Bulgaristan tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve kültürel çeşitliliği ile dikkat çeken ülkelerin başında geliyor. Güneydoğu Avrupa'da yer alan bu ülke, kendine özgü mimari yapıları, renkli festivalleri ve zengin tarihi mirasıyla gezginlere unutulmaz bir deneyim sunduğu için birçok turist tarafından gezilip, keşfediliyor. Başkenti Sofya, Bulgar kültürünün ve tarihini yansıtan birçok önemli yapıya ev sahipliği yapıyor. Aleksandar Nevski Katedrali ve Etnografya Müzesi, şehrin göze çarpan cazibe merkezler arasında yer alıyor. Vitosha Dağı ise doğa severleri cezbediyor.

Bulgaristan'ın ikinci büyük şehri olan Filibe, antik tiyatrosu, Orta Çağ'dan kalma eski şehri, renkli evleri ve Cuma Camii gibi tarihi yapıları ile dikkat çekiyor. Bulgaristan'ın Karadeniz kıyısındaki Varna ise güzel plajları, arkeolojik müzeleri ve etkileyici deniz manzarasıyla öne çıkıyor. Bu ülke, tarih ve doğanın muhteşem bir birleşimiyle gezginlere benzersiz bir keşif fırsatı sunuyor.

Hadi gelin Bulgaristan’da gezilecek yerleri keşfedelim ve bu ülkeye dair aklınızdaki sorulara yanıtlar bulalım.

Bulgaristan vize istiyor mu?

Bulgaristan vizeli gidilen ülkeler arasında yer alıyor. Bulgaristan’a gitmek için geçerli bir Schengen vizenizin olması gerekiyor.

Bulgaristan neyi ile meşhur?

Bulgaristan’ın meşhur ürünleri arasında gül yağı, gül esanslı parfümler ve sabun bulunuyor. Ayrıca peynir de ülkeden alınmasını önerdiğimiz bir ürün.

Bulgaristan yemekleri neler?

Bulgaristan yemekleri arasında tadına bakmanızı önerdiğimiz lezzetler kapama, akıtma, shopska salata, baniçka ve boza.

Not: İçeriğimizi hazırladığımız tarihte 1 Bulgar Levası 16.25 TL.

1. Sofya

sofya

Sofya, Bulgaristan’ın başkenti ve en büyük şehri olması ile biliniyor. Şehir, tarih boyunca birçok farklı kültür ve medeniyete ev sahipliği yaptığı için birçok iz taşıyor. Bu çeşitlilik, Sofya’nın mimarisinde ve kültüründe kendini gösteriyor ve turistler bu nedenle kente ciddi anlamda ilgi gösteriyor. Şehirdeki en dikkat çekici yapılar arasında Aleksandr Nevski Katedrali bulunuyor. Bu muhteşem yapı, Bulgaristan’ın Ortodoks Hristiyan geleneğini temsil ediyor. Şehirdeki birçok müze ve galeri, Bulgaristan’ın zengin tarihini ve kültürünü keşfetmek için harika fırsatlar sunuyor. Sofya’nın doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenler için Vitosha Dağı ideal bir seçenek olabilir. Dağ, yürüyüş, dağcılık ve kış aylarında kayak için popüler bir yer. Şehir merkezine yakın olması, doğa severler için mükemmel bir kaçış noktası olmasını sağlıyor. Sofya’nın gastronomisi de kesinlikle denenmesi gereken bir mutfak. Bulgar mutfağı, taze sebzeler, et ve yerel peynirlerle hazırlanan lezzetli yemekleri misafirlerin damak zevkleri ile buluşturuyor. Sofya’daki restoranlar, hem yerel hem de uluslararası mutfakları sunuyor. Bulgaristan otelleri ile seyahat planınızı yapmaya hemen başlayabilirsiniz.

2. Filibe

filibe

Bulgaristan’ın en eski şehirlerinden biri olan Filibe, başkent Sofya gibi tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yaptığı biliniyor. Şehirde gezerken, Roma döneminden kalma antik tiyatro gezilebilir ve burada bir oyun izlenebilir. Filibe’nin eski kent bölgesi, tarihi evleri ve dar sokaklarıyla ünlü bir yer. Bu bölgede dolaşırken, Osmanlı döneminden kalma güzel evler görülebilir. Ayrıca, eski kentteki Nebet Tepe’ye çıkılabilir ve şehrin panoramik manzarası seyredilebilir. Filibe, aynı zamanda bir sanat şehri olması ile öne çıkıyor. Şehirde birçok galeri ve sanat atölyesi bulunuyor. Kapana bölgesi, genç sanatçıların ve tasarımcıların buluşma noktası haline geldi. Filibe, ayrıca lezzetli Bulgar mutfağıyla da tanınıyor. Şehirdeki birçok restoranda, geleneksel Bulgar yemeklerini deneyebilirsin. Özellikle, yerel peynir ve şarapları denenebilir. Filibe’de birçok festival ve etkinlik düzenleniyor. Özellikle yaz aylarında, şehirde birçok müzik ve sanat festivali oluyor. Bu festivaller, Filibe’in canlı ve dinamik atmosferini yansıtıyor. Kent, tarihi, sanatı, mutfağı ve festivalleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Filibe kesinlikle Bulgaristan gezisinde uğranması gereken duraklar arasında yer alıyor.

3. Tırnova

tirnova

Tırnova, Bulgaristan’ın kuzeyinde yer alıyor. Bu şehir, tarih boyunca birçok farklı kültüre ev sahipliği yaptı ve bugün halen daha bunların izleri görülebiliyor. Şehirde gezerken, bu tarihi dokuyu hissedilebiliyor. Tırnova’nın sokakları, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle dolu. Tırnova’da ilk dikkat çeken detay, eski şehir bölgesi. Burası, tarihi evler, dar sokaklar ve çarpıcı manzaralarla dolu olması. Eski şehir, Tırnova’nın kalbi olarak kabul ediliyor. Burada gezerken, tarih ve kültürün birleşimi görülebiliyor. Tırnova’nın en ünlü simgesi, Tsarevets Kalesi. Bu kale, şehrin tarihini ve önemini anlatıyor. Kaleye çıkarken, Tırnova’nın panoramik manzarasına şahit olunabilir. Kale, Tırnova’nın tarihini ve kültürünü anlamak için mükemmel bir yer. Tırnova, aynı zamanda birçok müzeye ev sahipliği yapıyor. Bu müzeler, Tırnova’nın ve Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü anlatıyor. Müzelerde gezerken, Tırnova’nın zengin tarihini ve kültürü de keşfedilebiliyor. Tırnova, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de ünlü. Şehir, yeşil tepeler, nehirler ve parklarla çevrili. Bu doğal güzellikler, Tırnova’yı ziyaret edenler için mükemmel bir kaçış noktası oluşturuyor.

4. Varna

varna

Varna, Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında yer alıyor. Bu şehir, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıktığı için birçok turist tarafından görülmeye değer bulunuyor. Şehirdeki Arkeoloji Müzesi, dünyanın en eski altın hazine koleksiyonunu barındırıyor. Varna Katedrali, şehrin en önemli dini yapıları arasında bulunuyor. İçindeki freskler ve dışındaki mimari detaylar, ziyaretçileri büyülüyor. Şehir merkezinde yer alan bu katedral, Varna’nın simgelerinden birisi. Varna’nın doğal güzellikleri de oldukça dikkat çekiyor. Euxinograd Sarayı’nın bahçeleri, ziyaretçilere huzurlu bir yürüyüş imkanı sunar. Ayrıca Varna’nın plajları, yaz aylarında güneşlenmek ve denize girmek için ideal. Kent, aynı zamanda bir festivaller şehri olması ile öne çıkıyor. Yaz aylarında düzenlenen Varna Yazı Uluslararası Müzik Festivali, dünyanın dört bir yanından sanatçıları ağırlar. Ayrıca Varna Uluslararası Animasyon Film Festivali, sinema severler için kaçırılmaması gereken bir etkinlik olduğu için düzenlendiği tarihlerde kente turist akını olduğu söylenebilir. Varna, her açıdan ziyaret edilmeye ve keşfedilmeye değer bir yer. Bulgaristan uçak bileti ise bir tık uzağınızda.

5. Pirin Milli Parkı

pirin-national-park

Pirin Milli Parkı, Bulgaristan’ın güneybatısında yer alır. Bu park, doğa severler için bir cennet olabilir. Park, Pirin Dağları’nın eteklerinde yer alır ve bu dağlar parkın büyüleyici manzarasını oluşturur. Zengin bir biyoçeşitliliği olan milli parkta yapılacak gezinti ile farklı türde canlılara ve bitkilere rastlanabilir. Çeşitli bitki ve hayvan türlerini barındıran park, özellikle endemik bitki türleri açısından zengin bir yer. Ayrıca, park birçok kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Pirin Milli Parkı, yürüyüş ve dağcılık için ideal bir yer. Parkta birçok yürüyüş parkuru bulunur ve her biri eşsiz manzaralar sunar. Dağcılar için park, zorlu tırmanışlar için kullanılan bir alan haline geldi. Kış aylarında, yakınlarında yer alan Bansko Kayak Merkezi bu dönem içerisinde yapılacak sporlar için popüler bir destinasyon olmaya başladı. Birçok kayak merkezi, kar severler için mükemmel olanaklar sunuyor. Milli park, 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edildi. Pirin Milli Parkı, doğa severler, spor severler ve tarih meraklıları için mükemmel bir yer. Bu park, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar ve her yıl binlerce turisti ağırlar. Pirin Milli Parkı, 24 saat boyunca açık ve ücretsiz bir şekilde ziyaret edilebiliyor.

Konum Linki

6. Rila Ulusal Parkı

rila-ulusal-parki

Rila Ulusal Parkı, Bulgaristan’ın en büyük ulusal parkı konumda. Yemyeşil ormanlar, kristal berraklığındaki göller ve etkileyici dağ zirveleri ile doğa severler için bir cennet olan park, Rila Dağları’nın en yüksek zirvesi olan Musala Dağı’na ev sahipliği yapıyor. Ulusal park, yıl boyunca çeşitli aktiviteler sunuyor. Kış aylarında kayak ve snowboard yapılabiliyor. Yaz aylarında ise doğa yürüyüşleri, dağcılık ve kamp en sık yapılan etkinlikler arasında yer alıyor. Parkın içindeki Yedi Rila Gölü, özellikle yürüyüşçüler arasında popüler. Bu göller, birbirine bağlı ve her biri kendine özgü bir güzelliğe sahip. Rila Ulusal Parkı, doğanın sakinliğini ve huzurunu arayanlar için mükemmel bir kaçış noktası. Burada geçirilecek her an, doğanın muhteşem güzelliğine hayran kalınmasını sağlayacak. Bu park, doğa severlerin ve macera arayanların mutlaka görmesi gereken bir yer. Parka 24 saat boyunca ücretsiz bir şekilde girebilirsiniz.

Konum Linki

Yazar Notu: Yaz ayları dahi olsa zaman zaman hava serin olabiliyor. Bu nedenle yanınıza kalın kıyafet almanızı öneriyoruz.

7. Orta Balkan Milli Parkı

orta-balkan-milli-parki

Orta Balkan Milli Parkı, ülkeye gelen doğa severlerin en fazla gittiği alanlar arasında yer alıyor. Bu park, Balkanlar’ın kalbinde yer alıyor ve ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Park, çeşitli bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapıyor. Bu türler arasında endemik olanlar da var. Parkta yılın hemen her döneminde farklı aktiviteler yapılsa da genellikle yaz aylarında yürüyüş, dağ bisikleti sürme ve kamp yapma gibi etkinlikler en popüler olanları. Orta Balkan Milli Parkı, her yaştan ziyaretçi için bir şeyler sunuyor. Park, aynı zamanda bilim insanları için de önemli bir araştırma alanı olması ile öne çıkıyor. Orta Balkan Milli Parkı, doğanın muhteşemliğini ziyaretçilerine sunuyor. Bu park, unutulmaz bir deneyim yaşamak isteyen herkes için mükemmel bir alan olmaya devam ediyor. Bu nedenle, Bulgaristan’da tatil planı yapılırken Orta Balkan Milli Parkı listeye eklenmeye değer alanlar arasında kendisine yer bulabilir.

Konum Linki

8. Şipka Anıtı

sipka-aniti

Bulgaristan’ın kalbinde, tarih ve doğanın birleştiği yerde bulunan Şipka Anıtı, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında gerçekleşen Şipka Geçidi Savaşı’nın anısına dikildi ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Anıt, ziyaretçilerine nefes kesici bir manzara sunuyor. Yüksek dağların üzerinde, yeşilin ve mavinin tonlarının birleştiği yerde, anıt adeta gökyüzüne doğru yükseliyor. İçerisinde 890 basamaklı bir merdiven bulunuyor ve bu merdivenler ziyaretçileri anıtın tepesine çıkarıyor. Anıtın tepesine çıkıldığında, Bulgaristan’ın muhteşem manzarasına şahit olunabiliyor. Dağların üzerinde uçan kuşları, aşağıdaki köyler ve uzaktaki ormanlar görülebilir. Anıtın içerisinde bir de müze bulunuyor. Müzede, Şipka Geçidi Savaşı’na dair birçok tarihi eser sergileniyor. Bu eserler, savaşın tarihini ve önemini anlamak için büyük bir fırsat sunuyor. Şipka Anıtı, tarih severler ve doğa severler için kaçırılmaması gereken bir yer. Hem tarihi bir deneyim yaşayabilir hem de doğanın güzelliklerini keşfedebilir.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 arasında açık.

Yazar Notu: Anıta tırmanmak için çok fazla basamak çıkmak gerekiyor. Kronik rahatsızlığı olanların dikkatli olmalarını öneriyoruz.

9. Buzluca Anıtı

buzluca-aniti

Buzluca Anıtı, Bulgaristan’ın tarihine ışık tutan bir yapı. Bu anıt, Bulgaristan’ın en eski ve en önemli tarihi yapıları arasında yer alıyor. Anıt, ziyaretçilerine benzersiz bir tarih deneyimi sunuyor. Bulgaristan’ın komünizm ile yönetildiği yıllardan kalan anıt, bu dönem bitince tamamen kaderine terk edildi. Anıtın mimarisi de oldukça etkileyici. Taş işçiliğinin mükemmel bir şekilde gerçekleştiği ve mimari açıdan da büyük bir öneme sahip bir yer olması burayı özel kılıyor..

Konum Linki

10. Euxinograd Sarayı

euxinograd-sarayi

Euxinograd Sarayı, Bulgaristan’ın Varna şehrinde Karadeniz’e hakim bir noktada yer alıyor. Bu saray, tarihi ve mimari güzelliği ile ziyaretçileri büyülüyor. Sarayın etrafında geniş bir park bulunuyor ve bu park, çeşitli bitki türlerinin yanı sıra nadir ağaçları da barındırıyor. Bu doğal güzellikler, ziyaretçilerin fotoğraf çekmek için ideal bir ortam bulmalarını sağlıyor. Saray 19. yüzyılın sonlarında inşa edildi ve o zamandan beri birçok restorasyon geçirdi. Sarayın içinde, döneminin en iyi sanatçıları tarafından yapılmış birçok sanat eseri bulunuyor. Bu eserler, sarayın tarihi ve kültürel değerini artırıyor. Euxinograd Sarayı, ziyaretçilere Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunuyor. Sarayın içindeki odalar, döneminin lüks ve zarafetini yansıtıyor. Ayrıca sarayın yakınında birçok restoran ve kafe bulunuyor. Bu mekanlar, ziyaretçilere Bulgaristan’ın lezzetli yemeklerini tatma fırsatı sunuyor. Euxinograd Sarayı, tarih severler ve doğa severler için ideal bir destinasyon. Bu saray, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Euxinograd Sarayı’nı ziyaret etmek, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunuyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • Yetişkinler-12 Leva

  • Çocuklar-3 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazar günü kapalı, diğer günler 09.00-17.00 saatleri arasında açık.

11. Belogradçik Kalesi

belogradcik-kalesi

Belogradçik Kalesi, Bulgaristan’ın kuzeyinde, Belogradçik kasabasında yer alıyor. Bu kale, doğal bir fenomen olan Belogradçik Kayaları’nın arasına inşa edildiği için dikkat çekici bir yapıya sahip. Kale, 200 metreye kadar yükselen bu kayaların arasında adeta saklanıyor. Kalenin tarihi Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanıyor. O zamanlar kale, bölgenin savunmasını sağlamak için kullanıldığı biliniyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise kale genişletildi ve güçlendirildi. Belogradçik Kalesi’ni ziyaret etmek, tarih ve doğanın mükemmel birleşimini deneyimlemek anlamına geliyor. Kalenin duvarlarından, çevredeki kayaların ve yeşilin muhteşem manzarasını görebilirsiniz. Kale, her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Ziyaretçiler, kalenin tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra, yerel kültürü ve gastronomiyi de deneyimleme fırsatı bulunabiliyor. Belogradçik kasabası, geleneksel Bulgar yemeklerini tatma ve yerel halkla tanışma imkanı sunuyor. Belogradçik Kalesi, tarih severler ve doğa severler için mükemmel bir yer olmaya devam ediyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 6 Leva

Açık olduğu saatler

  • Ocak-Mart her gün-09.00-17.00

  • Nisan her gün-09.00-18.00

  • Mayıs her gün-09.00-19.00

  • Haziran-Ağustos her gün - 09.00 -20.00

  • Eylül her gün-09.00-19.00

  • Ekim her gün-09.00 – 18.00

  • Kasım-Aralık her gün-09.00 – 17.00

12. Rila Manastırı

rila-manastiri

Bulgaristan’ın kalbinde, Rila Dağları’nın eteklerinde yer alan Rila Manastırı, ziyaretçilerine nefes kesici bir manzara sunar. Manastır, tarihi ve mimari güzelliği ile ünlü bir yer. Rila Manastırı, Bulgaristan’ın en büyük ve en önemli Ortodoks manastırları arasında yer alıyor. 10. yüzyılda Aziz Ivan Rilski tarafından kurulan manastır, Bulgaristan’ın tarihinde önemli bir rol oynaması ile öne çıkıyor. Bu da yapının Bulgar kültür ve kimliğinin bir sembolü haline gelmesinde etken oldu. Manastırın içinde, ziyaretçiler dikkat çekici fresklerle süslenmiş büyük bir kiliseyi keşfedebilirler. Bu freskler, Ortodoks Hristiyanlık inancının önemli figürlerini ve olaylarını tasvir eder. Ayrıca manastırın içinde bir kütüphane bulunur ve bu kütüphane, değerli el yazmaları ve belgeleri barındırır. Rila Manastırı, doğal güzelliği ve huzurlu atmosferi ile de biliniyor. Manastırın çevresindeki ormanlar ve dağlar, ziyaretçilere eşsiz bir doğa deneyimi sunabilir. Manastırın çevresinde yürüyüş ve piknik yapılabilir veya sadece manzaranın tadını çıkartılabilir. Rila Manastırı, tarih severler, doğa severler ve huzur arayanlar için ideal bir destinasyondur. Manastırın güzelliği ve huzuru, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Rila Manastırı, Bulgaristan’ı ziyaret eden herkesin görmesi gereken bir yer.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • Ücretsiz

Açık olduğu saatler

  • Her gün 06.30-20.00 saatleri arasında açık.

13. Taş Ormanı

tas-ormani

Varna’nın Taş Ormanı, doğanın en büyüleyici eserlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Bu eşsiz yer, doğal güzelliklerle dolu ve her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Taş Ormanı, adını burada bulunan kaya oluşumlarından alıyor. Bu kaya oluşumları, zamanla erozyon ve diğer doğal süreçler sonucunda oluştuğu yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkartıldı. Taş Ormanı’na gelen ziyaretçiler, bu doğal harikaları yakından görebilirler. Her bir kaya, kendine özgü bir şekle ve boyuta sahip. Bazıları yüksek ve ince, bazıları ise daha kısa ve geniş. Her biri, doğanın gücünü ve yaratıcılığını gösteriyor. Taş Ormanı’nda gezerken, çevrenin sessizliği ve huzuru ziyaretçilere farklı duygular yaşatabilir. Burası, doğayla baş başa kalınabilecek bir yer. Ayrıca, Taş Ormanı’nda yürüyüş yapılabilir ve doğanın tadı çıkartılabilir. Taş Ormanı, aynı zamanda birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Bu canlılar, Taş Ormanı’nın ekosistemini oluşturuyor ve bu doğal alanın korunmasına katkıda bulunuyor. Varna’nın Taş Ormanı, doğanın en güzel eserlerinden birisi. Taş Ormanı’nda geçirilen her an, unutulmaz bir deneyim olarak hafızalarda yer edebilir.

Konum Linki

14. Rila Yedi Göller

rila-yedi-goller

Rila Yedi Göller, Bulgaristan’ın en büyük ve en güzel milli parklarından birisi olan Rila Milli Parkı’nın içerisinde yer alıyor. Bu park, doğa severler için bir cennet niteliğinde olan bu eşsiz yedi göl, dağların eteklerinde, birbirine bağlı ve her biri eşsiz bir güzellik sunuyor. Göller, buzul faaliyetleri sonucu oluşmuş ve her biri farklı bir yükseklikte bulunuyor. En yüksek göl 2500 metreye kadar çıkıyor. Göllerin rengi, hava koşullarına ve ışığın açısına bağlı olarak değişiyor. Bu, göllerin her birinin kendine özgü bir atmosfer yaratmasını sağlıyor. Rila Yedi Göller çevresi, yürüyüşçüler ve doğa fotoğrafçıları için ideal bir yer. Yürüyüş yolları iyi işaretlendiği ve sürekli olarak bakımlı olduğu için rahat bir şekilde spor yapılmasına imkan tanıyor. Parkta ayrıca bir dizi dağ evi ve kamp alanı bulunuyor. Bu tesisler, ziyaretçilere konforlu bir konaklama imkanı sunuyor. Rila Yedi Göller, aynı zamanda birçok endemik bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Bu türler, bu özel ekosistemde hayatta kalabiliyor. Park, bu türlerin korunmasına yardımcı oluyor. Rila Yedi Göller, doğanın sakinliğini ve güzelliğini arayanlar için mükemmel bir yer.

Konum Linki

Yazar Notu: Gölleri bir günde görmek yorucu olabilir. Bu nedenle daha uzun gezi planı yapmanızı öneriyoruz.

15. Asen Kalesi

asen-kalesi

Bulgaristan’ın Filibe kentinin yakınlarında yer alan Rodop Dağları’nın eteklerinde bulunan Asen Kalesi adını Bulgaristan’ın en büyük hükümdarlarından biri olan Asen’den alıyor. Kalenin tarihi milattan önce 5. yüzyıla kadar gitse de, 13. yüzyılda Bulgaristan’ın hükümdarı olan Asen, kalenin günümüzdeki haline kavuşmasını sağladı. Kale stratejik bir noktada yer aldığı için uzun yıllar önemini korumaya devam etti. Asen Kalesi, ziyaretçilerine nefes kesici bir manzara sunması ile ünlü bir yer olduğu için de sık ziyaretçi ağırlıyor. Dağların üzerinde yükselen bu yapı, çevresindeki doğal güzelliklerle mükemmel bir uyum içinde olduğu ziyaretçiler tarafından görülebiliyor. Kale, yeşilin ve mavinin tonlarını bir araya getiren bir tablonun ortasında durması da burayı eşsiz bir yer haline getiriyor. Kalenin içinde, ziyaretçiler tarihin derinliklerine dalabilir. Her taş, her duvar, tarihin derinliklerini içeriyor. Bu sayede Asen Kalesi, ziyaretçilere, tarihin önemli dönemlerine bir yolculuk imkanı sunuyor. Asen Kalesi, Bulgaristan’ın gizli hazinelerinden biri. Bu tarihi yapı, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor ve onları geçmişin büyüsüne davet ediyor. Asen Kalesi, herkesin görmesi gereken bir yer.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • Yetişkinler-4 Leva

  • Öğrenciler-2 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-18.00 arasında açık.

16. Madara Süvarisi

madara-suvarisi

Madara Süvarisi, Bulgaristan’ın tarihi ve kültürel zenginliklerinden birisi olarak kabul ediliyor. Bu heykel, Bulgaristan’ın Madara bölgesinde bulunuyor ve ülkenin en önemli simgeleri arasında yer alıyor. Heykel, bir kayanın yüzeyine oyulmuş ve bir at üzerindeki bir süvari figürünü temsil ediyor. Süvari, bir aslanı alt ederken tasvir edildiği görülüyor. Bu görüntü, güç ve zaferin sembolü olarak yorumlanıyor. Madara Süvarisi, Bulgaristan’ın tarihinde önemli bir yere sahip. 8. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Yapıldığı dönem, Bulgaristan’ın altın çağı olarak tanımlanıyor. Heykel, bu dönemin sanatsal ve kültürel başarılarını temsil ediyor. Bulgaristan’a gelen turistler genellikle Madara Süvarisi’ni sıklıkla ziyaret ederler. Bu heykel, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü anlamak için mükemmel bir yer. Madara Süvarisi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bu, heykelin tarihi ve kültürel önemini gösteriyor. Ayrıca, heykelin korunması ve gelecek nesillere aktarılması Bulgaristan’ın tarihi açısından da oldukça önemli. Madara Süvarisi’ni ziyaret etmek, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü keşfetmek için harika bir fırsat. Bu heykel, Bulgaristan’ın geçmişini, sanatsal başarılarını ve tarihi önemini anlamak için mükemmel bir yer. Bu nedenle, Bulgaristan’a seyahat eden herkesin Madara Süvarisi’ni ziyaret etmesi gerekiyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 7 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 08.30-19.30 arasında açık.

17. Aladzha Manastırı

aladzha-manastir

Aladzha Manastırı, Varna kentinde yer alıyor. Bu manastır, doğal bir mağara sistemi içinde inşa edildiği için birçok turistin dikkati çekiyor. Manastırın tarihi 12. yüzyıla kadar uzanır. Manastır, farklı yapısı ile ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunar. İçerisindeki mağaralar, dini ritüeller ve yaşam alanları olarak kullanıldığı biliniyor. Manastırın duvarları, dini figürler ve sahneleri tasvir eden fresklerle süslü olduğu ziyaret sırasında görülebiliyor. Bu freskler, manastırın tarihini ve önemini anlamak için mükemmel bir kaynak olabiliyor. Aladzha Manastırı, doğal güzellikleri ve tarihi önemi nedeniyle birçok turistin ilgisini çekiyor. Manastırın etrafındaki ormanlık alan, doğa yürüyüşleri ve piknikler için ideal yerler olabilir. Ayrıca, manastırın yakınında birçok yürüyüş parkuru ve doğa yolu bulunur. Manastır, aynı zamanda bir dini kutsal yer olarak da önem taşıdığı için de sık ziyaret edilebiliyor. Yılda bir kez, Hristiyanlar burada bir ayin düzenlerler. Bu ayin, manastırın dini önemini vurgular ve ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunar.

Konum Linki

Yazar Notu: Manastır bakım çalışmaları nedeniyle 2024 yılının Şubat ayına kadar kapalı olacak. Bulgaristan ziyaretiniz sırasında manastır ile ilgili bilgi alarak ziyaret etmenizi öneriyoruz.

18. Ivanovo Kaya-Oyma Kiliseleri

ivanovo-kaya-oyma-kiliseleri

Lom Nehri’nin kıyısında yer alan Ivanovo Kaya-Oyma Kiliseleri, tarih ve doğanın mükemmel bir uyumunu sunar. Bu kiliseler, 13. ve 14. yüzyıllarda inşa edilmiş ve zaman içinde doğanın gücüyle şekillendiği için önemli yapılar arasında yer alıyor. Kiliseler, kayaların içine oyularak inşa edildi. Bunun yanı sıra içerisinin dikkat çekici şekilde süslenmesi de birçok kişinin ilgisini cezbediyor. İç mekanlar, dönemin sanatını ve inançlarını yansıtan fresklerle kaplı. Bu freskler, renklerin canlılığı ve detayların inceliği ile göz kamaştırıyor. Ivanovo Kaya-Oyma Kiliseleri, ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunar. Kiliselerin içinde dolaşırken, tarihin derinliklerine dalıp gidilebilir. Her bir kilisenin kendine özgü hikayesi ve atmosferi var. Kiliselerin çevresindeki doğa, ziyaretinizi daha da unutulmaz kılar. Nehir boyunca uzanan yeşil alanlar ve çeşitli bitki örtüsü, huzur verici bir atmosfer yaratır. Ivanovo Kaya-Oyma Kiliseleri, tarih severler ve doğa severler için ideal bir destinasyon olmaya devam ediyor. Bu benzersiz yer, hem tarihi hem de doğal güzellikleri bir arada sunduğu için önemli ziyaret alanları arasında yer almaya devam ediyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 10 Leva

Açık olduğu saatler

  • Nisan-Ekim arasında 09.00-16.30 arasında açık. Diğer aylarda önceden rezervasyon yaptırılmalı.

19. Prohodna Mağarası (Tanrının Gözleri)

prohodna-magarasi-tanrinin-gozleri

Prohodna Mağarası, ülkenin kuzeyinde, Lovech ilinde yer alıyor. Bu mağara, doğal güzelliği ve eşsiz özellikleri ile bilinir. Mağaranın en dikkat çekici özelliği, tavanında bulunan iki büyük deliktir. Bu delikler, yerel halk arasında “Tanrının Gözleri” olarak bilinir ve mağaranın bu özelliği, ona uluslararası ün kazandırdı. Mağara, yaklaşık 262 metre uzunluğunda olup, iki girişi bulunuyor. Bu girişler arasında yürüyüş yapabilir, doğal alanın içindeki sarkıt ve dikitleri gözlemleyebilirsiniz. Mağaranın içi, doğal ışıkla aydınlandığı için ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunması ile de ünlü. Prohodna Mağarası, tüm yıl boyunca ziyaret edilebilir. Mağaranın içindeki sıcaklık, yıl boyunca nispeten sabit kalır ve bu da onu her mevsim ziyaret etmek için ideal bir yer yapar. Mağaranın içindeki yürüyüş yolu, ziyaretçilere mağaranın doğal güzelliklerini keşfetme fırsatı yakalanmasını sağlıyor. Mağara, ayrıca tırmanış severler için de popüler bir destinasyonlar arasında yer alıyor. Mağaranın duvarları, hem yeni başlayanlar hem de deneyimli tırmanıcılar için çeşitli tırmanış rotaları sunabiliyor. Tırmanış, ziyaretçilere mağaranın eşsiz manzarasını daha da yüksek bir perspektiften gözlemleme fırsatını beraberinde getiriyor. Mağara 24 saat boyunca ücretsiz bir şekilde ziyaret edilebiliyor.

Konum Linki

20. Burgaz Havacılık Müzesi

burgaz-havacilik-muzesi

Burgaz kentinde, tarih ve teknoloji meraklıları için bir cennet olan Burgaz Havacılık Müzesi, ziyaretçilerine havacılık tarihine dair benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Müze, çeşitli uçak modelleri ve havacılık ekipmanları havacılık tarihinin farklı bir dönemini temsil ediyor. Müzede sergilenen uçaklar, savaş uçaklarından yolcu uçaklarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Burgaz Havacılık Müzesi’nde ayrıca, havacılık tarihinde önemli bir rol oynayan kişilerin hayatlarına dair bilgiler de bulunuyor. Bu bilgiler, ziyaretçilere havacılığın nasıl geliştiğine dair derinlemesine bir anlayış kazandırıyor. Müze, ziyaretçilerine interaktif bir deneyim sunuyor. Bazı uçaklar, ziyaretçilerin içine girip kokpitte oturabileceği şekilde tasarlandı. Bu, ziyaretçilere bir pilotun gözünden dünyayı görme fırsatı sunuyor. Burgaz Havacılık Müzesi, havacılık tarihine ilgi duyan herkes için kaçırılmaması gereken bir yer. Müzenin sunduğu bilgi ve deneyimler, ziyaretçilerin havacılığa olan bakış açılarını genişletiyor ve onlara bu alandaki ilerlemeleri daha iyi anlama fırsatı sunuyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 3 Euro

Açık olduğu saatler

  • Pazartesi ve Salı günü kapalı, diğer günler 09.00-17.00 arasında ziyarete açık.

21. Burgaz Arkeoloji Müzesi

burgaz-arkeoloji-muzesi

Bulgaristan’ın incisi Burgaz Arkeoloji Müzesi, tarih severler için kaçırılmaması gereken bir durak. Müze, Burgaz’ın kalbinde yer alıyor ve ziyaretçilerine geniş bir koleksiyon sunuyor. Burgaz Arkeoloji Müzesi’nde, Trakya, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler sergileniyor. Bu eserler, ziyaretçilere bu dönemlerin kültürü ve yaşam tarzı hakkında derinlemesine bilgi veriyor. Müze, aynı zamanda Bulgaristan’ın en büyük ve en önemli arkeolojik müzelerinden birisi olması ile öne çıkıyor. Müzenin içinde, ziyaretçiler birçok farklı sergi alanı bulabilirler. Bunlar arasında, antik çağlardan kalma heykeller, mozaikler, seramikler ve daha fazlası yer alıyor. Her bir eser, ziyaretçilere o dönemin sanatını ve zanaatını anlatıyor. Müze, aynı zamanda çeşitli etkinlikler ve atölye çalışmaları düzenliyor. Bu etkinlikler, ziyaretçilere arkeoloji ve tarih hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı sunuyor. Burgaz Arkeoloji Müzesi, tarih ve kültür meraklıları için mükemmel bir deneyim sunuyor. Müzenin sunduğu zengin koleksiyon ve etkinlikler, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 6 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazar günleri hariç 09.00-17.00 saatleri arasında açık.

22. Burgaz Etnografya Müzesi

burgaz-etnografya-muzesi

Burgaz Etnografya Müzesi, ziyaretçilerine kültürel aktivite anlamında unutulmaz bir deneyim sunuyor. Bu müze, Bulgaristan’ın zengin kültürel mirasını sergileyen bir yer olması ile öne çıktığı için birçok turist tarafından ziyaret ediliyor. Burgaz Etnografya Müzesi, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü anlamak için mükemmel bir yer. Müze, Bulgaristan’ın çeşitli bölgelerinden gelen etnografik eserlerle dolu. Bu eserler, Bulgaristan’ın zengin ve çeşitli kültürünü yansıtıyor. Müze, Bulgaristan’ın geleneksel yaşam tarzını gösteren bir dizi sergiye ev sahipliği yapıyor. Bu sergiler, Bulgaristan’ın geleneksel el sanatlarından, kıyafetlerinden ve müzik aletlerinden oluşuyor. Ayrıca, ülkenin tarihinde önemli bir rol oynayan çeşitli meslekler hakkında bilgi veriliyor. Burgaz Etnografya Müzesi, ziyaretçilerine Bulgarların zengin tarihini ve kültürünü keşfetme fırsatı sunuyor. Müze, Bulgaristan’ın çeşitli bölgelerinden gelen eserlerle dolu. Bu eserler, Bulgaristan’ın zengin ve çeşitli kültürünü yansıtıyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 6 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazar günü kapalı, diğer günler 09.00-17.00 arasında açık.

23. Poda Tabiat Koruma Merkezi

poda-tabiat-koruma-merkezi

Poda Tabiat Koruma Merkezi, Burgaz şehrinde yer alıyor. Bu merkez, doğa severler ve kuş gözlemcileri için bir önemli bir yer. Merkez, kuşların göç yolları üzerinde stratejik bir konumda bulunuyor ve bu nedenle birçok farklı türü barındırıyor. Merkez, ziyaretçilerine doğayı yakından tanıma fırsatı sunuyor. Yürüyüş yolları, gözlem kuleleri ve bilgilendirme panoları ile donatıldı. Ziyaretçiler, kuşları ve diğer vahşi yaşamı gözlemleyebilir, doğanın seslerini dinleyebilir ve huzurlu bir ortamda vakit geçirebilirler. Poda Tabiat Koruma Merkezi’nde, özellikle flamingolar olmak üzere birçok kuş türünü görmek mümkün. Flamingolar, merkezin en popüler sakinlerinden birisi ve onları görmek için birçok kişi burayı ziyaret ediyor. Merkez, aynı zamanda çeşitli bitki türlerine de ev sahipliği yapması ile ünlü bir yer. Ziyaretçiler, yürüyüşleri sırasında bu bitkileri keşfedebilir ve doğanın güzelliğini deneyimleyebilirler.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 arasında açık.

24. Dobriç Hayvanat Bahçesi

dobric-hayvanat-bahcesi

Dobriç Hayvanat Bahçesi, Bulgaristan’ın en güzel yerlerinden biri. Bu hayvanat bahçesi, ülkenin ilk lisanslı yeri olması ile dikkat çekiyor. Burada ziyaretçiler, hayvanları doğal yaşam alanlarında gözlemleme fırsatı buluyorlar. Hayvanat bahçesinde, hem yerel hem de egzotik hayvanlar bulunuyor. Ziyaretçiler, aslanları, kaplanları, maymunları ve daha pek çok hayvanı görebilirler. Ayrıca, hayvanat bahçesi, çocuklar için eğitici ve eğlenceli bir deneyim sunuyor. Dobriç Hayvanat Bahçesi, aileler için ideal bir yer. Çocuklar, hayvanları yakından tanıma ve onlar hakkında daha fazla bilgi edinme şansı buluyorlar. Ayrıca, hayvanat bahçesi, çocukların hayvan sevgisini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Hayvanat bahçesi, doğayı ve hayvanları koruma konusunda da önemli bir rol oynuyor. Burada, nesli tükenmekte olan hayvan türlerinin korunması için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Bu sayede, hayvanat bahçesi, hem eğlenceli hem de öğretici bir deneyim sunuyor. Dobriç Hayvanat Bahçesi, her yaştan ziyaretçi için unutulmaz bir deneyim sunuyor. Burada geçirilen her an, hem eğlenceli hem de öğretici olabiliyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 3,5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazartesi kapalı, diğer günler 10.00-16.00 saatleri arasında açık.

25. Şumnu Tarih Müzesi

sumnu-tarih-muzesi

Şumnu Tarih Müzesi, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü ziyaretçilere sunuyor. Müze, arkeolojik buluntular, etnografik eserler ve sanat eserleri ile dolu. 1904 yılında kurulan müzede bugün 150 binin üzerinde eser sergileniyor. Şumnu Tarih Müzesi’ne girdiğinizde, Bulgaristan’ın tarihine bir pencere açılıyor. Müzede sergilenen eserler, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü özümseyebilmek için harika bir fırsat sunuyor. Müze, Bulgaristan’ın tarihine dair geniş bir koleksiyona sahip. Arkeolojik buluntular, antik çağlardan itibaren Bulgaristan’ın tarihini aydınlatıyor. Etnografik eserler, Bulgar halkının geleneklerini ve yaşam tarzını gösteriyor. Sanat eserleri, Bulgar sanatının gelişimini izlemek için bir fırsat sunuyor. Şumnu Tarih Müzesi, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü keşfetmek için eşsiz bir yer. Bulgaristan’ı ziyaret ederken burayı da görmek geziye anlam katabilir.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 10.00-18.00 arasında açık.

Yazar Notu: Müze geniş koleksiyona sahip olduğu için en az yarım gününüzü ayırmanızı öneriyoruz.

26. Osmar Kaya Manastırları

osmar-kaya-manastirlari

Bulgaristan’ın Osmar bölgesinde, tarihi ve dini öneme sahip Kaya Manastırları bulunuyor. Bu manastırlar, doğal güzellikler ve tarihi değerlerle dolu bir yer. Bu yapılar yakınlarında bulunan yerleşim biriminin ismini alarak Osmar Kaya Manastırı olarak isimlendirildi. Manastırlar, 12. ve 14. yüzyıllar arasında İkinci Bulgar Krallığı döneminde inşa edilen yapı incelendiğinde o dönemin mimari anlayışını yansıttığı görülebiliyor. Manastırlar, Doğu Ortodoks Kilisesi’nin “Hesychasm” geleneğinin takipçisi olan keşişler tarafından yapıldığı biliniyor. Hesychasm keşişleri sessizlik yemini ederek yaşamlarını konuşmadan sadece dua ederek geçiriyorlardı. Manastırlar, ziyaretçilerine muhteşem manzaralar sunuyor. Ayrıca, manastırların çevresindeki ormanlık alan, doğa yürüyüşleri için ideal bir yer. Yürüyüş sırasında, çeşitli yabani çiçekler ve kelebekler görmek mümkün. Osmar Kaya Manastırları, tarih ve doğa severler için kaçırılmaması gereken bir yer. Bu manastırlar, Bulgaristan’ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası. Ziyaretçiler, bu manastırların sunduğu huzur ve sakinliği deneyimleyebilirler.

Konum Linki

27. Kırcaali Tarih Müzesi

kircaali-tarih-muzesi

Kırcaali Tarih Müzesi, Bulgaristan’ın en değerli tarihî mekânlarından biri. Bu müze, ziyaretçilerine Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü tanıma fırsatı sunuyor. Müze, Kırcaali şehrinin kalbinde yer alıyor ve her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Müze, geniş bir koleksiyona sahip. Bu koleksiyon, tarih öncesi dönemlerden itibaren Bulgaristan’ın tarihini kapsıyor. Müzede, antik çağlardan, orta çağlardan ve modern dönemden eserler bulunuyor. Bu eserler arasında heykeller, seramikler, madeni paralar ve daha pek çok tarihî obje yer alıyor. Müzenin en dikkat çeken bölümü, tarih öncesi döneme ait eserlerin sergilendiği bölüm. Bu bölümde, Bulgaristan’ın ilk yerleşimcilerinin yaşamına dair birçok bilgi bulunuyor. Ayrıca, bu bölümde sergilenen eserler, ziyaretçilere tarih öncesi dönemlerin yaşam tarzını ve kültürünü anlama fırsatını beraberinde getiriyor. Müzenin bir diğer önemli bölümü ise orta çağa ait eserlerin sergilendiği bölüm. Bu bölümde, Bulgaristan’ın orta çağdaki yaşam tarzını ve kültürünü yansıtan birçok eser bulunuyor. Bu eserler arasında kilise ikonaları, el yazması kitaplar ve madeni paralar yer alıyor. Kırcaali Tarih Müzesi, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü keşfetmek isteyen herkes için mükemmel bir durak. Müze, zengin koleksiyonu ve çeşitli etkinlikleri ile ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 4 Euro

Açık olduğu saatler

  • Pazar ve Pazartesi günleri kapalı, diğer günler 09.00-18.00 arasında açık.

28. Şeytan Köprüsü

seytan-koprusu

Bulgaristan’ın en uzun akarsularından Arda Nehri üzerinde, tarih ve doğanın birleştiği bir yer olan Şeytan Köprüsü, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma bir yapı. Yapımı 16. yüzyıla dayanıyor ve o zamandan beri ayakta duruyor. Şeytan Köprüsü, adını efsanevi bir hikayeden alıyor. Hikayeye göre, üzerinden sadece şeytanın geçebildiği bir yapı olduğu için bu ismi aldı. Bir başka hikayeye göre ise, köprü suya yansımasında şeytana benzetiliyor. Köprünün mimarisi, Osmanlı döneminin tipik özelliklerini taşıyor. Taş yapısı ve kemerli tasarımı, köprünün güçlü ve dayanıklı olduğunu gösteriyor. Köprü, 56 metre uzunluğunda ve 3.5 metre genişliğinde. Bu boyutlar, köprünün nehir üzerindeki hakimiyetini vurguluyor. Şeytan Köprüsü’nün çevresi, doğa severler için ideal bir yer. Nehir boyunca uzanan yürüyüş yolları, piknik alanları ve manzara noktaları bulunuyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Haftanın her günü 7/24

Yazar Notu: Bu rota muhteşem manzaralara sahip bir yürüyüş rotası sunuyor. Orta derece ve kolay inişli çıkışlı parkurların bulunduğu rotada trekking yapabilirsiniz..

29. Perperikon

perperikon

Perperikon, Bulgaristan’ın güneyinde yer alıyor. Bu yer, tarih öncesi dönemlerden kalma bir kutsal alan ve antik bir kent olması ile ünlü. Perperikon, doğanın kucağında, Rodop Dağları’nın eteklerinde yer alıyor. Bu dağlar, Perperikon’un etrafını saran yeşil bir örtü vazifesi görüyor. Perperikon, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmayı başardı. Trakyalılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar, bu topraklarda iz bıraktı. Bu çeşitli kültürlerin izleri, Perperikon’un her köşesinde hissediliyor. Perperikon’da gezinirken, taşların arasından yürünüyor. Bu taşlar, tarih öncesi dönemlerden kalma ve hala ayakta olduğu için önemli birer miras. Perperikon’da en dikkat çeken yapı, büyük bir tapınak. Bu tapınak, antik dönemlerde önemli bir kutsal alan olarak kullanılıyordu. Tapınağın içinde, bir sunak ve bir taht bulnuyor. Bu tahtın, Trakya kralının tahtı olduğu düşünülüyor. Perperikon, aynı zamanda muhteşem bir manzaraya sahip. Buradan, Rodop Dağları’nın panoramik görüntüsü rahatlıkla izlenebilir. Bu manzara, antik kenti ziyaret etmenin en güzel yanlarından birisi. Perperikon, tarih severler için ideal bir yer. Burada, tarihin derinliklerine dalabilir ve antik dönemlerin izleri takip edilebilir. Aynı zamanda, doğa severler için de harika bir yer. Bu antik kent Bulgaristan ziyaretinde keşfedilmeyi hak eden alanlar arasında yer alıyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 6 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 07.30-20.00 arasında açık.

Yazar Notu: Perperikon büyük bir alan olduğu için yanınıza mutlaka su ve atıştırmalık almanızı tavsiye ediyoruz.

30. Hasköy Tarihi Saat Kulesi

haskoy-tarihi-saat-kulesi

Hasköy şehrinde yer alan saat kulesi, 19. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildi. Kentin sembolü olarak görülen bu eşsiz eser, 1916 yılında belediyenin aldığı karar ile yıkıldı ve 2013 yılına kadar yerine yenisi yapılmadı. 2013 yılında aslına uygun olarak yapılan Hasköy Saat Kulesi, yeniden şehrin simgesi durumuna geldi. 30 metre yüksekliğinde olan ve kuşbakışı Hasköy ve çevresinin görülebilmesini sağlayan saat kulesi, geçmişin izlerini taşımasa da o dönemin mimarisini yeniden canlandırması açısından oldukça önemli. Bulgaristan’ı keşfederken Hasköy’e uğrayıp, saat kulesi görülebilir.

Konum Linki

31. Hasköy Tarih Müzesi

haskoy-tarih-muzesi

Hasköy’de neredeyse bir asırdır varlığını sürdüren Hasköy Tarih Müzesi, içerisindeki eserlerle birçok kişinin ilgisini çekiyor. Müze, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü anlamak için mükemmel bir yer. Müze, ziyaretçilere Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü anlatan bir dizi sergi sunuyor. İçerisinde tarihin çeşitli dönemlerine ait birçok eser bulunduran müzede Justinian’ın kadehi, Troya kılıcı gibi tarihin önemli dönemlerine şahitlik etmiş pek çok parça sergileniyor. Her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen Hasköy Tarih Müzesi, Türkiye sınırında olması sebebiyle de pek çok kişinin buraya akın etmesini sağlıyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Pazar ve Pazartesi günleri kapalı, diğer hafta içi günlerde 09.00-17.00 ve Cumartesi günü 10.00-16.00 saatleri arasında açık.

32. Aleksandrovo Trak Kral Mezarı

aleksandrovo-trak-kral-mezari

Aleksandrovo Trak Kral Mezarı, Bulgaristan’ın Haskovo bölgesinde bulunan ve UNESCO Dünya Miras Alanları Geçici Listesi’nde yer alan bir antik mezar. Bu mezar, M.Ö. 4. yüzyılda yaşamış olan ve Hint-Avrupa kökenli bir halk olan Trakların kralına ait olduğu yapılan araştırmalar sonucunda gün ışığına çıktı. Traklar, günümüz Doğu Trakya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’da yaşamış ve Büyük İskender’in topraklarını ele geçirmesiyle varlıklarını kaybetmiş bir kavim olarak biliniyor. Traklar, günümüze kalabilmiş tek yapıları olan kral mezarları bugün halen daha ilgi çekiyor. Aleksandrovo Trak Kral Mezarı, diğer Trak mezarlarından farklı olarak duvar resimleri ve mimarisi ile birçok turistten ilgi görüyor. Mezar, küçük bir ön oda ve yaklaşık 6 metre uzunluğunda bir koridor ile erişilebilen, çapı yaklaşık 3 metre olan yuvarlak bir odadan oluşuyor. Hem ön oda hem de ana oda fresk resimlerle süslendiği görülebiliyor. Freskler, Trakların yaşam tarzı, inançları, savaşları, avlanmaları, törenleri ve mitolojileri hakkında bilgi veriyor. Fresklerin renkleri ve detayları oldukça canlı ve etkileyici olması dikkat çekiyor. Aleksandrovo Trak Kral Mezarı, Bulgar arkeolog Georgi Kitov tarafından keşfedildi. Mezarın orijinali korumak için kapatılmış ve yerine bir kopyası yapıldı. Mezarın yanında bir de müze kuruldu. Müzede, mezarın tarihi, kültürü ve sanatı hakkında bilgiler, fotoğraflar, videolar ve maketler bulunuyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 6 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 arasında açık.

33. Kutlu Viçe Kalesi

kutlu-vice-kalesi

Kutlu Viçe Kalesi, Bulgaristan’ın Montana ilinde, Ogosta Nehri’nin kıyısında yer alan tarihi bir kale. Kale, 14. yüzyılda Osmanlılar tarafından fethedilmeden önce, Bulgar Çarı İvan’ın ikametgahı olarak kullanıldı. Yapı, Osmanlı döneminde de önemli bir askeri ve idari merkez oldu. Kale, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar tarafından ele geçirildi ve Osmanlı kontrolünden çıktı. Kale, bugün bir açık hava müzesi olarak ziyaretçilere açık. Kutlu Vitsa Kalesi, Orta Çağ’dan kalma duvarlar, kuleler, kapılar, sarnıçlar ve kiliseler görülebilir. Kale, aynı zamanda muhteşem bir manzaraya sahip. Kaleye çıkan yolda, Ogosta Nehri’nin ve Balkan Dağları’nın güzel görüntüleri izlenebilir. Kale, doğa severler için de ideal bir yer olabiliyor. Kale çevresinde, yürüyüş, bisiklet, piknik ve kamp yapılabilecek yeşil alanlar bulunuyor. Kutlu Viçe Kalesi, Bulgaristan’ın kültürel ve tarihi mirasının önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Kale, Bulgaristan’ın kuzeybatısında gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alır. Kale 24 saat boyunca gezilebilir.

Konum Linki

34. Filibe Antik Roma Tiyatrosu

filibe-antik-roma-tiyatrosu

Filibe Antik Roma Tiyatrosu, Bulgaristan’ın Filibe şehrinde yer alıyor. Bu tiyatro, Roma İmparatorluğu döneminden kalma bir yapı ve tarih boyunca birçok değişikliğe uğramış. Yapı, Roma mimarisinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Tiyatro, geniş bir seyirci kapasitesine sahip ve yaklaşık olarak 600 kişilik kapasiteye sahip. Seyirciler, tiyatronun yarı daire şeklindeki oturma alanlarında oturarak performansları izliyorlar. Sahne, mermerden yapılmış ve oldukça etkileyici bir alan. Tiyatronun akustiği, sesin her köşeye ulaşmasını sağlıyor. Tiyatro, yıl boyunca çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Yaz aylarında, tiyatroda birçok konser, tiyatro oyunu ve diğer performanslar düzenleniyor. Seyirciler, tarihi bir mekanda modern performansları izlemenin keyfini çıkarıyorlar. Filibe Antik Roma Tiyatrosu, tarih ve kültür meraklıları için kaçırılmaması gereken bir yer. Bu tarihi mekan, Roma döneminin görkemini ve sofistikeliğini yansıtıyor. Tiyatronun büyüleyici atmosferi, ziyaretçileri adeta geçmişe götürüyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Haftanın 6 günü 09.30-18.00, Pazar günleri ise, 09.30-11.45 saatleri arasında açık.

Yazar Notu: Filibe Antik Roma Tiyatrosu’na girdikten sonra en tepeye çıkıp kent manzarasını izlemenizi tavsiye ediyoruz.

Otel

35. Filibe Antik Kenti - Mimari Rezerv

filibe-antik-kenti-mimari-rezerv

Filibe Antik Kenti, Bulgaristan’ın güneyinde yer alıyor. Bu tarihi kent, zengin bir tarih ve kültür mirasına sahip. Mimari Rezerv, kentin en önemli turistik noktalarından biri. Bu alan, eski dönemlerden kalma yapıları ve tarihi eserleri ile ziyaretçilerini büyülüyor. Mimari Rezerv, Filibe’nin kalbinde yer alıyor. Bu bölge, eski dönemlerden kalma evler, kiliseler ve diğer tarihi yapılarla dolu. Bu yapılar, dikkat çekici mimari detayları ve tarihi önemleri ile biliniyor. Ziyaretçiler, bu bölgedeki yapıları gezerken, geçmişin izlerini takip ediyor. Filibe Antik Kenti, tarih severler için ideal bir destinasyon. Kentin sokakları, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile dolu. Mimari Rezerv, bu zenginliği en iyi şekilde sergileyen yerlerden biri. Bu bölge, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Mimari Rezerv’deki yapılar, farklı dönemlerden kalma. Bu yapılar, tarihi ve kültürel önemleri ile dikkat çekiyor. Ziyaretçiler, bu yapıları gezerken, tarihin derinliklerine dalıyor. Bu eşsiz yer 24 saat boyunca gezilebilir.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Kasım-Mart ayları arasında Pazartesi kapalı, diğer günler 09.00-17.30 arasında açık.

  • Nisan-Ekim ayları arasında Pazartesi kapalı, diğer günler 09.30-18.00 arasında açık.

36. Philipopolis Antik Stadyum

philipopolis-antik-stadyum

Philipopolis Antik Stadyum, tarih ve kültür severler için bir cennet niteliğinde. Bu muhteşem yapı, antik çağın en büyük ve en iyi korunmuş stadyumlarından birisi. İhtişamı ve büyüklüğü ile ziyaretçileri büyüleyebiliyor. Stadyum, Roma İmparatorluğu döneminde inşa edildi ve o zamanlar 30 bin kişiye kadar seyirci alabiliyordu. Bugün bile, bu devasa yapıyı ziyaret edenler, antik dünyanın heyecan verici atmosferini hissedebilirler. Stadyum, gladyatör dövüşleri, at yarışları ve diğer çeşitli etkinlikler için kullanıldı. Ziyaretçiler, bu etkinliklerin gerçekleştiği yerde yürüyerek tarihin izlerini takip edebilirler. Stadyumun mimarisi, Roma döneminin mükemmeliyetini yansıtıyor. Mermerden yapılmış büyük tribünler, karmaşık detayları ve ince işçiliği ile göz kamaştırıyor. Ayrıca, stadyumun altındaki geniş bir yer altı geçidi sistemi bulunuyor. Philipopolis Antik Stadyum, tarih ve kültürle dolu bir deneyim sunuyor. Ziyaretçiler, antik dünyanın büyüsünü ve heyecanını yaşayabilirler. Bu eşsiz yapı, herkesin görmesi gereken bir yer.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.30-18.00 saatleri arasında açık.

37. Boyana Kilisesi

boyana-kilisesi

Boyana Kilisesi, Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yer alır. Bu tarihi yapı, 10. yüzyılda inşa edildiği ve zaman içinde çeşitli eklemelerle genişletildiği biliniyor. Kilisenin en dikkat çekici özelliği, duvarlarını süsleyen renkli freskleri. Bu freskler, Orta Çağ’ın sonlarına doğru yapılmış ve o dönemin sanatsal anlayışını yansıtır. Kilise, üç bölümden oluşur. İlk bölüm, kilisenin en eski kısmı ve 10. yüzyılda inşa edildi. İkinci bölüm, 13. yüzyılda eklendi ve üçüncü bölüm ise 19. yüzyılda eklemlenerek günümüze kadar gelmeyi başardı. Her bölüm, döneminin mimari stilini ve sanatsal anlayışını ziyaretçilere anlatıyor. Boyana Kilisesi’nin freskleri, döneminin en iyi korunmuş örneklerinden birisi. Fresklerde, dini figürler ve sahneler canlandırılır. Bu sahneler, döneminin dini ve sosyal yaşamına dair değerli bilgiler sunar. Kilise, 1979 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmesi ile daha çok kişinin dikkatini çekmeyi başardı. Bu, kilisenin tarihi ve kültürel önemini uluslararası düzeye çıkarttı. Boyana Kilisesi, ziyaretçilerine benzersiz bir tarihi ve kültürel deneyim vadeder.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 10 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.30 arasında açık.

38. Plevne Bölge Tarih Müzesi

plevne-bolge-tarih-muzesi

Plevne Bölge Tarih Müzesi, 1877-78 Osman-Rus Savaşı’nın kente olan yansımalarını anlatan ve yaşatan bir müze olması ile öne çıkıyor. Müze, Osman Paşa’nın Rus kuvvetleriyle cesurca savaştığı Plevne tepesindeki savaş alanında konumlandırıldığı için ayrı bir öneme sahip. Müze, hem Bulgar, hem Osmanlı, hem de Rus tarihine ışık tutar. Müzede, savaşın sebepleri, gelişimi ve sonuçları anlatılır. Ayrıca, savaşta kullanılan silahlar, üniformalar, haritalar, belgeler, fotoğraflar ve kişisel eşyalar sergilenir. Müzenin en ilgi çekici bölümü, Plevne Savunması’nı panoramik bir şekilde gösteren dev bir tablo. Bu tablo, savaşın en çetin anlarını canlandırır. Tablonun önünde, savaş alanının maketi bulunur. Bu makette, Osmanlı ve Rus mevzileri, siperleri, topçu bataryaları ve askerleri görülür. Tablo ve maket, savaşın gerçekliğini ve dramatikliğini hissettirir. Plevne Bölge Tarih Müzesi, sadece bir müze değil, aynı zamanda bir anıt olarak işlev görüyor. Müze, Osmanlı-Rus Savaşı’nda hayatını kaybeden binlerce askerin anısına saygı duruşunda bulunur. Müze, ayrıca, Gazi Osman Paşa’nın kahramanlığını ve fedakarlığını övgüyle anar. Müze, hem tarih meraklıları, hem de vatanseverlik duygusu taşıyanlar için görülmeye değer bir yer.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Pazar günleri kapalı diğer günler ise, 09.30–12.00 ile 12.30–17.00 saatlerinde açık.

39. Nebet Tepe

nebet-tepe

Filibe şehrinin en eski yerleşim yeri ve bir arkeolojik sit alanı Nebet Tepe, milattan önce 4000 yıl öncesine kadar uzanan bir tarihi ile birçok kişiyi kendisine çekiyor. Nebet Tepe’ye çıkıldığında, şehrin 360 derece manzarasını seyredilebilir, antik duvarlar, kuleler ve binaların kalıntıları görülerek bu eşsiz yere hayran kalınabilir. Buraya ilk yerleşenler bölgeye de ismini veren Traklar oldu. Ancak daha sonra kent Büyük İskender’in babası olan Philip tarafından geliştirildi. Bu süreç Romalılar tarafından da sürdürüldü ve Nebet Tepe geniş kitleleri bünyesinde barındıran bir yere dönüştü. Burada bulunan gizli bir kapıdan Meriç nehri kıyısına inen yer de ziyaret edilebilir noktalar arasında bulunuyor. Bazı tarihçilere göre, bu kapıyı Havari Pavlus da kullandı. Nebet Tepe, Filibe’nin tam kalbinde yer alıyor. Bu yüzden ulaşımı da oldukça kolay. Şehirdeki herhangi bir noktadan yürüyerek veya toplu taşıma araçlarıyla gidebilirsiniz.

Konum Linki

Yazar Notu: Nebet Tepe geçici olarak kapalı. Filibe ziyaretiniz sırasında açık olup olmadığı ile ilgili bilgi almanızı tavsiye ediyoruz.

40. Filibe Hisar Kapı

filibe-hisar-kapi

Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri olan Filibe, Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri. Şehir, tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Filibe’nin en önemli simgelerinden biri de Hisar Kapı. Bu kapı, şehrin eski bölümü olan Nebet Tepe’nin girişinde yer alıyor. Hisar Kapı, Romalılar döneminden kalan bir kapının temelleri üzerine 11. yüzyılda yeniden inşa edildi ve kente kazandırıldı. Kapı, şehrin savunmasında önemli bir rol oynadı. Kapının üzerindeki cumbalı evler, kapının ihtişamını artırıyor. Hisar Kapı’nın olduğu sokak, arnavut kaldırımlı ve dar ve bu sokakta yürürken, tarihin izlerini hissedilebiliyor. Hisar Kapı’nın yakınında, Antik Roma Tiyatrosu, Cuma Camisi, Etnografya Müzesi, Balabanov Evi gibi görülmeye değer yerler bulunuyor. Hisar Kapı, Filibe’nin tarihine tanıklık etmiş ve günümüze kadar ayakta kalmış bir yapı. Filibe’ye gelenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Hisar Kapı, Filibe’ye gelindiğinde görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

41. Filibe Etnografya Müzesi

filibe-etnografya-muzesi

Filibe Etnografya Müzesi, tarihi merkezinde yer alıyor. Müze, 1847 yılında inşa edilen ve Bulgaristan Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Argir Kuyumcuoğlu Evi’nde bulunuyor. Müze, 1917 yılında kuruldu ve Bulgaristan’ın en büyük etnografya müzelerinden biri olmayı başardı. Etnografya müzesi, Bulgaristan halk kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini gösteren birçok eser sergiliyor. Müzede, geleneksel el sanatları, kıyafetler, takılar, halılar, kilimler, oyuncaklar, müzik aletleri, tarım araçları, ev eşyaları, silahlar ve daha birçok nesne bulunuyor. Müzenin koleksiyonu, Bulgaristan’ın farklı bölgelerinden, özellikle de Trakya, Rodoplar, Pirin ve Balkanlar’dan gelen eserlerden oluşur. Müzede ayrıca, Bulgar Ulusal Uyanışı döneminde yaşamış önemli kişilerin odaları, geleneksel Bulgar düğünü ve cenaze törenleri gibi tematik sergiler de var. Filibe Etnografya Müzesi, ziyaretçilerine Bulgaristan’ın kültürel mirasını tanıma ve yaşama fırsatı sunar. Müze, hem yerli hem de yabancı turistler için ilgi çekici ve eğitici bir yer olması ile ünlü. Müzeyi gezerken, Bulgar halkının tarihini, geleneklerini, sanatını ve yaşam tarzını keşfetme şansı bulunuyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 8 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazartesi günleri kapalı, diğer günler 09.00-17.00 saatleri arasında açık.

Yazar Notu: Müze gezisinden sonra Eski Şehir bölgesini de turlamanızı öneriyoruz.

42. Filibe Hüdavendigar Cami (Cuma Cami)

filibe-hudavendigar-cami-cuma-cami

Filibe Hüdavendigar Cami, Bulgaristan’ın Osmanlı döneminden kalma en önemli tarihi ve mimari bir eserlerinden birisi olarak görülüyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahlarından Sultan I. Murad tarafından 1363-1364 yılları arasında yaptırılan cami, Bulgaristan’da inşa edilen ilk ulu cami olma özelliğini taşıyor. Cami, şehir merkezindeki meydanda, Osmanlı’nın sembolü olarak bugün dahi kendisini gösteriyor. Cuma Camii olarak da anılan bu eşsiz eser kesme taş ve tuğla ile inşa edildi. Karma sistem adı verilen teknikle inşa edilen camide her taş sırasının arasında iki sıra tuğla bulunuyor. Erken Osmanlı eserleri arasında gösterilen caminin dışı sade olsa da içeride kullanılan kalem işi süslemeler birçok kişinin ilgisini çekiyor. Caminin tek şerefeli minaresi ise çok değişik bir süslemeye sahip. Minarenin gövdesi, geometrik ve bitkisel motiflerle bezeli tuğlalardan oluşuyor. Filibe Hüdavendigar Cami, Osmanlı’nın ilk günlerinden günümüze kalan en önemli eserler arasında yer alıyor. İçerisinde halen daha ibadetin yapılabildiği cami mutlaka görülmeli ve keşfedilmeli.

Konum Linki

43. Sveştari Trak Mezarı

svestari-trak-mezari

Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda, Razgrad ilindeki Sveshtari köyü yakınlarında konumlanan Sveştari Trak Mezarı, dünyanın en eski yapıları arasında yer alıyor. Milattan önce 3. yüzyılda inşa edilen ve 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmeyi başaran bu mezarlar, günümüze kadar çok az bozulma ile ulaşmayı başardı. Trakya’nın ilk yerleşimcilerinden olan Trak kültürünü anlamak için önemli bir yere sahip olan Sveştari Trak Mezarı, aynı zamanda bu halkın en güzel sanat eserlerinden birisi. Mezar odasının duvarlarında, kral ve kraliçenin koruyucu tanrıçaları olarak kabul edilen kadın heykelleri bulunur. Mezarın girişinde ise, aslan başlı bir kartal heykeli yer alıyor. Bu heykel Trakların güçlerini simgeler ve cesaretli bir toplum olduklarını anlatır. Sveştari Trak Mezarı, ziyaretçiler için büyüleyici bir deneyim sunar. Mezarın mimarisi, süslemeleri ve tarihi, Trak uygarlığının gizemini ve zenginliğini ortaya koyar. Bulgaristan gezisinde bu toprakların geçmişini anlamak için burası mutlaka ziyaret edilmeli.

Konum Linki

Giriş ücreti

Açık olduğu saatler

  • Pazartesi ve Salı günleri kapalı diğer günler 09.30-16.30 saatleri arasında açık.

44. Abritus Kalesi

abritus-kalesi

Razgrad’da bulunan, Abritus antik kenti içerisinde yer alan Abritus Kalesi, milattan önce 4. yüzyılda Traklar tarafından inşa edildi ve daha sonra Roma, Bizans, Bulgar ve Osmanlı gibi önemli devletler tarafından da kullanıldı. Bu kale, tarihin farklı dönemlerine tanıklık etmiş bir eser olması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Kalede, Roma İmparatoru Decius’un Gotlar’a yenildiği ve öldüğü 251 yılındaki Abritus Savaşı’nın izleri bulunur. Ayrıca kalede, Bizans dönemine ait izler de görülebilir. Abritus Kalesi, ziyaretçiler için tarihi bir yolculuk sunabiliyor. Kalede, farklı medeniyetlerin izlerini, mimari stillerini ve kültürel özelliklerini görmek mümkün. Burası 24 saat boyunca ziyaret edilebiliyor.

Konum Linki

45. Demir Baba Tekkesi

demir-baba-tekkesi

Demir Baba Tekkesi, Razgad’ın Isperih köyü yakınlarında bulunan tarihi ve kültürel bir mekan olarak biliniyor. Bu tekkede 16. yüzyılda yaşamış olan Alevi bir şeyh olan Demir Baba’nın türbesi yer alıyor. Akyazılı Sultan dervişlerinden Hacı Dede’nin oğlu ve Turan Halife’nin torunu olan Demir Baba, babasının izinden giderek Osmanlı Devleti’nin Rumeli bölgesindeki savaşlarına katıldı. Budin’in fethinde bulunan ve burada da bir tekke kuran Demir Baba, Deliorman bölgesinde çok sevilen ve sayılan, güreşçilik geleneğinin de piri olarak kabul edilen bir kişi oldu. Öldükten sonra da günümüzde sıklıkla ziyaret edilen bu noktaya defnedildi. Demir Baba Tekkesi, Deliorman’ın engebeli ve ormanlık arazisinde, Sboryanovo tarihi ve arkeolojik rezervinin bir parçası olarak yer alır. Tekke, Bulgaristan’ın 100 Turistik Yeri listesinde de bulunduğu için sıklıkla ziyaretçi ağırlar. Tekkenin mimarisi, Osmanlı döneminin karakteristik özelliklerini yansıtır. Demir Baba’nın sandukası ve onun yanında yatan diğer dervişlerin mezarları bulunur. Türbenin duvarlarında, Demir Baba’nın hayatını ve menkıbelerini anlatan yazılar ve resimler yer alıyor. Türbenin girişinde, Demir Baba’nın kılıcı, asası, tespihi ve diğer eşyaları sergileniyor. Demir Baba Tekkesi, Bulgaristan ziyaretlerinde gidilmesi gereken yerler arasında bulunuyor.

Konum Linki

46. Basarbovo Manastırı

basarbovo-manastiri

Basarbovo Manastırı, Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda, Ruse şehrine yakın bir yerde bulunuyor. Manastır, adını yakındaki Basarbovo köyünden alıyor ve Tuna Nehri'nin güneyinde, Rusenski Lom nehrinin 35 metre yukarısında yer alıyor. Bu manastır, Bulgaristan'da faaliyet gösteren tek mağara manastırı olma özelliğine sahip. Basarbovo Manastırı, İkinci Bulgar İmparatorluğu döneminde kurulmuş, ancak ilk yazılı kaydı 1431 yılında bir Osmanlı vergi kaydında görülüyor. Manastır, 17. yüzyılda, St. Dimitar Basarbovski'nin ölümünden sonra ünleniyor. St. Dimitar Basarbovski, bir çobandı ve manastırın kayalıklarında bir yaşam sürdü. 1685 yılında hayatını kaybeden Basarbovski, köy kilisesine gömüldü. Basarbovo Manastırı, doğal güzellikleri ve manevi atmosferiyle ziyaretçileri büyülüyor. Manastırın kayalıklara oyulmuş odalarını, kilisesini ve kütüphanesini gezebilir, St. Dimitar Basarbovski'nin hayatı ve mucizeleri hakkında bilgi edinebilir, manastırın bahçesinde dinlenebilir ve nehir manzarasının tadını çıkartılabilir. Basarbovo Manastırı, Bulgaristan'ın kültürel ve dini mirasının önemli bir parçası olarak görülmeye değer bir yer.

Konum Linki

Yazar Notu: Manastır yüksekte yer aldığı için merdiven çıkmak gerekiyor. Bu nedenle yanınızda mutlaka su bulundurmanızı tavsiye ediyoruz.

47. Hürriyet-i Ebediye Abidesi

hurriyet-i-ebediye-abidesi

Rusçuk'un simgelerinden birisi olan Hürriyet-i Ebediye Abidesi, 20. yüzyılın başında İtalyan heykeltıraş Arnoldo Zocchi tarafından yapıldı ve Bulgaristan'ın Ruslar tarafından bağımsız hale getirilmesini anlatıyor. Heykelin tepesinde, kılıcını sol elinde tutan ve kurtarıcıların geldiği yöne işaret eden bir kadın figürü bulunuyor. Tabanda ise iki bronz aslan var. Aslanlardan biri ağzıyla zincirleri kırarken, diğeri Özgürlük Kalkanı'nı koruyor. Kaidesinde ise direniş sahneleri kabartmaları yer alıyor. Arkada da iki top görülüyor. Hürriyet-i Ebediye Abidesi, Rusçuk'un Özgürlük Meydanı'nda bulunuyor. Bu meydan, eski bir Türk mezarlığıydı ve daha sonra şehrin yeni merkez meydanı haline geldi. Meydanın adı da zamanla değişti. Önce Prens Boris Meydanı, sonra Botev Meydanı, sonra Lenin Meydanı oldu. Son olarak da Özgürlük Meydanı adını aldı. Abide, şehrin armasının da bir parçası oldu ve Bulgaristan'ın tarihine tanıklık etti. Rusçuk'u ziyaret edenler, bu heykeli mutlaka görmeli ve sanatsal anlamda yapılan çalışmayı incelemeli.

Konum Linki

48. Rusçuk Bölgesel Tarih Müzesi

ruscuk-bolgesel-tarih-muzesi

Rusçuk Bölgesel Tarih Müzesi, Bulgaristan'ın Rusçuk kentinde bulunuyor ve bölgenin kültürel mirasını yansıtan bir müzeler arasında yer alıyor. Müze, 1904 yılında açıldı. Daha önce farklı binalarda bulunan müze, 1949 yılında günümüzdeki binasına taşındı. Müze binası, neoklasik mimari tarzında inşa edilmiş ve eski bir hükümet konağı olarak kullanıldığı için bölge halkı açısından önemli bir yer sahip. Müzede bugün 140 binden fazla kültürel öğe ve etnografik, arkeolojik, sanatsal ve müzikal sergi bulunuyor. Müzenin en ilgi çekici bölümleri arasında 19. yüzyılın sonlarına doğru yaşayan kasaba halkının günlük yaşamını gösteren etnografik sergi yer alıyor. Bu sergide, halkın kıyafetleri, ev eşyaları, yemek takımları, müzik aletleri, el sanatları ve geleneksel ritüelleri görülebilir. Sergi, Rusçuk'un tarihi ve kültürel zenginliğini ortaya koyar. Müzenin bir diğer önemli bölümü ise, arkeolojik sergi. Bu sergide, Rusçuk'un yakınlarında bulunan eski Yatrus ve Prista kalelerinden çıkarılan kalıntılar sergileniyor. Bu kalıntılar, Roma, Bizans, Osmanlı ve Bulgar dönemlerine ait eserler olarak biliniyor. Sergi, bölgenin uzun ve çeşitli tarihini anlatıyor. Rusçuk’un geçmişini ve kültürünü anlamak isteyenleri kendisine çeken Rusçuk Bölgesel Tarih Müzesi, ziyaret edilmeyi bekliyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 10 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-18.00 saatleri arasında açık.

49. Dohodno Zdanie

dohodno-zdanie

Dohodno Zdanie, Bulgaristan’ın Rusçuk kentinde Özgürlük Meydanı’nda yer alan görkemli bir Neoklasik yapı. Dohodno Zdanie, Bulgarcada “karlı bina” anlamına geliyor. 1898-1902 yılları arasında yerel tiyatro performanslarına ev sahipliği yapmak için inşa edilen bina, bir okul kurulu tarafından finansal kaynak sağlamak amacıyla tasarlanıyor. Bu amaçla, binada kumarhane, kütüphane, tiyatro salonu ve dükkanlar bulunuyor. Bugün, Dohodno Zdanie bir kültür anıtı ve Rusçuk’un sembollerinden biri olarak kabul ediliyor. Dohodno Zdanie mimari olarak 19. yüzyılın sonlarına özgü bir tarzda inşa edildi. Dış cephesi kentin en güzel binalarından birisi olarak biliniyor. Çatısında, sanatı, bilimi, tarımı, zanaatkarlığı, ticareti, savunmayı ve ruhun özgürlüğünü temsil eden yedi heykel yer alıyor. Bu heykeller, binanın en çok ilgi çeken bölümü olabiliyor. Tarihi binada düzenli olarak çeşitli konserler, sergiler, gösteriler, konferanslar ve etkinlikler gerçekleşiyor. Yapının dört salonu ve bir de lobisi var. Salonların en büyüğü 600 kişilik, en küçüğü ise 50 kişilik. Dohodno Zdanie, Rusçuk’u ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Binanın tarihi, mimarisi ve kültürel önemi ziyaret edenleri adeta büyülüyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 arasında açık.

50. Srebarna Doğa Koruma Alanı

srebarna-doga-koruma-alani

Srebarna Doğa Koruma Alanı, Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda, Tuna Nehri’nin güneyinde yer alan doğal alan olarak biliniyor. Burası, Avrupa ve Afrika arasındaki kuş göç yollarından biri olan Via Pontica üzerinde bulunur ve birçok nadir ve tehdit altındaki kuş türüne ev sahipliği yapar. Srebarna Gölü, koruma alanının merkezinde yer alır. Göl, 1 ila 3 metre arasında değişen bir derinliğe sahip olması ile öne çıkıyor. Göl, su bitkileri, balıklar, kurbağalar, yılanlar ve kaplumbağalar gibi çeşitli canlılara da yaşam alanı sağlar. Gölün etrafında, ormanlar, çayırlar, bataklıklar ve tarlalar gibi farklı ekosistemler bulunur. Srebarna Doğa Koruma Alanı, doğa severler, kuş gözlemcileri, fotoğrafçılar ve araştırmacılar için harika bir yer. Burada, 100’den fazla kuş türü gözlemlenebilir, gölde yüzülebilir ve doğa yürüyüşleri yapılabilir. Koruma alanı, 1983 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve Bulgaristan’ın en önemli doğal mirasları arasında bulunuyor.

Konum Linki

51. Borisova Bahçe Parkı

borisova-bahce-parki

Borisova Bahçe Parkı, Sofya’nın en eski ve en güzel parklarından biri. 1884 yılında inşa edilmeye başlanan park, Bulgar Çarı 3. Boris’in adını taşıyor. Parkın içinde pek çok ağaç, göl, heykel, spor alanı ve kültürel mekan bulunuyor. Parkta yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilir, tenis oynayabilir, yüzme havuzunda serinleyebilir, gözlemevinde yıldızları izleyebilir, konserlere katılabilir, restoranlarda yemek yiyebilir veya piknik yapılabilir. Parkta dolaşırken, Bulgaristan’ın tarihine ve kültürüne tanıklık edilebilir. Parkın içindeki Sovyet Anıtı, Battenberg Mozolesi, Kartal Köprüsü, Ariana Gölü, Levski ve Yunak futbol sahaları gibi yerler görülebilir. Park, şehrin merkezine yakın bir konumda, toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşılabilir. Borisova Bahçe Parkı, Sofya’ya gelen herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer. Park 24 saat boyunca ücretsiz şekilde ziyaret edilebilir.

Konum Linki

52. Sveta Nedelya Kilisesi

sveta-nedelya-kilisesi

Sofya’nın merkezinde, tarihi ve mimari açıdan önemli bir yapı olan Sveta Nedelya Kilisesi bulunuyor. Bu kilise, Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin Sofya piskoposluğunun katedrali olarak hizmet veriyor. Kilisenin kökeni 10. yüzyıla kadar uzanıyor. O zamandan beri birçok kez tahrip oldu ve yeniden inşa edildi. Günümüzdeki hali, 1927-1933 yılları arasında yapılan restorasyon sonucunda ortaya çıktı. Kilisenin dışı sade, içi ise renkli fresklerle süslü. Neo-Bizans tarzında inşa edilmiş olan kilisenin kubbesi ve çan kulesi dikkat çekiyor. Sveta Nedelya Kilisesi, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda bir tarihi bir alan olarak görülüyor. Sveta Nedelya Kilisesi, Sofya’nın en önemli simgelerinden biri. Kilise, şehrin kültürel ve dini mirasını yansıtıyor. Kiliseyi ziyaret edenler, hem görsel bir şölen hem de tarihi bir yolculuk yaşayabilirler. Kilisenin fresklerinin fotoğrafı çekilmek istenirse 5 Levalık ücreti bulunuyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 07.00-18.00 saatleri arasında açık.

53. Ulusal Tarih Müzesi

ulusal-tarih-muzesi

Bulgaristan Ulusal Tarih Müzesi, Sofya’nın en önemli kültürel mekanlarından biri. Bu müze, Bulgaristan’ın zengin ve çeşitli tarihini sergileyen binlerce eser ve nesneye ev sahipliği yapıyor. Müzeyi ziyaret edenler, antik çağlardan günümüze kadar uzanan bir zaman yolculuğuna çıkıyor. Müzenin girişinde, Trakya uygarlığının izlerini taşıyan altın, gümüş ve bronz eşyalar görülebilir. Trakların silahları, zırhları ve takıları, müzenin en değerli koleksiyonlarından birisi. Müzenin ikinci katında, Bulgar İmparatorluğu’nun yükselişi ve düşüşüne tanık olunabilir. Bu imparatorluk, orta çağda Balkanlar’ın büyük bir bölümünü yönetti ve Bizans, Macar, Moğol ve Osmanlı ile çatıştı. Müzede, Bulgar prensleri ve çarları tarafından kullanılan silahlar, madalyalar, nişanlar ve sanat eserleri bulunuyor. Müzenin üçüncü katında, Bulgaristan’ın Osmanlı yönetiminden kurtuluş mücadelesi anlatılıyor. Bu mücadele, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda doruğa ulaştı ve Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesine yol açtı. Müzede, bu dönemin kahramanlarına ve olaylarına adanmış sergiler yer alıyor. Müzenin son katında, 20. yüzyılın iki dünya savaşı ve soğuk savaş dönemi gösteriliyor. Bulgaristan, bu savaşlarda farklı taraflarda yer aldı ve büyük kayıplar verdi. Müzede, bu savaşlarda kullanılan silahlar, üniformalar, fotoğraflar ve belgeler sergileniyor. Bulgaristan’ın geniş tarihine ışık tutan Ulusal Tarih Müzesi, Sofya’ya gidildiğinde mutlaka görülmeli.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 12 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.30-18.00 arasında açık.

54. Banyabaşı Camii - Kadı Seyfullah Efendi Camii

banyabasi-camii-kadi-seyfullah-efendi-camii

Banyabaşı Camii - Kadı Seyfullah Efendi Camii, Sofya’nın merkezinde bulunan tarihi ve kültürel bir eser. Osmanlı Devleti zamanında Mimar Sinan tarafından inşa edilen caminin bânisi (kurucusu) Kadı Seyfullah ve Molla Efendi olarak tanınır. Cami, Osmanlı-Rus savaşından sonra Sofya’da ayakta kalan tek cami olarak biliniyor. Birçok onarım görmesine rağmen orijinal mimarisini korumayı başardı. Caminin kubbeleri, minaresi, mihrabı, minberi ve kürsüsü çeşitli süslemelerle bezeli. İbadethanenin duvarları Kütahya çinileriyle kaplı ve görenleri kendisine hayran bırakıyor. Cami, günümüzde ibadete açık ve ulusal önemi olan bir kültür anıtı olarak görülüyor. Burayı ziyaret edenler, Osmanlı mimarisinin güzelliğini ve inceliğini görebilirler. Cami, Sofya’nın en eski ve en güzel camisi olarak kabul edilir. Yapı, aynı zamanda Sofya’nın simgeleri arasında yer alıyor. Cami, Sofya’nın tarihini, kültürünü ve inancını yansıtan bir yapı ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir. Banyabaşı Camii - Kadı Seyfullah Efendi Camii, Sofya’nın kalbinde bulunur ve ulaşımı oldukça kolay. Sofya’nın diğer tarihi ve kültürel yerlerine de yakın olması sebebiyle Sofya’nın ruhunu hissetmek isteyenler için ideal bir durak haline geldi.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 06.00-22.00 saatleri arasında ziyarete açık.

55. Kara Camii

kara-camii

Sofya Kara Camii, Bulgaristan’ın başkentinde görülmeye değer bir tarihi yapı. Bu cami, 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Mimar Sinan tarafından inşa edildi. Osmanlı mimarisinin güzel bir örneği olan cami, kubbesi ve minaresiyle dikkat çeker. Caminin adı, minaresinin ve kubbesinin kurşunla kaplı olmasından gelir. Cami, Osmanlı döneminde aynı zamanda bir imaret olarak da hizmet vermesi ile ünlü bir yer. Etrafında aşevi, medrese, kervansaray ve hamam gibi yapılar bulunuyordu. Ancak bu yapıların çoğu zamanla değiştirildi. Sofya Kara Camii, 19. yüzyılda meydana gelen bir depremde hasar görmüş ve minaresi yıkıldı. 1878 yılında Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra cami terk edildi. Zaman içerisinde önce askeri depo daha sonra hapishane olarak kullanıldı. 1903 yılında ise Bulgar hükümeti camiyi kiliseye dönüştürdü. Cami, Sveti Sedmochislenitsi Kilisesi adını aldı. Bu isim, Hristiyanlıkta yedi azizi temsil eder. Kilisenin içi ve dışı tamamen değiştirilmiş ve Rus mimarlar tarafından restore edildi. Kilise, bugün de aktif olarak ibadet yeri olarak kullanılıyor. Sofya Kara Camii, hem cami hem de kilise olarak farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir yapı. Sofya’ya gelen ziyaretçiler, bu yapıyı görmek için uğruyorlar.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 08.00-17.00 arasında ziyaret açık.

56. Bulgaristan Arkeoloji Müzesi

bulgaristan-arkeoloji-muzesi

Bulgaristan Arkeoloji Müzesi, Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yer alıyor. Bu müze, Bulgaristan’ın en eski ve en büyük müzelerinden biri. Müze, tarih öncesi dönemlerden Orta Çağ’a kadar uzanan geniş bir zaman dilimini kapsıyor. Müze, arkeoloji ve tarih meraklıları için bir cennet. Ziyaretçiler, Trakya altın hazineleri, Roma dönemi heykelleri ve Orta Çağ ikonları gibi çeşitli sergileri görebilirler. Müzenin en ünlü sergisi, Panagyurishte altın hazinesi. Bu hazine, MÖ 4. yüzyıla tarihleniyor ve altın kaplar ve takılar içeriyor. Müze, ayrıca Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü anlamak için mükemmel bir yer. Sergiler, Bulgaristan’ın tarihindeki önemli olayları ve dönemleri anlatıyor. Ziyaretçiler, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü daha iyi anlamak için bu sergileri inceleyebilirler. Müze, ayrıca çocuklar ve gençler için eğitici programlar sunuyor. Bu programlar, genç ziyaretçilere arkeoloji ve tarih hakkında bilgi veriyor. Ayrıca, müze çeşitli etkinlikler ve atölye çalışmaları düzenliyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 3 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 10.00-18.00 arasında açık.

57. Aleksandr Nevski Katedrali

aleksandr-nevski-katedrali

Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yer alan Aleksandr Nevski Katedrali, tarihi ve mimari güzelliği ile ziyaretçilerini büyülüyor. Bu muhteşem yapı, 19. yüzyılın sonlarında inşasına başlandı. Ancak 20. yüzyılın ilk ilk yıllarında bitirilebildi. Kateldral adını Rus Prens Aleksandr Nevski’den alıyor ve Balkanların en büyük ikinci katedrali unvanını taşıyor. Yapı, Bulgaristan’ın özgürlüğünü kazanmasına yardımcı olan Rus askerlerinin anısına dikildi. Binanın dışı, altın kaplama kubbesi ve zarif detayları ile göz kamaştırır. İç mekan ise mozaikler, freskler ve oymalarla süslenmiş, zengin bir sanatsal deneyim sunar. Katedralin içindeki ana sunak, ziyaretçilere huzur veren bir atmosfer yaratır. Ayrıca, katedralin altında bulunan kripta, Ortodoks ikonalarının en büyük koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapar. Bu ikonalar, Ortodoks sanatının en güzel örneklerini sergiler. Aleksandr Nevski Katedrali, Sofya’nın en önemli simgelerinden biri olup, şehrin siluetlerinden birisi haline gelmeyi başardı. Katedralin çevresindeki parklar ve meydanlar, ziyaretçilere dinlenme ve çevreyi seyretme fırsatı sunuyor. Ayrıca, katedralin çan kulesinden çıkan melodik çan sesleri, şehrin gürültüsünü keser ve huzur verir. Aleksandr Nevski Katedrali, tarihi ve kültürel zenginliği, muhteşem mimarisi ve sanatsal değeri ile Sofya’nın en önemli turistik noktalarından birisi. Bu etkileyici yapıyı ziyaret etmek, Bulgaristan’ın tarihini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunar. Girişi tamamen ücretsiz olan katedralde fotoğraf çekmek istenirse 10 leva gibi bir ücret ödenmesi gerekiyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 07.00-19.00 saatleri arasında ziyaretçilere açık.

58. Pancharevo Gölü

pancharevo-golu

Sofya’nın hemen dışında baraj gölü statüsünde olan Pancharevo Gölü, özellikle doğa severlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor. 30 metre derinliği bulunan gölde spor merkezleri, eğlence alanları ve restoranlar bulunuyor. Göl ve çevresi, ziyaretçilere huzur ve sakinlik sunuyor. Göl, çeşitli su sporlarına ev sahipliği yapıyor. Yüzme, kano ve yelken gibi aktiviteler denenebilir. Gölün çevresindeki yürüyüş yolları, doğa yürüyüşleri ve bisiklet turları için ideal. Yol boyunca, çeşitli bitki ve hayvan türleri gözlemlenebilir. Ayrıca, gölün etrafındaki piknik alanları, aileler ve arkadaş grupları için mükemmel. Pancharevo Gölü’nde balıkçılık da popüler bir etkinlik. Göl, özellikle alabalık olmak üzere çeşitli balık türlerine ev sahipliği yapıyor. Balıkçılık yapmayı tercih etmeyenler için, göl kenarındaki restoranlarda taze balık yemeği keyfi çıkartılabilir. Geçmiş yıllarda çeşitli su sporlarının şampiyonalarına ev sahipliği yapması ile ünlü olan bu göl görülmeye değer alanlar arasında bulunuyor.

Konum Linki

59. Sofya Şehir Bahçesi

sofya-sehir-bahcesi

Sofya Şehir Bahçesi, kentin88888 kalbinde yer alıyor. Bu yeşil cennet, Sofya’nın merkezinde, huzur ve sakinlik sunuyor. Bahçe, çeşitli bitki türlerinin yanı sıra heykeller ve anıtlarla süslü olması ile öne çıkıyor. Bahçenin girişi, zarif bir demir kapı ile belirginleşiyor. İçeri adım attığınızda, çeşitli ağaç ve çiçek türlerinin büyüleyici görüntüsü karşılıyor. Bahçede yürüyüş yaparken, çeşitli kuş türlerinin cıvıltıları eşlik edebiliyor. Merkezinde, güzel bir çeşme bulunuyor. Çeşmenin etrafında, kitap okunabilir, sohbet edilebilir veya sadece dinlenilebilir. Çeşmenin suyu, güneş ışığı altında parlıyor ve etrafındaki yeşillikle mükemmel bir kontrast oluşturuyor. Bahçede, çocuklar için oyun alanları ve yetişkinler için spor alanları da bulunuyor. Ayrıca, bahçede düzenlenen çeşitli etkinlikler ve festivaller, ziyaretçilere eğlenceli anılar sunuyor. Sofya Şehir Bahçesi, tarih ve doğanın mükemmel bir karışımı. Her mevsimde farklı bir güzellik sunuyor. İlkbaharda çiçekler açıyor, yazın ağaçlar gölgelik oluşturuyor, sonbaharda yapraklar renk değiştiriyor ve kışın karla kaplanıyor. Burası 24 saat boyunca ücretsiz şekilde ziyaret edilebilir.

Konum Linki

60. Eski Zağara Antik Forum

eski-zagara-antik-forum

Eski Zağara Antik Forumu, Eski Zağra şehrinde bulunan tarihi bir yer. Bu forum, Roma İmparatoru Trajan tarafından kurulan ve kendi ismini taşıyan Augusta Traiana kentinin kalbi olarak nitelendiriliyor. Burada antik çağın izlerini görmek, kültürel ve tarihi bir deneyim yaşamak mümkün. Eski Zağara Antik Forumu, 2010 yılında yenilendi ve tekrar ziyarete açıldı. Forumun merkezinde, Roma tanrısı Jüpiter’e adanmış bir tapınak bulunuyor. Tapınağın yanında, Roma Senatosu’nun toplandığı bir bina ve birçok heykel bulunur. Forumun etrafında ise, tiyatro, hamam, stadyum, sarnıç, çeşme, dükkan ve konut gibi çeşitli yapılar yer alır. Bu yapıların bazıları günümüze kadar iyi korunsa da bazıları da harabe halinde kaldı. Eski Zağara Antik Forumu, hem tarih meraklıları hem de doğa severler için ilgi çekici bir yer olmaya devam ediyor. Forumun çevresi yeşil alanlar, ağaçlar ve çiçeklerle süslü olması da ilgi çekici bir detay. Forumun yakınında, Eski Zağra Kaplıcaları ve Yagoda köyü gibi sağlık ve dinlenme imkanları sunan yerler de bulunur. Forum, 24 saat boyunca gezilebilir.

Konum Linki

61. Varna Theotokos Katedrali

varna

Varna Theotokos Katedrali, Bulgaristan'ın en büyük ve en görkemli kiliselerinden birisi. Katedral, 1886 yılında açıldı. Yapı açıldıktan sonra Varna ve Preslav piskoposluğunun merkezi oldu. Katedral, Varna'nın sembollerinden biri olarak kabul edilir ve şehrin her yerinden görülebilir. Katedralin tarihi, Bulgaristan'ın Osmanlı yönetiminin buradan çekilmesi ile ilişkili olarak değerlendirilebilir. Dini merkez, Rus-Türk Savaşı sırasında ölen Rus askerlerinin anısına inşa edildi. Katedralin adı, Rus Çarı'nın eşi olan Maria Alexandrovna'nın ölüm yıldönümüne denk gelen Theotokos'un Uyku Günü'nden gelir. Theotokos, Ortodoks Hristiyanlıkta Meryem Ana'nın unvanlarından birisi olarak da biliniyor. Katedralin mimarisi, Peterhof Sarayı'ndaki kiliseye benziyor. Katedral, üç nefli bir bazilika planına sahip ve beş kubbeli bir çatısı var. Katedralin içi, duvar resimleri, ikonlar, oymalar ve vitraylarla süslü ve bu birçok ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Katedralin çan kulesi, 38 metre yüksekliğinde ve 12 çanı bulunur. Katedralin önünde, Rus askerlerinin heykelleri yer alır. Varna Theotokos Katedrali, ziyaretçilerine Bulgaristan'ın tarihini, kültürünü ve inancını yansıtan bir mekan olması ile öne çıkıyor. Yapı, Varna'ya gelen herkesin mutlaka görmesi gereken bir yerlerin başında geliyor. Katedral içerisinde fotoğraf çekmek 10 Leva, video çekmek ise 30 leva ücrete tabi.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 07.00-17.30 arasında açık.

62. Varna Roma Hamamları

varna-roma-hamamlari

Karadeniz kıyısında yer alan Varna’nın geçmişine ışık tutan yerlerden birisi olan Roma Hamamları, birçok kişi tarafından ziyaret ediliyor. Roma Hamamları, 2. yüzyılda inşa edilmiş ve o dönemde Avrupa’nın en büyük hamamları olmaya başardı. Hamamlar, Roma mimarisinin ve kültürünün izlerini taşıyan muhteşem bir yapılar olarak görülebilir. Roma Hamamları, sıcak, ılık ve soğuk banyo odalarından, buhar odalarından, spor salonundan, kütüphaneden ve bahçeden oluşur. Hamamlar, hem temizlik hem de sosyalleşme amacıyla kullanılırdı. Roma Hamamları, yaklaşık 7000 metrekarelik bir alana yayılmış şekilde inşa edildiği görülebiliyor. Hamamların duvarları, mozaikler, freskler, heykeller ve sütunlarla süslü. Hamamların su sistemi, yer altı kanalları, kuyular, sarnıçlar ve kazanlarla sağlandığı yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkartıldı. Hamamların ısıtma sistemi ise yer altındaki odun ateşiyle çalışan bir teknik. Hamamlar, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra terk edildi ve zamanla harabeye dönüştü. Hamamlar, 20. yüzyılda arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmış ve turistlerin ziyaretine açıldı. Varna Roma Hamamları, şehrin tarihine ve kültürüne tanıklık eden önemli bir miras.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazar ve Pazartesi günleri kapalı, diğer günler 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık.

63. Trapeziça Kalesi

trapezica-kalesi

Bulgaristan’ın kalbinde, Tırnova şehrinde yer alan Trapeziça Kalesi, tarih severler için muhteşem bir durak. Bu kale, Bulgaristan’ın Orta Çağ tarihine ışık tutuyor. Kalenin etkileyici taş duvarları, ziyaretçilere, geçmişin güçlü ve dayanıklı yapısını hissettiriyor. Kalenin içinde dolaşırken, her köşede tarihin izleri sürülebilir. Trapeziça Kalesi, Orta Çağ’da Bulgaristan’ın başkenti olan Tırnova’nın savunma hattının önemli bir parçasıydı. Kalenin konumu, düşman saldırılarına karşı mükemmel bir koruma sağlıyordu. Kale, birçok farklı döneme tanıklık etti ve bu dönemlerin her biri, kalenin mimarisine ve tasarımına kendi izlerini bıraktı. Bu yüzden, kalenin her bir bölümü, ziyaretçilere farklı bir tarih dersi sunuyor. Kalenin içinde dolaşırken, ziyaretçiler aynı zamanda muhteşem manzaraların keyfini de çıkarabilirler. Kalenin yüksek duvarlarından, Tırnova şehrinin panoramik görüntüsünü izlemek mümkün. Bu görüntü, ziyaretçilerin kalbine huzur veriyor. Trapeziça Kalesi, tarih ve doğa severler için kaçırılmaması gereken bir yer. Bu kale, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor ve Bulgaristan’ın zengin tarihini keşfetme fırsatı veriyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00–12.00 ile 13.00–18.00 arasında ziyaretçilere açık.

64. Kutsal Kırk Şehit Kilisesi

kutsal-kirk-sehit-kilisesi

Kutsal Kırk Şehit Kilisesi, Tırnova’nın kalbinde yer alır. Bu kilise, tarihi ve mimari güzelliği ile ziyaretçilerini büyüler. Kilisenin dış cephesi, zarif taş işçiliği ve detaylı oymaları ile dikkat çeker. İç mekan, renkli freskler ve altın varaklı ikonlarla süslü. Kilise, Kırk Şehitlerin anısına adandığı biliniyor. Bu kişiler Bizans İmparatoru Licinius tarafından Hristiyan oldukları için öldürüldü. Kilisenin duvarları, bu kırk şehidin hikayesini anlatır. Her biri, ziyaretçilere Hristiyan inancının gücünü ve dayanıklılığını hatırlatır. Kilisenin içinde, ziyaretçiler sessiz bir anı yaşayabilir veya bir mum yakabilirler. Kilisenin huzurlu atmosferi, ziyaretçilere düşünmek ve meditasyon yapmak için mükemmel bir ortam sağlar. Ayrıca, kilisenin etrafındaki bahçe, çeşitli bitkiler ve çiçeklerle doludur. Bu bahçe, ziyaretçilere huzurlu bir mola verme fırsatı sunar. Kutsal Kırk Şehit Kilisesi, Tırnova’nın en önemli turistik yerlerinden birisi olarak kabul edilir. Bu kilise, tarihi ve dini önemi nedeniyle birçok ziyaretçiyi çeker. Kilisenin güzelliği ve hikayesi, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyimi beraberinde getirir.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-16.30 arasında açık.

65. Hotnishki Şelalesi

hotnishki-selalesi

Hotnishki Şelalesi, Bulgaristan’ın kuzeyindeki Tırnova şehrine yakın bir yerde bulunur. Bu şelale, doğal güzelliği ve etkileyici görüntüsüyle her yıl binlerce turisti kendine çeker. Şelalenin yüksekliği 30 metredir ve Bohot Nehri’nden gelen suyu akıtır. Şelaleye ulaşmak için ahşap merdivenlerden, köprülerden ve taş patikalardan geçmek gerekir. Bu yolculuk, doğa severler için keyifli bir deneyim olabilir. Hotnishki Şelalesi’ni ziyaret etmek için ilkbaharın sonu veya yaz ayları tercih edilir. Bu dönemde şelale en gür şekilde akar ve hava da çok sıcak olmaz. Sonbahar ve kış aylarında ise yağış ve buzlanma nedeniyle şelaleye çıkmak tehlikeli olabilir. Bu yüzden bu mevsimlerde şelaleyi uzaktan seyretmek daha iyi bir seçenek olabilir. Hotnishki Şelalesi, Tırnova’nın en büyük şelalesi olmasının yanı sıra, Bulgaristan’ın en çok turist çeken yerleri arasında bulunuyor. Bu şelale, doğanın mucizesi olarak nitelendirilir ve ziyaretçilerine unutulmaz bir manzara sunar. Hotnishki Şelalesi’ni görmek için Tırnova’ya gidenler, bu eşsiz güzelliği kaçırılmamalı.

Konum Linki

Yazar Notu: Şelaleye giderken altı kaymayan dağcı ayakkabısı giymenizi öneriyoruz.

66. Tsarevets Kalesi

tsarevets-kalesi

Tsarevets Kalesi, Bulgaristan’ın Tırnova şehrinde bulunan tarihi bir yapı. Bu kale, 12. ve 14. yüzyıllar arasında Bulgar İmparatorluğu’nun başkenti ve en güçlü kalesi olarak hizmet verdiği biliniyor. Burada kraliyet ve patriklik sarayları, kiliseler, manastırlar ve diğer önemli binalar yer aldı. Kale, Yantra Nehri’nin kıyısında, Tsarevets Tepesi üzerinde yükselir. Kaleye çıkan yolda, eski surlar, kuleler ve kapılar görülebilir. Tsarevets Kalesi, Bulgaristan’ın tarihini, kültürünü ve mimarisini yansıtan bir yer olması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Burası, Bulgar halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembolleri arasında yer alıyor. Kale, birçok saldırıya, kuşatmaya ve yangına maruz kalmış, ancak yıkılmaması ile de ünlü. Yapı, 20. yüzyılda restore edilmiş ve turizme açıldı. Kale, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlar. Tsarevets Kalesi, Bulgaristan’ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Bu kale, ziyaretçileri geçmişe götürerek, inşa edildiği dönemleri yaşatabilir.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 10 leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 saatleri arasında açık.

67. Başkalaşım Manastırı

baskalasim-manastiri

Başkalaşım Manastırı, Bulgaristan’ın Tırnova şehrinde bulunan tarihi ve dini bir yapı. 14. yüzyılda inşa edilmeye başlanan manastır, 19. yüzyılın ikinci yarısında tamamlanabildi.s Bulgaristan’ın en büyük manastırı olan Başkalaşım Manastırı, aynı zamanda Gurieli hanedanının mezarlığı olarak da işlev gördü. Manastırın içinde iki kilise, bir çan kulesi ve birçok sanat eseri yer alıyor. Başkalaşım Manastırı, ziyaretçilerine hem mimari hem de kültürel bir zenginlik sunabiliyor. Manastırın en önemli bölümü, Mesih Kilisesi adı verilen üç nefli bir bazilika. Kilisenin duvarları, freskler ve ikonalarla süslü olması oldukça dikkat çekici bir detay. Kilisenin içinde, Bulgaristan’ın en eski el yazması kitaplarından biri olan Şemokmedi Evangelistary’si sergileniyor. Bu kitap, 11. yüzyılda Gürcistan’da yazılmış ve 17. yüzyılda Şemokmedi Manastırı’na getirildi. Kilisenin yanında, Zarzma adı verilen Başkalaşım Kilisesi bulunuyor. Bu kilise, 16. yüzyılda inşa edildi ve 19. yüzyılda yenilendi. Kilisenin içinde, Gurieli hanedanından Rostom ve III. Mamia’nın mezarları yer alıyor. Kilise 24 saat ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.

Konum Linki

68. Ledenika Mağarası

ledenika-magarasi

Ledenika Mağarası, Balkan Dağları’nın kuzeybatısında, Vratsa kentinden 16 km uzaklıkta yer alır. Mağaranın adı, kışın girişinde oluşan buzdan gelir. Bu buz, mağaranın içindeki sıcaklığın yıl boyunca 8 derece civarında olduğunu gösterir. Ledenika Mağarası, 300 metre uzunluğunda ve 10 salonu olan bir doğa harikası olarak görülüyor. Her salon, farklı şekil ve boyutlarda sarkıt, dikit, sütun ve perde gibi kireçtaşı oluşumları bulunuyor. Bazıları hayvan, insan veya efsanevi yaratıkları andırır. Örneğin, “Cadı Ninenin Evi” adlı salonda, bir cadıyı, bir ejderhayı ve bir Noel Baba’yı temsil eden heykeller yer alıyor. “Konser Salonu” ise, mağaranın en büyük ve en güzel salonu olarak görülüyor. Burada, doğal bir amfi tiyatro ve mükemmel bir akustik olması salonu ciddi anlamda öne çıkartıyor. Mağaranın son salonu olan “Beyaz Salon”, adını duvarlarındaki beyaz kristallerden alır. Bu kristaller, mağaranın en eski bölümü olduğunu gösterir. Ledenika Mağarası, sadece doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi önemiyle de dikkat çeker. Ledenika Mağarası, Bulgaristan’ın en ilgi çekici ve en ziyaret edilen mağaralarından birisi. Bu nedenle mağarayı ziyaret edenler, doğanın yarattığı muhteşem manzaraları, Bulgar kültürünün zenginliğini ve tarihin izlerini keşfedebilirler.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 saatleri arasında açık.

69. Vidin Kalesi

vidin-kalesi

Vidin Kalesi, Bulgaristan'ın kuzeybatısında, Tuna nehrinin güney kıyısında yer alan eşsiz konumu ile dikkat çeken bir yer. Osmanlı İmparatorluğu'nun Rumeli'deki en önemli kalelerinden biri olan Vidin Kalesi, Rumeli'nin kilidi, Tuna'nın incisi ve Rumeli kalelerinin kürsüsü olarak da bilinir. Kale, Roma, Bizans, Bulgar, Macar, Sırp ve Osmanlı gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarih boyunca birçok savaşa ve kuşatmaya tanıklık etti. Vidin Kalesi'nin en eski kısmı, 10. yüzyılda Bulgarlar tarafından inşa edildiği biliniyor. Kale, 14. yüzyılda Bulgar Çarı İvan Sratsimir'in yönetimi altında genişletilmiş ve güçlendirilmiş. Yapı, 1365 yılında Macarlar tarafından işgal edilmiş, ancak 1396 yılında Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid tarafından fethedildi. Osmanlılar, kaleyi 18. yüzyıla kadar elinde tuttu, ancak 1718 yılında Pasarofça Antlaşması ile Avusturya'ya bırakmak zorunda kalmıştır. Kale, 1739 yılında Belgrad Antlaşması ile tekrar Osmanlı'ya dönse de 1794 yılında Osmanlı paşası Osman Pazvantoğlu tarafından isyan ettiği için kısa bir süre yeniden elden çıktı. Yapı, 1807 yılında tekrar Osmanlı'ya bağlandı. Ancak bu sefer de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Ruslar tarafından ele geçirildi. Kale, 1878 yılında Berlin Antlaşması ile Bulgaristan Prensliği'ne verildi. Kale, 20. yüzyılda Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı'nda da önemli bir rol oynadı. Vidin Kalesi, günümüzde bir müze ve turistik bir mekân olarak hizmet veriyor ve tarih meraklılarını ağırlıyor. Burası, Tuna nehrinin muhteşem manzarasını sunmakta ve ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk yaşatabiliyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaretçilere açık.

70. Bozhentsi Köyü

bozhentsi-koyu

Bozhentsi köyü, Bulgaristan’ın Gabrovo kentinde, Balkan Dağları’nın orta kesiminde yer alan tarihi ve mimari bir yer. Köy, 14. yüzyılda Osmanlıların Tırnova’yı fethetmesinden sonra kaçan eski başkent sakinleri tarafından kuruldu. Köyün adı, buraya yerleşen soylu bir kadın olan Bozhana’dan geliyor. Köy, 18. yüzyılın ortalarında ticarette önemli bir merkez haline geldiği ve deri, yün, balmumu ve bal ürettiği için oldukça ünlü bir yer haline geldi. Köy, 1964 yılında mimari ve tarihi bir rezerv olarak ilan edildi ve UNESCO’nun kültürel mirasları arasına girdi. Bozhentsi köyü, Bulgar Ulusal Diriliş döneminin mimarisini korumayı başaran bir yer. Köydeki evlerin çoğu iki katlı ve ilk kat hayvan barınağı, ikinci kat ise insanların yaşadığı yer olarak kullanıldı. Evlerin özellikleri arasında verandalar, taş levha çatılar, köşe şömineler ve tavan ahşap oymaları sayılabilir. Köyün sokakları ise sadece kaldırım taşları ile döşeli olması buranın sürekli olarak bakımlı kalmasını sağlıyor. Bozhentsi köyü, doğal güzelliği, tarihi ve kültürel zenginliği ile Bulgaristan’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Köydeki restoranlarda yöresel lezzetleri tatmak, müze evleri ziyaret etmek, sokaklarında yürümek ve doğayla iç içe olmak, unutulmaz bir deneyim sunabilir.

Konum Linki

71. Dryanovo Manastırı

dryanovo-manastiri

Dryanovo manastırı, Bulgaristan’ın orta kesiminde, Andaka ve Dryanovo nehirlerinin oluşturduğu muhteşem bir kanyonda yer alır. Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin en önemli kutsal yerlerinden biri olan manastır, aynı zamanda ulusal bir tarihî anıt ve popüler bir turistik mekân olması ile öne çıkıyor. Manastır, 12. yüzyılda İkinci Bulgar İmparatorluğu döneminde kuruldu ve Aziz Mihail’e adandı. Osmanlı egemenliği sırasında iki kez yakılıp yağmalanan manastır, 1845 yılında bugünkü yerine yeniden inşa edildi ve günümüze kadar gelmeyi başardı. Manastır, 1876 Nisan Ayaklanması sırasında birkaç savaşa sahne olduğu için de önemli bir yere sahip. Manastırın en dikkat çeken bölümü, dev bir altın ve kırmızı avizeye sahip fresklerle süslü kilisesi. Manastırın bahçesinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda dokuz gün boyunca kahramanca direnen yüzden fazla köylünün anısına bir anıt bulunuyor. Doğa severler, manastıra yakın bir yerden başlayıp biten, iyi işaretlenmiş Dryanovo Ekoyolu’nu keşfetme şansına sahipler.

Konum Linki

72. Pliska

pliska

Pliska, Bulgaristan’ın Şumnu ilinde küçük bir kasaba. Burası, 681-893 yılları arasında Birinci Bulgar İmparatorluğu’nun ilk başkenti olarak biliniyor. Pliska, tarihi ve kültürel açıdan zengin bir bölge olması ile öne çıkıyor. Burada, Bulgar kültürü ve yazısının merkezi olan büyük bir orta çağ bazilikası, Khan Asparuh anıtı, eski Slav ve Bulgar kalıntıları, Pliska Ortodoks Kilisesi gibi görülmeye değer pek çok eser bulunuyor. Pliska, doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Ludogorie platosunun güney ucunda yer alan kasaba, Tuna ovasının yeşil manzarasına sahip. Burası, bisiklet, yürüyüş, piknik gibi aktiviteler için ideal bir yer. Yerleşim birimi, aynı zamanda Bulgar mutfağının lezzetlerini tatmak için de güzel bir fırsat sunuyor. Pliska’da, geleneksel yemekleri deneyebilirsiniz. Kent, hem tarih hem de doğa tutkunları için harika bir seçim olabilir.

Konum Linki

73. Pliska Ulusal Tarih ve Arkeolojik Koruma Alanı

pliska-ulusal-tarih-ve-arkeolojik-koruma-alani

Pliska Ulusal Tarih ve Arkeolojik Koruma Alanı, büyük bir alana yayıldığı için pek çok eseri bünyesinde sergiliyor. Burada, Büyük Bazilika, Küçük Bazilika, Kraliyet Sarayı, Han Sarayı, Askeri Barakalar, Su Deposu, Anıtsal Kapı, Surlar, Kuleler ve diğer yapılar gibi çeşitli mimari kalıntılar görülebilir. Ayrıca, Pliska Müzesi, Pliska Kilisesi, Pliska Hanı ve Pliska Milli Parkı gibi diğer ilgi çekici yerler de ziyaret edilebilir. Pliska Ulusal Tarih ve Arkeolojik Koruma Alanı, Bulgaristan’ın kültürel ve tarihi mirasının önemli bir parçası olarak görülebilir. Burası, Bulgarlar’ın kökeni, kimliği ve gelişimi hakkında bilgi edinmek isteyenler için ideal bir yer olabilir. Pliska Ulusal Tarih ve Arkeolojik Koruma Alanı, Bulgaristan’ın görülmesi gereken yerlerinden birisi. Burada, tarihin izlerini takip edilebilir, kültürel zenginliği keşfedilebilir ve doğanın tadını çıkartılabilir.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 7 Leva

Açık olduğu saatler

  • Kış aylarında her gün 08.30-17.00

  • Yaz aylarında her gün 08.30-19.00

74. Yedi Altar Manastırı

yedi-altar-manastiri

Yedi Altar Manastırı, ya da resmi adıyla Sveti Bogoroditsa Manastırı, Sofya ve Vratsa illeri arasındaki sınırda, Batı Balkan Dağları’nda bulunan bir Bulgar Ortodoks manastırı. Manastır, 11. yüzyılda kurulmuş ve yüzyıllar boyunca kültürel ve eğitimsel bir merkez oldu. Manastırda kitaplar yazılmış, 18. yüzyılın sonunda Bulgar milli uyanış lideri Vratsa’lı Sofroniy burada yaşadı. Manastırın en eski yapısı, 10-11. yüzyılda inşa edildiğine inanılan ana kilisesi olarak biliniyor. Kilise ve manastır, yıllar içinde defalarca yıkılmış ve yeniden inşa edildiği için de ayrı bir öneme sahip. Kilise, bugünkü halini 1815 yılında aldı. Manastırın adı, kilisenin özgün bölünmesinden gelir. Bir nef ve altı haç şeklinde şapel (sunak). Kilisenin ve şapellerin oyma ahşap ikonostasisleri 17-18. yüzyıllara tarihlenir ve çiçek motifleri, hayvanlar ve kutsal hikayelerle süslendi. İkonlar, yerel ustalar tarafından yapıldı. En ilginç eserlerden biri, 1815 yılında yapılan ahşap avize "Horo"dur. Avize, üzerlerinde sahneler oyulmuş 15 renkli elemandan oluşur. 19. yüzyılda manastırda büyük bir inşaat başlamış, konut ve çiftlik binaları yapılmış. Manastır ve çevresi, 1966 yılında doğal bir anıt ilan edildi.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • 08.00-18.00

75. Ahşap Oymacılığı ve Etnografya Sanatları Müzesi

Ahşap Oymacılığı ve Etnografya Sanatları Müzesi, Trevne kentinde görenleri kendisine hayran bırakıyor. Burada bulunan Daskalov’un Evi binasında yer alan müze Tryavna Sanat Okulu'nun kurulduğu yerdi. 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başında ortaya çıktı. Trevneli bir tüccar olan Daskalov, oğulları için 19. yüzyılında başında yaptırdığı evin ahşap oymacılığının en güzel örneklerinin bulunması sebebiyle müzenin de bu evde bulunmasına karar verildi. Bulgaristan’daki tek ahşap oymacılığı müzesi olan bu eşsiz yer her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Ev yapılırken oymacılık konusunda iddiaya giren iki usta Dimitar Oshanetsa ve asistanı Ivan Bochukovetsa tarafından tarafından yapılan oymalar görenleri kendisine hayran bırakıyor. Basit oyma ürünleri olan küçük kaşıklar ve tuzluklardan zor geometrik malzemelere kadar geniş bir koleksiyona sahip olan evde usta oymacı Gencho Marangozov'un orijinal eserlerinden oluşan koleksiyon da sergileniyor. Bulgar Uyanış Dönemi olarak adlandırılan zaman diliminde yapılmış olan ahşap eserlerin de bulunduğu müze görülemeye değer bir yer.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.30-16.45 saatleri arasında açık.

76. Tuida Kalesi

Tuida Kalesi, Sliven şehrinin yakınında bulunan tarihi ve kültürel bir miras. Kale, 4. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edildi. Daha sonra Bulgarlar tarafından kullanıldı. Kale, 13. yüzyılda Osmanlılar tarafından yıkıldı. Tuida Kalesi, ziyaretçilerine orta çağ yaşamını deneyimleme fırsatı sunar. Kalede, tarihi kıyafetler giyebilir, okçuluk yapabilir, el sanatları öğrenebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Kalede ayrıca bir müze, bir kütüphane, bir hediyelik eşya dükkanı ve bir kafe bulunuyor. Tuida Kalesi’nin çevresi doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Kale, Balkan Dağları'nın eteklerinde, yeşil bir alanda yer alıyor. Kalede, çeşitli bitki ve hayvan türleri görülebilir, yürüyüş yapılabilir. Yapı, zaman zaman bir kuş gözlem noktası olarak da kullanılabiliyor. Tuida Kalesi, Bulgaristan'ın en iyi eko-müzesi olarak ödüllendirildi. Kale, tarihi, kültürel ve doğal mirası korumak ve tanıtmak için çeşitli etkinlikler ve projeler düzenleniyor. Bu nedenle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olabiliyor.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 3 Leva

Açık olduğu saatler

  • Her gün 09.00-18.00 saatleri arasında açık.

77. Stoyu Şişkov Tarih Müzesi

Stoyu Şişkov Tarih Müzesi, 1935 yılında kuruldu ve bölgenin en önemli kültürel alanları arasında yer almayı başardı. Önceleri Ustovo Köyü yakınlarında bulunan müze, daha sonraları günümüzdeki binasına taşındı. Stoyu Şişkov’un girişimi ile kurulan müze, zamanla onun ismini ile anılmaya başladı ve bu adı aldı. İlk olarak bölgenin kültürünü anlatan etnografik eserler ile başlayan müze, ilerleyen yıllarda diğer bölümlerini de açmaya başladı. Müze içerisinde arkeolojik, sanatsal, tarihi alanların bulunması buraya olan ilgiyi artırmayı başardı. Zengin bir para koleksiyonuna sahip olan müzede buna ek olarak silah koleksiyonu da bulunuyor. Rodoplar'dan çeşitli temalara adanmış eserler de dahil olmak üzere toplamda 150 binden fazla eser müze içerisinde sergileniyor. Müze şu anda koleksiyonlarına ait taşınır kültür varlıklarının korunması ve tanıtılması konusunda faaliyet gösteriyor. Kurum, zaman zaman farklı ajanslarla etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. Smolyan ziyaretinde hem geçmişe hem de kültüre odaklanmak için bu müze ziyaret edilebilir.

Konum Linki

Giriş ücreti

  • 5 Leva

Açık olduğu saatler

  • Pazartesi günleri kapalı, diğer günler 09.00-18.00 saatleri arasında açık.

78. Slaveykov Meydanı

Bulgaristan’ın kalbinde, Sofya’nın merkezinde yer alan Slaveykov Meydanı, şehrin en canlı ve renkli bölgelerinden biri. Meydan, adını ünlü Bulgar şairler Petko ve Pencho Slaveykov’dan alıyor. Meydan, özellikle kitap severler için bir cennet niteliğinde. Açık hava kitap pazarı, her yaştan insanı çeken bir yer. Yeni ve ikinci el kitapların yanı sıra, antika kitaplar, haritalar ve gravürler de bulunuyor. Meydanın ortasında, Petko ve Pencho Slaveykov’un bronz heykeli bulunuyor. Heykel, meydana özgün bir hava katıyor. Slaveykov Meydanı, kafe ve restoranlarla çevrili. Burada, Bulgar mutfağının lezzetlerini denenebilir, bir fincan kahve eşliğinde kitap okunabilir. Meydan, sanat ve kültür etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Yaz aylarında, sokak müzisyenlerinin melodileri meydanı dolduruyor. Meydanın çevresindeki tarihi binalar, Sofya’nın tarihini yansıtıyor. Bu binalar, neoklasik ve Art Nouveau tarzlarında inşa edildi ve ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görüyor. Slaveykov Meydanı, Sofya’nın kalbinde bir kültür ve edebiyat merkezi olarak değerlendiriliyor. Burası, hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktası olmayı başardı. Slaveykov Meydanı’nda geçirilen bir gün, Bulgaristan’ın başkentindeki yaşamın tadını çıkarmanın en iyi yolu olabilir.

Konum Linki

79. Dinler Müzesi

Dinler Müzesi, ülkenin dini çeşitliliğini ve hoşgörüsünü yansıtan bir kültür miras olarak görülüyor. Bu müze, Eski Zağra şehrinde, 15. yüzyılda inşa edilmiş olan Eski Cami’nin içinde yer alıyor. Müzede, Bulgaristan’ın tarihinde önemli rol oynamış olan Ortodoks Hristiyanlık, İslam, Katoliklik, Protestanlık, Yahudilik ve diğer inançlara ait eserler sergileniyor. Müzenin amacı, ziyaretçilere Bulgaristan’ın dini ve kültürel zenginliğini tanıtmak ve farklı dinler arasında diyalog ve saygıyı teşvik ediyor. Müzenin koleksiyonu, arkeolojik kazılarda bulunan Trak nekropolü, kilise ve cami kalıntıları, ikonalar, el yazmaları, kutsal kitaplar, dini giysiler, takılar, ritüel eşyalar ve daha birçok ilginç objeyi içeriyor. Müzenin bir diğer önemli eseri de, 19. yüzyılda Bulgaristan’ın bağımsızlık mücadelesinde rol oynamış olan Vasil Levski’nin haçı. Bu haç, Levski’nin idamından önce boynundan çıkarılmış ve bir rahip tarafından saklandı. Müze, çeşitli konferanslar, seminerler, atölyeler, sergiler, konserler ve festivaller düzenleyerek, ziyaretçilerine dini ve kültürel konularda bilgi ve deneyim sunuyor. Müze, ayrıca, dini ve kültürel turizmi desteklemek için, Bulgaristan’ın farklı bölgelerindeki dini mekanları tanıtan rehberli turlar da organize ediyor. Eski Zağara’ya ziyaretinde bu eşsiz yer mutlaka görülmeli.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Pazar ve Pazartesi günleri kapalı diğer günler 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık.

80. Kutlu Viçe Tarih Müzesi

Kutlu Viçe Tarih Müzesi, Bulgaristan'ın Montana şehrinde bulunan ve turistler tarafından sık ziyaret edilen bir yer. Bu müze, Osmanlı döneminde Kutlofça olarak bilinen şehrin tarihini, kültürünü ve geleneklerini yansıtan zengin bir koleksiyona sahip olması ile öne çıkıyor. Müzede, şehrin kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği değişimleri gösteren eski fotoğraflar, haritalar, belgeler, giysiler, takılar, ev eşyaları, silahlar, madalyalar ve diğer nesneler sergileniyor. Müze, aynı zamanda, şehrin sanatsal ve kültürel hayatına katkıda bulunan yerel sanatçıların eserlerine de ev sahipliği yapıyor. Müzede, resim, heykel, seramik, ahşap oyma, dokuma, nakış ve diğer sanat dallarından örnekler görülebilir. Müze, her yıl düzenlenen çeşitli etkinlikler, sergiler, konferanslar, atölyeler ve festivaller ile ziyaretçilerine hem eğitici hem de eğlenceli bir deneyim sunuyor.

Konum Linki

Açık olduğu saatler

  • Pazar günleri kapalı, diğer günler 08.30-17.00 saatleri arasında açık.

81. Bukaka Tabiat Parkı

Bulgaristan’daki Bukaka Tabiat Parkı, doğanın en güzel hallerini sergileyen bir yer. Bu park, doğa severler için kaçış noktası olabilir. Parkın içinde yürüyüş yolları, piknik alanları ve çeşitli tesisler bulunuyor. Bukaka Tabiat Parkı, ziyaretçilerine huzurlu bir ortam sunuyor. Burada, kuş cıvıltıları ve rüzgarın ağaç yaprakları arasında hışırdaması eşliğinde doğayla baş başa kalabilirsiniz. Park, aynı zamanda çeşitli bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapıyor. Bukaka Tabiat Parkı, aileler için de ideal bir yer. Çocuklarla birlikte doğa keşfedilebilir ve onlara doğanın güzellikleri öğretilebilir.

Konum Linki

82. Arda Nehri Menderesleri

Bulgaristan’ın güneydoğusunda, Arda Nehri’nin menderesleri boyunca bir yolculuk, doğanın en güzel manzaralarından birini sunar. Nehir, dağların arasından akarak geniş bir vadi oluşturur. Bu vadi, zengin bir bitki örtüsü ve çeşitli hayvan türlerine ev sahipliği yapar. Arda Nehri, Bulgaristan’ın en uzun iç nehirlerinden birisi olarak biliniyor. Nehir boyunca seyahat ederken, karşınıza çıkan manzaralar nefes kesici olabiliyor. Nehir, yeşilin her tonunu yansıtan geniş ormanlarla çevrili olması da buraya olan ilgiyi ciddi anlamda artırıyor. Ayrıca, nehrin etrafında yer alan dağlar, manzarayı daha da etkileyici hale getirebiliyor. Arda Nehri’nin menderesleri, doğanın farklı taraflarını görmek isteyenleri kendisine çeken bir yer. Nehir boyunca yürüyüş ve piknik yapılabilir. Ayrıca, nehirde balık tutma ve kano gibi aktivitelere izin veriliyor. Arda Nehri’nin menderesleri, aynı zamanda birçok kuş türü için önemli bir yaşam alanı olması ile öne çıkıyor. Bu nedenle, kuş gözlemcileri için de ideal bir yer. Nehir boyunca seyahat ederken, kuş türlerini gözlemleme şansı sunuyor.

Konum Linki

83. Yordan Yovkov Müzesi

Bulgaristan’ın önemli edebiyatçılarından olan Yordan Yovkov adına Dobriç kentinde bir müze bulunuyor. Bu müze, Bulgar edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yordan Yovkov’un anısını yaşatmak üzere kurulmuş olan bu öüze, Yovkov’un doğduğu evde kurulu. Burası Yovkov’un hayatını, eserlerini ziyaretçilere sunuyor. Yordan Yovkov Müzesi’ne adım atıldığında ziyaretçiler kendilerini bir zaman yolculuğunda bulabilir. Eski zamanların atmosferi, her köşede hissedilebilir. Yovkov’un kişisel eşyaları, mektupları, fotoğrafları ve el yazmaları, onun hayatına dair detaylı bir tablo çiziyor. Müze, Yovkov’un eserlerinin de ev sahibi konumunda. Onun hikayeleri, oyunları ve şiirleri, Bulgar edebiyatının en değerli parçaları arasında yer alıyor. Bu eserler, Yovkov’un sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir düşünür ve bir halk bilimci olduğunu gösteriyor. Yordan Yovkov Müzesi, sadece bir müze olarak değil, aynı zamanda bir kültür merkezi olarak da görev alıyor. Çeşitli etkinlikler, atölye çalışmaları ve sergiler düzenleniyor. Bu etkinlikler, ziyaretçilere Yovkov’un dünyasını daha yakından tanıma fırsatı sunuyor. Yordan Yovkov Müzesi, her yaştan ziyaretçi için eşsiz bir deneyim sunuyor. Tarih ve edebiyat severler için kaçırılmaması gereken bir yer.

Konum Linki

Yazar Notu:Ev sadece rezervasyon yaptırılarak gezilebiliyor. Geziniz öncesinde iletişime geçmeniz halinde müzeyi rahatlıkla inceleyebilirsiniz.

Bulgaristan kayak merkezlerine uğramadan olmaz. Bansko kayak merkezi yazımızı okuyarak kayak tatilinizi şekillendirebilirsiniz.


ipekincir
İpek İncir
363 Yazı
Marmara Üniversitesi Reklam bölümünde yüksek lisans yaptı. Eğitimini tamamlamak için bir süre Londra’ya gitti. Otomotiv, sağlık, turizm sektörü gibi birçok farklı alanda içerik üretti. Şimdi ise Enuygun ekibinin bir parçası olarak seyahat yazıları yazıyor.
Yorum Yap
Yorumlar
Bu yazı için henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorumu yapan sen ol.
Uzman Yazarlar

10 milyondan fazla kullanıcı, seyahatini Enuygun’la planlıyor!

Hemen İndir

App Store'dan

indirin

Google Play

'DEN ALIN

AppGallery

ile KEŞFEDİN