Libyan Arab Jamahiriya'da Yapılacaklar

Çöl iklimine sahip ülkenin, en verimli ve ormanlık arazileri bu dağların eteklerinde bulunuyor. Bingazi’nin kuzeydoğusunda ve Akdeniz’in güneyinde yer alan plato aslında kaya zeminli uzun bir trekking parkuru niteliğinde. Yürüyüş esnasında antik kiliseler ve mağaralarla da karşılaşabiliyorsunuz. 900 metreye kadar yükselen dağ sıraları adrenalin dolu tırmanışlar için de tercih ediliyor. Kurak Libya’nın Bingazi'deki bu en yeşil bölgesi, yerel halkla bütünleşebileceğiniz köylerle dolu. Hem sportif etkinliklerde bulunmak hem de değişik bir şehir portresiyle karşılaşmak isterseniz Jebel Akhdar, Bingazi’nin ilginç rotalarından.

Bingazi sahilinde yolunuzun üstüne çıkacak tarihi kalıntıların adı Ptolemais Antik Kenti. Yapılan araştırmalar şehrin bu ismi 3. Yüzyılda aldığını gösteriyor. Bir ticaret şehri olan Ptolemais’in Roma İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinden Helenistik döneme kadar zengin bir ülke olduğu da bilinen gerçekler arasında. Kum, güneş ve masmavi denizle bütünleşen bu tarihi kalıntılar geçmiş zamanlarda yağmalanmış olsa da, tarihi sütunlara dokunduğunuzda kendinizi Akdeniz’e bakan bir Romalı gibi hissedebileceğiniz bir atmosfer hala mevcut.

Bingazi’nin en eski ve en bilinen camisi Atiq Camii. El-Jami El-Kabir olarak da anılan cami, şehir meydanının kuzey tarafında konumlanıyor. Caminin inşa tarihi 15. Yüzyıl olup birçok tadilatla günümüze kadar gelebilmiş. Osmanlı mimarisi tarzındaki yapı günümüzde ibadete açık. Hem atalarımızı yad etmek hem de savaş yorgunu tüm ülkelere bir dua bırakmak için uğramadan geçmeyin.

1929-1939 yılları arasında inşa edilen Bingazi Katedrali Neoklasik mimarinin en güzel örneklerinden biri. Planını İtalyan mimarların çizdiği katedral bazilika tarzında bir yerleşime sahip. Kaddafi 1970’li yıllarda yönetimi devraldığı zaman kiliseyi camiye dönüştürmeye çalışsa da 1977’de tamamen kaderine terkedilmiş. Günümüzde restorasyonu süren katedralin içinde İncil’den ve Hazreti İsa’dan sahnelerin resmedildiği freskler ve kırık vitray pencerelerle karşılaşıyorsunuz. İlgisiz bırakılan bu sanat eserinin en muhteşem fotoğraflarını ise güneş ışığının pencerelere dokunduğu ilk saatlerde yakalayabiliyorsunuz.

Bingazi turizm için açılan plajlara sahip olmasa da, mavinin her tonuna ve renkli resiflere sahip sularında dalabiliyor, şnorkelle yüzebiliyorsunuz. Kente dalış yapmak niyetiyle gelecekseniz kendi ekipmanınızı getirmeniz gerekiyor. Daldığınız noktaya bağlı olarak diplerde eski batıklarla karşılaşma şansınız da var.

Bingazi’nin uçsuz bucaksız çöllerinde arazi araçlarıyla kumları savurarak ilerlemek en keyif veren aktivitelerden. Bingazi’den arabayla 3-4 saat sürecek kum denizi bölgesi ise sadece şehrin değil ülkeye gelen tüm turistlerin vazgeçilmez rotası. Fosilleşmiş deniz yıldızlarından ve kabuklardan da anlaşıldığı üzere bir zamanlar deniz olan bu büyük çölde antik mezarlarla da karşılaşıyorsunuz. Çöl sörfünün en tanıdık adreslerinden Libya’da bu müthiş keyfi yaşamak için Bingazi’deki dik kum tepeleri uygun bir platform.

Çölün sessizliği, sarı benzi ve kavuran güneşine karşı bir macera yaşamak isterseniz Bingazi’de deve sırtında yürüyüş turları düzenleyen küçük şirketler bulabiliyorsunuz. Bir İpek Yolu belgeselindeymiş gibi hissedeceğiniz turist kervanları yaşamınızda farklı bir tecrübe olacak.

Bingazi çevresindeki Berberi köyleri sizi farklı bir dünyanın içine sokacak etnikliğe ve ilkelliğe sahip. Çöl sporlarında ve trekking turlarında böyle bir köy yakınından geçtiğinizde, sıra dışı kerpiç mimarisinden ve içindeki sadelikten etkileneceksiniz. Halk oldukça konuksever olduğundan yere bağdaş kurarak yapacağınız sohbet ve içeceğiniz nane çayı hep tatlı bir anı olarak kalacak.

Çöl ve denizle iç içe bir şehir olan Bingazi’nin dar sokaklarında en çok da akrep, yılan ve örümcek gibi vahşi çöl hayvanlarının kurutularak süs haline getirildiği objeler görüyorsunuz. Baharatlar ve rengarenk şark kumaşları da başınızı döndürecek kadar çeşit içeriyor.

Misurata çok turistik bir şehir olmasa da Akdeniz kıyısında sahip olduğu uzun kumsallarla harika bir yüzme ve güneşlenme olanağı sunuyor. Ancak sahillerde otel ya da tesis olmadığını unutmamalısınız. Kadınların tek başına deniz gitmesi de tavsiye edilmiyor.

Hem kendinizi yerel halktan biri gibi hissedeceğiniz, hem de yerel kültürü yakından tanıma fırsatı bulacağınız halk pazarlarını dolaşabilirsiniz. Bu pazarlarda halıdan, tekstil ürünlerine, küçük biblolardan taze meyvelere kadar çok çeşitli ürünler bulabilirsiniz. Alışveriş sırasında pazarlık yapmayı deneyin çünkü turist olduğunuz için yüksek fiyatlar teklif edilebilir.

Bazeen, asida, büryan kebabı başta olmak üzere çeşitli et yemekleri mutlaka denenmeli. Yalnız Misurata mutfağında ağırlıklı olarak koyun ve kuzu eti kullanıldığını unutmayın. Çay ve kahvenin Misurata kültüründe büyük bir yeri var. Çay bahçelerinde ve kahvehanelerde bol bol bu yerel içecekleri tüketebilirsiniz.