Bugünün en önemli ekonomik gündem maddesi enflasyon oldu. Türkiye’de Ocak ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, yıllık enflasyon üç yılın zirvesine çıktı. Rakamlara geçmeden önce enflasyonun ne demek olduğunu basit bir dille açıklayalım; Enflasyon, ekonomik kimi gelişmeler nedeniyle fiyat endeksinin sürekli yükselmesidir.
Fiyat endeksi deyince aklımıza ilk gelen tabi ki, TEFE (Toptan eşya fiyatları endeksi) ve TÜFE (Tüketici fiyat endeksi) rakamlarıdır. TEFE ve TÜFE´ nin açılımında da görüldüğü gibi, biri üretilmiş ve toptancıya sunulmuş eşya fiyatlarında oluşan değişimleri, diğeri ise en son aşama olan tüketiciye ulaşan mal ve hizmetlerle, temel gereksinmelerindeki (Gıda gibi) değişimleri gösterir.
Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün (TÜİK) verilerine göre Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Ocak ayında yüzde 0.56 artarken, Üretici Fiyatları Endeksi'ndeki (ÜFE) artış ise yüzde 0.38 oldu. Piyasa beklentisi TÜFE'de yüzde 0.46, ÜFE'de ise yüzde 0.71 artış olacağı yönündeydi. Ocak ayında TÜFE bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,61, ÜFE ise yüzde 11,13 artış gösterdi.
Enflasyon oranları incelendiğinde gıda fiyatlarındaki artışın sürdüğü görüldü. TÜFE'de en yüksek artış 18.53 ile gıda ve alkollü içeceklerde tarafında yaşandı. Tüketici fiyatlarında ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış yüzde 2.06 ile ulaştırma grubunda meydana geldi. Bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE’de en yüksek artış yüzde 18.53 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda yaşandı.
Enflasyonun artması demek hayatın pahalalışması demek. Enflasyon artışını ana kalemler ile incelediğimizde bu ay ulaşımın ilk sırayı aldığını görüyoruz. Gıda-alkolsüz içecekler ve tütün grubunda da artışın ciddi olduğunu görüyoruz. Bu üç kalem günlük hayatta en çok ihtiyaç olan ve kullanılan hizmet/ürünler olarak göze çarpıyor. Haliyle bu grupta yaşanan fiyat artışları harcamalarımızın artmasına yani hayatımızın pahalılaşmasına neden oluyor.
Harcamalarımızda artış olup, gelirimizde aynı oranda bir artış meydana gelmiyorsa bütçe dengesini sağlamak da zorlaşır. Bu nedenle enflasyon oranlardaki artışları takip ederek, bütçenizde revizyona gitmenizde fayda var. Temel ihtiyaç malzemeleri dışında, zevki diye nitelendirdiğim giyim-aksesuar tarzı alışveriş listenizde daralmaya gitmenizde fayda var. Tasarruf yılına girdiğimizi 2011 sonlarında söylemiştim.
Ne yazık ki Türk halkının tasarruflarını değerlendirme yöntemleri genelde oldukça basit ve riskten uzak yöntemlerle gerçekleşiyor. Portföyün belli miktarının riskli, belli miktarının ise risksiz enstrümanlardan oluşarak portföyü en optimum şekilde yönetmek gerekliliğinden bahsediyorum. Ancak paranın tamamı risksiz enstrümanlarda değerlenirse, enflasyon karşısında birikim tutarınız sıfıra yakın olacaktır.
Özellikle paralarını bankada mevduat faizi ile değerlendiren tasarruf sahipleri, faiz oranları düştükten sonra pek para kazanamamaya başladılar. Örnek olarak vermek gerekirse; parasını yüzde 10 faizle mevduatta tutarak faizinde yararlanırım diye düşünen bir tasarruf sahibinin, yüzde 10’luk enflasyon şartları altında bir yılda sağlayacağı reel getiri oranı yüzde 0’dır. Yani herhangi bir getirisi olmayacaktır.
Paranın olduğu yerde uyuması sonucu çıkan bu durumdan kurtulmak için parayı çalıştırmak gerekli. Özellikle faiz oranları düştüğünde artık finansal enstrümanlarla tanışma zamanının geldiğini kişisel sitemde söylemiştim. Şimdi de tekrarlamak istiyorum. Devir tasarrufları değerlendirme, enflasyondan korunma ve para biriktirme devri. Bu devri en iyi şartlarda değerlendirmek istiyorsanız, tasarruf yapmayı öğrenmek zorunda olduğunuz gibi, tasarruflarınızı profesyonel bir yönetim altında portföy optimizasyonuna uyup, riskleri dikkatli dağıtarak değerlendirmek zorundasınız.
Bugün enflasyon rakamlarını inceledikten sonra bu yazıyı okuyun ve ne yapabileceğinizi düşünmeye başlayın. Unutmayın; sadece toplar sekerek profesyonel sporculara para kazandırır. Paranız; top gibi davranmaya başladığı zaman sadece olduğu yerde sekerek yatırımlarınızın uyumasına neden olur!