Turizmde kültürel miraslar noktasında değerlerimizin daha çok parlaması ve bilinmesi için yeni adımlar atılıyor. Bu kapsamda 2018’de Troya, 2019’da Göbeklitepe ve 2020'de Patara yılı ilan edildi. Turizmde teşvik amacıyla yapılan bu belirlemeler sonucu Çanakkale ve Şanlıurfa'ya ilgi oldukça artmıştı. Benzer durum Patara için de yaşandı. Hadi gel bu eşsiz kültür varlığını birlikte keşfedelim.
Patara’nın yerleşimin M.Ö. 13. y.y.’da başladığı düşünülüyor. Coğrafi yapısı ve konumu onu doğal bir liman kenti yaptı ve bu avantaj şehrin önemini yüzyıllar boyu korumasına sebep oldu. M.Ö. 168/167 yılından M.S. 43 yılına kadar Likya Birliği’nin başkenti olan şehir bu tarihten sonra kaynaklarda Roma’nın eyaleti olarak geçiyor. Roma hakimiyetine geçtikten sonra Doğu’da bulunan diğer Roma eyaletleriyle bağlantı kurması için deniz üssü olarak kullanıldı.
Mitolojiye göre Apollon ve Artemis’in doğduğu yer olarak bilinen Patara aynı zamanda “Noel Baba” olarak bilinen St. Nikolaos’un da doğduğu ve büyüdüğü yer olarak anılıyor. Noel Baba’nın hayatının büyük kısmını geçirdiği ve mezarının bulunduğu Demre, bölgeye oldukça yakın. Bizans döneminde şehrin dini merkez olması bölgenin Hristiyanlık için önemli bir yer olduğunu bize anlatıyor.
1981 yılında Prof. Dr. Fahri Işık ve ekibi Patara Antik Kenti’ne ayak bastılar ve 1988 yılında kazı iznini almayı başardılar. 1988 yılından beri önce Prof. Dr. Fahri Işık, sonra Prof. Dr. Havva İşken Işık başkanlıklarında yürütülen kazı çalışmaları hala sürüyor. 32 yılda bölgeden Patara Yol Anıtı, Meclis Binası, antik tiyatro, Neron Deniz Feneri, hamamlar, ana cadde, kiliseler ve bazilika başta olmak üzere binlerce tarihi eser gün yüzüne çıkarıldı. Bir kısmı gönüllü arkeologlardan oluşan kalabalık bir ekip, titizlikle çalışarak muhteşem bir antik kenti günümüzle buluşturmaya devam ediyor.
Patara, tarihi boyunca çeşitli sebeplerle bölgenin en önemli şehri oldu. Bu sebeplerden biri Xanthos Vadisi'ndeki denize açılabilecek tek yer olması. Likya Birliği başkenti olduğu dönemde meclis toplantıları da burada yapılmış. Bu sebeple tarihteki ilk demokrat meclisi olan “Likya Birliği Meclis Binası” burada yer alıyor. Roma döneminde İmparator Neron’un yaptırdığı fener, dünya üzerinde kendi orijinal malzemesiyle ayağa kaldırılabilecek olan tek fener. Üstelik hala sürdürülen çalışmalar neticelendiğinde fener yeniden ışıklandırıldı. Şehirde Osmanlı döneminden kalan ilk telsiz telgraf istasyonu da bulunuyor. Yakın zamanda bu kısmın ayrı bir müze olarak ziyaretçilere açılması bekleniyor.
Patara Plajı, tarihi olduğu kadar doğal bir öneme de sahip. Bilinen ismi “Caretta Caretta” olan deniz kaplumbağaları bu sahile yumurtalarını bırakıyorlar. Bu yüzden plaj girişinde “Saat 08.00-19.00 arası bizler, saat 19.00-08.00 arası kaplumbağalarımız kullanmaktadır” yazısını görebilirsin.18 km boyunca uzanan saf kumdan plajı ile görenleri mest eden Patara’da yüksek kum tepeleri bulunuyor. Çöldeymiş hissi veren bu kum tepelerini Yeşilçam sineması bazı filmlerinde mekân olarak kullanmış.
Kalkan ile Fethiye’nin arasında bulunan Patara, günümüzde Ovagelemiş Köyü olarak adlandırılan yerde konumlanıyor. Muğla-Antalya il sınırına yakın olan antik şehre ulaşmak için kara ve hava yollarını kullanabilirsin. Antalya Havalimanı’na indikten sonra araba kiralayarak ulaşabileceğin Patara için Fethiye’ye doğru ilerlemelisin. Kalkan tabelasını geçtikten yaklaşık 10 km sonra Patara yol ayrımını göreceksin. Ayrıca Kaş ve Kalkan’dan kalkan dolmuşlarla da Patara’ya ulaşmak mümkün.
Dört mevsim gezilebilecek Akdeniz kıyılarında bulunan antik şehri yazın ziyaret etmenin en büyük yararı plajı. Ancak sıcak sevmeyen biriysen ilkbahar ve sonbaharda da rahatlıkla gezebilirsin.
Açık olduğu saatler
Antalya'da keşfedilecek çok şey var. Bir Akdeniz güzeli olan Antalya'da gezilecek yerler nereleri keşfetmek için rehberin linkte!