar, kuşlar gibi birçok hayvan da görebilirsin. Parkın yeşillikleri, çiçekleri, çeşmeleri de göz alıcı. Bu nedenle parkta etkileyici fotoğraf çekebilirsin. Bükreş'teki Ulusal Park, Romanya'nın en popüler rekreasyon alanlarından biri. Sen de bu güzelliği kaçırma.

Konum Linki

8. Hava Kahramanları Anıtı

Hava Kahramanları Anıtı, Bükreş’in merkezinde, Aviatorilor Meydanı’nda bulunuyor. Anıt, I. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Rumen hava kuvvetleri askerlerine adanmış. Anıtın yapımı 1930 yılında başlandı ve 1935 yılında da tamamlandı. Anıtı Iosif Fekete, Lidia Kotzebuie isimli heykeltraşlar birlikte tasarladı. Anıt, 20 metre yüksekliğinde, beyaz mermerden yapılmış bir sütun. Sütunun üstünde, kanatları açık bir adam heykeli var. Bu sembol, Romanya’nın ulusal sembolü ve hava kuvvetlerinin de amblemi olması açısından da oldukça önemli. Sütunun altında, bronzdan yapılmış dört asker heykeli var. Bu heykeller, hava kuvvetlerinin farklı görevlerini temsil ediyor. Bu görevler pilot, paraşütçü, gözlemci ve mekanikçi şeklinde sıralanıyor. Anıtın etrafında, savaşlarda ölen askerlerin isimlerinin yazılı olduğu mermer plaketler var. Anıtı oldukça etkileyici bir yapıya sahip. Yapı, Romanya’nın tarihine ve hava kuvvetlerine tanıklık etmesi açısından da oldukça önemli. Bükreş gezinde burayı ziyaret etmek isteyebilir ve listene dahil edebilirsin.

Konum Linki

9. Kretzulescu Kilisesi

Bükreş'te gezilecek yerler arasında bulunan Kretzulescu Kilisesi, 18. yüzyılda neoklasik tarzda inşa edilmiş tarihi ve kültürel bir miras. Devrim Meydanı'nın köşesinde yer alan bu kilise, Romanya'nın dini ve sanatsal zenginliğini yansıtıyor. Kretzulescu Kilisesi'ne dışarıdan bakıldığında kırmızı tuğlalarla kaplı sade bir görünüme sahip olduğunu fark edebiliyor. Ancak içeri girildiğinde, duvarları ve tavanı süsleyen muhteşem freskleri ve ikonları birçok kişiyi kendisine hayran bırakıypr. Bu freskler ve ikonlar, 19. yüzyılda ünlü ressam Gheorghe Tattarescu tarafından yapıldı. Kilisenin içinde ayrıca, Eflak Prensi Constantin Brâncoveanu'nun kızı Ilinca Kretzulescu tarafından bağışlanan değerli eşyalar ve kitaplar da bulunuyor. Kretzulescu Kilisesi, Romanya tarihinde de önemli bir rol oynadı. 1989 yılında, komünist rejime karşı başlayan devrimin ilk kıvılcımları bu kilisenin önünde atıldı. O dönemde, kilise yıkılmak üzereyken, halk kiliseyi korumak için direndi. Bu direniş, daha sonra tüm şehre yayıldı ve sonunda komünist rejimin yıkılmasına yol açtı. Kretzulescu Kilisesi, Bükreş'in en eski ve en güzel kiliseleri arasında yer alıyor.

Konum Linki

10. Duyular Müzesi

Bükreş'te en ilginç ve eğlenceli olan mekanlardan birisi de Duyular Müzesi. Bu müze, beş duyumuzu nasıl kandırabileceğimizi veya geliştirebileceğimizi keşfetmemizi sağlayan birçok etkileşimli ve çekici aktivite sunuyor. Müzede 14 farklı bölüm var ve her biri algını farklı bir şekilde zorluyor. Müze içerisinde aynalar labirentinde kaybolabilir, dönen tünelde yürümeye çalışabilir, 1.200 çivinin üzerine yatabilir veya pin duvarda iz bırakabilirsin. Ayrıca, koku, tat, dokunma ve işitme duyularımızı test eden, renkleri, şekilleri, ışığı ve gölgeleri oynayan, optik yanılsamalar ve illüzyonlar yaratan birçok deneyim de var. Duyular Müzesi, hem çocuklar hem de yetişkinler için harika bir yer. Burada hem eğlenebilir hem de çeşitli duyularını geliştirme şansını yakalayabilirsin.

Konum Linki

11. George Enescu Ulusal Müzesi

Bükreş’in en güzel binalarından biri olan Cantacuzino Sarayı, George Enescu Ulusal Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Bu müze, Romanya’nın en önemli müzisyeni olarak kabul edilen George Enescu’nun hayatını ve eserlerini tanıtmak için 1956 yılında açılmış. Enescu, besteci, keman virtüözü, piyanist ve orkestra şefi olarak çok yönlü bir sanatçıydı. Müzede, onun ilk kemanı, el yazısıyla notaları, özel eşyaları, heykelleri, madalyaları ve diploması gibi pek çok ilginç parça görebilirsin. Müzenin bulunduğu saray ise, 1903 yılında Bükreş Belediye Başkanı George Cantacuzino tarafından yaptırıldı. Art Nouveau tarzında inşa edilmiş olan saray, dönemin lüksünü ve zerafetini yansıtıyor. Giriş kapısı, merdivenleri, salonları, avizeleri ve duvar resimleriyle göz kamaştırıyor. Sarayın bahçesi ise, yeşillikler içinde dinlenmek ve fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Müzede ayrıca, her ay klasik müzik konserleri de düzenleniyor. Bu konserler, George Enescu Festivali’nin de organizasyon merkezi olan müzenin, sanatseverlere sunduğu bir başka hizmet. George Enescu Ulusal Müzesi (Cantacuzino Sarayı), Bükreş’te görülmesi gereken bir kültür mirası. Hem müzik hem de mimari açıdan zengin bir deneyim sunan bu müze, seni büyüleyecek.

Konum Linki

12. Circus Parkı

Circus Parkı, Bükreş’in merkezinde, doğal bir göl ve nilüferler ile çevrili harika bir yeşil alan. Park, 1961 yılında açıldı ve şehrin siyasi ve kentsel değişimlerine rağmen yerinde kalmayı başardı. Parkın adı, yakınında bulunan Bükreş Devlet Sirkinden geliyor ve bu nedenle Circus Park olarak anılıyor. Burada hem sirk gösterilerini izleyebilir hem de doğanın tadını çıkarmak isteyebilirsin. Circus Parkı’nda yapabileceğin birçok aktivite bulunuyor. Parkta yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilir, piknik yapabilir, kuşları ve ördekleri besleyebilir, çocuklarınızla oyun alanlarında vakit geçirebilirsin. Parkın içinde bir de küçük bir hayvanat bahçesi bulunuyor. Burada tavus kuşları, tavşanlar, keçiler, koyunlar, tavuklar ve horozlar gibi hayvanları görebilirsin. Bu yer ücretsiz olarak gezilebiliyor. Circus Parkı, Bükreş’in en güzel parklarından birisi ve şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve huzurlu bir ortamda dinlenmek için mükemmel bir seçenek. Park, her mevsim ziyaret edilebilir. Ancak ilkbahar ve yaz aylarında daha renkli ve canlı olduğu için yoğun ilgi görebiliyor.

Konum Linki

13. Meçhul Askerin Mezarı

Bükreş'teki Meçhul Askerin Mezarı, Romanya'nın başkentinin en önemli anıtlar arasında yer alıyor. Bu mezar, I. Dünya Savaşı'nda ölen Romanya askerlerinin anısına 1923 yılında inşa edildi. Mezar, Bükreş'in merkezindeki Carol Parkı'nda bulunuyor ve etrafı güzel bahçeler, heykeller ve çeşmeler ile çevrili olması burayı öne çıkarıyor. Mezarın üzerinde, Romanya bayrağı ve Romanya Krallığının arması yer alması dikkat çekiyor. Ayrıca, "Glorie eroilor noștri" (Kahramanlarımızın şanına) yazan bir yazıt da bulunuyor. Mezarın önünde, her gün nöbet tutan askerler duruyor. Her yıl, 1 Aralık'ta Romanya Milli Günü'nde, devlet başkanı ve diğer yetkililer mezarı ziyaret ediyor ve çelenk bırakıyor. Meçhul Askerin Mezarı, Bükreş'i ziyaret eden turistler için görülmeye değer bir yer. Burada, Romanya'nın tarihine ve kültürüne tanıklık edebilir, savaşta hayatını kaybeden askerlere saygı gösterebilir ve parkın güzelliğinin tadını çıkarabilirsin. Mezar, şehrin diğer önemli yerlerine de yakın.

Konum Linki

14. ARCUB (Bükreş Kültür Merkezi)

Bükreş’te kültür ve sanat denince akla gelen ilk yerlerden biri ARCUB (Bükreş Kültür Merkezi). Bu merkez, 1996 yılında kuruldu ve o günden beri şehrin kültürel hayatına katkıda bulunmaya devam ediyor. ARCUB, hem yerli hem de yabancı sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor. Burada tiyatro, müzik, dans, sinema, fotoğraf, resim, heykel, edebiyat gibi pek çok sanat dalından etkinlikler düzenleniyor. Ayrıca ARCUB, Bükreş’in en önemli festivallerinden olan Bükreş Caz Festivali, Bükreş Uluslararası Tiyatro Festivali, Bükreş Sokak Sanatları Festivali gibi organizasyonlara da destek veriyor. ARCUB, şehrin tarihi merkezinde, eski belediye binasının restore edilmiş hali olan bir binada faaliyet gösteriyor. Binanın mimarisi, 19. yüzyılın sonunda Bükreş’te yaygın olan Fransız tarzını yansıtıyor. Binanın içinde ise modern ve fonksiyonel bir tasarım hakim. ARCUB’un bünyesinde bir büyük salon, bir küçük salon, bir sergi salonu, bir kafe ve bir kitapçı bulunuyor. Bu mekanlar, hem sanatçılar hem de izleyiciler için rahat ve keyifli bir ortam sunuyor. ARCUB’u ziyaret etmek istersen, web sitesinden ya da sosyal medya hesaplarından etkinlik takvimini takip edebilirsin.

Konum Linki

15. Romanya Ateneumu

Romanya'nın başkenti Bükreş'te gezilecek yerler arasında en önemlilerinden biri de Romanya Ateneumu olabilir. Bu, şehrin en prestijli konser salonu ve George Enescu Filarmoni Orkestrası'nın evi olarak biliniyor. Ayrıca, her iki yılda bir düzenlenen George Enescu Festivali'ne de ev sahipliği yapıyor. Romanya Ateneumu, 1888 yılında açıldı. Bina yuvarlak, kubbeli ve süslü bir yapı olması ile dikkat çekiyor. Neoklasik tarzda inşa edilen, Yunan tapınaklarından ve Fransız süslemelerinden esinlenen binanın önünde küçük bir park ve Rumen şair Mihai Eminescu'nun heykeli bulunuyor. Ateneum'un içinde, sergi odaları, konferans salonları ve muhteşem bir konser salonu var. Konser salonu, 784 koltuk kapasiteli ve tavanında, Romanya'nın tarihinden 75 sahneyi gösteren dev bir fresk bulunuyor. Burada, birçok ünlü müzisyen performans sergilendi. Ayrıca, 1919 yılında, Romanya'nın Büyük Birleşmesi'nin onaylandığı tarihi bir konferansa da tanıklık etti. Romanya Ateneumu, hem kültürel hem de tarihi bir miras olarak, Bükreş'in simgeleri arasında yer alıyor. Burada, Rumen müziğinin ve sanatının en güzel örneklerini dinleyebilir, görebilir ve hissedebilirsin.

Konum Linki

16. Radu Voda Manastırı

Radu Voda Manastırı, Romanya'nın başkenti Bükreş'te Dambovița Nehri'nin kıyısında yer alan tarihi ve manevi bir ibadethane. Bu manastır, 16. yüzyılda Alexandru II Mircea ve eşi Ecaterina tarafından kuruldu. Manastır, Romanya Ortodoks Kilisesi'nin merkezi olmak üzere tasarlandı. Manastırın bulunduğu alan, Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bir yer. Burada Neolitik, Tunç Çağı ve Demir Çağı'na ait araç gereçler bulunması ibadethaneyi ilgi çekici kılmayı başardı. Ayrıca, Dacian dönemine ait bir kale kalıntısı da manastırın yakınında yer alıyor. Manastır, 1969-1974 yılları arasında patrik Justinian Marina'nın girişimiyle tamamen yenilendi. Patrik, 1977 yılında vefat ettiğinde, manastırın iç duvarına gömüldü. Manastır, bugün hem bir ibadet yeri hem de bir kültür merkezi olarak hizmet vermeye devam ediyor. Manastırda, 18. yüzyıldan kalma değerli ikonalar, el yazması kitaplar, kilise giysileri ve gümüş eşyalar gibi birçok tarihi eser bulunuyor. Manastırın bahçesi, yeşillikler ve çiçeklerle dolu olması kentin içerisinde huzurlu bir alan sunuyor. Manastırın çan kulesi, şehrin silüetinde dikkat çekiyor. Manastırın ana kilisesi, beyaz taşlarla süslü. Kilisenin içi ise, freskler ve mozaiklerle bezeli. Radu Voda Manastırı, Bükreş'e gelen ziyaretçilerin mutlaka görmesi gereken bir yer.

Konum Linki

17. Botanik Bahçe

Botanik Bahçe (Gradina Botanica), Romanya'nın başkenti Bükreş'te bulunan ve 1860 yılında kurulan bir doğa parkı. Burası, hem yerli hem de egzotik bitki türlerinin sergilendiği, hem eğitim hem de rekreasyon amaçlı kullanılan bir yer. Botanik Bahçe, yaklaşık 17 hektarlık bir alana yayılmış vaziyette ve 10 binden fazla bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Bu bitkiler, farklı iklim ve coğrafya bölgelerine göre düzenlendiği için daha iyi bir değerlendirme yapılabiliyor. Bu anlamda park içerisinde tropikal ve subtropikal bitkiler için sera, çöl bitkileri için sukulent bahçesi, Avrupa bitkileri için arboretum, Asya bitkileri için Japon bahçesi bulunuyor. Botanik Bahçe, ziyaretçilerine sadece bitkileri değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel mirası da sunuyor. Bahçenin içinde, 19. yüzyıldan kalma bir saray olan Botanik Enstitüsü binası bulunuyor. Bu bina, şimdi bir müze olarak hizmet veriyor ve botanik tarihi, bitki anatomisi, bitki sistematikleri, bitki ekolojisi gibi konularda sergiler sunuyor. Ayrıca, bahçede, Romanya'nın ulusal şairi Mihai Eminescu'nun adını taşıyan bir anıt da yer alıyor. Bu anıt, şairin sevgilisi Veronica Micle ile birlikte oturduğu bir bankın yanında duruyor. Botanik Bahçe, her mevsim güzel ve renkli bir manzara sunuyor. Bahar aylarında, laleler, nergisler, zambaklar, sümbüller gibi çiçekler açtığı içi bu dönemde büyük ilgi görüyor. Burası, doğa severler, fotoğrafçılar, öğrenciler, aileler, çiftler için ideal bir yer. Botanik Bahçe, Bükreş'in en güzel ve en değerli parkları arasında yer alıyor.

Konum Linki

18. Patrik Katedrali

Bükreş'te gezilecek yerler arasında en önemlilerden biri Patrik Katedrali. Bu katedral, Romanya Ortodoks Kilisesi'nin merkezi ve Romen halkının inancının sembolü olması nedeniyle ilgi gören bir yapıya sahip. 17. yüzyılda inşa edilen bu katedral, Bizans mimarisinin güzel bir örneği. Katedralin içi, altın varaklarla süslü ikonalar, freskler ve ahşap oymalarla dolu. Katedralin önünde, Romanya'nın ilk patriği olan Aziz Konstantin ve Elena'nın heykeli bulunuyor. Patrik Katedrali, Bükreş'in tarihi ve kültürel mirasının bir parçası. Burada, Romanya'nın bağımsızlığını ilan eden 1877-1878 savaşının anısına bir anıt mezar da var. Ayrıca, katedralin yanında, 17. yüzyıldan kalma eski bir saray olan Patrikhane de görülmeye değer. Burası, Ortodoks kilisesinin yönetim merkezi ve patriğin ikametgahı. Sarayın bahçesinde, Romanya'nın önemli tarihi kişiliklerinin mezarları da bulunuyor. Patrik Katedrali, Bükreş'te görülebilecek bir ibadethane. Burada, Romanya'nın dini, tarihi ve kültürel zenginliğini keşfedebilirsin.

Konum Linki

19. Sanat Koleksiyonları Müzesi

Bükreş'te sanat tutkunları için kaçırılmaması gereken bir yer varsa, o da Sanat Koleksiyonları Müzesi. Bu müze, 40'tan fazla koleksiyonu bünyesinde barındıran ve Romanya'nın en zengin sanat hazinelerini sergileyen bir kültür merkezidir. Müzede, 15. yüzyıldan günümüze kadar uzanan dönemlere ait resim, heykel, grafik, dekoratif sanat, madalya ve sikke gibi çeşitli sanat eserleri bulabilirsin. Müzenin koleksiyonları, hem Romanya'nın hem de Avrupa'nın önde gelen sanatçılarının imzasını taşıyor. Sanat Koleksiyonları Müzesi, 1812 yılında inşa edilen ve 19. yüzyılda Romanya'nın ilk başbakanı olan Barbu Ştirbei'nin ikametgahı olan tarihi bir binada yer alıyor. Binanın mimarisi, neo-klasik ve neo-gotik unsurları bir araya getiriyor. Müze, 1978 yılında kuruldu ve o zamandan beri sanatseverlerin ilgisini çekiyor. Müzenin girişinde ziyaretçileri Ştirbei ailesinin arması ve portreleri karşılıyor. Müzenin içinde, her biri farklı bir tema veya sanatçıya ayrılmış 12 salon bulunuyor. Bükreş gezinde burayı keşfetmek için vakit ayırman gerekiyor.

Konum Linki

20. Carol Parkı

Bükreş'in en güzel parklarından biri olan Carol Parkı, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Park, 1906 yılında Romanya'nın bağımsızlığının 40. yıldönümü anısına açılmış ve Kral Carol I'in adını aldı. Parkın içinde, Romanya'nın bağımsızlık savaşında hayatını kaybeden askerler için yapılmış devasa bir anıt, Kral Carol I'in heykeli, bir açık hava tiyatrosu, bir botanik bahçesi, bir göl ve birçok heykel bulunuyor. Parkta yürüyüş yaparken, yeşilin her tonunu görebilir, kuş seslerini dinleyebilir, çiçek kokularını içine çekebilirsin. Parkın gölünde sandal veya kayıkla gezintiye çıkabilme şansına sahipsin. Parkın botanik bahçesinde ise, dünyanın dört bir yanından getirilmiş egzotik bitkileri görebilir, renkli çiçeklerin arasında kaybolabilirsin. Parkın kültürel yönünü keşfetmek istersen, açık hava tiyatrosunu mutlaka ziyaret etmelisin. Tiyatro, 1960 yılında inşa edilmiş ve 5 bin kişi kapasiteli. Tiyatroda, yaz aylarında çeşitli konserler, festivaller, tiyatro ve dans gösterileri düzenleniyor. Tiyatroda, hem yerel hem de uluslararası sanatçıları izleyebilir, müziğin ve sanatın keyfini çıkarabilirsin. Carol Parkı, Bükreş'in hem doğal hem de kültürel zenginliğini yansıtan bir park. Parkta hem dinlenebilir hem de eğlenebilir, hem tarih öğrenebilir hem de sanatla buluşabilirsin.

Konum Linki

21. Sutu Sarayı

Bükreş’in tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için Sutu Sarayı kaçırılmaması gereken bir yer. Bu saray, 1834 yılında Yunan asıllı bir tüccar olan Costache Sutu tarafından yaptırılmış ve daha sonra Bükreş Belediye Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sarayın mimarisi, neoklasik ve gotik tarzların harmanlanmasıyla oluşmuş ve döneminin en görkemli yapılarından biri olmuştur. Sarayın içinde, Bükreş’in tarihine ışık tutan pek çok eser ve koleksiyon bulunuyor. Bükreş’in en eski saatlerinden biri olan ve sadece aynaya bakıldığında okunabilen gizemli bir saat burada ilgi çekici detaylar arasında yer alıyor. Bükreş’in kuruluşundan günümüze kadar uzanan bir zaman tünelinde yer alan sarayda, her odada farklı bir dönemi yansıtan eşyalar, fotoğraflar ve belgeler bulunuyor. Saray içerisinde yer alan ve kentin en önemli kişiliklerinin portreleri, kostümleri ve kişisel eşyaları, şehrin kültürel ve siyasi hayatına tanıklık ediyor. Sutu Sarayı, Bükreş’in kalbinde, Üniversite Meydanına yakın bir konumda bulunuyor. Sarayın bahçesinde, çeşitli etkinlikler, konserler ve sergiler düzenleniyor.

Konum Linki

22. Çavuşesku Villası

Çavuşesku Villası, Bükreş'in Primaverii semtinde bulunan tarihi bir konak. Bu villa 1964-1965 yılları arasında inşa edildi ve Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşesku'nun ikametgahı olarak kullanıldı. 1989 yılında villanın kapıları uzun süre kapalı kaldı. Ancak 2016 yılında, villanın halka açılması kararı alındı ve ziyaretçilerin bu tarihi mekana tanıklık etmesine izin verildi. Çavuşesku Villası, 80 odadan oluşan bir yapı. Villanın içinde, Çavuşesku çiftinin zevkine göre döşenmiş salonlar, yatak odaları, banyolar, çalışma odaları, yemek odaları, misafir odaları, sinema salonu ve sığınak bulunuyor. Villanın duvarlarını, Romanya'nın ünlü ressamlarının eserleri süslüyor. Villanın mobilyaları, halıları, perdeleri, avizeleri, tabakları, çatal-bıçakları ve diğer eşyaları, Çavuşesku çiftinin lüks ve ihtişamlı yaşam tarzını yansıtıyor. Villanın bahçesi ise, çeşitli bitkiler, çiçekler, ağaçlar, heykeller ve havuzlarla donatılmış şekilde ziyaretçilerini bekliyor. Çavuşesku Villası, Romanya tarihinin önemli bir parçası. Bu villa, hem Çavuşesku çiftinin iktidarının hem de devrimin izlerini taşıyor.

Konum Linki

23. Plumbuita Manastırı

Plumbuita Manastırı, Bükreş’in tarihi semtlerinden biri olan Colentina’da huzurlu bir ortamın içinde yükseliyor. Manastırın kökenleri bir rivayete göre, Prens Vlad VI İnecatul’a dayanıyor. Prens tarafından 1531 yılında kurulan Plumbuita Manastırı, o dönemlerden bu yana ayakta durmaya devam ediyor. Düşmanlarından kurtulmak için onları Moldova’daki Obertyn Muharebesine gönderen Prens,savaşın ardından, bayrak taşıyıcılarının ayrıldığı noktada kiliseyi inşa etmeye başladı. Vlad, bir yıl sonra suikaste uğradığında, dul eşi Ana, inşaat alanını kurşunla (plumbuită) mühürlemesini emretti. Bu durum, yeğeni Genç Peter döneminde, Peter’ın annesi Doamna Chiajna’nın katkılarıyla sona erdi. Manastırın Tarihi Bükreş’teki en eski matbaa, 1582 yılında Plumbuita Manastırı’nda kuruldu. Mihnea Turcitul tarafından verilen bir belge, manastırı Atos Dağı’ndaki Xeropotamou Manastırı’nın otoritesi altına yerleştirdi. Günümüzde, Plumbuita Manastırı, içinde birçok yapı barındıran bir avlu içinde yer alıyor. Manastır, ziyaretçilere tarih ve huzur dolu bir deneyim sunuyor.

Konum Linki

24. Romanya Ulusal Kütüphanesi

Romanya Ulusal Kütüphanesi, Bükreş’in gözdesi ve ülkenin başkenti Bükreş’te bulunuyor. Bu kütüphane, Romanya’da yayınlanan her yayının deposu olarak hizmet veriyor. Zengin bir kitap koleksiyonuna sahip olan bu kütüphane, ülkenin kültürel mirasını koruma ve paylaşma amacıyla kuruldu. Kütüphane içinde yüzbinlerce içerik ve birbirinden önemli koleksiyonlar barındırıyor. Nadir eserler, el yazmaları, süreli yayınlar ve kitap dışı materyaller burada bulunuyor. Restorasyon ve konservasyon laboratuvarında, tarihi eserler yeniden hayat buluyor. Ayrıca, Romanya edebiyatının önemli yazarlarına ait eserler de bu kütüphanede yer alıyor. Kütüphane, araştırmacılar, öğrenciler ve meraklı gezginler için adeta hazine. Burada sessiz okuma salonlarında kitapların tadını çıkarabilir, taş plakları dinleyebilir ve kaynakçaları inceleyebilirsin. Elektronik yayın derleme sistemi ile ülkenin ilk ve tek elektronik yayın derleme platformunu da kullanabilme şansın bulunuyor. Romanya Ulusal Kütüphanesi, ülkenin kültürel zenginliğini korumak ve gelecek nesillere aktarmak için önemli bir rol oynuyor.

Konum Linki

25. Coltea Kilisesi

Coltea Kilisesi, Bükreş’in tarihi merkezinde yer alan büyülü bir yapıya sahip. Bu eşsiz kilise, Rumen Ortodoks geleneğinin önemli bir parçasıdır ve ziyaretçilere tarih ve sanatın iç içe geçtiği bir deneyim sunuyor. Kilise, Brâncovenesc tarzında inşa edildi ve 17. yüzyılın sonlarına doğru tamamlandı. Göz alıcı taş işçiliği, freskler ve detaylı ahşap oymalar, Coltea Kilisesini diğer kiliselerden ayıran özellikler arasında yer alıyor. İç mekan, ziyaretçileri büyülüyor. Altın yaldızlı ikonostasis, kubbe freskleri ve ahşap kraliyet sandalyesi, kilisenin mistik atmosferini vurguluyor. Meryem Ana’nın tasvirleri, duvarlardaki fresklerde canlanırken, azizlerin heykelleri de dikkat çekiyor. Coltea Kilisesi, Bükreş’in tarihini ve kültürünü anlamak için önemli bir nokta. Ziyaretçiler, bu kutsal mekanda sessizce dolaşırken, geçmişin izlerini hisseder ve dua edebiliyorlar. Kilisenin bahçesindeki mezar taşları, burada yatan önemli kişiliklerin hikayelerini anlatıyor. Eğer Bükreş’e yolun düşerse, Coltea Kilisesini ziyaret etmeyi unutma.

Konum Linki

26. Nicolae Minovici Halk Sanatları Müzesi

Dr. Nicolae Minovici Halk Sanatları Müzesi, Bükreş’in Băneasa semtinde konumlanan eşsiz yerlerden birisi. Başlangıçta Nicolae Minovici için şehir dışında bir sığınak olarak inşa edilen bu ev, daha sonra Bükreş’in ilk halk sanatı müzesine dönüştü ve geniş bir etnografik koleksiyon içeriyor. Binanın tasarımı, sahibinin arkadaşı Cristofi Cerchez tarafından Romanya Rönesans tarzında yapıldı. Romanya Kültür ve Dini İşler Bakanlığı tarafından tarihi bir anıt olarak listelendi. Bu müze, Romanya halk sanatına dair zengin bir koleksiyon sunması açısından büyük bir öneme sahip. Sergiler arasında halk kostümleri, ev eşyaları, dini ve laik sanat eserleri ile Minovici ailesine ait hatıralar bulunuyor.

Konum Linki

27. Romanya Ulusal Operası

Romanya Ulusal Operası, Bükreş’in merkezinde, Cismigiu Bahçesi’nden Cotroceni Sarayına yakın bir konumda bulunuyor. 1953 yılında kurulan bu opera binası, Romanya’nın kültürel mirasının en önemli simgelerinden biri. Burada, hem yerli hem de yabancı bestecilerin eserleri sahneleniyor. Mozart, Verdi, Puccini, Bizet, Rossini, Beethoven, Wagner gibi Romanya’nın ve çağdaş müziğin önde gelen bestecilerinin operaları da burada izlenebilir. Romanya Ulusal Operası, sadece opera değil, aynı zamanda bale, operet, müzikal, konser, resital, çocuk oyunları gibi farklı türlerde de gösteriler sunuyor. Ayrıca, uluslararası festivallere, turnelere, yarışmalara ve projelere de katılıyor. Romanya Ulusal Operası, sanatseverlere hem klasik hem de modern bir opera deneyimi yaşatıyor.

Konum Linki

28. Elisabeta Sarayı

Elisabeta Sarayı, Bükreş’in göz alıcı bir köşesinde, Kiseleff Caddesi üzerinde yükselen bir saray. 1936 yılında inşaatı tamamlanan bu zarif yapı, Romanya’nın resmi ikametgahı olarak Prens Radu ve kız kardeşi Prenses Maria tarafından kullanıldı. Bu saray, Kral Ferdinand I ve Kraliçe Marie’nin kızı olan Prenses Elisabeth için tasarlandı. 1930 yılında mimar Duiliu Marcu tarafından tasarlanan saray, 1936 yılında tamamlandı ve aynı yıl Prenses Elisabeth için açıldı. Elisabeta Sarayı, 1944 yılına kadar Prenses Elizabeth'in resmi ikametgahı oldu, ancak Kral Michael I’in Nazi yanlısı hükümeti devirerek tahttan indirildiği yıl olan 1947’de Kral Michael I’in ikametgahı haline geldi. O tarihten bu yana, eski Kraliyet Ailesi üyeleri burada yaşamaya devam ediyor. Saray, yabancı devlet başkanları, kraliyet ailesi üyeleri, politikacılar ve özel etkinliklerde Romanya’nın kültürel, ekonomik ve akademik figürlerini ağırlamayı sürdürüyor. Elisabeta Sarayı, tarih ve zarafetle dolu bir hikayeye sahip olması nedeniyle bugün birçok kişi tarafından ziyaret ediliyor.

Konum Linki

29. Romanya Ulusal Tarih Müzesi

Romanya Ulusal Tarih Müzesi, Bükreş’in tarihi merkezinde yer alıyor ve zengin bir kültürel mirasa sahip. Bu müze, Romanya’nın tarihini, sanatını ve arkeolojisini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için ideal bir durak noktası haline geldi. Müzenin girişinde, antik dönemlerden kalma heykeller ve eserler misafirleri karşılıyor. Roma İmparatorluğu’nun etkisi altındaki Dacia bölgesinin zengin tarihini anlatan sergiler, ziyaretçilere bu toprakların derin köklerini gösteriyor. Dacia’nın Altın Hazinesi, müzenin en önemli parçalarından birisi. Bu hazine, antik dönemdeki zenginliği ve ustalığı yansıtan altın takılar ve süs eşyalarını içeriyor. Müze, Orta Çağdan Rönesans’a kadar uzanan dönemleri de kapsıyor. Bu bağlamda Romanya tarihinde önemli bir figür olan Vlad III. Drakula hakkında bilgilere de müze aracılığıyla erişebilirsin. Aynı zamanda, Sanatseverler için, müze Romanya ressamlarının eserlerini barındırıyor. Nicolae Grigorescu, Theodor Aman ve Ion Andreescu gibi ünlü sanatçıların tabloları, ziyaretçilere Romanya’nın sanatsal mirasını gösteriyor.

Konum Linki

30. Stavropoleos Manastırı

Stavropoleos Manastırı, Bükreş’in merkezinde yer alan bir Doğu Ortodoks rahibeler manastırı. 1724 yılında kurulan bu manastır, son yüzyılda Stavropoleos Kilisesi olarak da biliniyor. Manastırın kilisesi Romanya Rönesansı tarzında inşa edildi. Manastırın ansamblı, iç avluyu çevreleyen kilise ve bahçeyi içeriyor. Bu yapı, 20. yüzyılın başında ünlü mimar Ion Mincu tarafından neo-Romenesk tarzda tasarlandı. İç avluda, zamanında komünist rejim tarafından yıkılan kiliselerden kurtarılan eski kilise eşyalarının sergilendiği bir kütüphane ve koleksiyon odası bulunuyor. Manastırın yaşam düzeni, dua, çalışma ve öğrenme arasında paylaşılıyor. Burada eski kitaplar, ikonlar, liturjik kıyafetler ve nakışlar restore ediliyor, yeni kitaplar yazılıyor ve müzik besteleniyor. Ayrıca, kütüphanenin el yazmaları ve eski kitap koleksiyonu dijital ortama aktarılmak üzere çalışılıyor.

Konum Linki

31. Bükreş Belediye Binası

Bükreş Belediye Binası, Romanya’nın başkenti Bükreş’in merkezinde, tarih ve kültürle iç içe bir noktada yükseliyor. Bu göz alıcı yapı, şehrin zengin geçmişini yansıtan bir hazine gibi duruyor. Bükreş Belediye Binası, Rumen diktatör Çavuşesku tarafından inşa ettirilmiş dev bir yapı. Pentagon’dan sonra dünyanın en büyük ikinci devlet binası olarak kabul ediliyor. İçinde toplam 3500 ton kristal, 480 avize ve demir ve bronz yapılmış büyük kapılar bulunması buranın önemini bir kat daha artırıyor. Bu görkemli yapı, 365 bin metrekarelik alana yayılmış ve geniş çim bahçeleriyle çevrili. Bükreş Belediye Binası içinde günümüzde Bükreş’in yakın ve uzak geçmişine dair birçok fotoğraf, hatıra ve çeşitli koleksiyonları sergileniyor. Bu sergiler, şehrin tarihini anlamaya çok yardımcı olduğu için Bükreş tarihi yerler listesine mutlaka dahil edilmeli.

Konum Linki

32. Yangın Kulesi

Yangın Kulesi, Bükreş’in göz kamaştırıcı bir simgesi olarak yükseliyor. Bu 42 metre yüksekliğindeki yapı, Obor, Calea Moșilor ve Nerva-Traian bölgelerinin kesişim noktasında yer alıyor. Geçmişte, itfaiyeciler tarafından gözlem kulesi olarak kullanıldı. 1891-1892 yılları arasında inşa edilen Yangın Kulesi, Bükreş’in merkezinde yer alıyor. George Mandrea tarafından tasarlandı. Mandrea o dönemde Bükreş’in baş mimarı olması ile ünlü biriydi. İlk başta hem gözlem kulesi hem de su kulesi olarak tasarlanmıştı. Ancak su pompaları yetersiz olduğu için suyla doldurulamadı. 1935’e kadar itfaiye tarafından kullanıldı, ancak yüksek binaların inşası ve telefonun yaygınlaşması nedeniyle gözetleme kulesi işlevini yitirdi. 1963’ten bu yana Pompiyerler Müzesi olarak hizmet veriyor. Burada, itfaiyecilerin cesaret ve kahramanlık hikayeleri, acil durum kurtarma operasyonları ve yangın söndürme ekipmanları hakkında zengin bir koleksiyon bulunuyor. Yangın Kulesi, Bükreş’in tarihini ve itfaiye teşkilatının önemini anlatan bir anıt olarak günümüzde ayakta duruyor.

Konum Linki

33. Haritalar ve Eski Kitaplar Ulusal Müzesi

Haritalar ve Eski Kitaplar Ulusal Müzesi, Bükreş’in tarihi Dorobanți semtinde yer alan, Romanya’daki nadir kültürel kurumlardan birisi. 2003 yılında halka açılan bu müze, 1920’lerde inşa edilmiş güzel bir villada konumlandı. Ana koleksiyon, Profesör Adrian Năstase’nin ailesine ait olup Romanya devletine bağışlandı. Şu anki ana koleksiyon, grafik eserler ve haritalarla zenginleştirildi Bu müze, dünya genelindeki kartografik başarıların tarihini anlatırken özellikle Romanya’nın yansımalarına odaklanıyor. Miras, 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan dönemde oluşturulan 1000’den fazla eserden oluşuyor. Bu eserler, Romanya ve atalarının yaşadığı bölgelerin yanı sıra kıtaların haritaları, astronomik haritalar ve şehir planları içeriyor. Ayrıca, manzara, portre ve görünümler gibi çeşitli konularda grafik eserler de koleksiyona dahil. Müze, 1920’lerde inşa edilen bir binada yer alıyor. Gotik tarzda kemerli pencereler ve Venedik’teki 15. yüzyıl villalarını anımsatan sunduruma birleşimiyle dikkat çekiyor. İç mekanın dekorasyonunda vitraylar ve resimli tavanlar da bulunuyor. Haritalar ve Eski Kitaplar Ulusal Müzesi, sıcak, samimi ve hoş bir atmosferde, kartografik mirasın büyülü dünyasını ziyaretçilere sunduğu için gezilebilecek yerler arasında bulunuyor.

Konum Linki

34. Bellu Mezarlığı Müzesi

Bellu Mezarlığı, Bükreş’in tarihi ve kültürel zenginleri arasında yer alıyor. 1830 yılından bu yana ölülerin son istirahatgâhı olarak hizmet veren bu mezarlık, 1850’de resmi olarak kuruldu. Bellu Mezarlığı, Romanya’nın önemli sanatçılarının, bilim insanlarının ve müzisyenlerinin gömülü olduğu bir yer olarak biliniyor. Güneydoğu Avrupa ve Romanya’daki kültürel destinasyonlara ilgi duyan turistler için cazip bir gezi noktası olmayı başardı. Mezarlık, 54 dönümlük geniş bir alana yayıldı. Burası aynı zamanda Serban Voda Mezarlığı olarak da biliniyor. Mezarlığın ortasında yer alan şapel, 1890 yılında Karlsbad Katedrali tarzında inşa süreci geçirdi ve daha sonra restore edildi. Bellu Mezarlığı, Romanya’nın kültürel mirasına katkıda bulunan birçok önemli ismi barındırıyor. Burada yatan sanatçılar, yazarlar, bilim insanları ve müzisyenler, ülkenin tarihini ve sanatını şekillendiren kişiler. Mezar taşları arasında dolaşırken, Romanya’nın zengin kültürel geçmişine bir yolculuk yapabilirsin. Bu özel mezarlık, sadece ölülerin son istirahatgâhı değil, aynı zamanda bir açık hava müzesi gibi de görülüyor. Tarihi mezar taşları, heykeller ve anıtlar, ziyaretçilere geçmişin izlerini sürme fırsatı sunuyor. Bellu Mezarlığı, sessizliği, huzuru ve sanatın büyüsünü bir araya getiren mistik bir atmosfere sahip.

Konum Linki

35. CEC Sarayı

CEC Sarayı, Bükreş’te ünlü Zafer Bulvarı’ndaki Romanya Ulusal Tarih Müzesinin tam karşısında yer alıyor. Bu tarihi saray, 1900 yılında Romanya kraliyet ailesi için çalışan ünlü Fransız mimar Paul Gottereau tarafından inşa edildi ve günümüzde CEC Bankası’nın ana yönetim binası olarak kullanılıyor. Sarayın eklektik-Fransız mimarisiyle inşa edilen camdan bir kubbesi bulunuyor. İnşa giderleri, bankanın kendi hazinesinden karşılandı. Romanya’nın en eski bankası olan CEC Ekonomi Bankası’nın yönetim merkezi olması amacıyla bu saray, Orta Çağdan kalma bir manastır harabesi üzerine inşa edildi. Sarayın içine turistik ziyaret gerçekleştirilemiyor. Ancak Bükreş’in en önemli yapılarından biri olduğu için dışarıdan da olsa inceleme şansın bulunuyor. CEC Sarayı, tarih ve mimari meraklıları için büyüleyici bir nokta.

Konum Linki

36. Ulusal Jeoloji Müzesi

Muzeul Geologic Național, Bükreş’in göz alıcı güzellikteki Kiseleff Bulvarı’nda yer alıyor. Bu neredeyse bir asırlık tarihi binada, ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan muhteşem mineral, petrografik ve paleontolojik koleksiyonlarını barındırıyor. Romanya’nın en kapsamlı kaya ve fosil koleksiyonunu bu görkemli Bilimler Sarayı’nın salonlarında bulabilirsin. Bu muhteşem müze, hem uzmanlara hem de jeoloji alanını merak eden kişilere, etkileyici koleksiyonunu ve Romanya’daki en kapsamlı kaya ve fosil koleksiyonunu sunuyor. Ayrıca, Romanya topraklarında keşfedilen büyük omurgalıların muhteşem rekonstrüksiyonlarına da tanıklık edebilir, bu da bölgedeki bazı dinozorları doğal boyutlarında sergiler.

Konum Linki

37. Bazilescu Parkı

Bazilescu Parkı, Bucurestii Noi semtinin ortasında bulunan bir bitki cenneti. Burada gölgeli yollar, artezyen bir çeşme, oyun alanları ve kurtarılması için birilerinin parasını koymayı bekleyen eski bir yaz tiyatrosu bulunuyor. Bu eski bahçe sessiz ve güzel bir şekilde düzenlenmiş. Ne yazık ki, birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi, bu zarif yaz tiyatrosu da yavaş yavaş yok olmaya başladı. Ancak yine de merak uyandırıcı ve büyüleyici bir atmosferi olduğunu söyleyebiliriz. Bazilescu Parkı, doğanın içinde bir adacık gibi. Burada dolaşırken tarih kokan taşlar arasında kaybolabilirsiniz. Eski tiyatro kalıntıları, geçmişin hikayelerini anlatıyor. Bu sessiz ve huzurlu park, şehir hayatının karmaşasından kaçmak isteyenler için mükemmel bir kaçış noktası. Yazın yeşillikler arasında yürümek, kuş sesleri eşliğinde dinlenmek ve eski tiyatro kalıntılarına hayal kurmak için ideal bir yer. Bazilescu Parkı, Bükreş’in gizli bir hazinesi ve doğa severler için mutlaka görülmeye değer.

Konum Linki

38. Zambaccian Müzesi

Zambaccian Müzesi, Bükreş’in tarih kokan sokaklarında, Krikor Zambaccian’ın (1889-1962) eski evinde yer alıyor. Bu müze, iş insanı ve sanat koleksiyoncusu Zambaccian’ın zengin ve değerli sanat koleksiyonunu sergilemek için özel olarak inşa edilmiş bir evde bulunuyor. Zambaccian, yarım yüzyıl boyunca edindiği tabloları, heykelleri, grafikleri ve mobilyaları sergilemek için 1940’larda bu evi inşa etti. Hem koleksiyon hem de ev, 1947’de Romanya devletine bağışlandı ve Zambaccian, Romanya Akademisi’nin bir üyesi olarak kabul edildi. Bu müzede, Romen sanatının tarihini Theodor Aman, Nicolae Grigorescu ve Ioan Andreescu’dan Ștefan Luchian, Nicolae Tonitza, Theodor Pallady, Gheorghe Petrașcu ve Corneliu Baba’ya kadar kapsamlı bir şekilde görebilirsin. Ayrıca, Cézanne, Picasso, Matisse, Bonnard ve Utrillo gibi ünlü ustaların eserlerini içeren koleksiyonun Romanya’da eşi benzeri yok.

Konum Linki

39. Herastrau Parkı

Herastrau Parkı (Kral Mihai I Parkı), Bükreş’in kuzeyinde yer alan büyük bir park. Romanya’nın başkenti olan Bükreş’te, Colentina Nehri tarafından oluşturulan göllerden biri olan Herastrau Gölü çevresinde bulunur. Parkın toplam alanı yaklaşık 187 hektar ve bunun 74 hektarı göl sularından oluşuyor. İlk başta bataklıklarla kaplı olan bu alan, 1930-1935 yılları arasında kurutulmuş ve 1936’da park olarak hizmete açıldı. Herastrau Parkı iki bölgeye ayrılmıştır: rustik veya doğal bölge (Köy Müzesi) nispeten dokunulmamış bırakılmış ve kamu/aktif alan, rekreasyon aktiviteleri için açık alanlar içeriyor. Gölde küçük teknelerle dolaşmak da mümkün. Parkın adı, başlangıçta Ulusal Park olarak düşünülmüştü, ancak Carol II döneminde Carol II’nin kişilik kültü döneminde Parcul Carol II olarak yeniden adlandırıldı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Stalin’in heykeliyle girişte adı Parcul I. V. Stalin olarak değiştirildi. 1956’da, de-Stalinizasyon döneminde Stalin’in heykeli yıkıldı ve parkın adı “Herastrau” olarak değiştirildi. Herastrau adı, Colentina Nehri üzerinde bir zamanlar bulunan su gücüyle çalışan testere fabrikalarına atıfta bulunuyor. 19 Aralık 2017 tarihinde Bükreş Genel Konseyi’nin bir kararıyla park, Romanya’nın eski Kralı Michael I’ı anmak için “Kral Michael I Parkı” olarak yeniden adlandırıldı. Michael I, 5 Aralık 2017’de hayatını kaybetmişti. Herastrau Parkı, Bükreş’in yeşil bir cenneti olarak ziyaretçilere doğal güzellikler, göl manzaraları ve dinlendirici bir atmosfer sunmaya devam ediyor.

Konum Linki

40. Köy Müzesi

Dimitrie Gusti Ulusal Köy Müzesi, Romanya’nın başkenti Bükreş’te Herastrau Parkı içinde yer alıyor. Bu büyülü müze, dünyanın ilk açık hava etnografya müzelerinden birisi. Kırsal yaşamın izlerini taşıyan bu kompleks, ziyaretçileri tarihin derinliklerine götürüyor. Müze, 272 otantik köy çiftliği ve köy evini içinde barındırıyor. Bu yapılar, Romanya’nın dört bir yanından esinlenilerek oluşturulmuş ve parkın içinde yeniden inşa edildi. Evlerin içinde halı, mobilya gibi otantik objeler bulunuyor Bu büyülü müze, Rus, Türk, antik ve orta çağ etkisi altındaki Güneydoğu Avrupa’daki yaşamı yansıtarak, tüm dünyadaki insanların görmesi için bir fırsat sunuyor.

Köy evleri ve çiftlikleri, Romanya kırsal mimarisini sergilemek üzere seçildi ve buraya getirilip yeniden inşa edildi. Dimitrie Gusti Ulusal Köy Müzesi, Avrupa’da kurulmuş üçüncü açık hava müzesi olarak da tarihe geçti. Bu özgün müze, ziyaretçilere geçmişin dokusunu hissettirirken, kırsal yaşamın güzelliklerini ve zenginliğini keşfetme fırsatı sunuyor.

Konum Linki

41. Grigore Antipa Ulusal Doğa Tarihi Müzesi

Grigore Antipa Ulusal Doğa Tarihi Müzesi, Bükreş’in göz alıcı müzelerinden arasında bulunuyor. 1834 yılında kurulan bu müze, doğa tarihinin derinliklerine yolculuk yapmanızı sağladığı için oldukça önemli bir yere sahip. Grigore Antipa Ulusal Doğa Tarihi Müzesi, milyonlarca yıl öncesine dayanan hayvan iskeletleri ve doğal zenginliklerin sergilendiği bir hazine. Evrimin izini sürmek, biyolojik çeşitliliği keşfetmek ve tarih boyunca yaşamış canlıların izlerini takip etmek isteyenler için ideal bir nokta. Müze, ziyaretçilere etkileşimli sergiler ve eğitici oyunlar sunuyor. Dinozor iskeletleri, arkeolojik buluntular ve sıradışı kelebek koleksiyonları, bu büyülü mekanda gözler önüne seriliyor. Grigore Antipa, Romanya’nın en ünlü biyologlarından birisi ve müze adını buradan alıyor. Doğanın izini sürmek ve daha fazla bilgi edinmek istiyorsan burayı kesinlikle ziyaret etmelisin.

Konum Linki

42. Üniversite Meydanı (Piata Universitatii)

Piața Universității, Bükreş’in merkezinde yer alan önemli bir meydan. Büyük Kavşak (La Grande Croisee) modelinin etkisi altında şekillendi ve kuzey-güney ve doğu-batı eksenlerini belirliyor. Bu düzen, Paris etkisiyle kentsel modernizasyonu teşvik etmek amacıyla tasarlandı. Üniversite Meydanı’nda Bükreş Üniversitesi, I. L. Caragiale Ulusal Tiyatrosu ve Intercontinental Otel bulunuyor. Ayrıca, 13-15 Haziran 1990 tarihleri arasında FSN hükümeti döneminde önemli olaylara tanıklık ettiği içinde Romen halkı için ayrı bir öneme sahip. Üniversite Meydanı’nda Bükreş Üniversitesi’nin bazı fakülteleri de bulunuyor. Ayrıca, Suțu Sarayı ve Ion Luca Caragiale Ulusal Tiyatrosu da bu meydanda konumlanıyor.

 

Konum Linki

43. Romanya Edebiyat Müzesi

Nicolae Cretulescu Caddesi üzerinde gizlenen Romanya Edebiyat Müzesi, 300.000’den fazla orijinal eseri sergiliyor. Bu müze, ünlü Rumen yazarların kelimelerinin izini sürmek isteyenleri büyülüyor. Eminescu, Nichita Stănescu, Mircea Eliade ve daha birçok yazarın el yazmalarını burada bulabilirsiniz. Romanya Edebiyat Müzesi, kelimelerin büyülü dünyasına bir kapı açıyor. Burada, yazarların hayal gücüne ve duygularına tanıklık edebilirsin.

Konum Linki

44. Eski Şehir

Eski Şehir (Lipscani Bölgesi), Bükreş’in merkezinde yer alan tarihi bir semt. Burası, geçmişin izlerini taşıyan dar sokakları, renkli binaları ve canlı atmosferiyle ünlü bir yer. Lipscani, Bükreş’in en eski semtleri arasında bulunuyor. Burası, tarih boyunca ticaretin, sanatın ve kültürün merkezi oldu. Günümüzde bu sokaklar hala canlı ve hareketli. Bölge, duvarları renklendiren sanat eserleriyle dolu. Grafiti, mural resimler ve heykeller, her köşede seni karşılıyor. Kafeler, açık havada oturup insanları izlemek için mükemmel bir yer.

Eski Şehir, antika dükkanlarıyla ünlü. Burada, geçmişin hikayesini anlatan eski saatler, mobilyalar ve mücevherler bulabilirsin. Pazar günleri kurulan açık hava pazarları da ziyaret edilmeye değer. Lipscani, gece hayatının nabzını da tutar. Barlar, restoranlar ve gece kulüpleri, eğlence arayanları ağırlar. Canlı müzik, dans ve lezzetli yemeklerle dolu bir gece için buraya gelmelisin. Lipscani, 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan tarihi ile renkli cephe detayları ve zarif balkonlar, mimari zenginliği gözler önüne seriyor.

Konum Linki

45. Romanya Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi

Bükreş, sanatseverler için büyülü bir şehir. Bu büyülü kentteki en önemli duraklardan biri de Romanya Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi. Tarihi Kraliyet Sarayı’nda bulunan bu müze, hem Romanya hem de Doğu Avrupa sanatına dair zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Müzenin modern ve Orta Çağ Romanya’sına ait eserlerin sergilendiği Ulusal Galeri başta olmak üzere birçok kalıcı sergi salonu bulunuyor. Burada, ünlü Romen sanatçıların eserleri yanı sıra antik ve orta çağ sanatına ait parçaları da görebilirsiniz. Ulusal Galeri’nin içinde Romanya Orta Çağ Sanat Galerisi ve Romanya Modern Sanat Galerisi olmak üzere iki farklı bölüm yer alıyor. Avrupa Sanat Galerisi ise Monet, Renoir ve Cezanne gibi ünlü sanatçıların eserlerini sergiliyor. Milletlere göre ayrılmış 12 binden fazla eser, sanatseverleri büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. Müze, çocuklar için de sanat atölyeleri düzenliyor. Bu atölyelerde minik sanatçılar, yaratıcılıklarını keşfedebilir ve sanatın büyülü dünyasına adım atabilirler.

Konum Linki

46. Macca-Vilacrosse Pasajı

Macca-Vilacrosse Pasajı, Bükreş’in kalbinde yer alan gizli bir turistik mücevher. 1891 yılında tamamlanan bu pasaj, Londra ve Paris’teki benzerlerine rakip olarak inşa edildi. İlgi çekici kılan şey ise at nalı şeklindeki mimari yapısı. Bu tarihi geçit, yapısı ile dikkat çekiyor. Neoklasik, neo-gotik ve doğu öğelerini bir araya getirir “Y” harfi şeklinde tasarlandığı görülebiliyor ve cam tavanı, doğal ışığın içeri girmesine izin veriyor. Pasajın içi, sarının hakim olduğu camlarla kaplıdır ve rahatlıkla evdeymiş gibi hissettiriyor. Geçmişte sayısız alışveriş mağazasıyla dolu olsa da günümüzde daha çok kafeler, restoranlar ve lüks kuyumcular bulunuyor.

Pasajın adı, Xavier Villacrosse adlı ünlü bir baş mimardan, Macca adı ise, inşaat işçilerinden Felix Xenopol’ün bir akrabasından geliyor. İki ayrı girişe sahip olan pasajın isimleri Macca ve Villacrosse olarak biliniyor. Bükreş’in turistik bölgelerini Parlamento Binası ve Zafer Takı gibi semboller oluştursa da, Macca-Vilacrosse Pasajı gibi keşfedilmeyi bekleyen birçok mimari mücevher bulunuyor. Bu gizli pasajı ziyaret ederek eski Bükreş’te yaşamanın nasıl bir his olduğunu deneyimleyebilir ve kentin incilerini keşfedebilirsin.

Konum Linki

47. Serbest Basın Evi

Serbest Basın Evi, Bükreş’in kuzeyinde yer alan bir yapı. 1956 ile 2007 yılları arasında şehirdeki en yüksek bina unvanını taşıdı. İnşaatına 1952 yılında başlanan ve 1956’da tamamlanan bu bina, Stalinist mimari tarzında tasarlandı. Horia Maicu adlı mimar tarafından inşa edilen Casa Presei Libere, Bükreş’in baskı makinelerini, haber odalarını ve çalışanlarını barındırmak amacıyla yapıldı. Televizyon anteni hariç 91.6 metre yüksekliğe sahip olan bina, toplamda 104 metre yüksekliğinde. 1952 ile 1966 yılları arasında 100 leyi banknotunun arka yüzünde yer aldı. 1960 yılında Vladimir Lenin heykeli binanın önüne konuldu, ancak 1990 yılında Romanya Devrimi sonrasında kaldırıldı. Günümüzde Serbest Basın Evi, birçok gazetenin merkezinin bulunduğu bir yapı olarak kullanıldı.

Konum Linki

48. Tineretului Parkı

Tineretului Parkı, Bükreş’in güneyinde bulunan büyük bir halk parkı olarak biliniyor. 1965 yılında oluşturulmaya başlanan ve 1974 yılında tamamlanan bu park, mimar Valentin Donose tarafından tasarlandı. Park, güney Bükreş’in ana rekreasyon alanı olarak planlandı ve 1960’lar ve 1970’ler boyunca yoğun bir şekilde geliştirilen bir bölgeye hizmet etmek üzere tasarlandı. 94 hektarlık (230 dönüm) bir yüzey alanına sahiptir ve hafta sonları ortalama 7 bin 800 ziyaretçi çektiği biliniyor. Parkın içindeki yeşil alanların yanı sıra, birçok oyun alanı ve yaz aylarında eğlence tekneleri tarafından kullanılan bir gezilebilir göl bulunuyor.

Tineretului Parkı, Bükreş’in en büyük çok amaçlı salonlarından biri olan Sala Polivalentă’yı da içeriyor. Bu salon konserler ve kapalı spor etkinlikleri için kullanılıyor. Parkın güneydoğu köşesinde ise bir çocuk alanı yer alıyor. Bu alanda her yaşa uygun eğlence parkı oyuncakları, küçük rollercoaster’lar ve diğer eğlence araçları bulunuyor. Parkın etrafında insanları gezen bir mini tren de mevcut. Tineretului Parkı, Bükreş gezinde gitmek isteyebileceğin bir yer ve dolayısıyla listende bu parka yer verebilirsin.

Konum Linki

49. Alexandru Ioan Cuza Parkı

Alexandru Ioan Cuza Parkı, Romanya’nın Bükreş şehrinde bulunan ve şehrin en büyük parklarından birisi. 85 hektarlık bir araziden oluşan bu turistik bölge, 1970 yılında kullanıma açıldı. Aynı zamanda ünlü Titan Gölü’nü çevreliyor. Parkta yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve oyun alanları bulunuyor. 3.5 kilometre uzunluğunda koşu ve bisiklet parkuru da Alexandru Ioan Cuza Parkı’nın popüler bölümleri arasında yer alıyor. Çocuklar için oyun alanları, buz pateni pisti, futbol ve basketbol sahaları da mevcut. Park, yılın her mevsiminde farklı açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Yazın açık hava konserleri ve etkinlikleri düzenlenirken, kışın ücretsiz olarak buz pateni yapmak da mümkün. Pedallı bot gezileri, kano ve su kayağı gibi aktiviteler de Alexandru Ioan Cuza Parkı’nda gerçekleştirilebilirsin. Her yaş grubunun keyifle vakit geçirebileceği bu parkta, bebekli aileler ve bireyler için son derece uygun.

Konum Linki

50. Casin Manastırı

Casin Manastırı, Bükreş’in tarih kokan sokaklarında gizemli bir varlık olarak yükseliyor. Bu manastır, Romanya’nın eski komünist başkenti için oldukça yakın zamanda inşa edilmiş bir kilise. 20. yüzyılda, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ve Romanya Komünist Partisi’nin 1945’te Bükreş’te iktidara gelmesinden sonra inşa edildi. Casin Manastırı, sade ve zarif bir mimariye sahip. İç mekanı da aynı sadelikle tasarlandı. Burada, sessizliğin içinde huzur bulabilirsin. Manastırın avlusunda dolaşırken, taş duvarların arasında tarih kokusu hissedebilirsin. Bu kutsal mekan, ziyaretçilerine huzur ve içsel dinginlik sunuyor. İçerideki freskler, dini hikayeleri canlandırır ve ziyaretçileri derin düşüncelere sevk ediyor. Casin Manastırı, Bükreş’in modern yaşamının içinde bir zaman yolculuğu sunuyor. Buraya adım attığınızda, geçmişin izlerini hissedersin. Bu özel manastır, sadece bir dini yapı değil, aynı zamanda bir kültürel miras ve huzurun sembolü olmaya devam ediyor.

Konum Linki

51. Antim Manastırı

Antim Manastırı, Bükreş’te bulunan üç asırlık bir manastır. 1713 ile 1715 yılları arasında Eflak Metropolitan Piskoposu Saint Antim Ivireanu tarafından yaptırıldı. Manastırın kuruluş amacı, yoksullara ve eğitim almak isteyen ihtiyaç sahibi öğrencilere yardım etmekti. Saint Antim Ivireanu, manastırın kurucusu olarak bütün servetini ve mal varlığını bu ibadethaneye bıraktı. 19. yüzyıl başlarında rahipler için okul haline getirilen Antim Manastırı, 1836’da yaşanan depremde büyük ölçüde zarar görmüş, ancak restore edildi. 1854 yılında devlet arşivlerini muhafaza edecek kadar güvenli hâle geldi. Antim Manastırının mimari özellikleri, zarif kubbesi ve altın kaplamasıyla giriş kapısında iki taş sütun üzerine oturtulmuş bir kemer içeriyor. Kapı ve pencereler ile kilisenin ahşap kapılarındaki heykeller, Saint Antim tarafından yapıldı. 1857 yılında bir çan kulesi eklendi. Manastırın içinde, Petre Alexandrescu tarafından 1812’de yapılan İsa’nın Doğuşu ve Vahiylerden kesitler içeren görkemli ikonalar da yer alıyor. İlgi çekici detayları ile Antim Manastırı gezi planında yer alabilir.

Konum Linki

52. Dimitrie Leonida Teknik Müzesi

Dimitrie Leonida Teknik Müzesi, Bükreş’in göz kamaştırıcı Parcul Carol I’sinde yer alıyor. Adını, ünlü Rumen bilim insanı Dimitrie Leonida’dan alıyor. 1909 yılında kurulan bu müze, 1954 ve 1972 yıllarında önemli yeniden yapılandırmalara tanık oldu. Dimitrie Leonida (1883-1965), Romanya’da teknik ilerlemenin öncüsü olarak, Münih Teknik Müzesi’ni model alarak 1909 yılında Bükreş Teknik Müzesi’ni kurdu. Leonida, Charlottenburg Politeknik Enstitüsü’ndeki üniversite eğitimi sırasında Münih Teknik Müzesi’ni ziyaret etmişti. Müze, ziyaretçilerin teorik ve pratik bilgilerini mükemmelleştirebileceği ve bir araya getirebileceği bir “okul” olmayı amaçlıyordu. Dimitrie Leonida, Romanya’daki ilk Elektrikçi ve Mekanikçi Okulunu kurdu ve öğrencileriyle birlikte müzenin gelecekteki çekirdeğini oluşturan ilk parçaları topladı. Müze, başlangıçta Mendeleev Caddesi’ndeki Mekanikçi ve Elektrikçi Okulu binasında faaliyet gösterdi. 1928’den itibaren müze, Carol I Parkı’ndaki noktalara taşındı. Dimitrie Leonida, bu yerlerde "sadece Teknik Müze değil, aynı zamanda Romanya Müzesi'nde kurdu. Ziyaretçiler, ülkemizin doğal zenginliklerini nasıl teknolojinin yardımıyla kullanabileceğini gösteren odalara gitmeden önce doğal zenginlikleri keşfettiler. 1935 yılında, müze şu anki binasına taşındı.

Konum Linki

53. Ulusal Askeri Müze

Bükreş Ulusal Tarih Müzesi, Bükreş’in ünlü Calea Victorieri (Zafer Bulvarı) üzerinde yer alıyor. Neo-klasik mimariyle inşa edilen bu bina, 1894-1900 yılları arasında Alexandru Săvulescu tarafından tasarlandı. 70 yıl boyunca postane olarak kullanılan bu yapı, 1970 yılında Ulusal Tarih Müzesi olarak hizmet vermeye başladı. Müzenin girişinde, Roma İmparatoru Trajan’ın kucağında bir kurt taşıdığı heykel ziyaretçileri karşılıyor. Neo-Klasik mimariye sahip bu bina, Romanya tarihine ilgi duyanlar için önemli bir kaynak. Orta Çağ’dan modern zamanlara kadar birçok döneme ait eserler, 60 sergi salonunda sergileniyor. Ayrıca, müzenin en ilgi çekici parçalarından biri, Romanya’nın ulusal hazinelerini içeren koleksiyonlar. Bu müze, tarih meraklıları için Bükreş’te keşfedilmeye değer bir noktalar arasında yer alması açısından oldukça önemli bir yere sahip.

Konum Linki

54. Bükreş Belediye Müzesi

Bükreş, tarih kokan sokakları ve muhteşem mimarisiyle büyüleyici bir şehir. Bu büyülü şehirde, tarihin izlerini taşıyan önemli duraklardan biri de Bükreş Belediye Müzesi. Şehrin tarihini yakından tanımak isteyen her ziyaretçinin mutlaka zaman ayırması gereken bir yer. Müze, Bükreş’in tarihini anlatan bir açık kitap gibi görülebilir.

Konum Linki

55. Cișmigiu Bahçeleri

Cișmigiu Bahçeleri, Bükreş’in en eski parkları arasında yer alıyor. 1847 yılında şehrin ortasına yerleştirilen bu büyülü bahçe, 16 hektarlık bir alana yayıldı. İçinde yapay göller ve heykeller bulunan bu halka açık devasa park, dinlenmek ve keyifli vakit geçirmek için ideal bir mekan. Parkın adı ilginç bir hikayeye dayanıyor. Romanya Prensi Ypsilanti, 1779 yılında şehre iki çeşme yapılmasına karar verir. O dönemde Bükreş’te çeşmelerin hijyeninden sorumlu bir çeşmecibaşı bulunurdu. Bu kişi Büyük Çeşmeci olarak anılırdı. İşte bu çeşmecinin ikametgahının olduğu bölge zamanla halk arasında “Çeşmeci” olarak anılmaya başlandı. Burada o dönemlerde bir park yoktu; yerine büyük bir gölet vardı. Ancak bu gölet mikrop üretiyordu. 1830 yılında alınan bir kararla bataklık kurutuldu ve buraya güzel bir park yapıldı. İşte bu park, Çeşmeci Parkı olarak anıldı ve Rumence adıyla Cișmigiu oldu.

Cișmigiu Bahçeleri, yıllar içinde özenli peyzaj çalışmalarıyla Bükreş’in en güzel parklarından birine dönüştü. Gölette pelikanlar ve kuğular yüzerken, park içinde Rumen yazalarının büstleri de yer alıyor. Rumen kadın hakları savunucusu Maica Smara’nın heykeli de burada bulunuyor. Bu tarihi ve huzurlu park, hem Bükreş’te yaşayanların hem de yerli ve yabancı turistlerin tercih ettiği bir mekan haline geldi. Cișmigiu Bahçeleri’ni ziyaret ederek, göl kenarında yürüyüş yapabilir, doğanın tadını çıkarabilir ve şehrin gürültüsünden uzaklaşabilirsin.

Konum Linki

56. Domnita Balașa Kilisesi

Domnita Balașa Kilisesi, Bükreş’in tarihi dokusunu süsleyen önemli bir yapı. Sfinții Apostoli Caddesi’nde konumlanmış olan bu Romanya Ortodoks Kilisesi, Yükseliş Bayramı’na, Aziz Dimitrie Basarabov’a ve Constantin Brâncoveanu ile dört oğluna adandı. Kilisenin tarihçesi, Domnita (Prenses) Balașa adlı prenses tarafından kurulmuş iki bitişik kiliseyle başlar. İlk kilise, 1743-1744 yıllarında inşa edilmiş ve Baptizme adandı. Bu kilise, günümüzdeki kilisenin güneybatısında yer alıyordu ve üç nefli ve kubbesizdi. İtalyan işçiler tarafından inşa edilmiş olabileceği düşünülüyor. Daha sonra Lambrino ailesinin şapeli olarak kullanılan bu kilise, 1838 depremi tarafından zayıflatıldı, 1842 yılında onarıldı ve 1871 yılında yakındaki evlerle birlikte yıkıldı. 1883 yılında anıtsal bir taş, bu kilisenin yerini işaretlemek üzere sunağın üzerine yerleştirildi.

Konum Linki

57. Theodor Aman Müzesi

Theodor Aman Müzesi, Bükreş’te yer alan ve Rumen ressam, gravürcü ve sanat profesörü Theodor Aman’ın yaşamına ve eserlerine adanmış bir yer. Müze, şu anki adreste, Rosetti Caddesi’nde konumlanıyor. Binanın inşası 1868 yılında gerçekleşti ve Romanya Ateneumu ile Yeniden Doğuş Anıtı arasında bulunuyor. Bu bina, Aman’ın atölyesi ve özel ikametgahı olarak hizmet vermiş ve 1891 yılındaki ölümüne kadar bu amaçla kullanıldı. 1908 yılında müzeye dönüştürülen ev, o zamandan beri stil açısından dokunulmadı. Romanya Kültür ve Din İşleri Bakanlığı tarafından tarihi bir anıt olarak listelendi. Theodor Aman, evin tamamını kendi tarafından tasarlandı. Müzenin içindeki sanat eserlerinin büyük bir kısmı da Aman’a ait. Aman, Romanya’daki yerel ve ulusal yaşamın farklı yönlerini betimleyen küçük yağlı boya tablolarında uzmanlaştı.

Konum Linki

58. Baratia Kilisesi

Bükreş’teki Baratia Kilisesi, eski Rumen tarzında inşa edilmiş ve cazibe merkezi olarak kabul edilen önemli bir anıt. 1724 yılında açılan bu rahibe manastırı, tarihi şehir merkezinde yer alıyor. Kilise, küçük ölçekli olup içerisinde etkileyici işlemeler, havası ve duygusu bulunuyor. Göz kamaştırıcı işçiliklerle süslenmiş olan kilisenin kapısı da özel bir örnek. Bu tarihi yapı, insan emeği, yetenekleri ve sanatına tanıklık etmek isteyen herkes için mutlaka görülmeye değer bir alan. Bărătia Kilisesi, içerisindeki işlemeler, atmosferi ve işçilikleri oldukça etkileyici. Kilise kapısı da özel bir örnek olabilir. Tarihi ve sanatsal bir yapı olan Baratia Kilisesi, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunabiliyor.

Konum Linki

59. Bucur Kilisesi

Bucur Kilisesi, Bükreş’in tarih kokan sokaklarında gizemli bir varlık olarak duruyor. Bu küçük kilise, şehrin en eski yapılarından biri olarak bilinir ve ziyaretçilerine sakin bir huzur sunar. Kilise, Bucur Ciobanul adlı bir çoban tarafından inşa edildi. Tarih boyunca birçok değişikliğe uğramış olsa da, hala o dönemin izlerini taşıyor. Kilise, 16. yüzyılda inşa edilmiştir ve Bükreş’in en eski yapılarından birisi Basit ve zarif bir tasarıma sahip. Taş duvarları ve ahşap çatısıyla dikkat çekiyor Kilisenin içi sessiz ve huzurlu. Freskler ve ikonalar, ziyaretçilere dini bir deneyim sunuyor. Bucur Kilisesi, Bükreş’in merkezinde yer alıyor ve diğer tarihi yapılarla birlikte gezilebilir. Bu küçük kilise, Bükreş’in tarihini ve ruhunu yansıtan bir hazine gibi. Ziyaret edenler için sakin bir kaçış noktası olabiliyor.

Konum Linki

60. Eski Prens Mahkemesi

Eski Prens Mahkemesi (Curtea Veche), 1459 yılında Vlad III Dracula döneminde bir saray veya konut olarak inşa edildi. Arkeolojik kazılar 1953 yılında başladı ve şu anda Bükreş’in tarihi merkezindeki Muzeul Municipiului București tarafından işletiliyor. Vlad Țepeș’in hükümdarlığı, Osmanlı İmparatorluğu ile sürekli çatışmalarla geçtiği için güney sınırını, yani Tuna Nehrini sürekli gözlemlemek ve korumak zorundaydı. Bu nedenle Dâmbovița nehrinin kıyısındaki bu tahkimatlı şehirde kaldı. Bu yapının inşasında çalışmak isteyen ustalar için 13 Haziran 1458’de bugünkü Bükreş bölgesinde Latince bir belge yayınladı. Ardından, 20 Eylül 1459’da Slavca bir belge yayınladı. Diğer belgeler 1460 ve 1461 yıllarında yayınlandı. Mircea Ciobanul’un hükümdarlığı sırasında sarayı onardı ve şehrin sınırlarını belirledi. Alexander Ypsilantis, 1775 yılında Dealul Spirii’de yeni bir prenslik mahkemesi inşa etti. Eski mahkeme, 1798 yılında Constantine Hangerli tarafından açık artırmaya çıkarıldı. Eski Prens Mahkemesi, Bükreş’in ilgi çekici mekanları arasında yer aldığı için ziyaret edilmeyi hak ediyor.

Konum Linki

61. Bükreş Holokost Müzesi

Bükreş Holokost Müzesi, Romanya’nın başkenti Bükreş’te yer alan bir anıt ve müze. Yakın dönem tarihi ile ilgileniyorsan müzeyi ziyaret edebilirsin. Müze içerisinde Romanya Yahudileri ile ilgili tarihi bilgiler kronolojik sırayla yer alıyor.

Konum Linki

62. Bükreş Ulusal Tiyatrosu (TNB)

Bükreş Ulusal Tiyatrosu (TNB), Romanya başkentinin kalbinde yer alır ve ana kültürel yapılarından birisi. 1973 yılında Intercontinental Otel ile aynı anda inşa edildi. Bu tarihi tiyatro, Ion Luca Caragiale adlı ünlü Rumen yazarın adını taşıyor. TNB, zarif mimarisi ve büyülü atmosferiyle ziyaretçilerini kendine çekiyor. Tiyatro binası, Bükreş’in merkezinde bulunuyor ve çevresinde birçok turistik cazibe merkezi yer alıyor. Stavropoleos Kilisesi, Çeşmeci Parkı ve Sanat Koleksiyonları Müzesi gibi önemli yerlere kısa bir yürüme mesafesinde bulunuyor. TNB, sahne sanatlarına olan tutkunu tatmin edecek birçok etkinlik sunuyor. Bir bale gösterisi, tiyatro oyunu veya konser izlemek için bu tarihi mekana uğrayabilirsin.

Konum Linki

63. Zafer Caddesi (Calea Victoriei)

Zafer Caddesi, Bükreş’in merkezinde yer alan önemli bir caddeler arasında yer alıyor. Sector 1 içinde bulunan bu cadde, 2.7 kilometrelik bir uzunluğa sahip. Dâmbovița Nehri’ne paralel olarak uzanan yol ile başlayan cadde, kuzeyde Piața Victoriei’ye kadar devam ediyor. Zaman içerisinde Zafer Caddesi, Bükreş’in en şık bölgelerinden biri haline geldi. İlk olarak 1692 yılında Ulița Mare (Büyük Sokak) olarak bilinmekteydi ve Brașov ile Bükreş arasındaki ticaret yolunun bir parçasıydı. Podul Mogoșoaiei adıyla da anılan bu yol, Bükreş’in merkezini Brâncoveanu’nun Mogoșoaia Sarayı’na bağlıyordu. 1814 yılında, Podul Mogoșoaiei geceleyin mumlarla aydınlatılan ilk Bükreş sokağı oldu. 1842 yılında parke taşlarıyla döşendi ve daha sonra asfaltla kaplandı. 1878 yılında, Romanya’nın Bağımsızlık Savaşı zaferini kutlamak amacıyla yolun adı Zafer Caddesi olarak değiştirildi. İki dünya savaşı arası dönemde, Zafer Caddesi, Bükreş’in vitrini olarak biliniyordu.

Konum Linki

64. Cotroceni Ulusal Müzesi

Cotroceni Ulusal Müzesi, Bükreş’te Cotroceni Sarayında yer alıyor. Bu müze, Romanya’nın tarihini ve kültürünü sergilediği için oldukça önemli. Üç yüzyılı aşkın bir geçmişe sahip olan Cotroceni Sarayı, hikayesine Prens Șerban Cantacuzino (1678 - 1688) ile başlıyor. 1918’deki savaşın sonunda Romanya, Bükreş Antlaşmasını imzaladıkları yer olarak da biliniyor. 1949’da Cotroceni Sarayı, Komünist Gençlik Örgütü Sarayı olarak kullanılmaya başlanması da farklı bir döneme giriş anlamına geliyor. 1977’deki depremde ağır hasar gören saray, mimar Nicolae Vladescu, tarafından inşa edildi ve bugün Cumhurbaşkanlığı İdaresi’nin bulunduğu yeni bir kanat eklendi. Cotroceni Sarayına giriş, Onur Salonu’ndan yapılıyor. İtalyan mermer merdivenlerle tamamlanan bu etkileyici hol, zengin dekorasyonlarıyla dikkat çekiyor.

Yeni yapılan vitray pencereler, Romen zanaatkâr Manole’un efsanesinden sahneleri içeriyor. İmparatorluk merdivenlerini tırmandıktan sonra, Alman Oturma Odasına ulaşabilirsin. Bu oda, Kral Carol’un neo-Rönesans Alman tarzına olan ilgisini yansıtması açısından önemli bir yere sahip. Saray içerisinde bulunan 1926-1927 tarihli Avcılık Odası, Kraliyet Mahkemesi mimarı Karel Limann’ın eseri ve İtalyan Rönesans tarzında dekore edildiği görülebiliyor.

Konum Linki

65. Romanya Rekorlar Müzesi

Romanya Rekorlar Müzesi, Bükreş’te sıradışı bir yer. Bu yer, Bükreş’i ve Romanya’yı kendi halkı için tanıtmak amacıyla açıldı. Burası, insanlık tarihinden unutulmuş parçaları keşfetme fırsatı sunuyor. İnsan zihninin farklı evrelerinde ve hayatın farklı yönlerinde, pratik şeylerden zevke ve tabii ki sanata kadar, insanın yaratıcılığını görmemizi sağlıyor. Romanya Rekorlar Müzesi, benzersiz koleksiyonlara ev sahipliği yapması ile öne çıkıyor. Bu özgün müze, Guinness Dünya Rekorlarına giren özel koleksiyonları içeriyor. Ütüler, korkuluklar, fotoğraf makineleri, daktilolar, gramofonlar ve diğer mini koleksiyonlar burada yer alıyor. Bu eşsiz müze, insanlığın yaratıcılığını ve evrimini farklı açılardan görmenizi sağlıyor.

Konum Linki

66. Admiral Vasile Urseanu Gözlemevi

Romanya’nın ilk halka açık gözlemevi olarak 1910’dan bu yana hizmet veriyor. Bu özel konut içinde yer alan gözlemevi, Amiral Vasile Urseanu’nun 1907’de kurulan “Flammarion” Romen Astronomi Derneği’nin kurucularından birisi ve 1908’de başkan seçildi. Amiral Urseanu’nun eşi Jeanne Urseanu, 1933’te binayı Bükreş belediyesine bağışladı ve binanın halk için astronomi gözlemevi olarak kullanılmasını şart koştu. Savaş sonrası, binanın astronomik faaliyetleri 1950’de “Halkın Astronomi Gözlemevi” adı altında yeniden başladı. 2008’den itibaren gözlemevi ziyaretçileri, 30 cm çapında profesyonel bir bilgisayarla kontrol edilen teleskop gibi yeni ve geliştirilmiş ekipmanlardan yararlanabiliyor. Gözlemevi ayrıca güneş patlamalarını gözlemlemek için tasarlanmış bir teleskop ve açık gecelerde kullanılabilen iki dürbünle donatıldı.

Gözlemevinin temel etkinliklerinden biri, uzmanlar tarafından verilen astronomi dersleri. Bu eğitim programı, 60’larda başlatılan Bükreş Astro Kulübü üyeleriyle iş birliği içinde gerçekleştiriliyor. Şu anda Admiral Vasile Urseanu Gözlemevi, Avrupa fonlarıyla yeniden düzenleniyor ve Kasım 2016’da tamamlanması planlanıyor. Gözlemevi, Filipescu-Cesianu Evi’nde gece gözlemleri yapması buraya olan ilgiyi artırıyor. Admiral Vasile Urseanu Gözlemevi’ni farklı bir aktivite için tercih edebilirsin.

Konum Linki

67. Devrim Meydanı

Devrim Meydanı, Bükreş’in tarihi merkezinde yer alan bir meydan. 1989 Romanya Devrimi ne tanıklık etti ve geleneksel olarak Saray Meydanı veya Cumhuriyet Meydanı olarak da biliniyor. Bu meydan, önemli binalarla çevrili olması ve Bükreş’in tam ortasında yer alması nedeniyle kent sakinleri için önemli bir alan olmayı başardı. Meydanda görülmeye değer bazı anıtlar bulunması da burayı ilgi çekici kılıyor. Kurucu Kral I. Carol’ın Atlı Heykeli, meydanın merkezinde yer alıyor. Iuliu Maniu Anıtı, Romanya’nın özgürlük mücadelesine adandı. Corneliu Coposu Anıtı, Romanya’nın demokratikleşme sürecine katkıda bulunan bir lideri anıyor. Rönesans Anıtı, sanatsal anlamda önemli bir yapı. Meydanın çevresinde, Kraliyet Sarayı, Ateneum, I. Carol Üniversite Vakfı Sarayı gibi önemli yapılar bulunuyor. Devrim Meydanı, hem tarihi hem de sanatsal anlamda önemli bir yere sahip olduğu için mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.

Konum Linki

68. Victor Babeş Müzesi

Victor Babeş Müzesi, Bükreş’in kuzey tarafında, Andrei Mureșanu Caddesi, üzerinde yer alan farklı bir üslupla tasarlanmış bir konut. Bu ev, 1920’lerin tipik tarzına uygun olarak inşa edildi. Dr. Victor Babeş’in oğlu olan Mircea Babeş, bu evi 1928-1929 yılları arasında inşa etti. Mircea Babeş, Romanya’nın Varşova, Ottawa ve Moskova’daki diplomatıydı. Müze, Victor Babeş’in adını taşıyan enstitünün sağladığı dairede yaşadığı süre boyunca çevresini sardığı tüm nesneleri sergiliyor. Bilim adamı, 1887’den 1926’daki ölümüne kadar bu evde yaşadı. 1956’da Mircea Babeş, babasının öğrencilerinden biri olan C.I. Parhon’un tavsiyesi üzerine, evin zemin katını Romanya devletine bağışladı ve anı müzesi olarak açıldı. Mircea Babeş, 1968’deki ölümüne kadar bu müzeyi yönetti.

1986 Temmuz’unda, Mircea’nın eşi Sofia Babeş, evin birinci katını Belediye Başkanlığı’na vasiyet etti. Böylece Babeş’in evi, halka açık olan Bükreş’in en ilginç ara dönem konutlarından biri haline geldi. Diploma, mezuniyet belgesi, el yazması ve fotoğraflar gibi belgelerle, Victor Babeş’in hayatının bir zaman çizelgesi sunuluyor. Bu, Lugoj, Budapeşte ve Viyana’daki okullardaki eğitimlerinden, Berlin ve Münih’teki uzmanlık alanlarına, Paris’teki büyük bilim adamı Louis Pasteur ile geçirdiği pratiğe kadar uzanıyor. Müze ayrıca, Victor Babeş tarafından 1885 yılında yazılan dünyanın ilk bakteriyoloji anlaşmasını sergiliyor. Romanya’nın bilimsel kültürünü keşfetmek için Victor Babeş Müzesi’ni kesinlikle ziyaret etmelisin.

Konum Linki

69. Theodor Pallady Müzesi

Theodor Pallady Müzesi, Bükreş, Romanya’da bulunan en eski tüccar evlerinden birinde yer alan bir müze. Ünlü Rumen ressam Theodor Pallady’nin birçok eserini içerir ve aynı zamanda bir dizi Avrupa ve Doğu mobilyası parçasını barındırıyor. Ev, 18. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş olup en ünlü sahibi olan Iacob Melik’in adını taşıyor. Müze, Serafina ve Gheorghe Răut çiftinin koleksiyonunu barındırıyor. Bu koleksiyon, Theodor Pallady’nin imzaladığı önemli sayıda tuvali içeriyor ve aynı zamanda Paris dönemine ait 800’den fazla çizim ve gravür yer alıyor. Bu eserler, Răut çifti tarafından 1960’ların sonlarında Romanya devletine bağışlandı. Ayrıca, çiftin kendi sanat koleksiyonları da bu bağışın bir parçası.

Bu koleksiyon, 16. ila 19. yüzyıl Fransız, Hollandalı, İngiliz ve İspanyol okullarından tablolar, antik ve Rönesans dönemi heykelleri, tekstiller, mobilya parçaları, doğu seramikleri ve diğer dekoratif sanat nesnelerini içeriyor. Bu bütün, Romanya entelektüellerinin, savaş arası dönemde dünya çapındaki koleksiyoncuların toplama tutkularını nasıl takip ettiğini temsil ediyor. Müze binası, aynı zamanda Casa Melik olarak bilinen, 18. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildi. Ev, en önemli sahibi olan Iacob Melik tarafından 19. yüzyılın ikinci yarısında yenilenmiş ve çatı katındaki balkon, iç ahşap merdiven ve geniş saçak çatı gibi geleneksel unsurları korundu.

Konum Linki

70. Romanya Demiryolu Müzesi

Romanya Demiryolu Müzesi, Bükreş’te bulunan bir nokta. Bu müze, demiryolu tarihine ve teknolojisine dair zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Müzede, farklı dönemlere ait gerçekçi tren maketleri sergileniyor. Bu maketler, demiryolu ulaşımının evrimini gözler önüne seriyor. Romanya’nın demiryolu geçmişini anlatan gerçek lokomotifler ve vagonlar, müzenin en dikkat çekici parçalarından birisi. Bu büyük araçlar, ziyaretçilere geçmişin büyüsünü yaşatabiliyor. Müze içinde yer alan tarih panoları, demiryolu tarihini kronolojik olarak anlatıyor. Bu panolarda, demiryolu ağının nasıl geliştiği ve önemli olaylar hakkında bilgi bulabilirsin. Romanya’nın eski demiryolu biletleri, saatler, lambalar ve diğer eşyalar da sergileniyor. Bu nesneler, ziyaretçilere geçmişe nostaljik bir yolculuk sunuyor. Müze, bazı etkileşimli deneyimlerle ziyaretçileri eğlendiriyor. Örneğin, tren simülatörleri veya demiryolu makinelerini çalıştırma fırsatı sunuyor. Romanya Demiryolu Müzesi, demiryolu tutkunları ve tarih meraklıları için mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Konum Linki

Sana bir sonraki rota önerimiz ise Belgrad. Vizesiz gidebileceğin Belgrad’da gezilecek yerler için bu yazıdan rehberine ulaşabilirsin.