Portekiz'de Yapılacaklar

Braga’nın en ihtişamlı yapılarından biri olan Se Katedrali, 11. yüzyılda inşa edilse de, 16. yüzyılda bazı eklemelerle ile son halini almış. Her dönemde farklı eklemeler yapıldığı için aynı anda Romanesk, Gotik, Manuelin, Rönesans ve Barok dönemin izlerini taşıyan yapı; hem içeriden hem dışarıdan oldukça etkileyici. Kilise korosunun konserine denk gelirseniz, bu şansı mutlaka değerlendirmelisiniz.

14. yüzyıldan bu yana, adanmış din adamları için kutsal bir haç bölgesi olan Bom Jesus do Monte’ye çıkmak isterseniz, Braga’nın en iyi manzaralarından birini izleyebilirsiniz. Ayrıca yol üzerinde beş duyu üzerine temellendirilmiş çeşmeler de ilginizi çekebilir.

1800’lerin başında İsviçreli mühendis Nikolaus Riggenbach tarafından tasarlanan, dünyanın su ile dengelenerek çalışan en eski finiküleri olan, Bom Jesus Mont ile özel bir yolculuk yapabilirsiniz. Yolculuk sırasında harika fotoğraflar çekebilir, tepede ise manzaranın keyfini sürebilirsiniz.

Aynı zamanda Arcada olarak da bilinen, 1800’lerde uzun apartmanların duvarlarını oluşturduğu, bir meydan olarak tasarlan Praça da República’nın gölgelerinde, güzel bir yemek ya da soğuk bir içecek molası verebilirsiniz.

Braga’nın Ortaçağ'dan kalma Piskoposluk Sarayı'nın yanında yer alan, birçok farklı türde kuşa ve çiçeğe ev sahipliği yapan bahçede, harika zaman geçirebilirsiniz. Sarayın arka tarafındaki verandayı süsleyen, gotik arena kalıntılarının taş işçiliğini de inceleyebilirsiniz.

Aynı isimli meydanda bulabileceğiniz Biscainhos Müzesi, görkemli bahçeleriyle 17. ve 18. yüzyıldan kalma bir aristokrat sarayı. Portekizli soyluların gündelik hayatına tanıklık edebileceğiniz müzede; azulejos adı verilen usta elinden çıkma fayanslar, alçı kalıplar ile cam eşya, mobilya, takı, seramik ve müzik enstrümanlarının koleksiyonlarını görebilirsiniz. Portekiz'deki en iyi 18. yüzyıl bahçeleri arasında sayılan Biscainhos’ta; meyve bahçeleri, çeşmeler ve heykeller arasında huzur dolu sakin bir gün geçirebilirsiniz.

1750’lerden kalma ihtişamlı bir yapı olan Raio Sarayı’nın içinde yer alan, eski tıbbi aletlerin toplandığı özel sergiyi gezebilirsiniz. 1884 yılında Sao Marcos Hastanesi'ne ev sahipliği yapan bu zarif yapı, o dönemden bugüne koruduğu tüm çarpıcı eşyaları, meraklıları için sergiliyor.

Roma Dönemi’nde kalma, yerel halkın su kaynağı olduğuna inanılan İdolo Çeşmesi, arkeologlarca kutsal bir tapınak kompleksi ile ilişkilendiriliyor. Oyma figürlerle süslü çeşmeyi ziyaret edip, arkeologların tüm varsayımlarını açıklayan tanıtım videosunu burada izleyebilirsiniz.

Yüzyıllar boyunca farklı kültürlerin etkisinde kalmış Braga mutfağında; patates, lahana, mısır, kırmızı et ve taze deniz mahsülleri ağırlıklı menüleri oldukça uygun bütçelere tadabilirsiniz. Yerel yeşil şarabına da mutlaka bir şans vermelisiniz.

Genç nüfusun yoğun olduğu, üniversite şehri Braga’da, çok sayıdaki dans kulübü, bar, cafe ve diskodan herhangi birinde, sakin bir bütçeyle dolu dolu bir gece geçirebilirsiniz.

Şehrin en önemli tarihi mahallesi olan Alfama'yı görmeden Lizbon’u gezmiş sayılmazsınız. Yıllar öncesinden kalma sokakları, renkli evleri, kafeleri, Portekiz’in geleneksel müziği fado dinleyebileceğiniz alanları ile Alfama'ya hayran kalacaksınız. Bölgenin yakınlarında yer alan Fado Müzesi’ni mutlaka görmelisiniz.

Şehir merkezinde bulunan Belem’in gezilip görülmesi gereken birçok önemli tarihi alanı bulunuyor. Belem Kulesi, Jeronimos Manastırı ve Belem Kültür Merkezi bu alanlardan sadece birkaçı. UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Belem Kulesi, şehrin simgesi olarak biliniyor. 30 metrelik bir yüksekliğe sahip olan kule yıllar önce Lizbon’u korumak için inşa edilmiş. Kulenin içinde bulunan uçak anıtı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.