Iğdır Türkiye'nin doğu sınırında, tarih ve doğanın iç içe geçtiği, keşfedilmeyi bekleyen gizli bir cennet. Bu büyüleyici şehir, zengin tarihi mirası, doğal güzellikleri ve eşsiz kültürel zenginliği ile ziyaretçilerini adeta zaman yolculuğuna çıkarıyor. Iğdır'ın geniş ovasından yükselen Ağrı Dağı manzarası, her açıdan kartpostallık görüntüler sunuyor. Bu topraklar, eski çağlardan beri birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Iğdır, aynı zamanda eşsiz flora ve faunası ile de dikkat çekiyor. Burada, her adımda farklı bir tarihi eser, doğa harikası ya da kültürel etkinlikle karşılaşabilme şansına da sahipsin.
Iğdır'ı ziyaret etmek, Anadolu'nun bu özel köşesindeki yaşamın ritmini hissetmek ve bu toprakların sunduğu sayısız güzellikleri keşfetmek demek. Iğdır’ı keşfe çıkmadan önce Iğdır’a seyahat edecek olanların en çok sorduğu birkaç soruyu senin için yanıtladık.
Iğdır’da ne yenir?
Iğdır seyahatin sırasında bozbaş, ekşili eirşte, ayran aşı, kavurma, kaygana, kete, tandır şiş, sütlü pilav, patlıcan reçeli ve taş köfte gibi lezzetlerin tadına bakmadan dönmemeni öneriyoruz.
Iğdır’dan hediye olarak ne alınır?
Iğdır seyahatin sırasında sevdiklerine ve kendine şehre özgü olan kaya tuzu lambası, sarıkök, nabat şekeri ve yün çorap almanı öneriyoruz.
Iğdır’a hangi ayda gidilir?
Iğdır’ı tam olarak keşfetmek için bize göre en güzel zamanlar ilkbahar ve sonbahar ayları.
Iğdır (Korhan) Kalesi, Türkiye’nin doğusunda, Ağrı Dağı’nın eteklerinde yer alan tarihi ve turistik bir mekan. Kale, Urartu, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Kale, iki kademeli sur duvarları, su sarnıcı, burçlar ve kale içindeki yapı kalıntıları ile görülmeye değer bir eser. Kale, aynı zamanda Iğdır şehrinin ilk kurulduğu yer olması nedeniyle de öne çıkıyor. 1640 yılında meydana gelen depremde yıkılan kale terk edildi ve şimdiki Iğdır şehri kuruldu. Iğdır (Korhan) Kalesi’ni ziyaret ettiğinde, hem tarihi bir atmosferde gezinti yapabilir, hem de Ağrı Dağı’nın muhteşem manzarasını seyredebilirsin. Kale, savunmaya elverişli bir konumda olduğu için, kervan ticaret yolunu kontrol edebiliyordu. Kale, ayrıca Timur’un İspanya kralına gönderdiği elçi Clavijo tarafından da görüldüğü ve anlatıldığı da biliniyor. Yapı, Iğdır’ın kültürel mirasının bir parçası olarak korunuyor.
Iğdır (Korhan) Kalesi’ne ulaşmak için, Iğdır şehir merkezinden Suveren Köyü’ne giden yolu takip etmek gerekiyor. Kaleye çıktığında, seni büyüleyici bir tarih ve doğa karşılayacak. Dolayısıyla bu güzel yeri mutlaka görmelisin.
Iğdır Kervansarayı, Harmandöven köyünde bulunan tarihi bir yapı. Selçuklu döneminden kalan bu kervansaray, 13. yüzyılın sonlarında Sürmeli Emiri Şerafeddin Ejder tarafından yaptırıldı. Bu nedenle Ejder Kervansarayı olarak da anılabiliyor. Kervansaray yaptırıldığı dönemde, Batum, Ani ve Doğu Beyazıt kervan yolları üzerinde önemli bir konaklama ve ticaret merkezi olmayı başardı. Kervansarayın mimarisi, kale görünümünde dikdörtgen bir plana sahip. Kuzey ve güney uzun kenarlarında yarım silindir şeklinde beşer adet destek kulesi bulunuyor. Kervansarayın girişi, üç odalı bir şahınla sağlanıyor. Girişin arkasında, üç nefli kapalı bir hol yer alıyor. Hol, üçgen şekilli pandatifler üzerinde oturan dört manastır tonozuyla örtülü. Kervansarayın içinde, hayvanların barındığı ahır, kervancıların dinlendiği odalar, mescit, hamam, kuyu ve ocak gibi bölümler bulunuyor. Kervansarayın duvarları, farklı taş işçiliği örnekleriyle süslü.
Iğdır Kervansarayı, günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alındı. Kervansaray, ziyaretçilere açık olup, Selçuklu kültürü ve sanatı hakkında bilgi edinmek isteyenler için ilgi çekici bir yer. Kent ziyaretinde bu harika yapıyı görmen gerekiyor.
Iğdır’daki Taş Bina, merkeze yakın konumda yer alan tarihi ve kültürel miraslarından birisi. 19. yüzyılda Baltık mimari tarzında inşa edilmiş olan bu bina, sivil konut mimarisinin güzel bir örnekleri arasında yer alıyor. Kırmızı renkli taşlarla yapılmış olan bu bina, Kurtuluş İlköğretim Okulu karşısında yer alıyor. Taş Bina, geçmişte farklı amaçlarla da kullanıldı. Bir dönem okul olarak hizmet veren daha sonra hastane binası olarak kullanılan bina, 2006 yılında koruma altına alındı. Ancak halen restorasyona ihtiyaç duyduğu da bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Binanın içi gezilebilir, ancak yapının eski olması nedeniyle dikkatli olmak gerekiyor. Binanın içindeki odalar, tavanlar ve duvarlar, Baltık mimarisinin özelliklerini yansıtıyor. Önünde, Taç Kapı adı verilen bir giriş kapısı bulunuyor. Bu kapının da aynı mimari tarz göz önünde bulundurularak yapıldığı biliniyor.
Taş Bina, Iğdır gezisi sırasında uğrayabileceğin ve görmek isteyeceğin bir yapı. Bu bina, ilçenin tarihine ve kültürüne tanıklık etmiş, birçok anıya ev sahipliği yaptığı için oldukça önemli. Taş Bina, Iğdır’ın gizli kalmış bir hazineleri arasında yer alıyor.
Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde bulunan Karakale Harabesi, tarihin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak biliniyor. Ermenistan sınırında iki vadinin arasındaki sarp kayalar üzerinde yükselen bu harabe, Selçuklular tarafından 12. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş. Birkaç sur ve iki büyük kuleden oluşan bu yapı, Urartulara veya daha eskilere dayandığı söyleniyor. Dünyanın ilk fuarı burada yapıldığı iddia ediliyor. 1664 ve 1840 yıllarında meydana gelen depremlerle büyük zarar gören Karakale Harabesi, bugün tarihi bir miras olarak ziyaretçilerini bekliyor.
Kalenin içerisinde Karakale Hanı da bulunuyor. Hanın ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor, çünkü üzerinde herhangi bir kitabe yok. Ancak, Karakale harabeleri birçok kaynakta geçiyor ve burası eski bir şehir merkezi olarak kullanılmış. Hanın da bu şehrin bir parçası olduğu düşünülüyor. Karakale Harabesi ve Hanı, günümüzde ciddi anlamda zarar görmüş durumda. Sadece bazı duvar kalıntıları ve temelleri görülebiliyor. Hanın planı ve ölçüleri de belirsiz, çünkü iç taraftaki yapılar birbirine karışmış durumda. Ancak yine de Iğdır’ın tarihine ışık tutmak için burayı ziyaret etmek faydalı olabilir.
Tuzluca Tuz Mağaraları, Iğdır’ın en ilginç ve güzel yerlerinden biri. Burası, 55 dönümlük bir arazide, tuzdan oluşan devasa bir dağın içinde yer alıyor. Türkiye’nin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayabilecek kadar çok tuz var burada. Ama sadece tuz değil, aynı zamanda sağlık da var. Tuz mağaralarının içindeki hava, solunum yolu hastalıklarına çok iyi geliyor. Astım, bronşit, alerji gibi rahatsızlıkları olanlar, burada tuz terapisi alarak rahatlayabilirler. Tuz mağaraları, aynı zamanda tarihi bir öneme de sahip. Burası, Med, Pers, Urartu ve Ermeni gibi birçok medeniyetin tuz ihtiyacını karşıladığı bir yer. İspanyol bir elçi, 15. yüzyılda burayı ziyaret ettiğinde, dağın tepesinde bir kale ve tuz kayaları gördüğünü yazmış. Tuz mağaralarını ziyaret etmek için, Iğdır şehir merkezinden Tuzluca ilçesine gitmeniz gerekiyor. Buradan da Cumhuriyet mahallesine ulaşabilirsiniz.
Mağaraların içinde, tuzdan oluşan çeşitli galeriler ve odalar göreceksiniz. Bazı yerlerde tuz kristalleri ışıldıyor. Bazı yerlerde ise tuzdan heykeller ve süslemeler var. Burası, hem gözünüze hem de ciğerinize hitap eden bir yer. Tuzluca Tuz Mağaraları, Iğdır’ın saklı bir cenneti. Burayı mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
30 TL
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-17.00 saatleri arasında açık.
Iğdır’daki Aslanlı Kulesi, il tarihinde ayrı bir öneme sahip olan yapılar arasında yer alıyor. Bu kule, Iğdır ilinin Tuzluca ilçesine bağlı Aslanlı köyünün 1.5 km kuzeybatısında, bir tepenin üzerinde bulunuyor. Küçük boyutlu bir kale olan Aslanlı Kulesi, çevresine hakim bir konumda olması nedeniyle zamanında savunma amaçlı kullanıldı. Kalede çok az sayıda seramik bulunmuştur ve yer yer sur izleri görülebiliyor. Aslanlı Kulesi, ismini üzerinde bulunan aslan kabartmalarından alıyor. Bu aslanlar, Anadolu’nun eski uygarlıklarından Hititlerin sanat anlayışına göre yapıldığı biliniyor. Aslanlar, güç ve bağımsızlığın sembolü olarak kabul ediliyor. Aslanlı Kulesi, Hititlerin yanı sıra Urartular, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Moğollar, Safeviler ve Osmanlılar gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Kale, aynı zamanda Nuh Peygamber’in gemisinin Ağrı Dağı’na oturduğuna ve Nuh’un da burada yaşayıp öldüğüne inanılan bir yer olması nedeniyle ayrı bir önem kazanıyor. Aslanlı Kulesi, Iğdır’ın en ilgi çekici tarihi mekanlarından birisi. Burası, hem eski uygarlıkların izlerini taşıyan hem de dini bir atmosfer sunan bir yapı. Aslanlı Kulesi’ne geldiğinde tarihin derinliklerine yolculuk yapabilir, aslan kabartmalarını yakından inceleyebilir ve Nuh Peygamber’in hayatına dair bilgiler edinebilirsin. Ayrıca, Aslanlı Kulesi’nin bulunduğu tepe, Ağrı Dağı’nın muhteşem manzarasını seyretmek için de ideal bir noktalar arasında yer alıyor.
Iğdır Soykırım Anıtı ve Müzesi, Türkiye’nin en yüksek anıtı olarak dikkat çekiyor. Bu anıt Türk şehitlerini sembolize etmek ve onların hatırasını yaşatmak amacıyla inşa edildi. Anıt, beş kılıçtan oluşan bir yapıya sahip. Kılıçların kabzalarında farklı tarihi devirlerin askerleri tasvir edildi. Bunlar Hun, Göktürk, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye askerleri olarak biliniyor. Anıtın etrafı yeşil alan ve park olarak düzenlendi. Yapının içinde ise bir müze de bulunuyor.
Her gün 08.00-17.00 saatleri arasında açık.
Hakmehmet Ziyaretgahı, Iğdır’ın merkez ilçesine bağlı bir köyde bulunan tarihi ve kültürel bir yer. Burası, Mevlana Celaleddin Rumi’nin dostu ve hocası olan Şemsi Tebrizi’nin kardeşi olduğu söylenen Hakmehmet’in mezarının yer aldığı bir ziyaret alanı olarak biliniyor. Hakmehmet Ziyaretgahı, Şemsi Tebrizi’nin izini sürmek isteyenler için önemli bir durak haline geldi. Hakmehmet Ziyaretgahı’na gittiğinizde, burada birçok tarihi eserle karşılaşabilirsin. Ziyaretgahın içinde ise, Hakmehmet’in mezarının yanı sıra, onun soyundan gelenlerin ve bölgede yaşamış diğer önemli kişilerin mezarları da bulunuyor. Bu mezarlar, bölgenin kültürel çeşitliliğini yansıtıyor. Ziyaretgahın bahçesinde ise, birçok ağaç ve çiçek görebilirsin. Burası, doğa ile iç içe bir huzur ortamı sunuyor.
Hakmehmet Ziyaretgahı, Iğdır’ın en çok ziyaret edilen yerlerinden birisi. Buraya geldiğinde hem tarihi hem de manevi bir atmosfer yaşayabilirsin. Ziyaretgah, özellikle Şemsi Tebrizi’nin ölüm yıldönümü olan 26 Aralık’ta, birçok kişi tarafından ziyaret ediliyor. Burayı görmeye geldiğinde, hem tarihe hem de ruhunuza bir yolculuk yapmış olursun.
Karakoyunlu Kalesi, Karakoyunlu ilçesinde bulunan tarihi ve kültürel bir zenginlik. Kale, Urartu döneminden kalma bir yapı olup, kayalıklar üzerinde yükseliyor. Yapı, Karakoyunlu Devleti’nin başkenti Tebriz’e yakın bir konumda bulunması açısından da önem kazandı. Karakoyunlu Kalesi’ni ziyaret edersen, hem tarihi hem de doğal güzellikleri görebilirsin. Kale, Ağrı Dağı’nın kuzey eteğinde yer alır ve muhteşem bir manzara sunar. Yapı, aynı zamanda bir yerleşim alanı ve bir nekropol alanı olarak da kullanıldı. Yerleşim alanında bol miktarda seramik buluntusu yer alıyor. Karakoyunlu Kalesi, Iğdır’ın gizli kalmış bir hazineleri arasında yer alıyor. Buraya gelerek, hem Urartu hem de Karakoyunlu kültürlerini tanıyabilir, hem de Babek’in izini sürebilirsin. Kale, seni tarihin derinliklerine götürecek ve doğanın gücüne hayran bırakacak.
Iğdır’ın tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için Kul Yusuf Kümbeti kaçırılmaması gereken bir durak. Selçuklu dönemine ait bu kümbet, 14. yüzyılda Kul Yusuf adlı bir zat için yaptırılmış ve günümüze kadar ulaşabilmiş ender eserlerden biri. Sekizgen gövdeli, konik çatılı ve kırmızı tüf taşından yapılmış olan bu kümbet, Akkoyunlu mimarisinin özelliklerini yansıtıyor. Kul Yusuf Kümbeti, Iğdır’ın 11 km kuzeyinde Çakırtaş köyünün batısında yer alıyor. Bugün tamamen yok olan bir mezarlığın içinde bulunan bu kümbet, etrafındaki doğal güzelliklerle de dikkat çekiyor. Aras Nehri’nin yakınında, Pamuk Dağı’nın eteğinde, İrem Bağları’nın karşısında konumlanan bu kümbet, manzarasıyla da büyülüyor. Buraya gelip kümbetin kapısındaki kitabeyi okuyabilir, içindeki mumyalığı görebilir, tarihin izlerini takip edebilirsin. Kul Yusuf Kümbeti, Iğdır’ın tarihine tanıklık eden bir anıt. Bu kümbet, Selçuklu, Akkoyunlu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini görmüş, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölgenin kültürel mirası olması nedeniyle önemli bir anıt. Bu nedenle burayı görmen gerekiyor.
Asma Köyü Kaya Mezarı, Iğdır’ın merkez ilçesine bağlı bir köyde bulunan tarihi bir mekan. Urartu dönemine ait olduğu düşünülen bu kaya mezarı, bugün mescit olarak kullanılıyor. Köylüler tarafından 20-30 yıl önce keşfedilen bu mezar, iki bölümlü bir yapıya sahip. Batı bölümünde bir adet kline, yani yatma yeri bulunuyor. Güney duvarında ise mihrap benzeri bir niş yapılmış. Mezarın girişi doğuya bakıyor ve ahşap bir kapı ile kapalı. Mezarın içi 2 metre yüksekliğinde, 2.55 metre genişliğinde ve 5 metre derinliğinde olması dikkat çekici bir detay. Asma Köyü Kaya Mezarı, Urartu kültürünün izlerini taşıyan nadir eserlerden birisi. Tüm Urartu coğrafyasında çok az sayıda kaya mezarı bulunuyor. Bu mezar, Urartu’nun mimari, sanat ve inanç özelliklerini yansıtması açısından oldukça önemli. Mezarın yapımında kullanılan taşlar, Urartu’nun taş işçiliğindeki ustalığını gösteriyor. Mezarın yatma yeri bölümü, Urartu’nun ölü gömme geleneğini anlatıyor. Urartu’lular, ölülerini kline üzerine uzatarak gömerlerdi. Mezarın mescit olarak kullanılması ise, Urartu kültürünün günümüze kadar yaşatıldığını gösteriyor.
Asma Köyü Kaya Mezarı, Iğdır’ın tarihi ve kültürel zenginliğini ortaya koyan bir yer. Bu mezar, hem Urartu dönemine hem de günümüze ışık tutması açısında önemli bir alan. Bu mezarı ziyaret ederek, Urartu’nun gizemli ve ilginç dünyasına bir yolculuk yapabilirsin ve Iğdır’ın tarihi hakkında bilgi sahibi olabilirsin.
Tarih boyunca Aras Nehri, bölge halkı için hayat kaynağı olduğu için önemli bir yere sahip. Nehir, tarım ve hayvancılık için gerekli suyu sağlıyor ve bölgenin ekonomisine önemli katkılarda bulunuyor. Ayrıca, bölgedeki biyolojik çeşitlilik açısından da büyük öneme sahip. Nehir boyunca birçok farklı kuş türü ve diğer vahşi yaşam formu bulunuyor. Turistik açıdan bakıldığında, Aras Nehri ve çevresi doğa severler için ideal bir kaçış noktası sunuyor. Nehir boyunca yapılan yürüyüşler, kuş gözlemciliği ve doğa fotoğrafçılığı gibi aktiviteler oldukça popüler. Ayrıca, nehir boyunca yer alan tarihi yerleşim yerleri ve arkeolojik alanlar, tarih meraklıları için de ilgi çekici. Bu bölgeyi ziyaretin, hem doğal güzellikleri keşfetmek hem de bölgenin kültürel ve tarihi zenginliklerini öğrenmek için mükemmel bir fırsat sunuyor. Aras Nehri'nin sunduğu bu çeşitlilik, onu Iğdır'ın en çekici turistik noktalarından biri yapıyor. Bu nedenle Iğdır’a geldiğinde listene Aras Nehri’ni de eklemen gerekiyor.
Iğdır şehir merkezine yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta yer alan Balık Gölü, doğal güzellikleri ve eşsiz ekosistemiyle dikkat çekiyor. Göl, Ağrı Dağı'nın eteklerinde, deniz seviyesinden 2241 metre yükseklikte konumlanmış durumda. Bu özelliğiyle Türkiye'nin en yüksek rakımlı göllerinden biri olarak biliniyor. Balık Gölü'nün en önemli özelliği, ismini aldığı alabalık türlerine ev sahipliği yapması. Göl, özellikle alabalık popülasyonu bakımından zengin bir biyoçeşitliliğe sahip. Bu durum, balıkçılık ve doğa turizmi açısından gölü oldukça cazip bir hale getiriyor. Göl çevresindeki doğal ortam, yaban hayatı için de elverişli koşullar sunuyor. Kuş gözlemcileri için de ideal bir alan olan bu bölge, nadir kuş türlerine ev sahipliği yapıyor. Balık Gölü çevresindeki bitki örtüsü ise, özellikle bahar aylarında göz alıcı bir manzara oluşturuyor. Balık Gölü'nde, doğa yürüyüşleri yapabilir ve fotoğrafçılık aktivitelerinde bulunabilirsin. Göl, aynı zamanda piknik yapmak için de uygun alanlar sunuyor. Bu nedenle Balık Gölü görülmeye değer alanlar arasında yer alıyor.
Gökkuşağı Tepeleri, doğal yapısıyla görenleri büyüleyen bir doğa harikası. Bu tepeler, kırmızı, kahverengi, yeşil, sarı, mor ve beyaz renklerin bir arada bulunduğu eşsiz bir manzara sunuyor. Gökkuşağı Tepeleri, hem doğa tutkunları hem de fotoğraf meraklıları için harika bir seçenek. Burada hem renkli toprakların güzelliğini keşfedebilir hem de 2500 rakımlı Tekelti Dağı’nda güneşin doğuşunu izleyebilirsin. Tepelerin yüksekliği ortalama 100-150 metre arasında değişiyor. Tepelerin oluşumunun ise jeolojik süreçler sonucunda meydana geldiği düşünülüyor. Burada, doğa yürüyüşü, piknik, kamp ve bisiklet gibi aktiviteler yapabilirsin. Gökkuşağı Tepeleri, her mevsim farklı bir güzelliğe bürünüyor. Sonbaharda ise renklerin daha da canlılaştığı görülüyor. Gökkuşağı Tepeleri, Türkiye’nin saklı cennetlerinden biri olarak seni bekliyor.
Iğdır’daki Testere Vadisi, doğa ve macera tutkunlarının kaçırmaması gereken bir yer. Bu vadide, ilginç kaya oluşumları, ortasından akan akarsu ve her mevsim değişen renkleriyle büyüleyici bir manzara seni bekliyor. Testere Vadisi, Tuzluca ilçesine bağlı Hadımlı, Göktaş ve Güzeldere köyleri arasında yer alıyor. Vadinin adı, 70 metreye kadar uzanan dik kayalardan geliyor. Bu kayalar, dağcıların ve kaya tırmanışçılarının ilgisini çekiyor. Ayrıca, vadide yürüyüş, kamp, piknik gibi etkinlikler de yapabilirsin. Testere Vadisi, Iğdır’ın saklı cennetlerinden biri. Bu eşsiz doğal güzelliği görmek için sen de bir an önce Testere Vadisi’ne gelmelisin.
Iğdır’da bulunan Uğruca Şelalesi, doğal güzelliği ve eşsiz manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Bu şelale, Tuzluca ilçesine bağlı Uğruca köyünde yer alıyor ve yazın kuruma aşamasına gelen bir su kaynağından besleniyor. Ancak her yıl ilkbaharda kar sularının erimesiyle şelale yeniden canlanıyor ve güçlü bir şekilde akıyor. Uğruca Şelalesi’ni görmek için en uygun zaman ilkbahar ayları olabilir. Bu dönemde şelale, berrak ve soğuk suyuyla doğanın canlılığını yansıtıyor. Şelalenin etrafında yeşillikler, çiçekler ve kuş sesleriyle dolu bir ortam var. Burada piknik yapabilir, doğa yürüyüşü yapabilir veya şelalenin serin sularına girebilirsin. Uğruca Şelalesi, hem doğaseverler hem de fotoğrafçılar için harika bir seçenek. Şelalenin akışını, suyun kayaçlara çarpmasını ve oluşturduğu köpükleri fotoğraflayabilirsin.
Melekli beldesinde bulunan Urartu Tepeleri (Kültepe), tarihi ve kültürel açıdan zengin bir yer. Burası, Urartuların yaşadığı bir höyük olup, 1913 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı. Höyük, volkanik kayalık üzerinde kurulmuş olup, boyutları 300 x 170 metre ölçülerinde. Höyükte, Urartulara ait mezarlar, süs eşyaları, tabancalar ve mühürler gibi pek çok eser bulundu. Urartu Tepeleri’ni ziyaret ettiğinde hem Urartu medeniyetinin izlerini görebilir, hem de Ağrı Dağı’nın muhteşem manzarasını seyredebilirsin. Urartu Tepeleri, Iğdır’ın tarihi ve doğal güzelliklerini bir arada sunan bir alan. Buraya gelerek, hem Urartu kültürünü tanıyabilir, hem de Ağrı Dağı’nın eşsiz güzelliğini yaşayabilirsin.
Iğdır’ın Melekli ilçesinde bulunan Şahmeran Tepesi ve Mağarası, hem doğal hem de kültürel bir zenginliğe sahip. Bu tepe ve mağara, efsaneye göre zamanında mağarada yaşayan ve en ihtişamlı, korkulan yılan olan Şahmeran’ın burada yaşadığı, insanlardan birine âşık olduğu ve aşkına karşılık bulduğu yer. Şahmeran’ın sonunun ne olduğu ise bilinmiyor. Şahmeran Tepesi ve Mağarası’na gittiğinizde, sizi etkileyici bir manzara karşılıyor. Tepe, yeşil bir doğa ile çevrilidir ve mağara, tepenin altında gizli. Mağaranın girişi, Şahmeran’ın resmi ile süslü. Mağaraya girdiğinde, seni farklı renklerde ışıklandırılmış, kaya oluşumları ile dolu bir yeraltı dünyası bekliyor. Mağaranın içinde, Şahmeran’ın yaşadığına inanılan bir göl de bulunuyor. Bu göl, mağaranın en derin noktası ve buraya ulaşmak için rehber eşliğinde yürümen gerekiyor.
Şahmeran Tepesi ve Mağarası, Iğdır’ın en ilgi çekici yerleri arasında bulunuyor. Burası, hem macera hem de romantizm arıyorsan ideal bir seçim olabiliyor. Şahmeran Tepesi ve Mağarası, Iğdır’ı ziyaret ettiğinizde mutlaka görmen gereken bir yer.
Iğdır’ın Melekli bölgesinde yer alan Melekli Tufan Ali Açık Hava Müzesi, Türkiye’nin en ilginç ve özgün müzelerinden birisi. Bu müzede, Aras Türkleri’nin yaşadığı döneme ait birçok eser görebilirsin. Aras Türkleri, 16. yüzyılda Safevi Devleti’ne bağlı bir Türkmen boyu olarak Iğdır ve çevresine yerleştiler. Bu müzede de onların kültür, sanat ve inançlarını yansıtan birçok yapıt bulunuyor. Müzenin en dikkat çekici bölümü, koçbaşı mezarlığı. Burada, Aras Türklerinin önde gelen kişilerinin mezar taşları sergileniyor. Mezar taşlarının üzerinde, koç başı, ay yıldız, güneş, çiçek, kılıç, yay, ok gibi semboller işlenmiş. Bu semboller, Aras Türklerinin Türk kültürüne bağlılıklarını, cesaretlerini, doğa sevgilerini ve inançlarını gösteriyor. Mezar taşlarının yanı sıra, müzede Aras Türklerinin kullandığı silahlar, takılar, giysiler, halılar, kilimler, çanak çömlekler, ev eşyaları gibi birçok nesne de bulunuyor. Müzenin bir diğer ilgi çekici bölümü ise, Tufan Ali’nin evi ve bahçesi. Tufan Ali, Aras Türkleri’nin son lideri olarak biliniyor. 19. yüzyılın sonlarında yaşayan Tufan Ali, Ruslar’a karşı direnmiş ve Iğdır’ın Türkiye’ye katılmasında önemli rol oynadı. Tufan Ali’nin evi, Aras Türkleri’nin geleneksel mimarisini yansıtıyor. Evin bahçesinde ise, Tufan Ali’nin atı, eşi ve çocuklarının mezarları bulunuyor. Melekli Tufan Ali Açık Hava Müzesi, Iğdır’ın tarihini, kültürünü ve doğasını tanımak için harika bir fırsat sunuyor. Bu müzeyi ziyaret ederek Iğdır’ın geçmişine ışık tutabilir ve kent hakkında daha fazla bilgi öğrenebilirsin.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
24 saat boyunca açık.
Ahura Harabeleri, Aralık ilçe sınırında bulunan tarihi bir yerleşim yeri olarak biliniyor. M.Ö. 2. yüzyılda Artaksiyalı Krallığı zamanında kurulmuş olan bu harabeler, Ağrı Dağı’nın kuzey yamaçları üzerindeki Yakup Vadisi’nde yer alıyor. Burada yapılan kazılarda birçok tarihi kalıntıya rastlandı. Ahura Harabeleri, 1,750 metre yükseklikte bulunan ve gezilip görülmeye değer bir yer. Harabelerin bulunduğu bölge, doğal güzellikleri ve manzarasıyla da seni büyüleyebilir. Ağrı Dağı’nın eteklerinde, yeşilin ve mavinin buluştuğu bir noktada tarihin izlerini takip edebilirsin. Harabelerin yakınında bulunan bir çeşmeden de buz gibi su içebilirsin. Ahura Harabeleri, Iğdır’ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası ve görülmeye değer bir alan.
Türkiye’nin birçok noktasında kuş cenneti bulunuyor. Bunlardan birisi de Iğdır’da yer alan Aras Kuş Cenneti. Burası, üç kıtanın kesişim noktasında yer alması nedeniyle çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Aras Kuş Cenneti’nde, 2006 yılından beri Kuzey Doğa Derneği tarafından kuş halkalama ve araştırma çalışmaları yürütülüyor. Bu çalışmalar sayesinde, burada yaşayan veya göç eden kuşların davranışları, göç yolları, üreme başarıları ve popülasyon değişimleri gibi pek çok bilgi elde ediliyor. Aras Kuş Cenneti’ni ziyaret ettiğinde hem kuşları yakından gözlemleme hem de doğanın güzelliğini yaşama fırsatı bulabilirsin. Burada, her mevsim farklı kuş türleriyle karşılaşmak mümkün. Örneğin, 2023 sezonunda 101 farklı tür halkalandı. Bunlar arasında, ilk kez halkalanan kızkuşu, nadir görülen kara leylek, renkli ve şirin sığırcık gibi kuşlar bulunuyor. Ayrıca, burası, Afrika’dan gelip Rusya ve Doğu
Avrupa’ya göç eden kuşlar için de bir durak noktası olması nedeniyle önemli bir yer. Bu kuşlar, burada enerji toplayıp uzun yolculuklarına devam ederler. Aras Kuş Cenneti, kuş severlerin ve doğa tutkunlarının mutlaka görmesi gereken bir yerler arasında bulunuyor. Burada, hem kuşların hem de diğer canlıların yaşamını korumak için yapılan çalışmalara tanık olabilir, hem de doğanın eşsiz güzelliğini keşfedebilirsin.
Haftasonu kapalı, diğer günler 09.00-17.00 saatleri arasında açık.
Tarihi Babek Mağarası, Iğdır’ın Karakoyunlu ilçesinde bulunan ve 8. yüzyılda yaşamış olan Türk kahramanı Babek’e ait olduğu söylenen bir mağara. Babek’in mağarası, onun yaşadığı ve sığındığı yer olarak biliniyor. Mağara, ilçenin güneyindeki dağlık bir alanda yer alıyor. Mağara, iki odadan oluşuyor ve Babek’in eşyalarının sergilendiği bir müze olarak da hizmet veriyor. Mağaranın girişinde Babek’in heykeli ve onun sözlerinin yazılı olduğu bir levha yer alıyor. Tarihi Babek Mağarası, hem tarihi hem de kültürel bir değer taşıyor. Babek, Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan bir isim olması sebebiyle kültür üzerinde de önemli bir etkiye sahip. Onun özgürlük mücadelesi, Türk milletinin bağımsızlık ruhunu yansıtıyor. Iğdır’a geldiğinde bu mağaraya kesinlikle uğramalısın.
Iğdır’ın Melekli beldesinde bulunan Dinazor Tepesi, hem tarihi hem de eğlenceli bir gezi noktası. Burada, bir zamanlar bu topraklarda yaşamış olan devasa dinazorların heykellerini görebilir, onlarla fotoğraf çektirebilir ve onların hakkında bilgi edinebilirsin. Dinazor Tepesi, aynı zamanda geniş ve yeşil bir alana sahip olması ile öne çıkıyor. Burada piknik yapabilir ve doğanın tadını çıkarabilirsin. Dinazor Tepesi ile ilgili birçok efsane de var. Bunlardan en ilginci, Apatosaurus adlı bir dinazor türünün burada yaşadığı ve halkın ona Urus dediği efsanesi. Dinazor Tepesi, Iğdır’ın kültürel ve doğal zenginliğini yansıtan bir alan. Buraya gelerek hem tarihi hem de eğlenceli bir deneyim yaşayabilirsin. Dinazor Tepesi,
Iğdır’da görülmesi gereken yerlerden biri de Meteor Çukuru. Bu çukur, 1892 yılında büyük bir göktaşı düştüğünde oluştu. Çukurun derinliği 60 metre, çapı ise 35 metre ölçülerinde. Dünyanın en büyük ikinci meteor çukuru olma özelliğine sahip olan bu yer, doğa harikası bir manzara sunuyor. Meteor Çukuru Korhan Yaylası’nda yer alıyor. Yaylaya vardığınızda yürüyerek ya da at arabasıyla çukura gidebilirsin. Çukura yaklaşırken, göktaşının düşmesiyle oluşan çarpıcı izleri görebilirsin. Meteor Çukuru’nda, göktaşının içeriğini ve yapısını inceleyebilir ve fotoğraf çekebilirsin Çukurun yakınında bulunan Gülveren Köyü’nde, yöre halkının misafirperverliğinden görebilir, yöresel yemeklerden tadabilirsin. Ayrıca, çukurun yakınlarında bulunan Ağrı Dağı ve Gökkuşağı Tepeleri gibi doğal güzellikleri de ziyaret edebilirsin.
Iğdır’daki Koç Başlı Mezarlar, Türk kültürünün ve tarihinin izlerini taşıyan eşsiz bir açık hava müzesi. Bu mezarlar, 15. ve 17. yüzyıllarda Anadolu ve çevresinde hüküm süren Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen devletlerinin bir geleneğini yansıtıyor. Bu devletlerin bayraklarında sembol olan koç figürü, yiğitlik, kahramanlık, bereket ve hakimiyetin simgesi olarak mezar taşlarına işlenmiş. Bu mezar taşları, Orta Asya Türk kültüründen gelen bir göçebe hayat tarzının da izlerini taşıyor. Koç başlı mezarlar, Iğdır Ovası’nda hemen hemen her mezarlıkta bulunuyor. Ancak en çok Karakoyunlu ilçesindeki Açık Hava Müzesi’nde sergileniyor. Müzede, farklı şekil ve boyutlarda yüzlerce koç başlı mezar taşı görülebilir. Bu mezar taşlarının üzerinde, ölen kişinin cinsiyetini, mesleğini, toplumsal konumunu ve karakterini anlatan çeşitli figürler ve motifler bulunuyor. Örneğin, kılıç, kalkan, at, ok, tüfek gibi figürler erkek ve savaşçı olduğunu; iğne, sap, küskü, el gibi figürler kadın olduğunu; ibrik ve tepsi gibi figürler cömert olduğunu gösteriyor. Ayrıca, bazı mezar taşlarında dini ve mitolojik unsurlar da görülebilir. Iğdır’daki Koç Başlı Mezarlar, Türk kültürünün ve tarihinin zenginliğini ve çeşitliliğini gözler önüne seren birer sanat eseri. Bu mezarlar, Iğdır’ı ziyaret ettiğinde mutlaka görmen gereken bir yer.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
24 saat boyunca açık.
Pamuk Dağı, Iğdır’ın önemli doğal zenginliklerinden biri olarak kabul ediliyor. Dağ, Ağrı Dağı'nın güneydoğusunda konumlanmış ve çevresindeki coğrafi yapılarla dikkat çekiyor. Bu dağ, yüksekliği ve zorlu tırmanış rotaları ile biliniyor, bu da onu özellikle dağcılık ve doğa sporlarına ilgi duyanlar için cazip bir hedef haline getiriyor. Pamuk Dağı'na yapılan tırmanışlar, hem profesyonel dağcılar hem de amatör doğa sporları meraklıları için uygun fırsatlar sunuyor. Dağın eteklerindeki doğal yaşam, zengin bitki örtüsü ve çeşitli yaban hayatı türleriyle de dikkat çekiyor. Bu alan, biyoçeşitlilik açısından zengin ve çeşitli ekosistemleri barındırıyor. Doğa tutkunları ve fotoğrafçılar için Pamuk Dağı, nadir bulunan bitki türlerini ve yaban hayatını gözlemleme imkanı sunuyor. Pamuk Dağı'nın çevresindeki köyler ve yerleşim yerleri, bölge kültürünü ve yaşam tarzını yakından tanıma fırsatı veriyor. Bu köyler, geleneksel Iğdır yemeklerini ve misafirperverliğini deneyimlemek isteyen ziyaretçiler için ideal yerler arasında. Dağa ulaşım, genellikle Iğdır merkezden sağlanıyor. Bölgeye ulaşım için özel araç kullanılabilir veya yerel rehberler eşliğinde organize edilen turlara katılabilirsin.
Iğdır’ın en görkemli yerlerinden biri ise İrem Bağları. İrem Bağları, adını Kur’an’da geçen cennet bağından alıyor. Volkanik topraklarda yetişen üzümleri, kayısıları, elma ve armutlarıyla meşhur olan İrem Bağları, doğal bir vaha gibi. İrem Bağları’nda gezerken, Ağrı Dağı’nın muhteşem manzarasına hayran kalacaksın. Ağrı Dağı, Iğdır’ın sembolü ve koruyucusu. Zirvesi karla kaplı olan dağ, Türkiye’nin en yüksek dağı. İrem Bağları’nda, Ağrı Dağı’nın eteklerinde, renk renk çiçekler açıyor. Bahar aylarında, İrem Bağları bir cennet bahçesine dönüşüyor. Sonbaharda ise, ağaçların yaprakları sarı, kırmızı, kahverengi ve yeşil renklere bürünüyor. İrem Bağları, her mevsim farklı bir güzellik sunuyor. İrem Bağları’nda, tarihi ve kültürel miraslar da bulunuyor. İrem Bağları, Iğdır’ın tarihini, doğasını ve kültürünü bir arada yaşayabileceğin eşsiz bir yer. İrem Bağları’na gelirsen, buranın lezzetli meyvelerinden ve yöresel yemeklerinden de tatmayı unutma.
Iğdır’ı gezdikten sonra sana bir sonraki rota önerimiz hemen yanında olan Ağrı. Ağrı’da gezilecek yerler için yazıya tıklmanı öneriyoruz.