Ucu bucağı olmayan bozkırları, hayranlık uyandıran doğa manzaraları ve büyük oranda Sovyetler etkisinin hissedildiği kültürel kodlarıyla Kazakistan, Orta Asya’nın en orijinal ülkeleri arasında yer alıyor.İpek Yolu’nun da durakları arasında olan Kazakistan; Almatı ve Astana başta olmak üzere popüler şehirlerine yayılan gölleri, müzeleri, yöresel pazarları, milli parkları, kayak merkezleri, dağları ve tarihi kervansaraylarıyla geniş bir yelpaze sunuyor. 2.7 milyon yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkelerinden olan Kazakistan’da gezilecek popüler yerleri bu içerikte bir araya getirdik.
Kazakistan’a ne zaman gidilir?
Ülkede kışları çok soğuk yazları ise çok sıcak geçtiğinden gezmek için en ideal zaman bahar ayları.
Kazakistan’da ne yenir?
Zengin bir mutfağı olan Kazakistan’da beshbarmak, kazy, kuyrdak, zhaya lezzetlerini deneyebilirsin.
Kazakistan vize istiyor mu?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Kazakistan’a yapacakları 30 güne kadar olan seyahatleri için vizeden muaf.
Türkistan şehrindeki Hoca Ahmed Yesevi Türbesi, “Hazreti Türkistan” olarak nam salan Hoca Ahmet Yesevi’nin naaşına ev sahipliği yapıyor. Türk tasavvufunda önemli bir isim olarak öne çıkan Hoca Ahmet Yesevi’ye ait olan bu türbe, özenli mimarisi ve manevi atmosferiyle beğeni topluyor. Türbe aynı zamanda UNESCO tarafından Dünya Kültür Miras Listesi’nde de yer alıyor. Ülkenin sembol yerleri arasında gösterilen Hoca Ahmed Yesevi Türbesi, özellikle Türk ziyaretçilerinin öncelik verdiği duraklardan.
Yapımı 14. yüzyıla dayanan bu önemli mekanın inşa sürecinde Emir Timur’un imzası bulunuyor. Hoca Ahmed Yesevi Türbesi’nin en ilginç özelliği, Orta Asya özelinde tuğladan yapılan en büyük kubbe olması. 35 ayrı odası olan türbe, toplamda iki kattan meydana geliyor. Türbe girişindeki 2 tonluk bronz kazan, burayı daha da ilginç kılıyor. Taykazan ismine sahip bu dev kazanda, her cuma sonrasında şifalı su dağıtılıyor.
Bayterek Kulesi’nin hikâyesi Astana’nın başkent olmasına dayanıyor. Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, yeni başkent olan Astana’yı o dönem için özel kılacak bir sembol arar. Pek çok fikir Nazarbey’e iletilse de bunlardan etkilenmez. Uzun süren bu dönemin sonunda hem Kazak halkının benimsediği hem de ülkenin milli değerlerini yansıtacak bir sembol bulunur.
Astana’nın hemen hemen her noktasından görülen bu kulenin tasarımı 1997 senesine uzanır. Böyle bir kulenin, Astana’nın yükselişini sembolize etmesi amaçlanır. 97 metre uzunluğundaki kulenin en tepesine ise 22 metre çapına ve 70 tona sahip devasa bir küre dahil edilir. Tam bir mimarlık harikası olan Bayterek Kulesi ve tepesindeki yaldızlı küre, amaçlandığı üzere Astana’nın sembolü sayılıyor. Uluslararası Mimarlar Birliği’nin 2002 senesinde bu kulenin tasarımını büyük bir ödülle taçlandırdığını belirtelim.
Yükseliş Katedrali olarak da bilinen Zenkov Katedrali, inşa edildiği 1907’den bu yana ayakta duruyor. Göz alıcı renkleriyle kolaya fark edilebilen bu katedrale Panfilov Parkı ev sahipliği yapıyor. Pavlovich Zenkov tarafından tasarlanan Zenkov Katedrali, 56 metrelik bir uzunluğa sahip. Ahşap yapılar özelinde dünyanın en yüksek yapıları arasında gösterilen katedralin depreme karşı çok dayanıklı olduğu biliniyor.
Özellikle 1887 senesinde gerçekleşen ve şehri adeta yerle bir eden büyük depremin etkisiyle o yıllarda ciddi önlemler alınarak tasarlanıyor. Yer yer ufak metal materyaller kullanılsa da katedralin ana malzemesi alaçam. Bu durum yapıya çok farklı bir estetik kazandırıyor. Zenkov Katedrali, Sovyet zamanında kısa bir süreliğine müze ve konser salonu olarak da kullanılmış. Katedrali gezdikten sonra küçük heykelciklerin yer aldığı parkı da keşfe çıkabilirsin.
Kazakistan’ın dünyaca ünlü camilerinden olan Nur Astana Camii, mavi kubbesi ve etkileyici minareleriyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Açılışında Nursultan Nazarbayev'in de hazır bulunduğu bu caminin tasarımında Türk ve Orta Asyalı mimarların ortak şekilde çalıştığı görülüyor. Popülerliğinden dolayı tarihi bir cami sanılmasına rağmen henüz çok yeni bir cami olan Nur Astana Camii, özel mimari projesinden dolayı bu kadar ilgi görüyor.
Tasarımında hem İslam mimarisinden hem de Kazak motiflerden yararlanılan Nur Astana Camii, şu anda Orta Asya’nın en büyük camisi unvanına sahip. Toplamda 68 bin metrekarelik bir alanda konumlanan dini mekan, 4 ayrı minareye sahip. Ana kubbesinin genişliği 62 metreyi buluyor. Yerden ısıtma sisteminin kullanıldığı camide aynı anda 35 binden fazla insan namaz kılabiliyor. Namaz bölümlerinin dışında konferans salonu, müze, nikah salonu ve kütüphane gibi bölümler de mevcut.
Hoşgörü ve Barış Sarayı ya da bir başka deyişle Barış ve Uzlaşma Sarayı, Kazakistan’ın başkenti Astana’da yer alıyor. 1 Eylül 2006’da, yani Dünya Barış Günü’nde açılışı yapılan saray, toplamda 77 metrelik bir yüksekliğe sahip. Piramit formunda tasarlanan yapı, büyük çağlı kongrelere de ev sahipliği yapıyor.
Piramit şeklinde tasarlanarak Budizm, İslamiyet, Yahudilik, Yahudilik, Hristiyanlık gibi farklı inançların aynı çatıda uyum içinde yer alabilmesi amaçlanmış. Nitekim sene boyunca bu amaca yönelik programlar oluşturuluyor. Kültür müzesini, kütüphaneyi ve opera binasını da içinde barındıran Hoşgörü ve Barış Sarayı, toplamda 8 kattan oluşuyor. 30 bin metrekareye yakın bir alanı kaplayan bu binanın inşaat aşaması, bir Türk firması tarafından üstlenilmiş. Tasarımında ise Norman Foster imzasını görüyoruz.
Kazakistan, doğası ve iklimi itibarıyla özellikle kış sporları için harika bir yer. Kış sporlarına ilgin varsa sen de Almatı ve çevresinde yer alan noktalara yönelebilirsin. Bu alanda özellikle Medeo’ya apayrı bir vurgu yapmak gerekiyor. Aynı zamanda tarihi kimliğiyle de biline Medeo’da 1951 senesinde bu yana resmi kış sporları düzenleniyor. Bu nedenle Medeo için sene boyunca hem amatör hem de profesyonel sporculara yönelik doğal bir idman ve müsabaka alanı diyebiliriz.
Tam olarak Zailiy Alatau adı verilen noktada konumlanan Medeo, 1972 senesinde büyük bir yapay buz alanına kavuşur. Buz sporları için düşünülen bu stadyum, 10 bin metrekarelik alana sahip. Medeo içinde yapılan müsabakalarda 120’nün üzerinde dünya rekorunun kırıldığı biliniyor. Bu arada Medeo Barajı sayesinde kış aylarında burada su akıntısı ya da çamur gibi unsurlar oluşmuyor. Açık hava buz patenindeki müsabakaları ya da gösterileri yakından izlemek adına kış aylarında buraya gelebilirsin.
İngilizcede Shymbulak, Türkçede ise Şımbulak olarak geçen bu yer, Orta Asya’nın en geniş kayak merkezi olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Deniz seviyesinin yaklaşık 3 bin metre üzerinde konumlanan Şımbulak, tam olarak Tanrı Dağları’nın eteklerinde yer alıyor. Bağımsız Devletler Topluluğu’nun “En Popüler Pist” ödülünü verdiği bu turistik kayak merkezi, her sene on binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.
Bu arada Şımbulak, yaz aylarında da yürüyüş ve dağ bisikleti gibi aktiviteler için de tercih edilebiliyor. Farklı düzeylere uygun pistler olsa da zirveye dilersen teleferikler eşliğinde kolayca çıkabilirsin. Eğer kayak konusunda acemiysen üzülme, burada farklı seviyeler için pratik şekilde dersler veren eğitmenler mevcut. Almatı merkezine 25 km uzaklıkta olan Şımbulak Kayak Merkezi, genel olarak aralık ve nisan ayları arasında aktif şekilde hizmet veriyor.
Almatı şehir merkezine yaklaşık 40 km uzaklıkta olan Ile-Alatau Milli Parkı, şehrin stresli rutininden uzaklaşmak için ideal bir tabiat güzelliği. Şehrin güney bölümünde yer alan Ile-Alatau Milli Parkı, 2 bin kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Çayırlar, göller, buzullar ve uçsuz bucaksız ormanlık alanlar, park sınırlarında görebileceğin yerlerden sadece bazıları.
Ile-Alatau Milli Parkı aynı zamanda boz ayılar, dağ keçileri, kar leoparları ve sakallı akbabalar gibi yabani türlerin yaşam alanı. Elbette ziyarete açılan kısımlarda bu tip vahşi hayvanlarla karşılaşma ihtimalin yok. Fakat çok sayıda frenk üzümü ve elma ağacına rastlaman mümkün. Özellikle bu devasa parkın elma üretimi konusunda dünya genelinde referans yerlerden biri olarak görüldüğünü belirtebiliriz.
Almatı’nın önemli müzelerinde yer alan Kazakistan Merkez Devlet Müzesi, 1985 senesinden bu yana hizmet veriyor. 300 binin üzerinde sergiye ev sahipliği yapan müzede toplamda 7 sergi salonu mevcut. Kazakistan Merkez Devlet Müzesi’ni dolaştığında hem arkeoloji hem de paleontoloji alanına dair koleksiyonlarla karşılaşabilirsin.
Ülkenin bağımsızlık sembollerinden olan Altın Adam’ın giydiği kostümün bir kopyası da burada sergileniyor. Bu kostümün orijinali ise Kazakistan Ulusal Bankası’nda özel bir tonozda tutuluyor. Altın Adam kostümü toplamda 4 bin altın parçasından meydana geliyor. Burada ayrıca “2.Dünya Savaşı’nda Kazakistan” adlı bölümü de özel olarak inceleyebilirsin. Müze genelinde hem Kazakistan tarihinden hem de Kazak kültüründen izlere rastlamak mümkün. Bu arada müzeye ev sahipliği yapan binada Sovyet mimari stilinin benimsendiği görülüyor.
Kişi başı 500 KZT
Açık olduğu saatler
Salı günü dışında her gün 09.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Ülkenin önemli petroglifleri arasında yer alan Tamgaly Tas, genel olarak Budist tapınaklarını andırıyor. Farklı kültürlerden gelen turistlerin mutlaka ziyaret ettiği Tamgaly Tas, 60 metrelik büyük uçurumların ortasında ilginç bir konumda yer alıyor. Tamgaly Tas ifadesini dilimize “Boyalı Taşlar” biçiminde çevirebiliriz. Almatı şehrinin yaklaşık 160 km kuzeyinde bulunan bu yer, aynı zamanda Kapchagay Rezervuarı'na da epey yakın.
Buda ve Bodhisattva resimlerinin burada özenli bir şekilde korunabilmiş olması, Tamgaly Tas’a olan ilgiyi artırıyor. Tibet yazıtlarının da kendine yer bulduğu bu alanda taş oymacılığının en zarif eserlerini keşfetmen mümkün. 2004 senesinde UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne dahil ederek onurlandırdığı Tamgaly Tas içinde toplamda 50’ye yakın siteye dağılmış 5 bin kadar petroglif bulunuyor.
Altyn-Emel Devlet Milli Tabiat Parkı, ülkenin güney bölümünde yer alıyor. Almatı şehir merkezine yaklaşık 240 km uzaklıkta konumlanan Altyn-Emel Devlet Milli Tabiat Parkı, tam olarak Semirecye isimli bölgeye bağlı. Dzungarian Alatau Dağları ve İli Nehri’ne komşu olan park, 310 bin hektarlık bir alana yayılıyor.
Ülkenin en büyük üçüncü milli parkı olan Altyn-Emel Devlet Milli Tabiat Parkı’na Basshi isimli köyden yapılıyor. Yapısı ve çeşitliliği ile adeta minyatür bir Kazakistan olan park, dağları, bozkırları ve kum tepeleri ile dikkat çekiyor. Altyn-Emel Devlet Milli Tabiat Parkı’nda toplamda 230 kuş türü bulunuyor. Parkta ziyaretçiler için toplamda üç ayrı rota bulunuyor. Bu rotalar içinde özellikle kum tepelerine çıkan rota biraz daha popüler.
Sadece Kazakistan’ın değil aynı zamanda Orta Asya’nın en popüler kanyonlarından biri olan Charyn Kanyonu, ziyaretçiler tarafından genellikle Grand Canyon National Park’a benzetiliyor. Charyn Nehri’ne paralel şekilde uzanan kanyona ulaşmak hiç kolay değil. Oldukça zorlu ve uzun bir yolculuktan sonra buraya ulaşabilirsin.
Rengarenk kaya oluşumlarından dolayı oldukça etkileyici bir görselliğe sahip olan Charyn Kanyonu’nda duvarların 300 metreye yaklaştığı görülüyor. Aşınan kayalıklar günümüzde bazı fantastik figürleri andırıyor. Tam da bu nedenle yöre halkı kanyonu Hayalet Vadisi ismiyle anıyor. Senede ortalama 50 bin kişinin ziyaret ettiği Charyn Kanyonu, 1964 senesinden bu yana koruma altında. Kanyon kapsamında 1500’ün üzerinde bitki türüyle karşılaşmak mümkün.
Kazakistan’ın dünyaca ünlü üssü olan Baykonur Uzay Üssü, Kosmodrom adıyla da biliniyor. Kızılorda bölgesine bağlı Kazalı şehrindeki bu devasa üsse Turatam Köyü ev sahipliği yapıyor. Üs aynı zamanda Jualı Köyü’ne de epe yakın. 1955 tarihinde tasarlanan Baykonur Uzay Üssü, toplamda 6700 kilometrekarelik bir alana yayılıyor.
Dünyanın en eski uzay üslerinden olan bu alan, Rus uzay altyapısının bir parçası olarak geçiyor. Burada zaman içinde çok sayıda balistik füzenin ve uzay roketinin denendiği biliniyor. 2002 sonrasında sivil işletmelere devredilen üs, bugün itibarıyla uluslararası uzay limanı olarak işlev görüyor.
Almatı şehrinde yer alan Kazak Halk Müziği Enstrüman Müzesi, müzik alanında büyük bir mirasa ev sahipliği yapıyor. Göçebe Türk boylarının tarih boyunca müzikle olan ilişkisini gözler önüne seren bu tematik müze, oldukça geniş bir koleksiyona sahip. Kazak Halk Müziği Enstrüman Müzesi’nde 60 ayrı kategori bulunuyor. Bu kategorilerde toplamda 1000’in üzerinde müzik eseri yer alıyor. Müzede sene boyunca ziyaretçilere yönelik özel atölyeler de düzenleniyor.
1981 senesinde ilk kez kapılarını açmaya başlayan müzenin envanter listesi zaman içinde genişlemiş. Burada özellikle sazgen, sibizgi, surna gibi yöresel müzik aletlerine ilgi büyük. Müzik aletleri başta olmak üzere buradaki tüm müzik materyalleri, toplamda 50’ye yakın ülkenin müzik kültürünü yansıtıyor. Kazak Halk Müziği Enstrüman Müzesi’nde bugün itibarıyla toplamda 9 ayrı salon yer alıyor.
Kişi başı 1000 KZT
Açık olduğu saatler
Pazartesi günü dışında her gün 10.00 ile 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Aral Denizi’nin yaklaşık 900 km doğusundaki Balkaş Gölü, deniz seviyesinin 340 metre üstünde yer alıyor. Batı doğu yönünde toplamda 600 km’lik devasa bir alana yayılan göl, Orta Asya coğrafyasının en büyük gölleri içinde değerlendiriliyor. Fauna bakımından zengin olan Balkaş Gölü, kasım ve nisan ayları arasında donmuş bir vaziyette oluyor.
1980’lere dek balık çeşitliliği konusunda önemli bir yer olmasına rağmen su kalitesinin değişmesiyle birlikte bu durum değişmeye başlamış. Bu durum doğal olarak göl üzerindeki balıkçılık faaliyetlerini de olumsuz yönde etkiliyor. Kazakistan’ın doğusundaki bu popüler gölün 10 milyon yıl önce oluştuğu tahmin ediliyor. Yaz aylarında Balkaş Gölü çevresinde doğa fotoğrafçılığı, yürüyüş, piknik gibi aktivitelere yönelebilirsin.
Ülkenin en köklü hayvanat bahçeleri arasında yer alan Almatı Hayvanat Bahçesi, 1937 senesinden bu yana hem yöre halkına hem de yabancı turistlere hizmet veriyor. Burada geyik türlerinden kunduza, tilkiden leopara, zebradan Himalaya ayılarına dek pek çok hayvan türü ile karşılaşabilirsin.
Toplamda 509 ayrı türden 6000 hayvana ev sahipliği yapan Almatı Hayvanat Bahçesi, geniş ve doğal alanından dolayı kabul edilebilir koşullara sahip diyebiliriz. Toplamda 21 hektarlık bir alana yayılan hayvanat bahçesi, aynı zamanda Avrasya Bölgesel Hayvanat Bahçeleri’nin de resmi bir üyesi. Özellikle soğuk iklim koşullarına dayanıklı olan ilginç hayvan türlerine tanıklık etmek istersen, Almatı Hayvanat Bahçesi’ni ziyaret edebilirsin.
Astana’da yer alan Korgalzyhn Biyosfer Rezervi, UNESCO’nun Dünya Doğal Mirası Listesi’nde bulunuyor. Ramsar adı verilen biyosfer rezervlerinin bir parçası olarak geçen bu yer, uzun zamandır koruma altında. Burası aynı zamanda sayısız göçmen kuşun göç yollarından biri. Hint-Sibirya ve Afrika arasında göç eden kuşlar, bu bozkırı da her yıl aktif biçimde kullanıyor.
Rezerv sularından kaynaklı olarak sulak alan kuşları için burası verimli bir yaşam alanı. 543 bin hektarlık bir alana yayılan Korgalzyhn Biyosfer Rezervi, kendi içinde tatlı ve tuzlu su kütleleri barındırıyor. Ülkenin ilk biyosfer rezervi olan bölgede 500’den fazla bitki türü yer alıyor. Ayrıca 350’den fazla kuş türünün de burada yuvaladığı biliniyor. Ayrıca Korgalzyhn Biyosfer Rezervi; 7 bin böcek, 43 memeli, 4 sürüngen ve 14 balık türüne de ev sahipliği yapıyor.
“Batık Orman” adıyla da bilinen Kaindy Gölü, suların altına gömülen ormanın yarattığı ilginç görüntüyle adeta büyülüyor. Fotoğrafçıların yoğun ilgi gösterdiği bu yer, Almatı’daki Tian Shan Dağları’nın olduğu noktada yer alıyor. Gölde bazı noktalarda derinlik 30 metreyi bulabiliyor. Gölün bu ilginç oluşumunda 1911 senesinde gerçekleşen 7.7 büyüklüğündeki depremin etkisi büyük.
O deprem hem büyük bir heyelana hem de doğal bir baraja yol açmış. Yoğun şekilde yağan yağmurlar, barajı doldurunca ormanın da üstünü örtmüş. Deniz seviyesinin 2 bin metre üstünde yer almasından dolayı Kaindy Gölü oldukça soğuk. Fakat bu durum su içindeki bazı ağaçların bozulmamasına yardımcı olmuş. Diğer göllerde kolay kolay göremeyeceğin bir renge ve görünüme sahip olan Kaindy Gölü, Almatı şehir merkezine yaklaşık 300 km uzaklıkta konumlanıyor.
Orta Asya’nın sembollerinden olan Aral Gölü, tam olarak Kazakistan ile Özbekistan’ın arasında konumlanıyor. Ceyhun ve Seyhun dışında Zerevşan Nehri’nin havzalarının de birleşimiyle ortaya çıkan bu devasa göl, geçtiğimiz yüzyılın ortalarından sonra özellikle pamuk tarımında yoğun şekilde kullanılmış. Gölü besleyen ana suların orantısız şekilde kullanılması, yakın dönemde şiddetli bir kurumayı beraberinde getirmiş. Aral Gölü’nün günümüzde temel ekosistemi ne yazık ki büyük ölçüde çökmüş durumda.
Yüzde 80’lik kısmı kurumuş halde olan göl, buna rağmen görünümü ve çevresindeki doğal güzellikleriyle yabancı turistlerin ilgisini çekmeyi başarıyor. Yaklaşık 20 sene önce doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılan Aral Gölü’nde balıkçılık faaliyetleri yer yer cılız da olsa devam ediyor. Büyük bir gölken adeta çöle dönüşen Aral Gölü’nün müthiş dönüşümüne yakından tanıklık edebilirsin.
Doğal bir dağ rezervuarı olan Büyük Almatı Gölü, şehir merkezinin yaklaşık 14 km güneyinde konumlanıyor. Aladağ Dağları içinde yer alan Büyük Almatı Gölü, aynı zamanda deniz seviyesinin 2500 metre üstünde. Tektonik kökenli göller arasında yer alan bu gölün uzunluğu 1,6 km civarında. Göl kıyılarının dik ve keskin bir yapıya sahip olmasından dolayı ulaşımın görece zor olduğunu belirtebiliriz. Bu alandaki pek çok göl gibi çok büyük depremlerden sonra oluşan Büyük Almatı Gölü, farklı mevsimlerde açık yeşil ve turkuaz renklerine bürünüyor.
Başkent Astana içinde bulunan Han Şatır, bölgenin en popüler eğlence ve alışveriş merkezi olarak kabul görüyor. 2006 yılında inşasına başlanan Han Şatır, bundan 4 sene sonra açılışını gerçekleştiriyor. Dünyanın en büyük çadırı unvanına sahip olan bu yer, 150 metrelik yüksekliğe sahip. 200 metrelik tabanı dışında 140 bin metrekarelik toplam alanıyla da baş döndüren Han Şatır, kumaştan oluşan özel bir tavana sahip.
En sert iklim koşullarında bile içerideki sıcaklık büyük ölçüde korunabiliyor. Çadır sene boyunca ortalama 15 derecelik bir sıcaklığa sahip oluyor. Dünyaca ünlü mimar Norman Foster’ın imzasıyla tasarlanan Han Şatır’ın inşa sürecinde bir Türk inşaat firmasının da rolü bulunuyor. Han Şatır’a girdiğinde özel eğlence noktaları, çocuk oyun alanları, sağlık ve SPA merkezleri, kafeler, restoranlar, sinema salonları ve mağazalara rastlayabilirsin.
Başkent Astana içindeki Hazret Sultan Camii, yaklaşık 17 bin metrekarelik bir alan üstüne kurulu. Aynı anda 8 bin kişinin namaz kılabildiği bu büyük cami, 80 metreye yaklaşan 4 ayrı minareye sahip. Aynı zamanda 50 metrenin üzerinde 10 kubbesiyle dikkat çeken Hazret Sultan Camii, 2012 senesinden bu yana ibadete açık. Caminin vitray camları dışında mermerler ve dış cephe kaplamaları konusunda Türk firmaların destek verdiği belirtiliyor.
Orta Asya özelinde Türkmenbaşı Ruhi Camii’nden sonra en büyük cami olma ünvanına sahip Hazret Sultan Cami, İslam ve Kazak kültüründen izlerin yer aldığı süslemelere sahip. Ayrıca camide bulunan dev saatler, düzenli olarak namaz saatlerini gösteriyor. Modern bir mimari anlayışıyla tasarlanan camide kütüphane, yemekhane, nikâh salonları ve özel taziye alanları mevcut.
Kazakistan’ın güney bölümünde yer alan Türkistan, Orta Asya ülkeleri için tam anlamıyla manevi bir başkent olarak kabul ediliyor. Hatta 2021 senesinde gerçekleşen Türk Konseyi’nde Türkistan’a bu unvanın verildiği görülüyor. Yesi ya da Hazret-i Türkistan gibi isimlerle de anılan Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi’ye dair pek çok ize de rastlayabilirsin.
Kazak Hanlığı’na yıllarca başkentlik yapmış olan Türkistan’ın, Orta Asya’nın İslamlaşma sürecine katkısı büyük. 2 milyona yakın nüfusu bulunan Türkistan aynı zamanda İpek Yolu güzergahında bulunuyor. 4’üncü yüzyılda kurulan Türkistan; Arslan Baba Türbesi, Yesevi Türbesi, Otrar Kenti, gibi önemli destinasyonlara da ev sahipliği yapıyor.
Ülkenin kuzeyindeki Issık Gölü, Teskey ve Küngöy Ala Dağları’na yakın bir konumda bulunuyor. Tektonik bir çukur alanda oluşumunu gerçekleştiren bu göl, deniz seviyesinin 1600 metre üstünde bulunuyor. Dünyanın en büyük iki dağ gölünden biri olarak geçen Issık Gölü, doğu-batı yönünde toplamda 182 km’lik bir alana yayılıyor.
120’ye yakın akarsu ve derenin beslediği bu etkileyici göl, eski eserlerde Türk Gölü olarak geçiyor. Aynı zamanda bu eserlerde Karahanlıların gölü dinlenme alanı olarak sık sık kullandığı bilgisi de mevcut. Gölün çevresinde çok sayıda pansiyon ve kamp alanı bulunuyor. Issık Gölü; 30 civarı memeli hayvan türü ve 150’ye yakın kuş türünün de yaşam alanı. Göl ayrıca Altın Adam’ın mezarına ve devekuşu çiftliklerine epey yakın.
Tanrı Dağları’nın kuzeyinde bulunan Kolsay Gölleri, Kırgızistan sınırına yaklaşık 10 km uzaklıkta. Milli parkın içinde yer alan Kolsay Gölleri, Raiymbek ve Talgar isimli ilçelere oldukça yakın. Aynı milli parkta Kolsay Gölleri dışında Kaindy Gölü de bulunuyor. 1887 senesinde oluşmaya başlayan bu göller, parkın turizm potansiyeline katkı sunuyor.
Aynı ismi taşıyan nehrin üstünde konumlanan gölün, toprak kaymaları neticesinde oluştuğu biliniyor. Çevresinde konaklama seçeneklerinin de yer aldığı Kolsay Gölleri’ni ziyaret ettiğinde kamp, binicilik, doğa yürüyüşü, dağ bisikleti ve piknik gibi aktivitelere yönelebilirsin.
Pavlodar Eyaleti’nde yer alan Bayanaul Ulusal Parkı, Ekibastuz kentine yaklaşık 140 km uzaklıkta. Parkın olduğu alan tam olarak Orta Kazak Yaylası’nın etekleri olarak geçiyor. Kuruluşu 1895 senesine uzanan Bayanaul Ulusal Parkı, aynı zamanda ülkenin ilk milli parkı olarak geçiyor. 70 bin hektarlık bir alana kurulmuş olan park, doğal flora ve faunanın korunması açısından kilit bir rol oynuyor.
İçinde 4 tatlı su gölü olan Bayanaul Ulusal Parkı’nda 460 bitki türüne rastlamak mümkün. Özellikle yaban çilekleri ve dev mantarlar, ziyaretçiler tarafından ilgi görüyor. Nesli tükenme noktasına gelen argali isimli hayvanlar burada özel olarak koruma altında tutuluyor. 40 memeli ve 50 kuş türüne ev sahipliği yapan Bayanaul Ulusal Parkı’nda özellikle kartal, çaylak ve kerkenez gibi yırtıcı kuşlara sık sık rastlayabilirsin.
Almatı’daki Kok Tobe, Töbe Dağı’nın zirvesinde yer alıyor. Bir tür rekreasyon alanı olarak da geçen Kok Tobe, deniz seviyesinden 1100 metre yükseklikte konumlanıyor. Almatı için sembol noktalardan biri olarak kabul gören bu dağ, 1960’lı yıllara dek Verigin ismiyle anılır. Sovyetler zamanında daha da popüler olan dağ, o yıllarda kent sakinlerinin pek çok kutlama ve etkinliğine ev sahipliği yapar.
Halk arasında “Mavi Tepe” de denilen Kok Tobe’ye erişim için özel bir teleferikten yararlanılıyor. Almatı TV Kulesi de bu alanda yer alıyor. Aynı zamanda turistik ziyaretler için özel seyir terasları da mevcut. Bugün dağın yamacında Kok Tobe Park adına özel bir eğlence merkezi yer alıyor. Özellikle elma şekline sahip dilek çeşmesi, halat parkı, hayvanat bahçesi ve dönme dolap gibi noktalar her yaştan ziyaretçiye hitap edebiliyor. Zirvede ayrıca özel tiyatro ve konser alanları da mevcut.
Almatı şehir merkezinin dışında olan Butakovskiy Şelalesi, Kazakistan gezinde mutlaka görmen gereken tabiat güzelliklerinden biri. Yaklaşık 30 metre yukarıdan dökülen şelalenin zor bir ulaşımı bulunuyor. Belli bir noktaya kadar arabayla geldikten sonra en az 1 saat kadar yürümek zorundasın.
Bu bölgede toplamda iki şelale bulunsa da büyüklüğünden dolayı Butakovskiy Şelalesi çok daha popüler. Halk arasında bu şelaleler Aşağı Şelale ve Yukarı Şelale gibi isimlerle birbirinden ayrılıyor. Manzara fotoğrafçılığı, yürüyüş ve kamp gibi aktiviteler için oldukça elverişli olan bu yer, Zailiyskyi Alatau adlı dağa oldukça yakın.
Bilindiği üzere Dmitri Furmanov, Rus bir yazar ve aynı zamanda bölgede hayranlık duyulan bir askerdir. Dmitri Furmanov'un isminin verildiği bu zirve, yürüyüş rotalarıyla doğa tutkunlarına keyifli bir gün vadediyor. Zirveye giden patika boyunca ziyaretçilerin karşısına çok sayıda elma bahçesi, yabani çiçeklerin süslediği çayırlar ve kokusuyla büyüleyen çam ormanları çıkıyor.
Almatı’ya dair müthiş bir panoramik manzara sunan Furmanov Zirvesi, aynı zamanda Alatau ve Trans gibi iki heybetli dağı da görüyor. Zirveye giden yol elbette kolay değil ancak bunu başardığında seni harika bir manzara ve atmosfer bekliyor olacak. Hem zirveyi hem de zirveye giden yolu deneyimlemek adına gezi rotana mutlaka Furmanov Zirvesi’ni eklemelisin.
Kızılkum Çölü’nün bir bölümü, Kazakistan’ın komşusu olan Özbekistan sınırlarında yer alıyor. Hatta küçük bir kısmının Türkmenistan topraklarına dahil olduğu da görülüyor. Orta Asya’nın en büyük çöllerinden olan Kızılkum Çölü, adını parlak ve kırmızı renkli kumullardan alıyor. Bu kumullar zaman zaman 70 metrenin üzerine kadar çıkabiliyor.
Aral Gölü’ne yakın olan kısımlarda kuraklık ve bataklık alanlarla karşılaşabilirsin. Killi topraklar üzerinden oluşan bu durum, ilginç kareler yaratıyor. Bozkır kartallarından Orta Asya sincaplarına kadar pek çok hayvan türünün yaşadığı bu uçsuz bucaksız çölde aynı zamanda Zerafşan Dağı ve Bokan Dağı gibi dağlar mevcut.300 bin kilometrekarelik alana yayılan çöl, özellikle ekoturizm kapsamında aktif şekilde kullanılıyor.
Kuruluşu 2010 senesine tekabül eden Nadir Kitaplar Müzesi, hem yabancı hem de yerli el yazması eserler yer alıyor. Müzede günümüz itibarıyla toplamda 500’ün üzerinde özel el yazması kitabı bulunuyor. Bu eserlerin her birinin çok nadir bulunan eserler olduğunu belirtmeliyiz.
Kazakistan’da Kültür Bakanlığı Arşivler Yönetimi Komitesi tarafından yönetilen bu değerli müze; özellikle edebiyat ve tarih meraklılarını bir araya getiriyor. Yakın zaman önce bu koleksiyona dair özel bir katalog hazırlanıp yayınlanması, müzeye olan ilgiyi daha da artırıyor. Müzedeki nadide eserlerde Latin, Arap ve Kiril alfabeleri ağırlıkta. Müzede 18’inci yüzyıldan başlamak kaydıyla tüm eserler yıllara göre düzenli bir şekilde sıralanıyor.
Kişi başı 500 KZT
Açık olduğu saatler
Pazar günü dışında her gün 10.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Tarihi 1875 senesine dek uzanan Kok Bazaar, Almatı’nın en köklü alışveriş alanlarından biri. Bu geleneksel pazarda özellikle yöresel yiyecekler, baharatlar dışında antikalar ve tekstil ürünleri satılıyor. Açıldığı ilk dönemlerde yalnızca kervanlara yönelik olarak misafirhane hizmeti sunan pazar, 1887 senesindeki depremden epey etkilenir.
Kullanılamaz hale gelen pazar alanı, 1927 senesinde yeniden inşa edilir. Bir dönem Central Farm Market ismine sahip olsa da geleneksel olarak Kok Bazaar adıyla anılan bu yer, turistler açısından cazip bir nokta. Bu açık hava pazarına sokak sanatçıları da her daim neşe katıyor.
Kazakistan’ın hemen yanında yer alan Kırgızistan’ı da keşfetmek istersen Kırgızistan’da gezilecek yerler yazımızı mutlaka okumalısın.