Güney Afrika'da Yapılacaklar

Şehir merkezinde bulunan ve 2003 yılında ziyarete açılan Bandırma Vapuru ve Milli Mücadele Açık Hava Müzesi’ni gezmek, Samsun’da yapılacak aktivitelerin başında geliyor. Samsun, Milli Mücadele’nin başladığı yer olması açısından çok özel bir yere sahip. Bu müze de şehrin Kurtuluş Savaşı’ndaki önemini ve yerini anlatmasından dolayı mutlaka görülmeli. Atatürk’ün Samsun’a çıktığı Bandırma Vapuru’nun orijinal boyutlarına sahip bir replikasının yer aldığı açık hava müzesinde Milli Mücadele’ye ait belgeler, el yazmaları, balmumu heykeller, fotoğraflar, Atatürk’e ait bir beylik silah ve kıyafetler yer alıyor. Açık hava parkında ise Çanakkale Savaşı ve düşmanın İzmir'den denize dökülüşünü temsil eden Türkiye'nin en uzun seramik rölyeflerini, Kurtuluş Savaşı’nda Samsun’un verdiği 1200 şehidin yer aldığı Şehitler Yazıtı’nı, Milli Mücadele’yi anlatan 10 adet bronz rölyefi ve yedi figürlü Milli Kurtuluş Anıtı’nı görebilirsiniz. Gezinize Samsun’daki diğer müzelerle devam etmek isterseniz Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Samsun Kent Müzesi ve Gazi Müzesi’ni gezebilirsiniz.

Muhteşem şehir ve Karadeniz manzarası ile Samsun’un en popüler yerlerinden biri olan Amisos Tepesi, Samsun gezi rotanızda mutlaka olmalı. Şehir merkezinden araçla kolaylıkla ulaşabileceğiniz tepeye teleferikle de çıkabilirsiniz. Muhteşem bir manzaranın sizi beklediği Amisos Tepesi keyifli kafe ve restoranların yer aldığı bir yer olmasının yanı sıra aynı zamanda arkeolojik kalıntıların bulunduğu bir kazı alanı. Pontus Krallığı döneminden kalma kaya mezarlarının bulunduğu alandan çıkarılan arkeolojik eserler Arkeoloji Müzesi’ne taşınmış. Tarih ve doğal güzelliğin bir arada olduğu Amisos Tepesi’nde muhteşem manzaranın tadını çıkarmadan, buradaki mekanlarda keyifli bir yemek veya içecek molası vermeden Samsun’dan ayrılmayın.

Sabi Sabi’de beyaz ve siyah olmak üzere iki tür gergedan bulunuyor. Siyahı daha az görülmesine rağmen kalabalık sürüleriyle safari boyunca oldukça sık karşılaşılıyor. ‘Büyük Beş’ ailesinin ferdi olan gergedanlar düzlük alanlarda geziyor ve fotoğraflanmaktan korkmuyorlar.

Gri renkteki bu dev hayvanlar Afrika’nın olmazsa olmazı. Çöllerde dahil, ormanlarda ve savanlarda yaşayabilen bu hayvanlar aynı zamanda ‘Büyük Beş’ içindeki en sosyal hayvanlar. Sabi Sabi’de safarilerde yaklaşık yüz fili aynı grup içinde görmeniz mümkün. Oldukça etkileyici sürü manzaralarıyla filler safarinin vazgeçilmezlerinden.

Sabi Sabi’de dünyanın her yerinden gelen gezginlerin beklentilerine uygun tesisler bulunuyor. Fakat bu yaban hayatına en uyan ve en tercih edilen konaklama, konfor ve lüksten kaçınmadan yapılan ağaç evler. Açık havada ve doğanın ortasında inşa edilen bu kütük evlerin de bütçeye göre çeşitleri bulunuyor.

Vahşi hayatı keşfetmenin en heyecanlı yolu olan safari dışında, Sabi Sabi’nin doğal güzelliklerini keşfetmek için bir de uzun yürüyüşler yapmanızı öneriyoruz. Örneğin, Queens ve Montrose nehirlerinin buluştuğu rotada dağların yemyeşil manzarasına nazır yürüyebilirsiniz. Bu rota üzerinde ormanın yanında, şelaleler, yerli ağaçlar ile Afrika’nın kendine has bitki örtüsüyle karşılaşıyor ve bol bol makinenizin deklanşörüne basıyorsunuz.

Sabi Sabi’nin savanna yaşam alanında vahşi hayvanların yanında iki yüzden farklı türde kuş yaşıyor. Bu türlerin bazıları da dünyada nadir rastlanan kuşlardan. Afrika’nın biyoçeşitlilik açısından zengin olan bu bölgesinde kuşları bazen konakladığınız yerin penceresinden de gözlemlemeniz ve ellerinizle beslemeniz de mümkün.

Johannesburg şehir merkezine yaklaşık 6 kilometre uzaklıkta bulunan ve 1964 yılında gül bahçesi olarak kurulan Johannesburg Botanik Bahçesi şehrin görülmesi gereken alanlarından biri. 130 hektarlık bir alana kurulan parkın içinde 10 binden fazla gül bulunuyor. Özellikle ilkbahar aylarında renk renk çiçeklerin bulunduğu botanik bahçesini ziyaret ederek günün keyfini çıkartabilirsiniz.

Şehrin en ünlü parkı olarak bilinen Gold Reef City, size unutamayacağınız bir gün yaşatacak. Otantik bir bölgeye konumlanan tema parkı, eski dünyanın büyüleyici atmosferinin günümüze uyarlanmış hali. Genel olarak yetişkinlere hitap eden Gold Reef City’nin ayrıca çocuklar için ayrılan bölümleri de bulunuyor. Günboyu süren rehberli turlardan birine katılarak altın madeni bölgesini de keşfedebilirsiniz.

1904 yılında kurulan ve 320’den fazla hayvan türünün bir arada bulunduğu Johannesburg Hayvanat Bahçesi’nde vakit geçirerek birçok canlıyı inceleme fırsatı yakalayabilirsiniz. Haftanın her günü ziyaret edilebilen hayvanat bahçesini görülecekler listenize eklemenizi öneriyoruz.

Şehir merkezinin yaklaşık 50 km kuzeybatısında bulunan ve “İnsanlığın Beşiği” olarak adlandırılan bölgede yer alan Sterkfontein Mağaraları’nda çok sayıda fosili bir arada görebilirsiniz. 1947 yılında Australopithecus africanus fosilinin keşfedildiği mağara ayrıca UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.

Yapısında pek çok yemek kültürünü barındıran Johannesburg’da, Güney Afrika’nın birçok özel lezzetini keşfedeceksiniz. Dünyadaki et ihracatında önemli bir konumda olan ülkede et ürünleriyle hazırlanan lezzetler yaygın durumda. Et yemeklerinin hemen her çeşidini Johannesburg’da denemeniz mümkün. Yerel restoranların yanı sıra dünya mutfaklarından lezzetler sunan restoran ve kafelerde de damak tadınıza uygun lezzetleri tadabilirsiniz.