Türkiye’nin en manzaralı müzeleri

Bu hafta sonu her hafta tekrar ettiğiniz klasik alışkanlıklarınızdan vazgeçip biraz daha farklı yerler görmek isterseniz, Türkiye’nin dört bir yanında bulunan müzeleri gezebilirsiniz. Üstelik buralar artık sadece içinde sergilenen sanat eserleriyle değil, birbiriyle yarışan benzersiz manzaralarıyla da adından söz ettiriyor. İstanbul’da genellikle Boğaz kıyısında sıralanan ve sergilenen eserler kadar benzersiz manzaraları ile öne çıkan bu müzeler hangileri?

İstanbul Modern

İstanbul’un ilk ve tek modern sanatlar müzesi İstanbul Modern, Karaköy sahilindeki konumu ile ziyaretçilerini sadece duvarlarda sergilenen eserler değil, Sarayburnu’ndan uzaklarda Boğaz Köprüsü’ne uzanan harika bir manzara da bekliyor. Zaman zaman önünde bulunan iskeleye demirleyen büyük yolcu gemileri bu manzarayı kısmen kapatsa da balkona çıkıp etrafı seyredebilirsiniz. Manzaranın keyfini çıkarırken müzenin içinde bulunan restoranda bir şeyler yiyip içebilirsiniz.

Borusan Contemporary

Borusan Holding’in Rumeli Hisarı sahilindeki yönetim merkezi Perili Köşk hafta içi holdingin yönetim binası olarak kullanılsa da hafta sonları bir müzeye dönüşüyor ve ziyaretçilere açılıyor. Sahilde yürürken kırmızıya yakın rengi ve kulesi ile göze çarpan müzenin girişinden üst katlara doğru çıktıkça çalışma alanları, toplantı salonları ve masalara dizilen bilgisayarlar dikkati çekiyor. Müze için ayrılan alanlara sergilenmek üzere eserler yerleştirilmese klasik bir ofisten çok farkı yok. Üstlere çıktıkça ofis sahiplerinin yetkisi de artıyor. En üstte ise şirketin yönetim kurulu başkanının odası var. Üst katlardaki ofislerin hemen önünden çıkılan geniş balkonlar modern görünen bir müzeye dönüştürülmüş de olsa insana bir müzede olduğunu anımsatıyor.

Rahmi Koç Müzesi

Haliç’in Hasköy kıyısında bulunan bu müze konumu ve Haliç manzarasıyla öne çıkıyor. Toplamda 27 bin metrekere alana yayılan Rahmi Koç Müzesi üç ana bölümden oluşuyor. Lengerhane Binası, Hasköy Tersanesi gibi tarihi alan ve yapılarla birlikte Açık Hava Sergileme Alanı’nın bulunduğu müzede klasik otomobiller, eski uçaklar, denizaltı ve yıllarca İstanbul denizlerinde hizmet verdikten sonra burada sergilenen Fenerbahçe Vapuru ziyaretçilerini bekliyor. Kıyıda bulunan Hasköy – Sütlüce Demiryolu ise özellikle çocukların çok ilgisini çekiyor. Müze diğer birçok müzeye göre çok büyük ve denizlatı, vapur gibi özel alanları gezmek, trenle dolaşmak da eklenince en azından birkaç saatinizi alıyor. Burayı rahatça gezebilmek için tüm gününüzü ayırmanızda yarar var.

Salt Galata

İstanbul’un en yeni sergi alanlarından biri olan Salt Galata manzarasıyla adından söz ettiren yerler arasında. Salt Galata’da sergilerin yanı sıra fotoğraf atölyeleri, film gösterimleri ve daha birçok sanatsal etkinlik de gerçekleşiyor. Manzara konusunda da şehrin en iyilerinden biri olan bu harika yerin üst katında bulunan restoranda yemeğinizi yiyebilir veya Tarihi Yarımada’yı seyrederek bir şeyler içebilirsiniz.

Sadberk Hanım Müzesi

Vehbi Koç’un eşi Sadberk Hanım’ın adıyla açılan bu müze Sarıyer’in Büyükdere tarafında, Boğaz kıyısındaki konumuyla hem İstanbul’un hem de Türkiye’nin en iyi manzaralarından birine sahip. Milattan önceki tarihlerden Bizans’a ve Osmanlı’ya dek uzanan, Anadolu’da hüküm süren medeniyetlerin izlerini taşıyan bu eserler ve geneli Osmanlı döneminden kalma İslam eserleri bu müzede sergileniyor. Ayrıca dönemlik sergiler de burada izleyicilerle buluşuyor. Müzeyi gezdikten sonra Sarıyer sahilinde gezintiye çıkabilir, ünü şehre yayılan böreklerin ve muhallebilerin tadına bakabilirsiniz.

Sabancı Müzesi

Boğaz’ın Emirgan sahilinde bulunan Sabancı Müzesi de manzarası ile baş döndüren müzeler arasında ilk sıralarda geliyor. Sakıp Sabancı’nın evinin müzeye dönüştürülmesi ile şehre kazandırılan Sabancı Müzesi Türkiye’nin en önemli sergilerine de ev sahipliği yapıyor. Dönemlik sergilerin yanı sıra Sakıp Sabancı’nın kullandığı bazı kişisel eşyaları ve müzenin eserleri sürekli olarak burada sergileniyor. Sabancı Müzesi’ne giderken mutlaka fotoğraf makinenizi de yanınıza alın. Müzenin bahçesinden görülen Boğaz manzarası ve içinde bulunan eserlerle görülmeye değer yerlerin başında geliyor.

Marmaris Müzesi

Marmaris Kalesi’nde bulunan müze, denizin hemen yanında, sahildeki konumuyla benzersiz bir manzaraya sahip. Marmaris’in tarihine tanıklık edebileceğiniz eserlerin sayısı fazla olmasa da tepeden izleyebileceğiniz manzara için buraya çıkmaya değer. Müzeyi gezdikten sonra civarda bulunan ünlü dondurmacılardan dondurmanızı alıp sahil turuna devam edebilirsiniz.

Şanlıurfa Müzesi

Peygamberler Şehri Şanlıurfa’nın tarih öncesi çağlara uzanan geçmişine tanıklık ederken nefes kesen bir şehir manzarasının da tadını çıkarmak isterseniz, burası tam size göre. Şehir ve çevresinden çıkarılan arkeolojik eserler ve kalıntılar sizi de zamanda yolculuğa çıkaracak. Müze ziyaretinden sonra girişte fotoğraf çektirmek de olmazsa olmazlar arasında.

Dolmabahçe Sarayı

Osmanlı Devleti’nin 19. Yüzyıl’da yönetim merkezi olan bu saray, aynı zamanda hükümdar ve ailesinin yaşam alanıydı. Beşiktaş’ın Dolmabahçe sahilinde, modern Avrupa sarayları örnek alınarak inşa edilen Dolmabahçe Sarayı günümüzde müze olarak kullanılıyor. Ziyaretçileri ise Kızkulesi’nden Üsküdar’a uzanan geniş bir Boğaz manzarasını izleyerek tarihe tanıklık etmenin keyfini çıkarıyor.

Topkapı Sarayı

Osmanlı’nın İstanbul’daki ilk yaşam ve yönetim merkezi olarak anılan Topkapı Sarayı, kendine has mimarisi, devasa büyüklükteki avluları ve geniş bahçeleriyle her köşesi görülmeye değer bir yer. Sarayın sunduğu manzara ise Dolmabahçe Sarayı’yla yarışır nitelikte. Sarayburnu’ndan Eminönü, Sirkeci’ye ve Anadolu Yakası’nda Harem’e kadar geniş bir açıda manzara sizi bekliyor. Topkapı Sarayı’nın en önemli özelliklerinden biri de şehrin bu bölümünü ve özellikle Tarihi Yarımada’yı tepeden seyredebileceğiniz en iyi yerlerden biri olması.