Tarihte ‘’Sebastia’’ ve ‘’Samassia’’ gibi değişik isimlerle bilinen Sivas, hiç kuşku yok ki Anadolu coğrafyasında kurulan en eski ve köklü yerleşimlerden. Şehrin merkez ilçesi, coğrafi olarak da Sivas’ın merkezinde yer alıyor ve çevredeki ilçelerden buraya kolaylıkla ulaşılabiliyor. Hayranlık yaratan muazzam tarihi boyunca Hititler, Persler, Sasaniler ve Bizanslılar gibi sayısız uygarlığa ev sahipliği yapan şehrin müzelerinde bu dönemlerden geriye kalan bazı eserleri görerek etkilenebilirsiniz.
Özellikle Mengüceklilerden günümüze dek ulaşan Divriği Ulu Camii, binlerce farklı motiften meydana gelen eşsiz bir şaheser. İnşa edildiği dönemde bir darüşşifa olarak yaptırılan Şifaiye Medresesi, taş oymacılığının muhteşem örneklerinden olan Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese şehirdeki diğer harika mimari eserlerden. Geziniz sırasında yöresel bir şeyler mi satın almak istiyorsunuz? Eğer öyleyse merkezdeki çarşının yolunu tutabilir, günümüzde daha çok aksesuar satılan mağazalarıyla ünlü Taşhan ve civarında gezebilirsiniz.
Sivas’ın merkezi ayrıca Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok özel yeri olan bir müzeye ev sahipliği yapıyor. 1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında toplanan Sivas Kongresi’nin gerçekleştiği bina günümüzde Sivas Etnografya Müzesi olarak kullanılıyor. Üstelik müzede dolaşırken sadece etnografya ile ilgili parçaları değil, Sivas Kongresi’ne dair bazı parçaları da görme şansınız var. Binada Atatürk’ün çalıştığı oda ve kongrenin toplandığı salon gibi bölümler tıpkı o günlerdeki gibi korunuyor. Anadolu’nun zengin kültür birikimini neredeyse attığınız her adımda hissedeceğiniz Sivas’ın lezzetleri ise başlı başına şehri ziyaret ettirmeye yeter. Meşhur Sivas köfte, tarhana ve sebze kurutma gibi yemeklerden tadarak Sivas gezinizi ziyafete dönüştürebilirsiniz.