Brüksel’in kalbi, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne aldığı Grand Place barok, gotik ve XIV Louis dönemi mimari tarzlarını barındıran Avrupa’nın en önemli meydanlarından biridir.
Grand Place ilk olarak 10. Yüzyıl 977 yılında Aşağı Lotharingia Dükü tarafından bataklık bir araziye inşa edilmiş bir meydanmış.
Meydanda meyve, sebze ve yiyecek şeyler satılırmış. 13. Yüzyıldan itibaren ahşap derme çatma yapılar yerini yeni taş binalara bırakmaya başlamış.
Bugünkü halini alan binaların bir çoğu 16. Yüzyıldan sonra yapılmaya başlanmış. Ancak Fransa Kralı 14. Louise buranın bombalanmasını emretmiş.
Bombalanmadan zarar gören yapılar ve meydan, 4 yıl gibi kısa bir sürede yeniden yapılmaya başlanmış. Meydandaki binalar barok ve gotik mimari izlerini taşır.
Meydanda çok sayıda müze var. Bunlardan en önemlisi Şehir Müzesi’dir. Manneken Pis (İşeyen Çocuk) Heykelinin kostümleri burada sergilenir. Çikolata Müzesi, Bira Müzesi gibi diğer müzeler de gezilebilir.
Brüksel’in meydandaki simge heykeli Manneken Pis turistlerin mutlaka fotoğraf çektirdiği bir yapı. Bu heykelle ilgili çok sayıda efsane var. Efsaneye göre zengin bir şehirli şenlikler sırasında çocuğunu kaybeder ve 5 gün sonra meydanda çocuğu işerken bulur. Buraya da bronz bir heykel diktirir. Bu heykele döneme uygun olarak kıyafetler giydiriliyor.
Grand Place 1998 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmıştır. Dolayısıyla buradaki binalar koruma altına alınmıştır.
Meydanın bir başka özelliği de mevsimine göre çiçeklerle kaplı olması. Rengarenk çiçeklerle kaplanan meydanda çiçek pazarı da kuruluyor. Yılbaşı zamanı ise meydana büyük bir çam ağacı dikiliyor.
Meydan Brüksel’in en hareketli noktası. Meydandaki binaların altında, cafe, pub ve restoranlar var. Hava güzelse masalar dışarı çıkıyor. Bu meydanda bir şeyler içip hareketliliği seyretmenizde yarar var.