Hava çok soğuk …Oysa ki bir gün önce ne kadar da bunalmıştım sıcaktan; şimdi kar montu, bere, eldiven. Tırmanıyorum Nemrut'a arada bir soluklanmak için durduğumda Karl Sester'ı düşünüyorum. Bu dağı keşfeden yol yapımı için oralarda bulunan İngiliz ekibin aşçısı; onun yaptığını ben yapar mıydım acaba?
Bir köylünün sözüne inanıp tırmanır mıydım? Kimden ne öğreneceği asla belli olmuyor insanın ve teslim olduğunda harika sürprizlerle karşılaşıveriyorsun. Elimde fener var ama ihtiyaç yok. Gökyüzündeki milyonlarca yıldız aydınlatıveriyor yolumuzu. Etraf uçsuz bucaksız taş; taşın güzelliğini farkediyorum sadece mavi ya da yeşil değil... Sanki o tepelerdeki tek hakim benim; çok değişik bir his.
Yüzyıllar önce tam da üzerinde durduğum bu topraklarda bir Krallık hüküm sürer adı Kommagene. İÖ 1. yüzyılda kurulan Kommagene İS 72 yılına kadar bu bölgede yaşamını sürdürür. Yazılı belgelerde İÖ 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde Kummuh olarak geçer. Asur egemenliğinden kurtulmasıyla birlikte bağımsızlığına kavuşan Kommagene'nin bu dönemine ait ilk yazılı belgelerde ilk kez I. Antiochos dönemine aittir.
Antiochos Kommagene'nin en önemli kralıdır. Onu bu kadar önemli yapan şey, büyük hedefleridir. Küçük bir krallıktan beklenemeyecek kadar büyük hedefler; Antiochos yeni bir din kurmayı planlar ve amacı Batılıların, yani Yunanlılar’ın dini ile Doğulu Persler’in dinini birleştirmektir. Böylece bir dünya dini yaratacak, Nemrut Dağı'nı onun merkezi yapacak ve bu dinin buradan tüm dünyaya yayılmasını sağlayacaktır. Kendisi de bu sayede dünyanın hükümdarı olacaktır. Sonunda da ölümsüzlüğe kavuşacaktır. Antiochos bu hayaline ulaşmak için elinden gelen her şeyi yapar. Kendisi Tanrı ile el sakışır.
Buralarda sadece Antiochos değil, ben de kendimi çok güçlü hissediyorum. Kuvvetli rüzgar, içime işleyen soğuk, tırmanmanın yorgunluğu hiçbiri yok gibi. Nemrut Dağı'nın 2.150 metre yükseklikteki zirvesinde. I. Antiochos'un yapımına başladığı görkemli kutsal alan ve mezar anıtı ne yazık ki ölümünden önce bitirilemedi. Oğlu Kral I. Antiochos da devam etmedi çalışmalara, mezar anıtı yarım kaldı. Kutsal alanın doğu ve batı yamaçlarında teraslar üzerinde yaptırdığı heykeller ise yüzyıllarca ayakta kalmayı başardı. Antiochos'un ölümünden sonra fikirleri de unutuldu, yaratmayı düşündüğü din de kendisiyle birlikte öldü. Ama yine de yaptırdığı heykellerle kendinden yüzyıllar boyu bahsettirmeyi başardı.
Doğu terasından yavaşça gün doğmaya başlıyor. O kadar kalabalık ki; herkes sırtında battaniyeler heyecanla gün doğumunu bekliyor. Gün doğduktan sonra heykeller üzerine vuran ışıklar, gölge oyunları, fotograf makinamı bıraktırıyor. Bazen anda kalmak gerekli fotoğraftan da güzel... Gün ışığının sıcaklığını tüm kemiklerimde; tanrılar ile birlikte hissederken; güneş her sabah doğu terasından doğuyor her akşam batı terasından batıyor ama her bir gün diğerinden farklı….Farkı farketmek üzere her yolumu düşürdüğümde Nemrut da olmak isteği ile…..