Normandiya sınırına oldukça yakın bir konumda bulunan Saint Malo, tarihi çok eskilere dayanan büyüleyici liman kasabalarından. Anakarayla bağlantısının olmasına rağmen tek başına bir ada gibi görünen şehir, denizdeki etkileyici gel-git manzaraları, etrafına duvar misali örülmüş sağlam surlarla çekici ve gizemli bir atmosfere bürünüyor. Şehrin surları M.S. 12. Yüzyıldan kalma. Saint Malo’nun bu kadar önemli bir liman kenti haline gelmesinin sebebi ise 17. Ve 18. Yüzyıllarda İngiliz gemilerinin tehdidine karşı duran ve Hükümet tarafından resmen tanınan korsanların üssü olması. Şehir, geçmişte İngiliz gemilerini istemezken, günümüzde İngiltere’den gelen feribottan inenleri turist olarak karşılıyor.
Eski Şehir olarak anılan tarihi yapılar şehrin surları içinde bulunuyor. Şehrin 17. Yüzyıldan kalan Ulusal kalesi, 12. Yüzyıldan kalma Saint – Vincent Katedrali, 15. Yüzyıldan kalma Duchesse Anne Evi bu bölümde görülebilecek tarihi güzellikler. Günümüze kadar sağlam gelen surların etrafında yapılan ve 2 kilometre süren bir yürüyüşle de Saint Malo’nun plajları, uzun boylu yapıları ve parkları keşfedilebiliyor. Kentin sokakları bol güneşli, neşeli ve canlı. Restoranlar, barlar ve alışveriş imkanı sunan dükkanlarıyla gezerken zevk alıyorsunuz.
Şehre uçakla geliyorsanız, ineceğiniz Dinard-Pleurtuit-Saint-Malo Havaalanı şehirden yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta. Havaalanından Saint Malo’ya toplu taşıma bulunmadığından taksiyle ulaşım sağlayabiliyorsunuz.