Güney Kore'nin başkenti ve en popüler şehri olan Seul, modern gökdelenlerin tarihî saraylarla iç içe geçtiği oldukça özel bir destinasyon. Seul aynı zamanda Asya kıtasının en çok turist ağırlayan şehirlerinden biri olarak da öne çıkıyor.
Yaklaşık 12 milyon kişinin yaşadığı şehrin neon ışıklarıyla süslenmiş hareketli sokaklarında her an için seni şaşırtacak bir detayla karşılaşabilirsin. Teknoloji, kültür, sanat ve tarihi ortak bir paydada buluşturan bu özel şehirde ziyaret edebileceğin en özel yerleri senin için derledik.
Seul’a ne zaman gidilir?
Ilıman subtropikal iklimin hakim olduğu Seul’de yaz ayları sıcak ve nemli, kış ayları ise soğuk ve karlı geçiyor. Yaz ayları yağışlı ve nemli geçtiği için şehirde gezmek zorlaşabilir. Kış ayları da uzun ve sert geçtiği için bu aylar da turistik bir seyahat için uygun değil. Dört mevsim farklı iklimlerin yaşandığı Seul’e gitmek için en ideal mevsimler ise ilkbahar ve sonbahar ayları. Kiraz ağaçlarının çiçek açmasıyla her yerde renk cümbüşünün yaşandığı ilkbahar ayları ve yağışların azaldığı son bahar ayları, şehirdeki birçok etkinliğe de katılabilmen için oldukça ideal.
Seul’da ne yenir?
Seul, ticaret, teknoloji ve eğitim alanlarında olduğu gibi mutfağıyla da dikkat çekiyor. Asya mutfağı çeşitli baharatların, deniz ürünlerinin ve pirincin yaygın olduğu bir mutfak. Seul mutfağında da özellikle pirincin hakim olduğu yemeklerde sebzeler, balık, erişte ve farklı et türleri görülüyor. Gimbap, bibimbap, bulgogi, kimchi, glabi, tteokbokki, yangnyeom-chikin gibi yemekler, Seul’de mutlaka denemen gereken lezzetler arasında yer alıyor.
Seul’ün neyi meşhur?
Güney Kore’nin başkenti Seul, geniş caddeleri, sarayları, tapınakları, gökdelenleri ve Han Nehri ile ünlü. Düzenli yapısı ve modern yapıları ile dikkat çeken şehir, köklü tarihiyle de dikkat çekiyor. Çok sayıda teknoloji firmasının merkezi olan şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Changdeokgung, Jongmyo Shrine ve Joseon Hanedanlığı'nın kraliyet mezarları gibi üç önemli yapıya da ev sahipliği yapıyor.
“Seul’de gezilecek yerler” denildiğinde akla gelen yerlerden biri olan Gyeongbokgung Sarayı, listemizin ilk sırasında olmayı fazlasıyla hak ediyor. 1395 yılında Joseon Hanedanı’nın başkenti ilan edilen Seul’de inşa edilen bu saray, aynı zamanda şehrin ilk sarayı olarak da biliniyor. “Gyeongbokgung” sözcüğü yerel dilde “Parlayan Mutluluk” anlamına geliyor. Güney Kore tarihini ve kültürünü keşfetmek adına önemli bir fırsat sunan bu görkemli saray, Japon işgali döneminde büyük ölçüde zarar görmüş. Buna rağmen 1900’lü yıllarda pek çok defa restore edildiği için ziyarete uygun bir forma kavuşturulduğu görülüyor.
Toplamda 40 hektarlık oldukça geniş bir alana yayılan Gyeongbokgung Sarayı, şehrin en ikonik yapıları arasında sıralanıyor. Sarayın ana kapısı olan Gwanghwamun, devasa ahşap kapıları ve taş zeminleriyle öne çıkıyor. Burada pek çok yerli ve yabancı turist fotoğraf çekmeyi tercih ediyor. Geleneksel Kore mimarisinin en zarif örneklerinden olan yapı, son derece büyük bir avluyla ziyaretçilerini karşılıyor. Bu arada sarayı dolaşırken Ulusal Saray Müzesi ve Ulusal Halk Müzesi isimlerine sahip iki küçük müzeyi de keşfetme şansı bulabilirsin.
Kişi başı 3.000 KRW
Açık olduğu saatler
Salı günü hariç 09.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Şehrin modern yapılarının arasında tam anlamıyla zamanda bir yolculuk yapmak istersen Bukchon Hanok Köyü’nü keşfetmelisin. Geleneksel Kore evleri olan hanoklarla dolu bu otantik mahalle, hala kendi kültüründen ve tarihî atmosferinden izler sunmayı başarıyor. 600 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan Bukchon Hanok Köyü, şehrin en turistik destinasyonları içinde bulunuyor.
Joseon Hanedanı döneminde soyluların ve üst düzey devlet yetkililerinin ikamet ettiği bir bölge olsa da günümüzde daha çok turistik amaçlarla değerlendiriliyor. Gyeongbokgung Sarayı, Changdeokgung Sarayı ve Jongmyo Tapınağı gibi popüler yapıların tam arasında konumlanmasından dolayı burası, sene boyunca ciddi bir ziyaretçi kitlesi ile karşılaşıyor. Adeta labirent gibi olan dar sokaklarda dolaşırken ahşap sütunlar ve eğimli çatılarıyla dikkat çeken yapılara rastlayabilirsin.
Şehrin hiç kuşkusuz en önemli sembollerinden olan Gangnam, bir anlamda iş hayatının, alışverişin ve eğlence hayatının kalbi diyebiliriz. Bu bölgeyi aslında pek çoğumuz "Gangnam Style” şarkısından anımsıyoruz. Seul’ün en modern ve gelişmiş noktalarından olan Gangnam, aynı zamanda turist kafilelerine de sıklıkla ev sahipliği yapıyor.
Gökdelenlerle çevrili caddeleri, gece kulüpleri ve şık restoranları ile baş döndüren bölge, kozmopolit bir yaşam tarzı sunuyor. Aslında Gangnam Korecede “nehrin güney tarafı” anlamına geliyor. Zira Han Nehri’nin hemen güneyinde olan Gangnam’ın 1970’lere dek büyük bir tarım arazisi olduğunu söyleyelim. Apgujeong Rodeo Street dışında Garosu Gil, COEX Mall, K-Star Road ve Gangnam Style Heykeli, buranın en popüler noktalarını oluşturuyor. Hem şehrin en şık ve dinamik yüzünü görmek hem de K-Pop kültürünü yakından tanımak için sen de Gangnam’a gelebilirsin.
Şehrin meşhur beş sarayından biri olan Changgyeonggung Sarayı, özellikle huzurlu bahçeleri ve tarihsel dokusuyla öne çıkıyor. 15. yüzyılda Joseon Hanedanı döneminde Kral Seongjong’un girişimleri neticesinde inşa edilen bu görkemli yapı, o dönem bilhassa da kraliyet ailesinin kadınları için bir yaşam alanı olarak değerlendirilmiş.
Sarayın büyük ana giriş kapısı olan Honghwamun, ziyaretçileri geniş bir avluyla buluşturuyor. Bu arada yapının ana salonu olarak geçen “Myeongjeongjeon”, uzun yıllar boyunca Joseon krallarının resmi törenlerini gerçekleştirdiği bir alan olarak kullanılmış. Muazzam doğal peyzajı ve bahçeleri, Changgyeonggung’un en dikkat çekici özellikleri arasında kabul görüyor. Saray, ilkbaharda kiraz çiçekleriyle, sonbaharda ise kızıl yapraklarla bambaşka bir görünüme kavuşuyor.
Kişi başı 1000 KRW
Açık olduğu saatler
Pazartesi hariç 09.00 ile 18.30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Oldukça hareketli bir bölge olan Myeongdong, alışveriş tutkunları ve sokak lezzetlerini keşfetmek isteyenler için ideal bir ortam sunuyor. Lüks markalardan uygun fiyatlı butiklere pek çok seçeneği bir arada sunan Myeongdong, butik severlerin beklentilerini fazlasıyla karşılıyor. Bu arada Kore’nin en ilginç sokak lezzetlerini de bu alanda bulabilirsin. Örneğin Kore pankeki, bal peteği dondurma ya da tteokbokki bunlardan sadece bazıları. Bu arada Seul’un en köklü katedrallerinden biri olan Myeongdong Katedrali de sokağın içinde bulunuyor.
Şehirde sanat ve tarihin iç içe geçtiği bir yer arıyorsan Insadong tam olarak sana göre. Antika dükkanlarından restoranlara, otantik çay evlerinden sokak sanatçılarına dek birçok opsiyonu bünyesinde barındıran Insadong, özellikle de Kore kültürüne ait orijinal hediyelik eşyalar arayanlar için adeta biçilmiş kaftan diyebiliriz.
Dar sokaklara gizlenmiş otantik çay evlerinde, Kore’nin ünlü ginseng çayını yudumlamanı öneriyoruz. Hafta sonlarında ise bölgede sıklıkla geleneksel Kore müziği ve dans gösterilerine, hatta canlı kaligrafi sanatının inceliklerine şahitlik etmen de mümkün. Gündüz 14.00 ve akşam 22.00 saatleri arasında cadde araç trafiğine tümüyle kapatılıyor. Insadong içinde toplamda 100 civarında galeri bulunuyor.
Seul’un en yüksek noktalarından biri sayılan N Seul Kulesi sayesinde tüm şehir manzarasını 360 derece izleyebilirsin. Romantik atmosferiyle de görenleri büyüleyen N Seul Kulesi, tahmin edeceğin üzere şehrin simgelerinden. 1980 senesinde açılışı yapılan kule, günümüzde bir gözlem noktası olarak kullanılıyor.
Şehirde bu amaçla kullanılan tek kule N Seul Kulesi değil ancak en popüler ve turistik kulenin, avantajlı konumu sayesinde buranın olduğunu ifade edebiliriz. Özellikle gün batımı saatlerinde muhteşem manzaralar bahşeden N Seul Kulesi, gece saatlerinde ise özel ışıklandırma ve LED süslemeleri ile bambaşka bir görüntüye kavuşuyor. Kulenin yerden yüksekliği 236 metre civarında.
Kişi başı 21000 KRW
Açık olduğu saatler
Her gün 10.00 ile 23.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Cheonggyecheon Stream için başarılı bir kentsel dönüşüm proje örneği demek mümkün. 11 kilometrelik bir yapay dere ve rekreasyon alanı olan Cheonggyecheon Stream, şehir merkezinde konumlanıyor. Bölge halkının da uğrak noktalarından olan bu yerin projesi 2005 senesinde tamamlandı.
Gökdelenlerin arasında uzanmış bir doğal yürüyüş alanı olarak tanımlayabileceğimiz Cheonggyecheon Stream’de çok sayıda heykele ve ışıklandırılmış köprüye rastlayabilirsin. Özellikle de mavi ve kırmızı renklere sahip olan Spiral of Hope heykeline ilgi bir hayli fazla. Latern Festival döneminde burada özel ışıklandırmalar ve şovlar organize ediliyor. Cheonggyecheon Stream içinde toplamda 22 köprü bulunuyor. 2500 metrekarelik alandaki bu yer, trafiğe kapalı.
Seul’un en eski ve en büyük geleneksel pazarlarından biri olan Namdaemun Market, şehrin kültürel ve ticari mirasını başarılı bir şekilde bugüne taşıyor. 1398 yılında, Joseon Krallığı döneminde kurulan bu pazar, Marunoo Sokağı ve çevresindeki geleneksel Kore dükkanları ile bütünleşiyor. Aslında tarihî bir dokuyu modern alışveriş kültürüyle birleştirmesi bakımından başarılı bir örnek olan Namdaemun Market’te aradığın her şeyi bulabilirsin.
Kore'nin geleneksel kıyafetlerinden el yapımı takılara, otantik Kore yemeklerinden giyim ve elektronik eşyalara kadar aradığın her şey burada! Eğer sevdiklerin için yöresel bir hediye arıyorsan, Namdaemun Market gayet iyi bir tercih diyebiliriz. Pazar alanında günümüzde 10 bin civarında dükkân bulunuyor. Şu anda sadece Seul’un değil aynı zamanda tüm ülkenin en büyük pazarı olan Namdaemun Market’te pek çok tezgâhta rahatlıkla pazarlık yapabilirsin.
Orijinal adı “National Museum of Korea” olan Kore Ulusal Müzesi, şehrin geçmişine ayna tutan hazinelerden biri. 2005 yılında genişletilen ve modernize edilen bu dünyaca ünlü müze, Seul’un Yongsan bölgesinde konumlanıyor. Şehrin derin tarihi, sanatı, arkeolojisi ve etnolojisi hakkında detaylı bilgilere ulaşmak için müze sana iyi bir fırsat sunabilir.
Çok geniş bir koleksiyona sahip olan Kore Ulusal Müzesi’nde özellikle Goguryeo Krallığı’na ait taşlar ve Joseon döneminden kalma porselenler öne çıkıyor. Ayrıca Budist heykelleri ve samuray kılıçları da turistlerin öncelik verdiği eserler arasında. Bu arada Kore'nin bağımsızlık mücadelesini anlatan eserler de müzede ayrı bir alanda sergileniyor. Kore Ulusal Müzesi, Yongsan İstasyonu’na yürüme mesafesinde. Üç katlı müze, 1945 senesinden bu yana hizmet vermeye devam ediyor.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
Her gün 10.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Seul’e geldiğinde tarihî bir meydan olan Gwanghwamun’u es geçmemelisin. Kore'nin geçmişini ve modern yüzünü özel bir atmosferle ziyaretçilerle buluşturan bu ikonik meydan, bazı kaynaklarda doğrudan “Gwanghwamun Kapısı” olarak da geçiyor. Yapımı 1395 yılında tamamlanan meydan, o yıllarda Gyeongbokgung Sarayı'nın ana giriş kapısı olarak görülmüş.
Günümüzde meydanda çok sayıda konser, festival, gösteri ve etkinlik organize ediliyor. Son olarak 2006 yılında geçirdiği büyük bir restorasyonla beraber orijinal dokusuna iyice yaklaşan Gwanghwamun, merkezde yer alıyor. Meydanın pek çok noktasına dağılmış olan at-aslan karışımı heykelleri incelemeni öneriyoruz.
Dongdaemun Market, tarihi 1905 senesine dek uzanan büyük bir alışveriş caddesi. İnşa edildiği ilk dönemlerde daha ufak bir alanda hizmet veren Dongdaemun Market, bilhassa moda ve giyim açısından adeta bir cennet. Hem yerel tasarımcılar hem de yeni trendlere yönelen kişiler için Dongdaemun Market vazgeçilmez bir seçenek.
Şehrin tasarım merkezi olarak yorumlanan bu yerde kumaş ve aksesuara dair pek çok yaratıcı ürünü bulabilirsin. Dongdaemun Market içinde günümüzde 30 bine yakın mağaza hizmet veriyor. Güney Kore’nin en büyük perakende ve toptan satış merkezi olan Dongdaemun Market’te 26 alışveriş merkezinin varlığından söz edebiliriz. DDP adıyla da bilinen devasa yerin mimari tasarımı “metonimik peyzaj” konseptine sahip.
Seul’de doğal bir yaşam alanında vakit geçirmek istersen gezi notlarına Han Nehri’ni ekleyebilirsin. Nehrin varlığı şehre önemli bir canlılık ve huzur kazandırıyor. Konum itibarıyla da adeta şehri ikiye bölen bu tabiat güzelliği, pek çok aktiviteye de olanak tanıyor. Harika parklar ve manzara alanları sayesinde uzun doğa yürüyüşleri yapman mümkün.
Nehir boyunca hem yürüyüş hem de bisiklet parkurları mevcut. Nehrin kenarındaki kafelerde manzara eşliğinde dinlenmek, piknik yapmak, tekne turlarına dahil olmak da diğer popüler alternatifler arasında bulunuyor. Yeouido Adası, Han Nehri’nin hemen yanında konumlanıyor. Şehir ışıkları ile aydınlanan ve özel su gösterilerinin yapıldığı Banpo Köprüsü de aynı şekilde nehrin olduğu alanda yer alıyor.
Şehir hayatından kaçmak isteyenlerin tercih ettiği Namsan Park, ziyaretçileri yüksek tepeleri ve yeşil alanları ile karşılıyor. Kentin panoramik manzarasını izlemek adına ideal noktalardan olan park, N Seul Kulesi gibi turistik bir yere de ev sahipliği yapıyor.
Kış aylarında karla kaplanmış tepeler, kartpostallık bir görüntünün oluşmasına neden oluyor. Myeongdong İstasyonu, parka en yakın olan metro istasyonu olarak biliniyor. Yürüyüş ya da dinlenme amacıyla tercih edilen Namsan Park’ın en üst kısımlarına teleferikle çıkılıyor.
İnteraktif bir müzeye tanıklık etmek istersen, merkezdeki Trick Eye Müzesi’ne yönelebilirsin. Optik illüzyonlar ve 3D sanat eserleriyle meşhur olan müzede görsel şovlara sıklıkla yer veriliyor. Tam olarak Hongdae bölgesinde yer alan bu eğlenceli müze, özellikle çocukların sanatı ve teknolojiyi birleştiren eserlere ilgi duymasını sağlıyor.
İçeriği ve yaratıcı yapısı sayesinde Trick Eye Müzesi, sıradan sanat galerileri ve müzelerden epey farklı. Etkileşime odaklanılan müzede yer alan 3D eserlerle fotoğraflar çekebilirsin. Her köşesinde farklı bir illüzyon yaratan Trick Eye Müzesi, çok yüksek kaliteli fotoğraflar çekilmesine olanak tanıyor. Çünkü fotoğrafların gerçekçi görünmesi için doğal ışık ve özel efektler kullanılıyor. Bu arada müze içinde buzdan yapılan özel eserlerin sergilendiği ayrı bir bölüm de bulunuyor.
Kişi başı 12.000 KRW
0-3 yaş arası ücretsiz
Açık olduğu saatler
Her gün 09.00 ile 22.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
DMZ ya da bir başka deyişle Demilitarized Zone, Kuzey Kore ile Güney Kore arasında bulunuyor. Malum savaş sonrasında oluşturulmuş olan bu bölgenin hikayesi, bizi 1953 senesine götürüyor. 1953 yılında Kore Savaşı'nın sona ermesiyle beraber ülkelerin arasında 4 km genişliğinde özel bir tampon bölge yaratılmış.
Aslında bu alan, her iki taraftan da askerlerin ve silahların yer almadığı bir alan olarak kabul görüyor. Ancak zaman zaman iki ülke arasında gerilimlere sahne olabiliyor. Tarihi ve sembolik öneminden dolayı şehre gelen turistler burayı ziyaret etmek isteyebiliyor. Ziyaretçilere izin verilen alanlar görece sınırlı tutuluyor. Buraya geldiğinde Dorasan İstasyonu, Panmunjom Köyü, Imjingak Parkı ve DMZ Müzesi’ni ziyaret etmen mümkün.
Han Nehri’ni aktarırken hatırlayacağın üzere Yeouido Adası’ndan söz etmiştik. Nehrin üstünde konumlanan ada, doğayla iç içe bir dünya sunuyor. Sakin ortamı ve doğal güzellikleriyle tercih edilen Yeouido Adası, yürüyüş yolları, piknik alanları, etkinlikleri ve festivalleri ile tam bir cazibe alanı. Amatör ve profesyonel koşucular, antrenman yapmak adına adadaki parkurları sıklıkla kullanıyor. Yeouido Adası’nda dolaşırken Yeouido Parkı ve devasa bir gökdelen olan 63 Building’i de keşfetmelisin.
Gangnam bölgesinde yer alan Bongeunsa Tapınağı, ülkedeki Budist tapınaklarının en büyüğü olarak geçiyor. 794 yılında kurulan bu tarihî tapınak, modern şehir hayatının tam ortasında mimarisi ve özel atmosferiyle ilginç bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.
Sadece dini bir ibadet yeri olmanın ötesinde tarihî kimliği ve mimari detaylarıyla da öne çıkan tapınağın tarihi Silla Krallığı’na dek uzanıyor. Zamanla tahribata uğrayan ve çok defa restore edilen Bongeunsa Tapınağı, özellikle de Joseon Dönemi’nde altın yıllarını yaşamış. Dev tapınak kompleksi, Buddha heykelleri, Budist manastırları ve seremonik alanları ile hayranlık uyandırıyor.
Şehrin kuzey kısmında yer alan Bukhansan National Park, ziyaretçilerine büyüleyici manzaralar vadediyor. Hem doğa yürüyüşleri yapmak isteyenler hem de dağcılık tutkunları için uygun koşullar sunan büyük park, Bukhansan Dağı’nın en yüksek noktasında yer alıyor. Kore'nin ilk ulusal parklarından biri olan Bukhansan National Park, 1983 senesinden bu yana ulusal park statüsüne sahip.
Parkta aynı zamanda Silla Krallığı’ndan kalma eski tapınaklara ve kulelere de rastlaman mümkün. Zengin flora ve fauna çeşitliliği ile büyüleyici bir ortam yaratan Bukhansan National Park, dağcılık ve tırmanış aktivitelerine ilgi duyanlar için tam bir cennet. Eğer tırmanış ya da dağcılık faaliyetlerine dahil olmak istemezsen düz yürüyüş yollarını kullanarak da parkın eşsiz güzelliklerini keşfedebilirsin. Dev parkın içinde aynı isme sahip bir kale de bulunuyor. Bukhansan National Park’ta yer alan 3 ana giriş kapısından birini kullanabilirsin.
Merkeze yakın bir konumda bulunan Lotte World, Kore’nin en büyük kapalı eğlence parkı olarak geçiyor. Bu nedenle çocuklu ailelerin de severek ziyaret ettiği bir yer. 1989 yılında açılan bu muazzam eğlence kompleksi, her yaştan insana hitap eden bir içeriğe sahip. Eğlence parkı olmasının haricinde burası alışveriş merkezleri, oteller, restoranlar ve çeşitli eğlenceli etkinlik alanlarıyla geniş bir konsept sunuyor.
Lotte World temel olarak iki ana bölüme ayrılıyor. İlk bölüm, kapalı bir eğlence parkı olan “Lotte World Adventure” isimli yer. İkinci bölüm ise “Lotte World Magic Island” isimli bir açık hava eğlence noktası. Bu arada dünyanın en yüksek dönen kulesi olan Gyro Drop da Lotte World içinde yer alıyor. Eğlence kompleksine geldiğinde büyük korku evlerinden roller coaster’lara, simülatörlerden su kaydıraklarına kadar pek çok seçenek bulabilirsin. Eğlencenin sınırlarını zorlamak adına bu ışıltılı ve heyecan dolu mekânı ziyaret etmeni öneriyoruz.
Tatil planı yapmadan önce yurt dışı seyahati için bütçe rehberi yazımızı inceleyebilirsin.