Selçuk’un 3 kilometre ilerisinde konumlanan Efes, kuruluşu Cilalı Taş Devri’ne dayanan antik bir Yunan kenti. Önceleri basit bir yerleşim yeriyken milattan önce 129 yılında Roma İmparatorluğu egemenliği altına girdikten sonra gelişmiş ve yıllar içerisinde o dönemin en önemli başkentlerinden olmuş. 200.000 kişiyi aşan nüfusa ulaştığında bulunduğu çağın en büyük metropolü olmuş. Bunun en önemli nedenleri arasında Anadolu topraklarının en verimlisi oluşu, ticaret yollarının bu topraklardan geçişi ve doğuyla batıyı bağlayan bir limana ev sahipliği yapışı yer alıyor.
Hristiyanlığı yaymak için çok çaba harcayan Aziz Paul, Efes’te yaşayıp burada vaaz verdiği için Efes bu dinin yayılmasında da önemli bir rol oynamış. Çoğu kez yağmalanan, depremlerden zarar gören Efes, Küçük Menderes Nehri’nin alüvyonları nedeniyle deniz ticaretindeki etkin rolünü kaybetmiş. Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul olunca da Efes, eski ihtişamından uzaklaşmış.
Efes Antik Şehri’nin İzmir’de ve Türkiye’de gezilecek yerler arasında olması ise Dünyanın 7 Harikası’ndan biri olan Artemis Tapınağı sayesinde. Günümüze tapınaktan geriye sadece birkaç taş ve sütun kalmış olsa bile dünyanın birçok yerinden insan bu tapınağı görmek için Efes’e geliyor. Ayrıca Roma döneminden kalan Celsus Kütüphanesi de görülmeye değer. Hem mezar anıtı hem de kütüphane olan bu yapının yanında bir de günümüzde önemli bir kısmı tahrip olmuş olan 24.000 kişiyi ağırlama kapasitesine sahip tiyatroyu da görebilirsiniz.