Bulgaristan'da Yapılacaklar

Plovdiv şehrinde görüleceklerin en başında yer alan Eski Osmanlı Mahallesi, dönemin geleneklerini çok iyi yansıtıyor. Sahip olduğu tarihi dokusunu günümüzde de korumayı başaran ve restoresi tamamlanmış bu evler müze ve galeri olarak hizmet veriyor. Mahallenin Arnavut kaldırımlı sokakları insanın harika bir gün geçirmesine yetiyor. Özellikle evlenecek adayların fotoğraf çekmek için geldiği bu mahalleyi seyahat rotanıza eklemeyi unutmayın.

Birçok etnik grubu bir arada bulunduran şehir merkezinde yeme-içme kültürü de bir o kadar çeşitli. Avrupa lezzetlerini, Osmanlı ve Türk mutfağını içinde barındıran Bulgar mutfağında süt ve süt ürünleri oldukça sık kullanılıyor. Kaşkaval peyniri, Şopska salatası, menemene benzeyen Mişmaş şehrin önemli lezzetleri arasında bulunuyor. Yemekten sonra servis edilecek tahin helvası ve cevizli kabak tatlısını denemenizi öneriyoruz.

Şehir halkı tarafından Mamutlu Müze olarak da bilinen Doğa Müzesi yapısında birçok tarih öncesi objeyi bulunduruyor. Her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği bu müzenin içinde doğadan alınıp bozulmaması için özen gösterilen doğa köşeleri bulunuyor. Bu doğa köşelerinde hayvan türleri, bitki ve insandan maketler bulunuyor. Birinci katta sazlık doğa sistemi sergileniyor. Bunun içinde bir balıkçı kayığı da kullanılıyor. İkinci katta suni bir mağara mevcut. Üçüncü katta ise eski eşyalar sergileniyor. Burada bulunan eşyalar eski Ruse’yi anlatıyor. Farklı türdeki birçok oluşumu bir arada görmenizi sağlayan Doğa Müzesi’ni ziyaret ederek farklı detaylar üzerine yoğunlaşabilirsiniz.

Tuna kıyısında bulunan ve iki katlı olan Kaliopa Evi, şehir halkı tarafından Ruse Şehir Müzesi olarak adlandırılıyor. Pencerelerinden Tuna Nehri’nin harika manzarasına tanık olabileceğiniz bu müze nesiller boyunca korunan romantik bir aşk hikâyesine şahit olmuş. Müzenin ilk katı geçici sergiler için ayrılmış durumda. İkinci katında ise 19. ve 20. yüzyıla ait zengin bir Ruse evi sergileniyor. Çeşitli ülkelerden birçok porselenin, çininin ve Çin fayansının bulunduğu Kaliopa Evi’nde Bulgaristan’a gelen ilk kuyruklu piyano da bulunuyor. Yıl boyunca Ruse evlerine özgü küçük konserler düzenleniyor. Kaliopa Evi’ni ziyaret edilecekler listesine eklemenizi öneriyoruz.

İmparator Hadrian tarafından yaptırılan ve dönemin mimarisini üzerinde taşıyan Roma Stadyumu, Cuma Camii’nin hemen yan tarafında yer alıyor. Bir bölümünün ziyaretçilere açık olduğu antik stadyumu inşa edildiği dönem 30 bin kişilik bir kapasiteye sahipti. Eski dönem kalıntıların bir kısmını görerek, dönemin şartları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Sultan 1. Murad tarafından dönemin ünlü mimarına yaptırılan Cuma Camii, Hüdavendigar Camii olarak da biliniyor. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan iki camiden birisi olan Cuma Camii şehir merkezinde yer alıyor. Alt katında dinlenebileceğiniz ve bir şeyler içebileceğiniz bir Türk kafesi bulunuyor. Geçmişten günümüze kadar ulaşan bu önemli yapıyı ziyaret ederek mimarisi, yapısı hakkında bilgi sahibi olabilir veya dönemin sahip olduğu ruhu yakından hissedebilirsiniz.

Birçok kültürün etkisi altında kalan Plovdiv’de yemek kültürü de oldukça çeşitli. Türk, Osmanlı, İtalyan mutfağından çeşitli lezzetleri bir arada bulabileceğiniz bu şehirde ayrıca birçok Bulgar yemekleri mevcut. Özellikle restoranlar tarafından her yemeğin yanına servis edilen domates soslu patlıcan kızartmaları insanın damağında güzel bir tat bırakmaya yetiyor. Plovdiv şehrini gezerken mutfağını da keşfetmeyi ihmal etmemenizi öneriyoruz.

Tüm ihtişamıyla göz dolduran Şeytan Köprüsü, Ardino'nun 5 kilometre kuzeyindeki Djadovci Köyü’nün yakınında konumlanıyor. 17. ve 18. yüzyıllarda inşa edildiği düşünülen köprü, üç kemerinin ön planda olduğu benzersiz bir mimariye sahip. Köprünün yer aldığı vadiye sırtınızı vererek harika fotoğraflar yakalayabilir ve unutulmaz manzaralar eşliğinde trekking rotalarını keşfedebilirsiniz.