Bilecik, tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve kültürel mirasıyla göz kamaştıran bir şehir. Marmara Bölgesi içerisinde sayılmasına rağmen dört bölgenin de sınırlarında olması sebebiyle önemli bir yere sahip olan Bilecik, sakin atmosferi, yeşil vadileri ve tarihi dokusuyla adeta bir açık hava müzesini andırıyor.
Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşuna tanıklık etmiş olmasıyla da büyük öneme sahip. Osman Gazi'nin burada kurduğu ilk Osmanlı Beyliği'nin izleri, Bilecik'i tarih tutkunları için özel bir yer haline getiriyor. Şehir, tarihi dokusunu günümüze taşıyan camileri, hanları ve çarşılarıyla adeta bir zaman yolculuğu sunuyor. Bu güzel kentte dolaşmak, tarihi hissetmek, doğal mekanlarında dinlenmek ve kendinizi yenilenmiş hissetmek için sizlere özel olarak hazırladığımız içeriğe bakabilir ve rehber olarak alabilirsiniz.
Ertuğrul Gazi Türbesi, Söğüt ilçesinde bulunan ve Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Ertuğrul Gazi'nin mezarının yer aldığı tarihi bir mekan olması nedeniyle her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Türbe, ilk olarak oğlu Osman Gazi tarafından açık mezar şeklinde yaptırıldı. I. Mehmet (Çelebi) mezarı bir bina içerisine alarak korudu. 1886 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından ise gerekli tamiratları yapılarak günümüz dünyasına kazandırıldı. Türbenin yanında Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında savaşan ve Ertuğrul Gazi’nin kardeşlerinin de aralarında bulunduğu birçok önemli ismin de mezarı yer alıyor. Osman Gazi vefat ettiğinde ilk yıllarda buraya defnedilse de Bursa’nın Orhan Gazi tarafından fethedilmesi sonrasında naaşı bugün bulunduğu yere taşınmış. Ancak Osman Gazi’ye ait yer halen daha mezar taşı ile birlikte yerini koruyor.
Türbe, Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan sekizgen şeklinde inşa edildi. Türbenin içinde Ertuğrul Gazi'nin sandukası, kılıcı, kalkanı ve zırhı sergileniyor. Her gün alp kıyafetli askerler kapısında nöbet tutuyor. Türbeyi ziyaret ettiğinizde Osmanlı’nın kuruluş yılları hakkında net bilgiler edinebilirsiniz. Türbe’nin duvarlarında Kurtuluş Savaşı dönemine ait izleri de görebilirsiniz. O dönem yapılan savaşlarda atılan mermilerin bir kısmı türbenin duvarlarında halen daha duruyor. Türbe, Türk tarihi ve kültürü için önemli bir simge olarak kabul edildiği için ayrı bir öneme sahip. Özellikle TRT’de yayınlanan Diriliş Ertuğrul isimli dizi sonrasında Ertuğrul Gazi Türbesi adeta ziyaretçi akınına uğradı.
07.00-18.00
Osmanlı’nın kuruluş yıllarında önemli roller oynamış bir kişi olan Şeyh Edebali’ye ait türbe, Bilecik merkezde yer alıyor. Kompleks bir yapı içerisinde bulunan Şeyh Edebali Türbesi, Osman Bey’in oğlu Orhan Gazi tarafından yaptırıldı. Ancak yıllar içerisinde unutulan ve bakımsız kalan bu yapı 19. yüzyılda yeniden onarım gördü ve günümüze kadar gelmeyi başardı. Yine geçtiğimiz yıllarda bir çalışma daha geçiren Şeyh Edebali Türbesi, içerisinde müze evi ve caminin yanı sıra misafirlerin dinlenebileceği alanlar da yapıldı.
Türbenin içinde Şeyh Edebali’nin sandukası, kılıcı, tesbihi ve diğer eşyaları sergilenmektedir. Türbe, her yıl binlerce ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor. Türbeyi ziyaret edenler, Şeyh Edebali’nin hayatını, ilim ve irfanını ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna katkısını öğrenebilirler. Türbe, Türk tarihi ve kültürü için önemli bir miraslarından birisi olarak görülüyor. Türbe, Bilecik merkezinde yer aldığı için kolay şekilde ulaşabilir..
08.30-20.00
Orhangazi Cami, Bilecik’in merkezinde, Şeyh Edebali Türbesine yakın bir konumda bulunan tarihi ve mimari bir yapıdır. 1392 yılında ibadete açıldığı bilinen cami, Yıldırım Beyazıt döneminde inşa edildi. Dedesi Orhan Gazi adına inşa ettiren Beyazıt, ata topraklarına bu önemli eseri kazandırdı. Cami, Osmanlı Devleti’nin ilk kubbeli camisi olma özelliğini taşıması açısından da son derece önemli bir yere sahip. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğu için, halk arasında Kurşunlu Cami olarak da bilinmektedir. Caminin en ilginç yanı, ilk minaresinin ana yapının 30 metre uzağında, bir kayanın üzerine inşa edilmiş olması. Bunun o dönem neden bu şekilde yapıldığı hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Caminin iki yanında, Sultan II. Abdülhamid döneminde eklenen iki minare daha bulunuyor. 1970’li yıllarda son olarak restore edilen cami günümüzde ibadet için kullanılmaya devam ediyor.
Orhangazi Cami, Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine ait, tarihi ve kültürel bir miras olarak görülebilir. O dönem Osmanlı mimarisi hakkında daha net bilgilere sahip olmamızı da sağlaması açısından önemli bir yere oturuyor. Tarihe yolculuk yapabileceğiniz bu şehre yola çıkmak için Bilecik otobüs bileti linkine tıklayarak biletinizi satın alabilirsiniz.
Küçükelmalı Tabiat Parkı, Bilecik’in Pazaryeri ilçesinde, Küçükelmalı köyü yakınlarında bulunan doğa harikası bir yer. Tabiat parkı, 2011 yılında ilan edildi ve o dönemden bu yana misafirlerini ağırlıyor. Tabiat parkının en önemli özelliği, içinde bulunan Küçükelmalı Göleti. Gölet, 9 hektarlık bir alana yayılı ve olta balıkçılığı için ideal bir ortam sunuyor. Göletin etrafında, kayın, karaçam ve meşe ağaçlarından oluşan ormanlık bir alan yer alıyor.
Bu alan, doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, yaban hayatı gözlemciliği gibi aktiviteler için uygun ortam oluşturuyor. Tabiat parkında, ahşap köprüler, iskeleler, yürüyüş yolları, kamelyalar ve barbekü alanı gibi birçok aktiviteye izin veren imkanlar bulunuyor. Küçükelmalı Tabiat Parkı, Bilecik’in çevresinde yer alan Eskişehir, Bursa gibi illere olan yakınlığı ile de öne çıkıyor. Tabiat Parkı, doğanın kucakladığı huzur dolu bir cennet olarak, doğa severlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında geliyor. Tabiat parkında, doğanın güzelliğini, temiz havayı, muhteşem manzarayı ve eğlenceli aktiviteleri yaşayabilir, unutulmaz anlar biriktirebilirsiniz.
Yaya 12 TL
Araçla giriş 40 TL
Açık olduğu saatler
24 saat açık
Bilecik Hamidiye Cami, Bilecik’in Söğüt ilçesinde, Osmanlı Devleti’nin son döneminin neo-klasik mimari tarzını yansıtan tarihi ve estetik bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Cami, 1903-1905 yıllarında Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı ve günümüze kazandırıldı. Cami, kare planlı, tek kubbeli ve çifte minareli bir tasarım ile inşa edildi. Caminin duvarları kırmızı kesme taştan, kubbesinin ise kurşun kaplama olduğu görülüyor. Caminin iki minaresi olduğu için, halk arasında “Çifte Minareli Cami” olarak da biliniyor.
Caminin içinde, Sultan II. Abdülhamid’in yaptırdığı Yıldız Çini Fabrikasında üretilen on bir adet hat levhası, caminin mimarisine renk katıyor. Cami, Söğüt ilçe merkezinde, Ertuğrul Gazi Caddesi üzerinde, çarşı içinde yer alıyor. Caminin yanında, aynı dönemde inşa edilen idadi (ortaokul) ve darüleytam (yetimler okulu) gibi eğitim kurumları da bulunmaktadır. Söğüt’te yer alan Hamidiye Cami, Osmanlı Devleti’nin son dönemine tanıklık eden, tarihi ve kültürel bir değer olarak, ziyaretçilerine hem görsel hem de manevi bir zenginlik sunması açısında önemli bir eser olarak görülüyor. Camiyi ziyaret ederken, caminin mimarisini, tarihini ve sanatını keşfedebilir, Sultan II. Abdülhamid’in hayatını ve eserlerini öğrenebilir, caminin huzur veren atmosferinde kendinizi kaptırabilirsiniz.
Osmanlı Padişahları Tarih Şeridi, Bilecik merkezinde, Şeyh Edebali Türbesinin yanında bulunan tarihi ve kültürel bir yer. Burada, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Ertuğrul Gazi’den son padişah Vahdettin’e kadar 36 padişahın hayatı, eserleri, savaşları ve dönemleri misafirlerin ilgisine sunuluyor. Tarih Şeridi, 140 metre uzunluğunda, 3,5 dönüm arazi üzerine kurulmuş bir açık hava müzesi konseptinde olduğu için de dünyanın en uzun tarih şeridi olması ile de ünlü. Burayı ziyaret edenler, Osmanlı Devleti’nin altı yüzyıllık tarihine tanıklık edebilir, padişahların portrelerini, yaptırdıkları camileri, kazandıkları zaferleri, yaşadıkları olayları öğrenebilir ve Osmanlı kültürü ve medeniyeti hakkında bilgi edinebilirler.
08.30-19.30
Kömürsu Yaylası, Bilecik’in doğal güzelliklerinden biri olarak, doğa severlerin ilgisini çeken bir yer. Kömürsu Yaylası, Bozüyük ilçe merkezine 28 kilometre uzaklıkta, 1650 metre yükseklikte, ormanlık bir alanda yer aldığı için oldukça farklı bir havası olan bir mekan. Köknar, kayın, karaçam, ardıç gibi ağaçların bulunduğu yayla son dönemde birçok kişi tarafından tercih edilmeye başladı. Türkiye’de yaygınlaşan yayla turizminin bir parçası olan Kömürsu Yaylası, el değmemiş bir cennet gibi. Bu alan, doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, yaban hayatı gözlemciliği gibi aktiviteler için elverişli bir nokta. Kömürsu Yaylasında, ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak çeşitli imkanlar bulunmadığını da hatırlatmak gerekiyor. Bilecik’e gelip, doğal bir alanda kamp yapmak isterseniz tercih edebileceğiniz yerlerin başında gelen bu yayla, konaklama yapmasanız dahi görülmeye değer alanlar arasında bulunuyor. Özellikle yeşili ve tonlarını seven kişilerin görebileceği bir yer.
Metristepe Zafer Anıtı, Bozüyük ilçesinde bulunan ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın en önemli savaşlarından biri olan İnönü Savaşları’nın anısına yapılmış bir anıt. Bu anıt, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde gösterdiği kahramanlığı ve azmi simgeliyor. Metristepe Zafer Anıtına Bozüyük-Eskişehir karayolu üzerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Yaklaşık olarak 24 metrelik bir anıtın çevresinde o döneme ait olan ve restore edilen mevziler birçok kişiye duygusal anlar yaşatıyor. Anıtın üzerinde ve çevresinde İnönü Savaşlarına katılan birlikler, komutanlar ve tarihi telgraflarla ilgili rölyefler, heykeller ve bilgiler yer alıyor.
Anıtın yakınlarında ayrıca İnönü Şehitliği bulunuyor. Burada hem Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini öğrenebilir hem de şehitlerimizin ruhuna saygı gösterebilirsiniz. Anıtın bulunduğu tepe, İnönü Savaşları’nın kazanıldığı ve Atatürk’ün İsmet İnönü’ye “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz” diye yazdığı yer olması da ayrı bir önem kazanıyor.
Bilecik Kent Ormanı, Bilecik’in merkezinde yer alan ve doğal güzellikleriyle göz kamaştıran bir yer. Bu orman, hem şehrin tarihine hem de kültürüne tanıklık eden bir alanda yer alması açısından son derece önemli bir yere sahip. Bilecik Kent Ormanına gelerek hem doğayla iç içe olabilir hem de eğlenceli aktivitelere katılabilirsiniz. Bilecik Kent Ormanı, 1965 yılında ağaçlandırılmaya başlanmış ve ancak 2005 yılında halkın kullanımına açılabilmiş bir alan olması ile biliniyor. 53 hektar gibi geniş bir alanda yer alan orman yürüyüş yolları, bisiklet rotaları, piknik alanları gibi pek çok aktiviteyi yapmanızı sağlayacak altyapıya sahip.
Bilecik Kent Ormanı’nda yapabileceğiniz doğa yürüyüşleri, ormanın sessizliğinde ve temiz havasında keyifli vakit geçirmenizi sağlayabilir. Ormanın zengin biyoçeşitliliği, farklı kuş türlerini ve doğal yaşamı gözlemlemenize imkan veriyor. Bilecik’e geldiğiniz temiz havasını içinize çekmek isterseniz Bilecik Kent Ormanı bu anlamda ihtiyaçlarınıza cevap verebilir.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
24 saat açık
Türbin Mesire Yeri, Bozüyük ilçesinin doğal güzelliklerinden biridir. Bu mesire yeri, yeşili, suyu ve oksijeni bol olan bir dinlenme ve piknik alanı. Türbin Mesire Yeri’ne Bozüyük merkezden 7 kilometre mesafede yer aldığı için birçok kişinin rahatlıkla ulaşım sağlayabildiği bir alan olması nedeniyle önem kazandı. Akarsuyun hemen yanı başında harika lezzette yemekleri tadabileceğiniz birçok restoranın yer aldığı Türbin Mesire Yeri adını da burada bulunan bir şelaleden jeneratör vasıtasıyla elektrik üretimi yapılmasından alıyor. Belediye tarafından ağaçlandırılarak kazandırılan mesire yerinde yalnızca lokantalar bulunmuyor. Aynı zamanda piknik yapabileceğiniz ve mangalınızı yakabileceğiniz yerler de yer alıyor. Bu sayede gezinize kısa bir mola verip, Bilecik’in doğal güzellikleri içerisinde harika bir gün geçirebilir ve kendinizi tazelenmiş hissedebilirsiniz.
Mihalbey Hanı, Gölpazarı ilçesinde bulunan tarihi bir han. Osmanlı döneminde Bağdat-İstanbul yolunun bir kolunda yer alan han, kervanların konaklama ve dinlenme yeri olarak kullanıldı. Hanın yapımına 1415 yılında başlanmış ve 1418 yılında tamamlandı. Hanın mimari olarak tanımını yapmak gerekirse, iri taş kalıplarla örülmüş kalın duvarlı ve yarım silindir şeklinde tonozlu bir yapı olduğundan bahsedebiliriz. Hanın doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir planı var ve dört bölümden oluşuyor. Hanın girişi batı cepheden olup, girişten sonraki bölümler üzeri beşik tonozlarla örtülü.
Bu bölümlerin de sivri takviye kemerleriyle birbirine bağlandığı görülebiliyor. Hanın kuzey duvarında hiçbir açıklık yok. Ancak güney duvarında her bölümün ekseni üzerinde birer dikdörtgen pencere bulunuyor. Bu pencereler, hanın içine ışık girmesini sağlıyor. Hanın beden duvarları, bir sıra tuğla, bir sıra kesme taş ve aralarda dikine yerleştirilen birer tuğla ile çerçeveli bir teknikle yapıldığı biliniyor. Hanın süsleme özelliği olmasa da kapı üstünde bir kitabe bulunuyor. Bu kitabede, hanın hayır sahibi ve adaletli bir yönetici olan Mihal Bey tarafından yaptırıldığı ve yapım tarihleri belirtiliyor. Han yakın zamanlar içerisinde restore edildi ve yeniden misafirlerin kullanımına sunuldu. Hanı ziyaret edenler, hem tarihi bir atmosferde vakit geçirebilir, hem de Gölpazarı’nın doğal güzelliklerini görebilirler.
Vezirhan beldesinde bulunan Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı, tarihi ve kültürel bir zenginlik olarak görülüyor. Bu kervansaray, 17. yüzyılda yaptırıldığı tahmin ediliyor. Dönemin Osmanlı Sadrazamı Köprülü Mehmet Paşa’nın vakıf eseri olarak kaydedildiği için de bu isimle anılmaya başladı. Bağdat-İstanbul yolunun bir kolunda yer alan bu yapı, kervanların konaklama ve dinlenme yeri olarak hizmet verdi. Kervansaray, dikdörtgen planlı, taş ve tuğla malzemeden yapılmış. Simetrik ve üç bölümlü bir mimariye sahip olması da dikkat çekici bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Giriş kapısı batı cephede yer alıyor ve üzerinde yapıyı da anlatan bir kitabe bulunuyor. Kervansarayın orta bölümü, araba ve atların konakladığı yer bulunuyor. Yan bölümler ise yolcuların konakladığı alanlar yer alıyor. Kervansarayın duvarlarında bulunan ocak ve pencerelerin misafirlerin kullanımına sunulduğu anlaşılıyor.
Kervansarayın çatısı, ahşap sütunlar ve kirişlerle desteklenmiş şekilde inşa edildiği görülebiliyor. 1912 yılına kadar kullanımda kalan kervansaray daha sonra bakımsızlık nedeniyle yıkıldı. Ancak 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışma kapsamında kervansaray 2010 yılında yeniden kullanıma sunuldu.
Çelebi Mehmet Camii, Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci kurucusu olarak değerlendirilen Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırıldı. Söğüt ilçesinde yer alan bu cami Osmanlı’nın en önemli eserlerinden birisi olarak görülüyor. Osmanlı mimarlık sanatının kubbeli yapılar türündeki ilk örneklerinden birisi olan bu ibadethane 1414-1420 yılları arasında inşa edildi ve 12 kubbesiyle bugün dahi birçok kişinin dikkatini çekiyor. Caminin kuzey, doğu ve batı taraflarından üç giriş kapısı bulunsa da bugün yalnızca iki kapısı kullanılıyor. Kuzey kısmında minaresi yer alan caminin mihrabının mermer olması da önemli bir detay.
Cami, Sultan II. Abdülhamit döneminde onarıldığı için ilk halinden farklı şekilde görünüyor. Bu dönemde yapılan genişletme çalışmaları nedeniyle caminin planı değişti. Cami, Osmanlı tarihi ve kültürü açısından önemli bir yere sahip. Burayı ziyaret edenler, Osmanlı’nın kuruluş dönemine eserlerinden birisini görebilir ve caminin mimari güzelliğini hissedebilirler. Yapı, Söğüt’ün en eski ve en görkemli eserlerinden birisi olması açısından oldukça önemli.
Türkiye’nin birçok ilinde olduğu gibi Bilecik’te de Atatürk Köşkü yer alıyor. Türkiye’nin en önemli tarihi ve kültürel miraslarından birisi olan bu yer, Atatürk’ün Bilecik’e geldiğinde konakladığı ve zamanını geçirdiği bir mekan. Bu köşk, Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarından ve Bilecik’in kahramanlarından İbrahim Çolak tarafından yaptırıldı. Atatürk, 1930 yılında Bilecik’i ziyaret ettiğinde, bu köşkte misafir edildiği için de günümüzde müze olarak kullanılıyor. Köşk, Bulgar mimarisinin özelliklerini taşıyan ihtişamlı bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Yapı, Gülalan Mevkii’nde orman dokusu içinde yer alıyor.
Burası aynı zamanda ilk cumhuriyet sivil mimarisinin de güzel bir örneği olması açısından da önemli. Bilecik Atatürk Köşkü, ziyaretçilerine hem tarihi hem de doğal bir güzellik sunuyor. Köşkün içinde, Atatürk’ün kullandığı eşyalar, fotoğraflar, belgeler ve kitaplar sergileniyor. Köşkün bahçesinde, Atatürk’ün sevdiği çiçekler ve ağaçlar bulunuyor. Köşkün çevresinde, orman yürüyüşleri yapabilir, piknik yapabilir, kuş seslerini dinleyebilir ve temiz havanın tadını çıkarabilirsiniz. Bu güzel şehrin tam olarak tadını çıkarmak için bütçenize en uygun oteli Bilecik otelleri linkine tıklayarak bulabilirsiniz.
10.00-18.00
Pazar günleri kapalı
Bilecik Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Bilecik’in tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan bir yer. Müze binası, 1794 yılında jandarma binası olarak inşa edildi, daha sonra hapishane ve adliye olarak kullanıldı. 1921-1922 yıllarında Yunan işgalinde tamamen yanan, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeniden yapılan bu mekan, 1996 yılında müze olarak kullanılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi ve 2007 yılında da hizmete açıldı. Müze, çeşitli salonlardan oluşuyor. Arkeoloji salonlarında, Paleolitik, Neolitik, Tunç, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli arkeolojik eserler sergileniyor. Bu eserler arasında heykeller, mezar stelleri, sikkeler, takılar, çanak çömlekler, cam eşyalar, bronz ve demir aletler bulunuyor.
Müzede ayrıca, Bilecik ve çevresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserler de yer alıyor. Etnografya salonunda ise, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile ilgili tasvirler, oba ve ev yaşantısından kesitler, savaş aletleri, seramik ve cam eserler gösteriliyor. Bu salon, Bilecik’in Osmanlı tarihindeki önemini vurgulanıyor. Müzede ayrıca, Bilecik’in geleneksel el sanatlarına, giyim kuşamına, mutfak kültürüne ve sosyal hayatına dair örnekler de bulunuyor.
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
08.30-17.30
Osmaneli ilçesinde bulunan Hagios Georgios Rum-Ortodoks Kilisesi, kentin kültürel zenginliğini yansıtan tarihi bir yapılardan birisi olmasıyla öne çıkıyor. Bu kilise, doğu ve batı sanatının harmanlandığı üç nefli, haç planlı kubbeli bazilika tarzında inşa edildi. Ortadaki küçük kubbesi ve çatı örtüsü yıkılmış olsa da, kalan çatı örtüsünün tonozla örtülü olduğu görülebilir. Ön cephenin iki köşesinde birer çan kulesi yükseliyor. Bina, Ortaçağ kiliselerinin 19. yüzyıl sonlarına doğru yapılmış bir taklidi olarak inşa edildi. Hagios Georgios Rum-Ortodoks Kilisesi, haç planlı olması açısından önemli bir eser olarak da görülebilir. Bugün sadece iskeleti kalan kilisenin içerisine girip inceleme yapılabilir. Osmaneli’nin tarihi ve kültürel mirasının bir parçası olarak görülebilecek bir eser olan bu kilise, ortaçağ dönemi yapılarını ciddi anlamda çağrıştırıyor.
Dursun Fakih Türbesi, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna tanıklık etmiş bir kişiye ait. Türbe, Bilecik’in Söğüt ilçesine bağlı Küre Köyü’nde bulunuyor. Türbe, 550 rakımlı bir tepe üzerine inşa edilmiş ve birçok yerden görülebiliyor. Çevreye son derece hakim bir konumda yer alıyor. Temiz ve açık bir havada, türbeden Şeyh Edebali Türbesi’ni de görebilirsiniz. İki türbe arasındaki mesafe 14,5 km olarak hesaplanıyor.
Dursun Fakih’in Osmanlı dönemi öncesindeki hayatı hakkında net bilgilere sahip değiliz. Ancak Osmanlı tarihçilerinin o dönemki yazdıklarına dayanarak Osman Bey adına ilk hutbeyi okuyan kişi olduğu biliniyor. 1299 yılında Karacahisar’ın fethinden sonra Osman Gazi adına ilk cuma hutbesini okuyup, cuma namazını kıldırdı ve böylece Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk adımları atıldı. Şeyh Edebali’nin öğrencisi olan Dursun Fakih, aynı zamanda Osmanlı’nın ilk kadısı olması da önemli bir detay.
Osmanlı imparatorluğuna başkentlik etmiş Söğüt’te gezilecek tarihi ve dini yapıların sayısı bir hayli fazla. Ayrıca bu tarihi ilçe size zamanda yolculuk yaptıracak atmosferiyle de önemli bir gezi durağı olacak. Bilecik’i keşfederken göreceğiniz birçok yapıya ev sahipliği yapan Söğüt’teki tarihi yapılar Osman Gazi, Ertuğrul Gazi ve Orhan Gazi dönemlerini aynı anda görebilme imkanı sunuyor. Söğüt’ün oldukça fotoğraflık bir yer olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde adı geçen Osmaneli, günümüzde sivil mimari örneklerinin yer aldığı atmosferiyle tarih meraklıların ilgisini çekerken etimolojik geçmişiyle de farklı bir konumda yer alıyor. Osmaneli'nin bilinen ilk adı Gallos, Anadolu'nun ilk yerleşik halklarından olan Luwi’lerin dilinden geliyor ve bu adı Gallos (Göksu) Çayı'ndan alıyor. Osmaneli Tarihi Evleri, konakları, zamana meydan okuyan yapıları ile Söğüt ile birlikte Bilecik’te görülmesi gereken yerlerden.
Hamidiye İdadisi, Bilecik’in Söğüt ilçesinde bulunan ve Osmanlı Devleti’nin son döneminde açılan bir eğitim kurumu olarak öne çıkıyor. İdadi, Sultan II. Abdülhamit tarafından 1905 yılında yaptırıldı. Yapı iki katlı olacak şekilde inşa edildi. Yapımında ise, kırmızı kesme taş kullanıldı. Ayrıca alt ve üst planlarının da aynı olması dikkat çekici bir diğer özellik olarak karşımıza çıkıyor. Giriş kapısı alnında mermerden inşa edildi. Osmanlı arması bulunan bina, Darü’l Eytam Yetimler Yurdu olarak yapıldı. Daha sonra Hamidiye Camii ile birlikte idadi mektebi olarak hizmet verdi. Hamidiye İdadisi, Osmanlı Devleti’nin batı tarzında açtığı lise dengi okullar arasında yer alıyor. Bu okullarda, hem Müslüman hem de Hristiyan tebaanın kaynaştırılıp ortak bir kültürde yetiştirilmesi amaçlandı.
Hamidiye İdadisi’nde, Türkçe, Arapça, Farsça, Fransızca, Matematik, Coğrafya, Tarih, Fen, Din, Ahlak, Beden Eğitimi gibi dersler verildi. Okulun öğrencileri, Söğüt ve çevresinden gelen çocuklardan oluşuyordu. Okulun mezunları, çeşitli mesleklerde çalışmış veya yüksek öğrenime devam edebiliyordu. Hamidiye İdadisi, günümüzde Söğüt İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılıyor. Burada, hem tarihi bir yapıyı hem de zengin bir kütüphaneyi ziyaret edebilirsiniz.
Pelitözü Göleti, Bilecik’in merkezine yakın bir mesafede bulunan doğal bir güzellik olarak biliniyor. Gölet, sulama amaçlı olarak yapay olarak oluşturulmuş ve etrafı çam ağaçları ile çevrili olması nedeniyle halk tarafından sıkça gelinen bir yere dönüşmüş. Gölet, 213 hektarlık bir alana yayılmış ve balık tutmak, piknik yapmak, bisiklet sürmek, deniz bisikleti kullanmak gibi çeşitli aktiviteler için ideal bir yer. Göletin çevresinde, çay bahçeleri, gözleme evleri, kır lokantaları, gibi imkanlar bulunuyor. Pelitözü Göleti, Bilecik’in gezilecek yerlerinden biri olarak, doğa severlerin mutlaka görmesi gereken alanları arasında yer alıyor. Gölet, yeşilin ve mavinin buluştuğu, huzur veren, eğlenceli ve keyifli bir ortam sunuyor. Göleti ziyaret ederken, doğanın tadını çıkarabilir, gölün manzarasını seyredebilirsiniz. Ek olarak Bilecik’in yerel lezzetlerini tadabilirsiniz.
24 saat açık
Çınar ve incir ağaçlarının yer aldığı, Bilecik’in cennet köşesi Kınık Şelalesi, şehirde yaşayanların ve doğa severlerin ilgisini cezbediyor. Özellikle yaz aylarında ilgi gören şelalenin tam yanındaki bankta oturup fotoğraf çekmek ise olmazsa olmazlardan
Bala Hatun Türbesi, Bilecik’in kültürel temelinde yer alan ve tarihsel olarak da önemli bir şahsiyet olan Şeyh Edebali’nin kızına ait mezar olarak biliniyor. Bu türbe, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin ikinci eşi olan Bala Hatun’un ve annesinin mezarlarını barındırıyor. Bala Hatun, Osman Gazi’nin en sevdiği eşi olarak biliniyor ve Osmanlı Devleti’nin ilk veziri Alâeddin Bey’in annesi olması nedeniyle önemli bir yere sahip. Bala Hatun Türbesi, Şeyh Edebali Türbesinin hemen yanında, yer alıyor. Türbe, taş malzemeden inşa edildiği görülüyor. Üzerinin ise kubbe ile örtülü bir yapı olarak karşımıza çıktığını belirtmemiz gerekiyor.
Türbenin girişinin hemen üzerinde bir kitabe bulunuyor. Kitabede, Bala Hatun’un hayatı ve ölümü hakkında bilgiler yer alıyor. Türbenin içinde, Bala Hatun’un sandukası yer alıyor. Sandukanın üzerinde, Osmanlı motifleri ve yazıları bulunuyor.
08.30-22.00
Size bir sonraki rota önerimiz ise Eskişehir. Eskişehir hakkında bilmeniz gereken tüm bilgilere Eskişehir’de gezilecek yerler yazısına tıklayarak ulaşabilirsiniz.