Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri olan Plovdiv, 8 bin yıllık tarihiyle en eski yerleşim yerlerinden birisi olarak bilinmektedir. İsmini Büyük İskender’in babası II. Filip’ten alır. Plovdiv, yedi tepeden oluşmaktadır. Günümüzde bir tanesi taş ocağı olarak kullanıldığı için geriye Cehennem Tepe, Bunarcık Tepe, Saat Tepe, Taksim Tepe, Nöbet Tepe ve Cambaz Tepe olarak altı tepe kalmıştır. Oldukça renkli binalara, hamamlara, yemyeşil parklara ve hareketli caddelere sahiptir. Şehrin merkezi sayılan Stefan Stambolov Meydanı her yıl birçok turistin akınına uğramaktadır. Plovdiv’in önemli turistik mekânlardan birisi olan Osmanlı Mahallesi oldukça iyi bir şekilde korunmaktadır. 16. yüzyıldan kalma Saat Tepe’si ve Trajan tarafından II. yüzyılın başlarında inşa edilen 2 bin yıllık Roma Antik Tiyatrosu en önemli mimari eserleri arasında yer alır. Bunun yanı sıra Sveti Bogoroditsa Kilisesi, Bachkovo Manastırı, Roma Forumu, Cumayata Meydanı ve Cuma Camii de dikkat çekici bir mimariye sahiptir.
Plovdiv, ılıman iklime sahip bir tarım bölgesidir. Kışlar soğuk ve yağışlı geçerken yazlar sıcak ve kurak geçmektedir. Meriç Nehri’ne kıyısı olması nedeniyle balık tutulmakta ve kürek parkurları düzenlenmektedir. Oldukça hareketli bir gece yaşamına sahiptir. Birçok gece kulübü ve bar şehrin merkezinde yoğunluktadır. Plovdiv Uluslararası Folklor Festivali şehrin en önemli festivalidir. Plovdiv’de alışveriş için önemli iki yer vardır: Knyaz Aleksander I ve Rayko Daskalov caddeleri. Bu caddelerde yerli ve yabancı ürünler bulunmaktadır. Plovdiv’e ulaşım ise, havayolu ile Sofya’dan sağlanmaktadır. Sofya’dan karayolu ve demiryolu ile geçilmektedir. Sofya’dan Plovdiv’e trenle ulaşım 2,5 saat sürmektedir.
