Ortaçağ’dan kalma duvarlar ile çevrili Levoca, Slovakya’nın rönesans ve hümanizm merkezi olduğundan, turistler için özel bir cazibe merkezidir. Ana şehir meydanı, Levoča doğmuş ünlü bir ressam olan Master Paul’ün anısına, onun ismini almıştır. Avrupa’nın en büyük ortaçağ meydanlarından biridir. Dünyanın en yüksek ahşap sunağı da yine Master Paul’un elinden çıkma; tek bir demir çivi kullanılmadan, kireç ağacından yapılan gotik bir çalışma. Çok nadir bulunur türden bir şehir simgesi olan, Utanç Kafesi; 16. yüzyılda inşa edilmiş. Dedikodu yapmaktan, eşinizi aldatmaya uzanan basit suçlarda dahi, insanları halka açık biçimde simgeleyen Utanç Kafesi’ni mutlaka görmelisiniz. Karakteristik bir rönesans saat kulesi de olan tarihi Belediye Binası, ünlü kraliyet kenti Levoca'nın en güzel binalarından biridir. Aziz James Kilisesi'nin yanında, şehrin tam kalbinde yer alır. Kökeni 15. yüzyıla kadar uzanır. Belediye Binası, Levoča'nın tarihine odaklanan Spiš Müzesi'nin bir şubesine de ev sahipliği yapar.
Levoca’da ziyaret edebileceğiniz, manzaralarıyla en romantik yerlerden biri ise, Kutsal Bakire Meryem’in ziyareti ile kutsanmış Bazilika’dır. Neo-gotik tasarımıyla ilgi çeken bazilika eski bir şapelin kalıntıları üzerine inşa edilmiş. Aynı zamanda bir hac rotası olan bazilikaya, her yıl binlerce insan geliyor. 15. yüzyılda inşa edilen, rönesans saraylarının tipik örneklerinden biri olan, Thurzo hanesine ait ev, bugün müze olarak hizmet vermekte. İlgi çekici mimarisi ve sergileri için mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya mutfaklarından izler taşıyan Slovak mutfağının lezzetli menülerini bulabileceğiniz Levoca’da; gulaş ve patates yemekleri baş roldedir. Sokak lezzetleri içinde sıkça rastlayacağınız patates ile yapılan bir tür gözleme olan "lokse"yi de mutlaka denemelisiniz. Levoca’ya seyahat için en uygun mevsim Ağustos; - Eylül ayları ile Ekim - Kasım ayları arasındaki dönemdir.