Rusya'da Yapılacaklar

Elton Gölü, Volgograd kentindeki en huzurlu doğal alanlardan biri. 152 kilometrekarelik bir alandan meydana gelen Elton Gölü ve çevresinde doğayla iç içe bir gün geçirebilirsiniz. Avrupa'nın en büyük tuz gölü olan Elton Gölü’nün sığ sularındaki tuz bataklıklarını görebilir, vadilerini fotoğraflayabilir ve Eltonsky Tabiat Parkı'nda doğa aktiviteleri yapabilirsiniz. Gölün adı ise altın gibi parıldayan sularının mor-kırmızı renginden dolayı "altın göl" anlamına gelen "Altın-Nur”dan geliyor.

Rusya’nın en büyük botanik parkı olarak kabul edilen Dendari Botanik Parkı, Soçi’de şehirden ve kalabalıktan uzaklaşmak ve nefes almak için en güzel ve keyifli yerlerin başında geliyor. Kente hakim yüksek bir tepe üzerine kurulu olan parkta binlerce çeşit bitki bulunuyor. Dendari Park’ın yanı sıra şehirdeki bir diğer botanik parkı da Riviera Parkı. Her ikisi de 100 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan bu parklarda keyifli piknik veya doğa yürüyüşleri yapabilir, bir ağaç altında oturup kitabınızı okuyabilir veya bol oksijenden faydalanarak spor yapabilirsiniz.

Sochi, bölgede termal turizmin önemli merkezlerinden biri. Şifalı yer altı sularından faydalanmak ve sağlık bulmak için her yıl yüz binlerce turist Sochi’de konaklıyor. Şehirde çok sayıda termal otel de misafirlerine keyifli bir konaklama imkanı sunuyor. Siz de Sochi kaplıcalarının yüzlerce yıldır dağıttığı şifadan yararlanabilir, kendinizi yenilenmiş hissedebilirsiniz.

Soçi, sahip olduğu müze ve sanat galerileri ile sanatsever gezginleri de mutlu eden bir şehir. Şehirde keyifle gezebileceğiniz hem tarihi hem de modern çok sayıda müze ve sanat galerisi var. Sochi Müzesi, Nikolai Ostrovsky Müzesi, Otomobil Müzesi, Spor Müzesi keyifle gezebileceğiniz müzelerin başında geliyor.

Sochi, bulunduğu konum itibariyle Rusya’nın yazlık başkenti olarak biliniyor. Hem ılıman iklimi ve uzun yaz dönemi hem de 140 kilometrelik sahil şeridi ile yaz turizminin en canlı olduğu yerlerden biri. Mayıs ayında başlayan deniz sezonu ekim ayının sonlarına dek sürüyor. Denizin ve güneşin tadını doyasıya çıkarabileceğiniz Sochi sahillerinde aynı zamanda yüzlerce otel ve konaklama tesisi bulunuyor.

2014 Kış Olimpiyatları’nın Sochi’de düzenlenmesinden sonra kent kış turizminde dünyanın en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Hem elverişli iklimi ve coğrafyası hem de kış sporları için sunduğu olanakları ile Sochi, kış sporlarına ilgi duyan gezginlerin uğrak noktalarından biri. Siz de kış aylarında Soçi’de bulunuyorsanız ve kış sporlarına ilginiz varsa kayak, boarding, buz pateni gibi pek çok spor dalını Sochi'de deneyimleme şansınız var.

Doğa sever gezginlerin Sochi’de yapılacaklar listesinde mutlaka yer alan aktivitelerden biri de Ahun Dağı’na çıkıp, muhteşem manzarayı görmek. Soçi-Adler yolu üzerinde yer alan Ahun Dağı, muhteşem bir doğa ile iç içe. Burada yer alan yaklaşık 100 yıllık bir seyir terası olan Ahun Kulesi’nden olağanüstü panoramik manzaraya şahit olmak eşsiz bir deneyim. Ahun Dağı’nda aynı zamanda yöreye özgü hediyelik eşyaların satıldığı şirin dükkanlar ve keyifli bir mola verebileceğiniz cafeler de bulunuyor.

Kafkas Sofrası, çok köklü ve geleneklerin hala yaşatıldığı bir yemek sofrasıdır. Soçi’de, şaşlık, borç çorbası, tavuk kievski gibi yerel lezzetleri tatmanın yanı sıra geleneksel bir davet olan bankete de katılabilirsiniz. Sıra dışı bir deneyim olan bankete “Tamada” adı verilen bir kişi yön veriyor. Hem ev sahipleri hem davetliler söz alarak konuşuyor, çeşitli ikramlar ve ritüeller oluyor. Kafkas geleneğinin vazgeçilmezlerinden olan banket davetine katılarak gezinizi çok daha keyifli bir hale getirebilirsiniz.

Arkhangelsk ziyaretinizde mutlaka görün diyeceğimiz yerlerden biri Solovetsky Adaları. Solovetsky Adaları Rusya’nın kuzeyinde Beyaz Deniz’de bulunuyor ve altı adadan oluşuyor. Adalara ulaşım sadece iki noktadan mümkün. Ya Kem’den tekneyle, ya da Arkhangelsk’dan uçakla gidebiliyorsunuz. Solovetsky Adaları’nda yerleşim M.Ö. 5. yüzyılda başlamış. Günümüzde ise tarihi 15. yüzyıla dayanan Orta Çağ mimarisiyle, bir Rus Ortodoks manastır yerleşimi olarak geziliyor. Adaların en özel yapısı 15. yüzyılda inşa edilen manastır. En sağlam binası ise 16. yüzyılın sonunda inşa edilmiş, manastırı kuran azizlerin mezarlarının da bulunduğu Annunciation Kilisesi. Solovetsky Adaları 1920’li yıllarda bir sürgün yeri ve sayıları bir milyonu aşan tutsağın katledildiği bir Sovyet toplama kampı olarak kullanılmış. II. Dünya Savaşı’nda bir deniz üssü olmuş ve 1990 yılında manastırın yeniden açılmasıyla asırlar önceki sakinliğine kavuşmuş. Bugün ise bir avuç keşişin yaşadığı ve UNESCO tarafından dünya mirasları listesine alınmış bir tarih hazinesi. Rotanıza eklediğinize hiç pişman olmayacaksınız.

Arkhangelsk’in 28 kilometre güneyinde, muhteşem bir doğanın içinde bulunan Rusya’nın en büyük açık hava müzesi Malye Karely, 17 Temmuz 1964’de açılmış. Toplamda yüz kırk hektarlık alana yayılan müzede 16. ve 19. yüzyılın ahşap mimarisinden yüzün üzerinde anıtın yanında, kuzey bölgesinin maddi ve manevi kültürüne ait eserler de göreceksiniz. Eski ahşap evler ile yeldeğirmenlerinin mimarisini çok ilginç bulacak ve hiç çivi çakılmadan inşa edilmelerine oldukça şaşıracaksınız. Soğan formunda kubbeli kilisesi, altın kaplama ve çok renkli Rus kiliselerinin aksine ahşap işçilik ile kiremit kullanılarak yapılmış. Müzede kuzey köylülerinin giyiminden, folkloruna kentin günlük yaşamı da tanıtılmış. Her temmuz ayında el sanatlarının sergilendiği, sonbaharda Şefaat Bayramı’nın, festivallerin kutlandığı ve kentin düğünlerin yapıldığı açık hava müzesi, Arkhangelsk’ın en görülesi yerlerinden.

Lenin Meydanı’na yakın ve nehir kenarında bulunan Chumbarova-Luchinskogo Caddesi şehrin en hareketli yerlerinden ve adı ‘Müze Sokağı’ olarak da anılıyor. Caddeyi böylesine cazip yapan ise camlarının önüne konmuş çiçek taklarıyla geleneksel ahşap evleri. Evlerin aralarına ve meydanlarına serpiştirilmiş anıtlar caddeyi bir açık hava müzesi gibi ilginç kılıyor. Ahşap evlerin birçoğu geçen zamana direnememiş ve restore edilmiş. 17. yüzyılda şehrin tek limanı olan Arkhangelsk daha sonraları ahşap endüstrisinin merkezi olmuş. O günlerden kalan ahşap sanatını hem evlerinde hem de bastığınız ahşap kaldırımlarında göreceğiniz caddede kentin en iyi restoranları, alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar ve el sanatlarından parçalar satan tezgahlar bulunuyor.

16. yüzyılın ikinci yarısında kurulan şehre Korkunç İvan ‘Baş Melek’ anlamına gelen Arkhangelsk ismini vermiş. Arkhangelsk tarihi anıtlar açısından oldukça zengin bir şehir. Anıtların çoğu ise tarihi Lenin Meydanı’nda bulunuyor. ‘Baş Melek’ denilen şehrin sembolü olan Dİkiltaş’ta bu meydanda. Askeri üniformalı olarak tasvir edilmiş limana bakan Peter Heykeli 1977’de beş yüz rublelik banknotların üzerine basılmış. 5 metre yüksekliğindeki heykelin kaidesi Solovetsky Manastırı'nın ustaları tarafından yapılmış. Arkhangelsk Adam Heykeli ise ismini hayali bir masal kahramanından almış. Heykeli ünlü sanatçı Sergey Sukhin tasarlamış. Rus eşlerini anlatan kadın- çocuk-kedi heykeli, erkekler tarlada çalışırken evin ve ailenin sorumluluğunu alan Rus kadınların yüceliğini ifade ediyor. 1941 - 1945 savaşı ise Savaş Zafer Anıtı denilen askeri bir anıtla anılmış. Şehrin en dramatik anıtı 1990 yılında Solovetsky Adaları’ndan getirilen ve Sovyet kampları kurbanlarına adanmış, yazıtında ‘Siyasi Mağdurlara’ yazan anıt. Anıt şehirde Lomonovsky Parkı’nda bulunuyor.