2009 yılında yükselen bireysel kredilerin 2010 ve 2011 yıllarında takipli kredilere dönüşmesi ile bankalar bankaların mülkiyetine geçen gayrimenkullerin sayılarında yaşanan artışlar bankaları emlak zengini yapmıştı. Şimdi bu evler satışa sunuluyor hem de cazip fiyatlarla. Bu satışlar evini hacizden kurtarmak isteyen ya da bu evleri daha da ucuza mal etmeye çalışanlar tarafından özellikle önemseniyor.
Bankaların borca karşılık el koyduğu gayrimenkullerin dağılımı ise %60'ı konut, %9'u tarla, bağ, bahçe ve %16'lık oranla 1090 ve %15'lik oranla 1001 olarak görülüyor. Bu durum portföyünde gayrimenkul bulunduran bankalar için de zor zira, gayrimenkul yönetimi için kurulan organizasyonun maliyeti, emlak vergisi, bina sigortası ve aidatları gibi giderler bankalar için de mevcut.
Evler fiyat avantajları, lokasyon imkanları dahilinde hızla elden çıkarılabilir olsa da, içinde yaşamak üzere ev arayan kimseler, ah almış mal, ağlayanın malı gülene yaramaz inancıyla hareket edebiliyor.