Anadolu’da yüzyıllardır süregelen esnaflık geleneğini sürdürme amacıyla inşa edilen Kapalıçarşı, hiç kuşkusuz dünyanın en eski ve turistik çarşıları arasında başı çekiyor. Yapılışı aynı zamanda İstanbul’u fetheden padişah olan Fatih Sultan Mehmet dönemine dek giden çarşının birden fazla giriş kapısı var. 4 bine yakın dükkanı barındıran çarşıyı her gün yüzbinlerce kişi ziyaret ediyor. Bazı kaynaklarda ‘’dünyanın en eski alışveriş merkezi’’ olarak geçen Kapalıçarşı, Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen bir bedestenin üzerinde inşa edildi. İç Bedesten olarak da bilinen Cevahir Bedesteni ve Yeni Bedesten olmak üzere iki bölüme ayrılan çarşı, toplamda 30 bin metrekareden fazla alanı kaplıyor. Kapalıçarşı, eskiden içerisinde camiler, çeşmeler ve hanlara ev sahipliği yapıyordu. Son yıllarda ise daha çok halı, kilim ve altın alınıp satılan dükkanlarıyla öne çıkıyor.
Yine önceleri çarşının sokakları belirli meslek kollarına göre ayrılmıştı. Örneğin antikacılar, mücevherciler ve kumaşçılar farklı sokaklarda hizmet veriyordu. Üstelik bu işletmelerde birkaç nesildir aynı işi devam ettiren aileler çalışıyordu. Günümüzde bu gelenek kısmen de olsa halen Kapalıçarşı’da yaşatılmaya devam ediyor. Fesçiler, Basmacılar, Aynacılar, Kalpakçılar, Kürkçüler ve Terziler gibi sokaklara ayrılan çarşıda gezerken yorulursanız, civardaki kahvehanelerde oturarak Türk kahvesi veya çay içebilirsiniz. Yüzyılların tanığı çarşıda açılan lüks restoranların büyüleyici ambiyansı ise muhakkak deneyimlenmeli.
Dünyaca ünlü film yıldızlarını, sporcuları ve siyasetçileri ağırlayan Kapalıçarşı’nın devasa bir labirenti andıran koridorlarında dolaşmak hayli keyifli. Kapalıçarşı’ya gelmek için Kabataş, Tophane, Karaköy, Eminönü ve Sultanahmet gibi yerlerden geçen tramvaya binebilir, Beyazıt-Kapalıçarşı durağında inebilirsiniz. Ayrıca dilerseniz Tarihi Yarımada’nın pek çok bölgesinden İstanbul’un eski eserlerini göreceğiniz bir yürüyüşle tarihi çarşıya rahatlıkla ulaşabilirsiniz.