Güney Almanya’da sonbaharın ilk uğradığı şehir olan Baden-Baden, Dostoyevski’nin Kumarbaz romanına ilham veren atmosferiyle ve Murg Vadisi ile Ren Nehri’nin muhteşem manzarasıyla büyüleyici bir güzelliğe sahip. ‘Baden’ kelimesi Almancada ‘banyo’ anlamına geliyor ve şehir de isminden anlaşılacağı gibi yaz kış dolup taşan kaplıcalarıyla tanınıyor. 2000 metre derinden gelen şifalı sular 68 derece ısıya ulaşıyor ve birçok rahatsızlığa iyi geldiği söyleniyor. Kentin İsviçre ve Fransa sınırlarına yakın konumu, Kara Orman eteklerinde uzanan yemyeşil doğası da en az şifalı kaplıcaları kadar dinlendirip ilgi görüyor. 350 yıllık dev gövdeli ağaçların bulunduğu 3 kilometrelik Lichtentaler Allee Parkı’nı çevreleyen binalar, eski kiliseler ve Frieder Burda Müzesi de kentte görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Caddelerin ağaçlarla kaplı uzun patikalardan oluştuğu Baden-Baden’de yürürken Schumann’ın, Brahms’ın ve List’in notalara döktüğü huzuru duyabiliyor; müzelerinde, tiyatrolarında sanatın büyüsünü iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz.
Avusturya’daki Baden şehriyle ayrışması için ‘Baden-Baden’ adı verilen kentin gezi rotası bir hayli kalabalık. Dostoyevski’nin kumar oynayıp para kaybettiği fakat ilham kazandığı yer olan Kurhaus Kumarhanesi neredeyse 300 yıldır ayakta ve hala aktif. 1102 yılında yapılan ünlü Ünlü Altes Schloss (Baden Kalesi)’dan ise şehri kuşbakışı izleyebiliyor, ülkenin en büyük konser salonu olan Festspielhaus’da filarmoni orkestrasını dinleyebiliyorsunuz.
İşsizlik oranının yüzde beşin altında seyrettiği şehir, Almanya’nın en zengin vatandaşlarının yaşadığı yer olarak da biliniyor. Eğitim ve ekonomisi sağlam temellere dayayan şehirde ulaşım altyapısı da güçlü. Başta komşu ülkeler olmak üzere Avrupa’dan birçok ziyaretçi alan Baden-Baden’e en yakın havalimanı, şehir merkezine 19 kilometre mesafedeki Baden Airpark. Kenti otobüs, tren, taksi ve metroyla rahatlıkla gezebiliyorsunuz.