Madrid’e yapılan seyahatlerinizde görmeniz gereken yerlerin başında Puerta Del Sol yani Güneş Kapısı olarak adlandırılan meydan geliyor. Metro ilekolayca ulaşabileceğiniz ve şehrin merkezi kabul edilen bu meydanda Madrid’de yapılan bütün önemli olaylara şahitlik edebilirsiniz, burası bir anlamda şehrin kalbi. Tarihi postane, III. Carlos Heykeli ilebirlikte şehrin sembolü olan ayı ve kocayemiş ağacının heykelini de burada görebilirsiniz.
Büyük Meydan anlamına gelen Plaza Mayor kare şekli ve engizisyon mahkemesi gibi tarihsel olaylara tanıklık etmiş mimarisiyle diğer meydanlardan farklılaşıyor. Puerta Del Sol’dan yürüyerek buraya kolayca ulaşabilir ve oldukça lezzetli kahvelerinden, şaraplarından tadabilirsiniz. Burada hoş vakit geçirebileceğiniz çok sayıda kafe, bar ve restoran var fakat fiyatlar biraz pahalı. Sanatçıların da uğrak noktası olduğundan sokak gösterilerini izleyebilirsiniz özellikle pandomimcileri izlemenizi tavsiye ederim.
İspanyol Kraliyet Ailesi’nin Madrid’deki resmi malikanesi olarak kayıtlarda geçse de kral ve ailesi burayı sadece resmi törenler ve geçişler için kullanıyor.Tarih ve sanat severlerin kesinlikle gezmesi gereken Kraliyet Sarayı, saatler değişse de haftanın her günü açık; İspanyol Francisco Goya, Venedikli Battista Tiepolo gibi önemli sanatçıların eserleri burada sergileniyor .
Yalnızca İspanya’nın değil Avrupa’nın da en canlı ve en büyük caddelerinden biri olan Gran Via’da çok sayıda gece kulübü, alışveriş merkezi, otel, restoran bulabilirsiniz. Burayı diğerlerinden ayıran özelliği ise burada yapılan büyük binaların mimari yapısının büyüleyici olması.
Madrid’in içinde doğayla iç içe bir park olan Parque del Buen Retiro çoğu için sakinliğin ve huzurun adresi. Yeşil ve kafelerle donatılmış çok sayıda heykeli bulabileceğiniz i büyük bir park, soluklanmak ve çimlere uzanıp siesta yapmak için müthiş.
Güneydeki şehirlere hızlı trenlerin kalktığı bu tren istasyonunun gezilecek yerler arasında olmasının nedeni mimari yapısı yada buradan kalkan trenler değil, dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen çiçeklere ve ağaçlara ev sahipliği yapması. Tren garının içinde kuşların, kaplumbağaların yaşadığı yapay bir orman da var.
Futbolun sadece futboldan ibaret olmadığının en güzel örneklerinden biri de Bernabéu Stadyumu. Özellikle benim gibi Real Madrid hayranıysanız, Madrid’deyken bu stadda bir maç keyfi yaşamalısınız. Maç bileti bulamazsanız da üzülmeyin, stadyum ziyarete açık.
İspanya denilince akla şüphesiz matadorlar ve boğaların mücadelesi geliyor. Plaza de Toro ise boğa güreşlerinin yapıldığı arenaların en ünlülerinden biri, yaklaşık olarak 22.000 kişilik olan bu arenada hala boğa güreşleri yapılıyor. Arenanın içinde meraklıları için bu oyunların tarihini anlatan bir de müze bulunuyor.
Avrupa sanat tarihinin en parlak sanatçılarının eserleri bu müzede sergileniyor. Nam yapmış birçok sanat eseriyle donatılmış olan bu müzede bir gezinti yaklaşık olarak 3 saatinizi alabilir, eserler ve yerleri hakkında ufak bir araştırma yapıp o bölümlere geçmeniz size vakit kazandıracaktır. Sanat severler kesinlikle görmeli.